Ateş UĞUREL
Güneş enerjisi dünyanın her tarafında mevcut olan, belli coğrafyaların ve ülkelerin tekelinde olmayan tek enerji türüdür. Evet, daha az güneş alan yerler vardır, daha çok güneş alan yerler vardır. Bu biraz daha fazla güneş paneli kullanarak aynı enerjiyi elde edebileceğinizi gösterir sadece. Halbuki petrolünüz, kömürünüz, doğalgazınız ve hatta suyunuz, jeotermal kaynağınız yoksa yoktur, ancak ithal ederek bu kaynaklara ulaşabilirsiniz. Güneş enerjisinin dünyanın her ülkesine ulaşması, zaten aynı zamanda önündeki en büyük engeli oluşturuyor yıllardır. Dünyanın yüzde 80’i karanlık yüzde 20’si güneşli olsa bakın nasıl birincil enerji kaynağımız olmuştu bile. Bu sefer de Afrika’dan aldığımız güneş elektriğine gelen zamları konuşuyor olurduk, Rus doğalgazı yerine.
Şu anda Türkiye’de enerji kaynaklarından elektrik üretimini sağlayan tüm altyapı ve ekipman ithal edilmektedir. Teknolojinin daha gelişeceğini ve hatta yeni güneş paneli teknolojilerinin önümüzdeki 10 yılda piyasaya çıkacağını öngörmek mümkün. Böylece hem hâlâ ARGE yapma imkanı, hem de gerekli pazar oluştuğunda ve doğru ortaklık yapıları kurulduğunda, yüzde 100 yerli üretime geçmek mümkündür. Tekerleğini üretip taktığımız bir arabaya nasıl yerli demek mümkün değilse, hücresini ithal edip montajını yaptığımız güneş paneline de yerli demek pek doğru değil.
Güneş enerjisi merkezcil bir enerji türü değildir, 100-200 MW’lık güneş santralleri yapmak da akılcı bir yaklaşım değildir. Temel felsefe küçük kurulu güçlere sahip onbinlerce güneş sisteminin şebekeye bağlanması, öncesinde de bağlandığı noktanın enerji tüketimini karşılamasıdır. Hızla geçilmesi gereken akıllı şebeke altyapısı ile birlikte aynen internet gibi bir powernet oluşturulması temel hedef olmalıdır. Böylece çok sayıda noktadan ve çok farklı kaynaklardan elektrik üretimi yapılacaktır. Bu tip bir arz güvenliği öncelikle devlet ve enerji politikaları, nihayetinde enerji bağımsızlığı için elzemdir.
Güneş enerjisine uzun zamandır gerekli destekleri vermekten imtina eden devlet büyüklerimizin en büyük argümanlarından biri de cari açığı (ithalatı) arttıracağı yönündeydi. Belki sistem fiyatlarının 4 EUR/W olduğu dönemlerde bu ekonomik olarak bir tartışma konusu olabilirdi, ancak bugünkü ve yarın ulaşacağımız fiyatlarla bu artık anlamını yitirmiştir. Teknolojisi yerli, yakıtı ithal bir enerji türünün cari açığa katkısı, teknolojisi ithal ama yakıtı yüzde 100 yerli ve bedava olan bir enerji türüne göre kat ve kat daha fazladır. Cari açığa sebep olan enerji çevrim teknolojisi değil, yakıt ithalatıdır. Tüm yenilenebilir enerji kaynakları cari açığın kapanmasında çok önemli rol oynarlar.
Güneş enerjisinin çok önemli bir dağınık güç olmasına bağlı olarak, en çok istihdamı bu enerji türünde yakalayabiliyoruz. Yerel hizmet verecek birçok güneş enerjisi firması, bunların lojistik ihtiyaçları, muhasebecileri, montajcıları, web sayfasını tasarlayanlar vs. derken MW başına 30-40 kişilik bir istihdamdan bahsediyoruz. Yani Türkiye için çok küçük bir hedef olan 1-2 GW’lık bir dağınık kurulu güçte bile 60 bin kişilik hiç de fena olmayan bir sayıya ulaşıyoruz. Diğer hiçbir enerji türünde böyle bir iş gücü ihtiyacı yoktur.
Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda ve yazlarda en büyük problemi ortalama hava sıcaklığının 30 derece ve üstüne çıktığı gün sayısının artmasıyla birlikte iklimlendirmeye bağlı elektrik tüketiminin bu zaman diliminde hızla artması olacaktır. Rüzgârın esmediği, barajların boşaldığı ve hatta termik ve nükleer santrallerde üretime soğutma sorunları nedeniyle ara verildiği bu dönemde oluşacak anlık çok büyük enerji talebini minimize edecek yegane enerji kaynağı güneş olacaktır. Türkiye’nin yazlık pik enerji ihtiyacı ile güneş enerjisinin pik enerji üretimi birbirine denk gelmektedir.
7. Ölçeklenme Özelliği: “Az Güneş Enerjisi Lütfen”
Türkiye’ye özel bir durumdur, gittiğiniz köftecide “yarım inegöl” ve “az çorba” sipariş edersiniz. Açlığınız devam ettiği sürece (ve cüzdanınızdaki para yeterli ise) yarım porsiyon köfte daha alırsınız, hem de sıcak sıcak gelir. Güneş enerjisi bu konuda size benzer şekilde hizmet verecek tek enerji türüdür. Artık pek pahalı değil ama hâlâ pahalı mı geliyor, 100kW değil 50kW gücünde bir sistem kurun fabrika çatınıza, bakın nasıl çalıştığına. Performansından pek mi memnun kaldınız, fiyatı daha da mı ucuzladı, gidin bir 50kW daha kurun bir sonraki sene. Üç sene sonra fabrikanızı mı taşıyacaksınız, en fazla 1-2 günde sistemi sökün, yeni çatınıza takın
8. Son Kullanıcı: “Enerjime Çok Düşkünüm”
Ülkemizde ve dünyada insanlar akşam düğmeye bastığında ampulünün yanmasını, televizyonunun çalışmasını çok doğal bir durum gibi algılıyorlar. Ancak uzun süreli bir elektrik kesintisi olduğunda gerçekle karşı karşıya geliriz. Elektriğin nereden evimize, işletmemize ulaştığı ile ilgili pek bir algımız, düşüncemiz ve kaygımız yoktur. Halbuki enerjiyi tükettiği fiziksel alana bir güneş enerjisi sistemi kuran özel veya tüzel kişilik, enerjinin üretiminden tüketimine kadar olan tüm aşamaları bizzat görür, deneyimler ve sahiplenir. Arabasına, evine, cep telefonuna çok düşkün olan halkımız aynı duygusal bağı bu sefer de elektriğini üreten enerji kaynağıyla kuracaktır. Son kullanıcının güneş enerjisini sahiplenmesi son derece önemlidir.
9. Uzun Ömür ve Finansal Getiri: 25 Yıl Tıkır Tıkır
Bir sanayi ürününün çok uzun ömürlü olması pek de tercih edilen bir şey olmayabilir tüketim endüstrisi açısından. Şu anda bir güneş paneline verilen standart garanti süresi 25 yıldır. İçinde oturduğumuz evin en az 25 yıl ömürlü olmasını bekleriz, belki bir arabadan beklentimiz 10 yıldır. Yine mobilyalarımız için benzeri bir ömür beklentimiz olur. Onun dışında herşeyin bozulması, değiştirilmesi, bir üst modeline terfi edilmesi üzerine kurulu bir hayat içindeyiz hepimiz. Köpeğimizin veya sevgili kedimizin bile 12-14 yıllık ömrü olduğunu düşünürsek, bakım ihtiyacı sıfıra yakın olan bir güneş enerjisine yatırım yapmak oldukça mantıklı gözüküyor. Bugün 8-9 yılda, yarın belki 5-6 yılda kendini amorti etme özelliği taşıyacak bir başka emtia hayatımızda pek mevcut değil. Para vererek aldığımız her şey, o an itibariyle değer kaybetmeye başlarken, satın aldığınız bir güneş enerjisi sistemi o an itibariyle size para kazandırmaya başlıyor. Bugün 15-20 yıldır çalışan birçok güneş kurulumu, en fazla yüzde 10 verim kaybı ile hâlâ sorunsuz şekilde elektrik üretmeye devam ediyor.
10. Mutluluk: Fazla Söze Gerek Yok
Bu hayat içinde çalışarak kazandığımız paraları çok farklı şekillerde harcıyoruz, bazen bir yaz tatili, bazen bir lüks araba, bazen bir giysi oluyor hayalimizdeki. Bunları almak için temel motivasyonlarımızın en önde geleni mutluluk. Diğer tüm dokuz sebebi unutabilir, sadece mutlu olmak, hem kendiniz hem de öldürmekte olduğumuz bu mavi gezegen için iyi bir şey yaptım demek için de, ömür boyu gurur duyacağınız bir temiz enerji yatırımı yapabilirsiniz. Pişman olmayacaksınız.