İklim değişikliği yaşanıyor ve şirketler de bunun farkında. Peki şirket raporları neden bunu göstermiyor?
Yazı: The Guardian
Geçtiğimiz haftalarda Shell, “yatırım için ekonomik durumlarının” çok zayıf olduğunu açıklayarak Shetland sahilindeki 170 milyon petrol varilini bıraktı. Bu kadar hassas bir girişimden bekleneceği üzere, bu kararda etkili olan diğer faktörlerin neler olduğu, bunun Nicola Sturgeon veya Whitehall baskısı ile yapılıp yapılmadığı üzerine birçok spekülasyon yapıldı. Ancak gelin başka bir soruyu deneyelim: Shell nasıl bunun ekonomik bir durumdan kaynaklandığını açıklamaya karar verdi? Sonuçta bu enerji devi, tüm işlerinin tamamıyla değişmesi gerektiğini reddetmiyor. Şirket, 2050’ye kadar “sıfır emisyon hedefi olduğunun” reklamını yapıyor, bir “sürdürülebilirlik raporu” yayınlıyor ve dünyanın dört bir yanından çevre organizasyonları ile ortaklık yapıyor. Ancak bu çevre bilinci rakamlara pek yansımıyor.
Şirketin son açıklamaları şu ifadeyi içeriyor: “Shell’in operasyon planları, görünümleri, bütçeleri ve fiyatlandırma varsayımları, sıfır emisyon hedefimizi yansıtmıyor.” Diğer bir değişle, bu petrol devinin düşündükleri ve söyledikleri bir değil.
Bu bir şirket iki yüzlülüğü (bir şey söyleyip başka bir şey yapması) suçlaması değil. Burada daha sorunlu bir şey var: Çok uluslu şirket açıkça temel varsayımlarının gezegenimize, ekonomimize ve kendi iş modeline yönelik en büyük tehdidi yansıtacak şekilde değişmediğini kabul ediyor.
Hala petrol fiyatlarının varil başına 60 dolarda kalacağı varsayımı üzerinde hareket ediyorlar -her ne kadar net sıfır hedefi, endüstriler ve tüketiciler alternatif enerji kaynaklarına geçeceği için bu fiyatın düşmesini gerektirse de. Uluslararası Enerji Ajansı, net sıfır senaryosunda petrolün varil fiyatının 2030’a kadar 36 dolara, 2050’ye kadar 24 dolara düşüreceğini belirtti. Bu kadar düşük fiyatlar Shell’i her türlü petrol arama ve sondaj projesinden vazgeçirebilir. Ayrıca şirketin değerinden de milyonlar düşürebilir.
Şirket raporları denetleniyor ve Shell’in raporları da EY tarafından denetleniyor. Ancak EY, Shell’in varsayımlarını küçük görmüyor ve basitçe bu varsayımlara meydan okumanın “ne mümkün ne de uygun” olduğunu söylüyor. Açıkçası bu, saçmalık. EY gezginin en büyük finans şirketlerinden ve petrol fiyatları için yeşil geçişin ne demek olduğuna ilişkin bağımsız tahminlerde bulunma konusunda Guardian kadar yetenekli. Ayrıca denetçiler için düzenleyici kurum, onlardan iklim değişikliği ile ilgili raporlar hakkında bilgi vermelerini talep etti.
Bu Shell’i tek başına bırakmak için değil, bu yalnızca bariz bir örnek. Yakın zamanlı bir incelemede düşünce kuruluşu Carbon Tracker, şirketlerin %70’inin ve denetçilerin %80’inin finansal raporlarında iklim riskini ifşa etmediklerini tespit etti. Hükümetler, sık sık skandallarla gündeme gelen denetim endüstrisinden reformlar konusunda danışmanlık alıyor. Bu, Kwasi Kwarteng (Birleşik Krallık İş, Enerji ve Sanayi Stratejisi Bakanı)’in ele alması gereken bariz bir konu gibi görünüyor. Şirketleri, gezegenin üzerimize dayattığı sınırlara göre değerlendirelim, fosil yakıt endüstrilerinin hayal ettiği kurgulara göre değil.
Yazının aslına buradan ulaşabilirsiniz.