İklim

Gezegeni Önemsiyorsanız, Beyaz Üstünlüğünü Ortadan Kaldırmak Zorundasınız

İklim hareketi, çalışmalarını, sadece enerji sektörünün karbondan arındırılması açısından değil, beyaz üstünlüğünün ortadan kaldırılması açısından da uygun hale getirmeli.

Yazı: Tamara Toles O’laughlin

Çeviren: Onur Yılmaz

İklim hareketi, çalışmalarını, sadece enerji sektörünün karbondan arındırılması açısından değil, beyaz üstünlüğünün ortadan kaldırılması açısından da uygun hale getirmeli.

ABD’de birçok şehrin sokakları, George Floyd’un öldürülmesi ve uzun yıllardır Siyah erkeklere, kadınlara ve çocuklara yönelik devam eden polis şiddetine karşı bir araya gelen protestocularla dolup taştı. Acı ve öfke içselleştirilmiş durumda. Floyd’un ölümü, Siyah hayatların salgın sürecinde yaşadığımız olağanüstü duraksamaya rağmen hiç çekince göstermeden nasıl sonlandırıldığının bir başka örneği. Bu gösteriler, nesiller boyunca süregiden ırksal adaletsizliklere karşı Siyah insanların boğulmuş yükselen sesini ifade ediyor. Ayrıca yüzlerce Siyah ve Kahverengi topluluğun (İspanyol, Latin ve Güney Asya kökenli Amerikalılar), dünyanın kirlilik yükünü ve iklim değişikliğinin en kötü etkilerini orantısız bir şekilde taşıdığını gösteriyor.

Ve yine de, iklim hareketinde uzun süredir yer alan gruplar, Siyah topluluklarına zararın sistemik nedenlerini saptamak için Siyahların liderliğindeki çabalarla yeterince veya tutarlı bir şekilde dayanışma göstermediler ve birçoğu da çalışmalarına bir ırksal adalet merceği dahil etmedi. Ve bu hemen şimdi değişmeli, özellikle de salgın sonrası bir dünyayı yeniden inşa etmeyi nasıl umuyorsak o şekilde. Siyah insanların yaşamlarını marjinalleştiren ve yok eden beyazların üstünlük sistemlerini parçalayıp ortadan kaldırmadan, koronavirüsün veya iklim krizinin üstesinden bir “adil iyileşme” ile gelmenin yolu yoktur.

Siyah bir kadın ve iklim krizi ve çevresel adaletsizliğin ana itici gücü olan fosil yakıt endüstrisinin egemenliğini sona erdirmek için 350.org ile çalışan bir lider olarak, misyonumuzun merkezinde yer alan topluluklarla ilgileniyorum. İnsanlar ve gezegen için, kendi kaderini tayin etmeye ve iklim değişikliğine karşı cesur çözümlere dayanan bir gelecek için çalışıyorum. Siyah yapıların ve Siyah entelektüel güçlerin ana akım anlatılardan silinmesine ve bizi günlük yaşamda yapısal baskı karşısında verilen kayıplara dönüştüren, karar alıcı mekanizmalardan dışlanmamıza karşı mücadele ediyorum.

Gerçek şu ki, hem koronavirüs hem de iklim tarafından hırpalanan topluluklar aynı zamanda polisin yetkisini aşan aşırı uygulamaları, hapis cezaları ve devlet destekli şiddetin de merkezinde yer alıyorlar. Annelerimizin rahimlerinden başlayarak hayatımızın her alanında sistematik olarak değersizleştiriliyoruz. Siyah topluluklar, fabrikalar, otoyollar, boru hatları ve hava gazı istasyonları ile çevrili mahallelere kasten ayrılmış çevresel ırkçılığın uzun vadeli etkileriyle karşı karşıyalar. Zehirli dumanlara sistematik biçimde maruz kalmak, Siyah topluluklarda daha yüksek astım ve hastalık oranlarına neden oldu ve bu da bizi koronavirüse karşı daha savunmasız hale getirdi. Bu, Minneapolis ve Staten Island’daki polisler tarafından boğulurken hem George Floyd hem de Eric Garner’ın ölümcül bir şekilde yere yatırılmasındaki “Nefes alamıyorum” seslenişiyle korkunç bir benzerlik taşıyor. Bu bağırışlar, sistemin içinde yerleşip serpilmiş beyaz-üstünlükçü şiddet karşısında ortak bir insanlık duygusuna dair karşılık bulmamış uzun bir çağrı listesinin en sonuncusudur.

İklim hareketinin her köşesinden ve iklim krizine yanıt olmak gibi bir derdi olanların ırksal adalete güçlü bir bağlılık göstermesinin zamanı geldi. İklim eylemleri için herhangi bir meşru öne çıkış, ırksal eşitliği içermeli ve Siyah insanları savunmalıdır. Yeni Yeşil Düzen’e yapılacak yatırımlardan fosil yakıtların aşamalı olarak kaldırılmasına kadar çözümlerden bahsederken, bunu, ırksal adaletsizliği devam ettiren (polis de dahil) beyaz üstünlük sistemlerinden yatırımların geri çekilmesiyle buluşturmalıyız.

“Polisin finansmanını kesin” çağrısı, çevre savunuculuğunda yer alan pek çok çevrede yaygın kabul görmüş bir harekete geçme çağrısı olan fosil yakıt endüstrisinin finansmanının sonlandırılmasından çok da uzakta duran bir yaklaşım değildir. Fosil yakıtlara yapılan yatırımların tasfiyesi, iklim krizi riskine karşı akıllıca bir tepki olarak görülmektedir. Bu, yeşil istihdam ve altyapı, kaynakların insan sağlığını merkezine alan kullanımı ve iklim krizinden en çok etkilenenler için iyileşme gibi toplumun bakımı için gereken yatırımların yer aldığı bir çözüm havuzu oluşturmakla ilgili. Ve bu sadece karbon emisyonları ile ilgili de değil. Irkçılık, fosil yakıt endüstrisinin iş modeline derinden gömülüdür. Kaynakları topraktan çıkarmak için her zaman “fedakarlık bölgeleri” vardır; genellikle Siyah, Yerli veya başka renkli toplulukların zarar görecek bir şekilde konumlandırıldıkları, şiddet içeren ve nesiller boyu sürecek ekonomik bir kaynaklardan uzak tutulma döngüsüne daldırıldığı bölgelerdir buralar. Bu yıkım tarihi ve iklim krizinin renkli insanlar üzerindeki orantısız etkisi gayet iyi bilinmektedir.

Bu nedenler ve daha fazlası için, liderleri sadece fosil yakıt endüstrisini düzenlemeye çağırmadık, yaşanabilir bir gelecek uğruna tüm bu bahsedilenlerin yıkılmasını istedik.

Benzer şekilde, polisin finansmanının kesilmesi çağrısı da, eğitim, sağlık, travma, iyi olma çalışmaları ve topluluk çözümlerine yapılan yatırımlar lehine etkisiz ve ırkçı kolluk kuvvetlerinin kapsamını, boyutunu ve rolünü azaltmakla ilgilidir. Fikir, alışılmış iş yapış biçimleri (business as usual) tarafından savunmasız hale getirilen toplulukların gördüğü zararın onarılmasıyla geleceği gören ve sağlıklı bir dünyaya yer açılması.

Bugünkü ayaklanmalar şehirden şehre taşınırken, sokaklara çıkan çok ırklı ve çok kuşaklı protestocular ile ilgili ihtiyatlı bir iyimserlik taşıyorum. George Floyd, Ahmaud Arbery, Breonna Taylor ve Tony McDade için adalet talep ediyorlar ve sadece bu yıl polis tarafından öldürülen çok sayıdaki Siyah insanın ismini öne çıkarıyorlar. Adalet odaklı bu ayaklanmadaki fırsatımız, iklim çözümleri etrafındaki örgütlenme biçimimizi tamamen dönüştürmek ve Siyah yaşamları savunarak ve beyaz üstünlüğünü ortadan kaldırarak sistematik bir şekilde sürdürülen topraktan kaynak çıkarımını açıkça ve kalıcı bir şekilde ele almaktır.

Gezegenimizin geleceği, eşitsizliği görmemizi ve topluluklarımızı bu bütünlüklü adaletsizliğe karşı korumamızı talep ediyor bizden. Bu kederli günlerde, sistemin bozulmadığını, aksine tasarlandığı gibi çalıştığını hatırlatıyor bu bizlere ve şu soruları önümüze getiriyor: Gezegenin savunulmasında beyaz üstünlüğünün inşasını sağlayan tüm sistemlerden -fosil yakıt endüstrisinden ırkçı politikaların sonucu olan hapishane endüstrisine kadar- sorumlu tutulmaya istekli misiniz? Beyaz üstünlüğe dayanan sistemlere olan suç ortaklığınızı sorgulamaya ve onu ortadan kaldırmaya istekli misiniz?

Kesinlikle öyle olduğunuzu umuyorum. Çünkü polisin aşırı uygulamaları, aşırı kirletme ve fosil yakıt madenciliğinden etkilenen aynı toplulukların, yenilenebilir enerji ekonomisine geçişin adil ve eşitlikçi olmasını sağlamak için cesur iklim politikaları konusunda harekete geçmede karar alma masasında olması gerekiyor. Gündelik yaşamın içindeki müttefikliğin, Siyah topluluklara karşı kurumsal kötülüğün bu son gösterimini geride bırakacak özgürlüğe ve adalete dayanan çözümlerin zamanı geldi.

Sessiz kalamayız. İklimi önemsiyorsanız, siz de kalamazsınız. Siyah Yaşamlar için Hareket (Movement for Black Lives) tarafından düzenlenen yaklaşan 19 Haziran’ın devamındaki hafta sonunda yapılacak eylemler de dahil olmak üzere, ister evden ister sokaklardan harekete geçmenin pek çok yolu var. Harekete katıl. Kolektif kurtuluşumuz buna bağlı.

Yazının aslına buradan ulaşabilirsiniz.

Bizi sosyal medyada takip etmek için tıklayın: LinkedIn | Instagram | Twitter | Facebook

About Post Author