Sivil Toplum

Genç Nesiller Sürdürülebilirlik Adına Değişmeye Neden Daha İstekli?

Daha genç nesillerin, yani Z ve Y kuşağının, küresel zorluklarla daha çok ilgilenmesi yaygın bir varsayım. Dijital çağda doğan bu nesillerin daha sağlıklı bir bilince, sosyal farkındalığa ve çevre duyarlılığa sahip olduğu görülüyor. Bu anlatı, genç nesillerin önem verdikleri şeyler için ayağa kalkma isteğini sürekli olarak vurgulayan medya tarafından da tekrarlanıyor.

Kanada merkezli anket şirketi GlobeScan ve BBMG’nin hazırladığı “Radically Better Future: The Next Gen Reckoning Report” (Daha İyi Bir Radikal Gelecek: Yeni Nesil Hesaplaşma Raporu), gençlerin %73’ünün sorunlar üzerine farkındalık yaratmak için halk protestolarını desteklediğini ortaya koydu. Raporda, Black Lives Matter hareketinin yeni neslin önemli konularda sesini yükseltmesine bir örnek olarak gösteriliyor. Bu, daha sessiz ve gelecek hakkında daha az iyimser olan eski nesil ile bir karşıtlık oluşturduğu gözlemleniyor.

Z Kuşağı, farklılıkları, özellikle de işletmelerin ve markaların daha sağlıklı ve sürdürülebilir geleceğe teşvikte bulunmak için tüketicilerle en iyi bağlantıyı nasıl kurabileceklerine fazlasıyla önem veriyor. Bu çalışma, nesillerin sürdürülebilirlik üzerine görüşleri, deneyimleri ve tavırlarının nasıl ayrıştığı üzerine daha derin bir anlayış sağlıyor.

CVS Health, IKEA, PepsiCo, Visa ve WWF International dahil birkaç ortaklıkla işbirliği içinde tasarlanan çalışma, daha sağlıklı ve sürdürülebilir yaşam tarzları üzerine duyarlılığı araştırmak için 27 pazardan 27 bin kişiyle görüştü. Araştırmanın sonucunda küresel olarak genç nesillerin yaşlılarla karşılaştırıldığında sağlıksız ve çevre dostu olmayan yaşam tarzlarından daha çok utandığı (“çok sık” veya “sık sık”) görüldü. Genç nesillerin günlük hayatlarında daha sağlıklı ve sürdürülebilir davranışlar ile daha çok ilgilenmesi şaşırtıcı değil. Ankete katılanlar arasında yaşam tarzlarının daha sağlıklı, çevre dostu ve başkalarına karşı daha yardımsever olduğunu söyleyenlerin en yüksek olduğu oranlar Z kuşağıyken Y kuşağı da ikinci sırada geliyor.

Geçen yıl alınan önemlere bakılınca da benzer bir model görülüyor; Z kuşağı tüketicileri birtakım veya büyük değişiklikler yaptıklarını iddia ederek daha çevre dostu (%74), sağlıklı (%80) ve diğerlerine karşı daha yardımsever (%77). Buna rağmen alınan önlemler ve değişme isteği arasındaki uçurum tüm yaş gruplarında belirgin. Bu da pozitif değişimi getirmek için markaların ve işletmelerin üstesinden gelmesi gereken önemli bir zorluk.

Muhtemelen bu boşluğun bilincinde olan Y ve Z kuşağı, en çok özeleştiri yapanlar. Bu nesiller, kapasitelerinin yaptıklarının üzerinde olduğuna inanıyor ve kendileri için iyi olanın çevre için iyi olmayabileceğine inanma olasılıkları da daha yüksek. Buradaki niyet-eylem boşluğunun nedenini çözmek zor olsa da araştırmanın elde ettiği bulgular, özellikle daha iyi bir gelecek tutkusuna sahip genç nesiller için, bu boşluğun üstesinden gelmenin yollarını öneriyor.

Z ve Y kuşağının daha fazlasını öğrenmek için açık bir niyeti var ve önemli bir çoğunluğu geçen yıl daha sağlıklı ve daha çevre dostu yaşam tarzları üzerine araştırma yaptığını belirtiyor. Bu nesillerin daha sürdürülebilir bir yaşam tarzı için influencerlar veya ünlülerden ilham alma olasılığı da daha yüksek.

Gelecek nesil, yol gösterici markalar arıyor. 30 yaşın altındakiler %81’i, markaların insanlığın karşı karşıya olduğu küresel sorunların çözümünde önemli olduğuna inanıyor. Ayrıca, markaların yalnızca kendileri için değil, kendileri ile birlikte bir değişim yaratmasını istiyorlar. %85, daha iyi çözümler geliştirmek için markalarla fikir ve deneyim paylaşımı yapmak istiyor. Aradıkları değişimi yaratırken sorumluluk üstlenen markaları da ödüllendirecekler. 30 yaşın altındaki kurumsal çalışanların %93’ü, şirketlerinin sosyal ve çevresel sorumluluk bilinci ne kadar artarsa çalışanların da o kadar sadık ve motive olacaklarını kabul ediyor.

About Post Author