Zorlu Holding’in ana partnerliğinde, Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Boyu Eğitim Merkezi’nin ve SDSN Türkiye’nin akademik partnerliğinde, S360’ın bilgi ve içerik partnerliğinde düzenlenen Akıllı Hayat Akademisi Sürdürülebilir Bir Gelecek Eğitimi gerçekten dikkat çekici bir çalışma oldu. Türkiye’nin dört bir yanından gençlerin katıldığı bu programı, programın mimarlarından imeceLAB’ı ve iş dünyasının konuya bakışını, imeceLAB yöneticisi Zeynep Çelik ve Zorlu Holding Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Genel Müdür Yardımcısı Şahika Özcan Ortaç’la konuştuk.
RÖPORTAJ: Barış DOĞRU
Zeynep Hanım, öncelikle imece-LAB’daki çalışmalarınız için sizleri kutluyorum. Yakından takip etmeye çalışıyorum. Gerçekten son derece etkili ve hakiki işlere imza atıyorsunuz. Okuyucularımıza biraz imeceLAB’ı anlatabilir misiniz?
ZÇ: imeceLAB esasen gençlerin anlam arayışı üzerine ortaya çıktı. İçinde bulunduğumuz çağda şunu gözlemliyoruz ki gençler; bir anlamı olan, sosyal fayda odaklı işlerde çalışmayı istiyor. Dolayısıyla yeni yüzyılın gerektirdiği çeşitli yetkinliklere ve tecrübelere sahip olmaları gerekiyor. Bununla beraber, özel sektörde de büyük bir yetenek açığı bulunuyor. Gençlerin söz konusu tutkularının karşılık bulmasına destek olmak ve yetenek açığının çözümüne yönelik açık inovasyon laboratuvarı imeceLAB’ı 2018 yılı sonunda hayata geçirdik. imece- LAB “gençler için değil, gençlerle birlikte” anlayışı ile ilerleyen, sosyal ve çevresel etkiye odaklanan gençlerin buluştuğu bir yapı.
Gençler, toplumsal, ekolojik ve kültürel konular etrafında bir araya gelerek bu konuları birlikte tartıştıkları ve projeler geliştirdikleri; okullarında bu alanda değişim yarattıkları; çevrelerine bilgi aşıladıkları çalışmalardan geçiyorlar. Bu ana programımızın altında çeşitli alt programlarımız var. Toplumsal bir konu etrafında gençlerin haftalara yayılacak şekilde proje geliştirdikleri, bizim de bu süreçleri kolaylaştırdığımız programlara “mesele süreçleri” diyoruz. Yine toplumsal konular etrafında derinlemesine bilgiler edindikleri, öğrenim programları sona erdiğinde de o meselenin elçisi olabildikleri programları “yetenek geliştirme programları” olarak adlandırıyoruz. Toplumsal ve çevresel sorunların çözümü için elini taşın altına koyan gençlerin bir araya geldiği, 1500’den fazla üyesi olan bir komünitemiz bulunuyor. Burada etki odaklı projelerde çalışacak gençlerle kaynak paylaşımları yapıyor, tartışma etkinlikleri ve bir dizi komünite çalışması gerçekleştiriyoruz.
Girişimlerin ve kurumsal firmaların etki odaklı departmanlarının staj ve iş pozisyonlarıyla ilgili ilanları da paylaşıyor, yönlendirmelerimizle gençlerin iş bulmalarına destek oluyoruz. Kısaca gençlerde yetkinlikler geliştirdiğimiz; onların da birlikte toplumsal meseleler etrafında projeler geliştirdikleri; anlam odaklı projelerde çalışabilmeleri için önlerindeki gereksinimleri kolaylaştırdığımız bir sistem kurduk.
“Akıllı Hayat Akademisi” kapsamında Sürdürülebilir Bir Gelecek Eğitimi programı gerçekleştirdiniz. Ne amaçladınız bu programda ve şu anda hangi aşamadasınız?
ZÇ: imeceLAB’ın yürütücülüğünde, Zorlu Holding’in ana partnerliğinde, Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Boyu Eğitim Merkezi’nin ve SDSN Türkiye’nin akademik partnerliğinde, S360’ın bilgi ve içerik partnerliğinde düzenlediğimiz Akıllı Hayat Akademisi Sürdürülebilir Bir Gelecek Eğitimi kapsamında gençlerin 21. yüzyıl yetkinliklerine sahip olmalarını sağlamayı ve iş dünyası için sürdürülebilirlik anlayışına sahip, nitelikli insan gücü potansiyelini artırmayı hedefledik. Bu programa Türkiye’nin birçok farklı bölgesinden yaklaşık 1000 üniversite öğrencisi başvurdu. Gençlere; sürdürülebilirlik liderliğinden sistem düşüncesine, iklimden suya, yaşam döngüsünden çeşitlilik ve kapsayıcılığa, etki ölçümünden tasarım odaklı düşünceye, belirsizlikte yön bulmaktan hikaye anlatıcılığına uzanan geniş bir kapsamda eğitim ve deney alanlarıyla desteklenen bir “birlikte öğrenme deneyimi” sunduk.
Programın ilk dönemi Şubat ayında sona erdi ancak önümüzdeki aylarda yeni bir dönemi daha başlatmayı amaçlıyoruz. Yürüttüğümüz programın her aşamasında, sürdürülebilirlik alanında gençlerin farkındalıklarını ve yetkinliklerini geliştirmeye odaklandık. Eğitimlerde gençler sadece kişisel gelişim alanında ya da sürdürülebilirlik üzerine bilgi edinmedi, aynı zamanda sürdürülebilirliğin iş modellerinde nasıl uygulanacağına dair bir içgörü de edinmiş oldular. Paneller, eğitimler, komünite buluşmaları ile interaktif bir sürece imza attık. İlk döneminin sonuna gelsek de programdan mezun olan gençlerle bir komünite oluşturduk ve iletişime devam ediyoruz.
Açık Radyo’daki Diğerkâm programında seyahat halinde röportajınızı dinledim. Eğitime Türkiye’nin çok değişik bölgelerinden katılımlar olduğunu ve her bölgedeki sürdürülebilirlik sorunlarının başvurulara yansıdığını anlattığınız bölüm çok etkileyiciydi. Biraz katılımcılardan, katılım süreçlerinden bahsedebilir misiniz?
ZÇ: Öncelikle, pandemi döneminin başından itibaren tüm süreçlerimizi çevrim içi ortama taşıdık. Bu da büyük şehirlerin yanı sıra Türkiye’nin her yanından genci programlarımıza dahil edebilmemize olanak sağladı. Online süreç yönetiminin daha kapsayıcı bir yapıya imkan tanımasını çok sevdik ve pandemi sonrası dönemde de süreçlerimize online olarak devam edeceğiz. Öte yandan bildiğiniz üzere, programımızın teması olan sürdürülebilirlik konusu yalnızca çevresel konuları değil, toplumsal cinsiyet eşitliğini ve eşitsizliklerin azaltılması gibi kritik konuları içeren, çok geniş bir kavram. Programa Türkiye’nin her yerinden, farklı üniversite bölümlerinden 150 öğrenci dahil oldu. Bu çeşitlilikler de sürecimize pozitif bir katkı sağladı.
Sürdürülebilirlik alt başlıkları, Türkiye’nin her bölgesinde farklı önceliklendiriliyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği, iklim, su konularındaki gündemler farklı seviyelerde ve lokal özelliklere göre farklı şekillerde karşılık buluyor. Programımıza katılan gençlerin eğitim gördükleri bölümler de birbirinden çok farklıydı. Gençlerin birbirleriyle olan diyaloglarında ve komünite buluşmalarında bu çeşitlilik ortamının pozitif etkilerine tanıklık ettik…
Nihai olarak bu programdan beklentileriniz neler? Program bundan sonra da devam edecek mi? Ve şimdiye kadarki deneyiminizle, neler eklemek veya çıkarmak isterdiniz programdan?
ZÇ: Programa yönelik en önemli beklentilerimizden biri etki odaklı işlerde çalışmak isteyen gençlere belirli yetkinlikler kazandırabilmek, onlara kariyer yolculuklarında destek sağlamak ve sürdürülebilirliğe yönelik diyalog ortamını oluşturmaktı. Daha önce belirttiğim üzere programı önümüzdeki aylarda tekrarlamayı arzu ediyoruz. Programın bir sonraki döneminde Türkiye’nin yine farklı bölgelerinden, daha fazla sayıda genci dahil edebilmeyi, daha kapsayıcı bir yapı tasarlamayı hedefliyoruz. Programa daha fazla fikir önderini katarak gençlerin ilham alabilmelerini amaçlıyoruz. Son olarak gençlerin edindikleri içgörüler ve tasarım odaklı düşünme eğitimine paralel geliştirdikleri projeler için daha geniş bir alan sağlayabilmeyi istiyoruz.
Şahika Hanım, iş dünyası neden eğitimde sürdürülebilirlik kavramına bu kadar odaklanıyor? Siz kurum olarak nitelikli eğitime özellikle neden odaklanıyorsunuz?
ŞÖO: Zorlu Holding olarak Akıllı Hayat 2030 stratejimizle sürdürülebilirliği bir iş yapış ve yaşam biçimi haline getiriyoruz. Daha sürdürülebilir bir gelecek için insan odaklı ekosistemler ve yenileyici iş modellerine yatırım yapıyor, radikal işbirliklerinden güç alıyoruz… Bu kapsamda çalışmalarımızı hayata geçirirken Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları en önemli rehberimiz. “Nitelikli Eğitim” ise odaklandığımız en değerli alanlardan birini oluşturuyor. 2030’a kadar sürdürülebilir kalkınma ve sürdürülebilir yaşamın inşası için gereken bilgi, beceri ve yetkinliklerin kazanılması çok önemli…
Temel insan haklarının, toplumsal cinsiyet eşitliğinin ve kültürel çeşitliliğin sağlanabilmesi için buna ihtiyaç var. Diğer taraftan şirketler cephesinden baktığımızda da ciddi bir nitelikli yetenek açığı ile karşı karşıyayız. Şirketler ve kurumlar hızla dönüşürken, ihtiyaç duyulan yetenekler de hızla değişiyor. Bu kapsamda Zorlu Holding olarak bir yandan şirketimizde sürekli eğitim ve gelişime yönelik projeler gerçekleştirirken farklı işbirlikleriyle nitelikli eğitimi destekleyecek çalışmaları hayata geçiriyoruz. Mehmet Zorlu Vakfı olarak 2016 yılından bu yana MEF Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve YetGen Kurucusu Prof. Dr. Erhan Erkut’un liderliğinde yürütülen MZV-MEF YetGen 21. Yüzyıl Yetkinlikleri Eğitim Programı’nın paydaşıyız. Program kapsamında liderlik, sürdürülebilirlik ve sosyal inovasyon, girişimcilik gibi 21. yüzyılın gerektirdiği farklı başlıklarda, çok geniş bir çerçevede, her yıl binlerce üniversite ve lise öğrencisine çevrim içi ve ücretsiz bir eğitim programı sunuyoruz.
Öte yandan “Nitelikli Eğitim” alanında, bu kez kendi kurumumuz içinde çalışma arkadaşlarımızın temel sürdürülebilirlik farkındalığını artırmak amacıyla oluşturduğumuz “Akıllı Hayat Akademisi” programını başlattık. Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Boyu Eğitim Merkezi ile içerik geliştirerek, sürdürebilirlik alanında çalışanlarına yönelik eğitim programı açan ilk şirket olduk. Sürdürülebilirliği farklı perspektiflerden ele alan bu kapsamlı eğitim programıyla çalışma arkadaşlarımızın konuya ilişkin belirli bir okuryazarlık seviyesine ulaşılmasını sağladık.
Boğaziçi Üniversitesi işbirliğinde gerçekleştirdiğimiz Sürdürülebilirlik 101 eğitiminde katılımcılar iklim krizi, döngüsel ekonomi, girişimcilik ve inovasyon, çeşitlilik ve kapsayıcılık gibi konularda eğitim alıyorlar. Çok yakın zamanda ise, gençlerin geleceğimizin mimarları, değişimin öncüleri olacaklarına inancımızla, sosyal inovasyon platformumuz imece ile birlikte, bu eğitimi üniversite öğrencilerine ulaştırdık. Programda toplumsal fayda yaratmaya odaklanan, daha sürdürülebilir bir gelecek yaratmak üzere sorumluluk hisseden gençler ile birlikte çok verimli bir süreç geçirdik. Gençlerin yoğun talep gösterdiği bu program bizlerin geleceğe ilişkin umudunu güçlendirdi.