Otomotiv endüstrisi varoluşundan bugüne işlevini, “trend”leri belirleyen, belirlediği “trend”leri ise koşul ve gereksinimleri dikkate alarak biçimlendiren öncü sektörlerden biri olarak tanımladı. Teorisyenlerin “küresel nesil” olarak adlandırdığı Y kuşağının bu işlevi “yeniden” anlamlandırması, çevre, etik, itibar ve paylaşım kavramlarına yüklediği değerlerle birleşince endüstriyi de bazı radikal kararlar almak zorunda bıraktı.
Şüphesiz otomotiv endüstrisinin aldığı bu kararların başında fosil yakıtlı (içten yanmalı) motorların ekoloji ve sürdürülebilirlik ilkelerine uygun, sıfır emisyon üreten elektrikli motorlarla değiştirilmesi yer alıyor. Üretim süreçlerinin “yeşil iş” modellerine uygun olarak biçimlendirilmesi ve araç paylaşım modellerine yapılan yatırımlar da endüstrinin yakın gelecekte farklı bir biçimde rekabet edeceğinin ipuçlarını veriyor. Büyük üreticilerin yayınladıkları sürdürülebilirlik raporları ve ilk sıralarda yer almak için çaba gösterdikleri yeşil liste ve endeksler de endüstrideki değişimin göstergelerinden biri olarak kabul edilebilir.
Paris’te Roller Değişti
16 Ekim’de kapılarını kapatan Paris Otomobil Fuarı da (Mondial de l’Auto), otomotivdeki değişimin izlerini taşıyordu. Bazı markaların artan maliyetleri gerekçe göstererek fuarda yer almaması, katılımcı markaların ise ön planda yüksek segmentteki modellerin yerine alternatif yakıt teknolojilerine sahip ve konsept modelleri sergilemesi fuarı otomotiv endüstrisinin yakın gelecekte alacağı konum hakkında değerlendirmemizi sağlayabilir.
Paris Otomobil Fuarı’nda elektrikli alt markası EQ’nun tanıtımını yapan Mercedes’in çatı şirketi Daimler Grubu’nun CEO’su Dieter Zetsche’nin Bloomberg’e verdiği bir röportajda; hedeflerinin 2025’e kadar elektrikli otomobil üreticileri arasında da en iyi olmak olduğunu belirtmesi dikkat çekici. Tesla, gelecek yıl pazara sunacağı uygun fiyatlı Model 3’ün yanı sıra üç yeni modelin de tanıtımını yapmaya hazırlanıyor. Emisyon krizinin yansımaları henüz son bulmamışken Volkswagen’in satış ve pazarlama bölümü başkanı Jürgen Stackmann, 2025’e kadar her yıl 1 milyon elek-trikli otomobil satan ilk firma olacakları açıklamasıyla dikkatleri üzerine çekti. İngiltere, ABD’den sonra elektrikli/sürücüsüz otomobillerin yollarda test edilebilmesine izin verdi. Oxford Üniversitesi’nin Mobil Robotik Grubu’ndan ayrılan iki bilim insanı, Prof. Ingmar Posner ve Prof. Paul Newman, geliştirdikleri Renault markalı aracı kullanarak otonom sürüş teknolojisini Birleşik Krallık’ta test etmeye başladılar. Çin ve Hindistan gibi büyük pazarlardaki büyük üreticilerle birlikte yerel üreticiler, ABD’li ve Kanadalı girişimlerden de elektrikli otomobil projelerine hız verdiklerine dair açıklamalar geliyor.
Yerel Girişimlerin İnovasyon Atağı
Otomotiv pazarında global markası bulunmayan Kanada’nın yerel bir girişimi, Electra Meccanica da yeni elektrikli araç modelini tanıtarak satışlarına başladığını duyurdu. Üretici, Solo adı verdiği aracı, bir kişi kapasiteli ve üç tekerlekli olarak tasarlayarak ön siparişleri almaya başladı. Gövdesi karbonfiber materyallerden üretilmiş olan araçta, 16,1 kWh gücünde bir lityum iyon batarya bulunuyor ve araç 160 kilometre menzile ulaşabiliyor. 130 km/s hıza sahip olan sıfır emisyonlu Solo, motosikleti tercih etmeyen kullanıcılar için alternatif bir çözüm özelliği de taşıyor. Boyutları ile şehirde standart bir otomobil kadar yer kaplamaması ise farklı işlevlerle kullanılabilmesine olanak sağlıyor.
Bir “Elektrikli’ Girişim de KKTC’den
Elektrikli otomobil üretimiyle ilgili bir hamle de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden geldi. Yakın Doğu Üniversitesi İnovasyon Merkezi ve Otomotiv Mühendisliği bölümü tarafından sekiz yıl sürdürülen çalışmalar sonucu ortaya çıkan ve adada üretileceği açıklanan yerli otomobil Günsel’in prototipi tanıtıldı. 350 km menzile sahip olacağı açıklanan araç adada kurulacak istasyonlarla şarj edilebilecek. 2018’de pazara sunulması hedeflenen Model 1, teknik verilere göre 0-100 km/s hızlanmasını sekiz saniyede tamamlayacak ve 150 km/s hızla sınırlandırılacak. Yakın Doğu Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Doç. Dr. İrfan Günsel, otomobil üretme kararının teknolojik gelişmeler ve ekolojik denge gözetildiği için ortaya çıktığını belirtiyor.
Bir Gösterge Olarak Motor Sporları
Dünyada, en prestijli motor sporları organizasyonlardan biri olarak kabul edilen Monte-Carlo Rallisi’ne, bu yıl ilk kez ZENN (Zero Emission-No Noise) kategorisi altında, sıfır emisyonlu araçlar yarışmaya başladı. Yenilenebilir enerji ve sürdürülebilir gelişmeye dikkat çekmek amacıyla açılan bu kategori, elek-trik ve alternatif yakıt teknolojileri kullanan araçların geliştirme süreçlerine de önemli katkılar sağlayacak. Elektrikli yarış otomobillerinin Formula-e’den sonra ralli gibi zorlu bir motor sporunda kullanılması, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelen üreticilerin marka değerlerini yükselterek sıfır emisyonlu araçların global ölçekteki bilinirliğini de artıracak.
Amsterdam Kanallarında “Kaptansız” Tekneler
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde de yer alan ve üzerindeki 1500 köprüyle Amsterdam’ın kent dokusunun simgelerinden biri olan kanallarda yakın gelecekte otonom tekneler yüzecek. Geçmişte mal taşımacılığı için bugün ise gündelik ve turistik geziler için kullanılan kanallarda kaptanı olmadan yol alabilecek, otonom olarak çalışacak tekneler geliştirilmeye hazırlanılıyor. Amsterdam Institute for Advanced Metropolitan Solutions (AMS Institute) ve Massachusetts Institute of Technology (MIT) kurumları işbirliğinde başlatılan program, insan taşımacılığının yanı sıra mal taşımacılığı yapabilecek sürücüsüz teknelerin üretilmesine olanak sağlayacak. “Roboats” adı verilecek teknelerin bir araya gelerek köprüler oluşturabilmesi de mümkün olabilecek. 2017’de ilk prototipin testinin yapılması hedeflenirken beş yıl sürecek araştırma ve geliştirme programına ayrılan bütçe 25 milyon euro olarak belirlenmiş.
Tüm bu gelişmeler ışığında, yakın geleceğin elektrikli, sürücüsüz ve ağ üzerinde birbiri ile iletişim kurabilen “yeni nesil” araçların çağı olacağını söylemek mümkün. Gelecek günlerde elektrikli ve alternatif yakıtlı araçlarla birlikte anılan sürdürülebilir, sosyal fayda yaratacak paylaşım ekonomisi modelleri ve mobilite kavramları yalnızca otomotivin değil diğer sektörlerin de öncelikleri içerisinde yer alacak. Gelecek, geleneksel ile yeni neslin savaşı ile değil, ortak paydada ekolojiye saygı çerçevesinde biçimlenecek.