Sürdürülebilir kalkınma yaklaşımı ile ilgili farkındalık yaratılması, bu yaklaşımın benimsenmesi ve yaşama geçirilmesi amacıyla çalışmalarını yürüten İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD), geçtiğimiz on yılda önemli projeleri hayata geçirdi. Enerji, Su, Tarım, Enerji, İş Sağlığı ve Güvenliği, Yetenek Yönetimi ve İstihdam, Sürdürülebilir Finans, İnovasyon, Ekoetiket, Sürdürülebilir Tüketim başlıkları altındaki 10 çalışma grubu ile yürütülen bu projeler ve çıkarılan yayınlar, sürdürülebilir kalkınma konusunda iş dünyasına yol gösteriyor, örnek uygulamaları, yöntemleri, sistemleri aktarıyor.
Son olarak “Sürdürülebilir Tarım İlkeleri” başlıklı kitapçığımız yayınlandı. Bilindiği gibi avcı ve toplayıcılıktan tarım toplumuna geçiş, aynı zamanda insan uygarlığının doğuşu olarak kabul ediliyor. Tarımla birlikte örgütlenme, yazılı toplumlara geçiş başlıyor. Doğayı biçimlendirme, var olanları yeniden üretme, değiştirme ve dönüştürme çabası binlerce yıldır sürüyor.
Tarım; Hayvancılık, Tekstil ve Enerjiyi de Kapsıyor
Tarım, insanlığın protein ihtiyacının en temel tedarik alanı olan hayvancılığı da kapsıyor. Et, süt ürünleri ve yumurta, tarımsal girdilerin, hayvan yetiştiriciliği aracılığı ile dönüştürülmüş halleri… Dünya üzerindeki hayvan besiciliğinin en önemli girdisi olan yemin yaklaşık %40’ı bitkisel üretimden elde ediliyor. Sürdürülebilir tarım için hayvancılık ve bitkisel üretim ilişkisinin sağlıklı temeller üzerine inşa edilmesi gerekiyor.
Tekstil sektörünün en önemli hammaddesi pamuk. Dünyada ekilebilir toprakların %2,5’i aslında gıda üretimi için değil, giyinme ihtiyacını karşılayan hammadde olan pamuk için ayrılıyor. Su kullanım oranı çok yüksek olan, dolayısıyla ekolojik ayakizi açısından izlenmesi gereken pamuk üretiminin, tarım ve tekstil ilişkisi bağlamında ele alınması gerekiyor.
Ve enerji… Büyük ölçekli endüstriyel tarım, en büyük fosil yakıt kullanıcılarından biri. Toplam seragazı emisyonlarının neredeyse dörtte biri, toprak kullanımı, ormansızlaştırma ve zirai üretim başlıkları altında tarımsal faaliyetlerden kaynaklanıyor. Endüstriyel tarımın önemli girdilerinden biri olan gübrelerin büyük bir kısmı da petrol bazlı. Bu nedenle kimi uzmanlar tarımı, fosil yakıtları zirai ürüne dönüştüren bir iktisadi faaliyet alanı olarak da değerlendiriyor. Mısır, şekerkamışı, palm yağı ve kanola gibi bitkilerden elde edilen biyoyakıtlar, fosil bazlı akaryakıtların yerine ikame edilebiliyorlar, bu nedenle zirai üretim kalemi haline geldiler. Bu noktada tarım bir enerji üreticisi olma özelliğini de taşıyor. Tarımsal üretim kaynaklı biyoyakıt üretimi, son 10 yılda 5’e katlanarak, 100 milyar litreye ulaştı.
İklim değişikliği ile tarımsal üretim arasında yakın bir ilişki var. Tarım, tüm sektörlerden daha fazla oranda, iklim değişikliğinin hem sonuçlarından hem de nedenlerinden biri. Toplam seragazı salımlarının, %10-30’u tarım kaynaklı. Bunda tarım araç ve ekipmanları, yaygın lojistik uygulamaları, fosil bazlı gübre ve zirai ilaçlar gibi girdiler büyük rol oynuyor. Orman arazilerinin, özellikle de karbon yutağı olarak büyük önem taşıyan yağmur ormanlarının yok edilmesi, zirai atıklar kaynaklı metan emisyonları iklim değişikliğini olumsuz etkiliyor.
Tarımsal üretimin, iklim değişikliği ile ilişkisini su kaynakları açısından da incelemek gerekiyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü FAO’nun verilerine göre tarım, yeryüzündeki tüm tatlı su kullanımlarının %70’ini tek başına oluşturuyor.
İçerikte Neler Yer Alıyor?
Sürdürülebilir Tarım İlkeleri kitapçığı, bu saydığım tüm unsurlardan hareketle, tarımın diğer sektörlerle, iklim değişikliğiyle ve küresel ölçekte çok farklı değişkenlerle ilişkisi göz önüne alınarak hazırlandı.
Tarım ve Çevresel Sürdürülebilirlik başlığı altında; toprak ve su yönetimi, biyolojik çeşitlilik, doğal yaşam ve ekosistem, enerji, atık yönetimi, tarımsal girdiler, iklim değişikliği konularını ele aldık.
Tarım ve Sosyal Sürdürülebilirlik başlığı altında; işçi, işveren hakları ile çalışma ortamını, eğitimi, yerel toplum ile ilişkileri inceledik.
Tarım ve Ekonomik Sürdürülebilirlik başlığında ise yönetim sistemi, kayıtlar düzeni, şeffaflık, finansal istikrar, ürün seçimi ve verimliliği gibi konulara değindik.
Bu kılavuzun, ülkemizde sürdürülebilir tarım konusundaki farkındalığı ve iyi uygulamaları artırmasını amaçlıyoruz. Kılavuzumuz kapsamlı olmasının yanı sıra pratik ve uygulanabilir içeriği ile bu alanda faaliyet gösteren tüm kurumlara katkı sağlayacak.