Güneş Enerjisinin Önlenemeyen Yükselişi
Fas çöllerinde yapılan, tam 1 milyon evin elektrik ihtiyacını karşılayacak 765 milyon dolarlık güneş enerjisi yatırımı kendi sınıfının en büyüğü. Sadece birkaç yıl önce Kuzey Afrika çölünde bu çapta yapılacak bir yatırım büyük olasılıkla petrol veya gaz santralı yatırımı olurdu. Fakat Noor-Ouarzazate Santralı elektrik üretmek için güneş enerjisi kullanıyor. Bir kısmı Dünya Bankası tarafından kredilendirilen yatırım, altyapı tesislerinin bu ölçekte inşa edilebileceğinin bir işareti. Tabii güneş enerjisinin bu yükselişinde iklim değişikliği ve fosil yakıt kullanımındaki endişelerin payı çok büyük. Fakat artışın asıl nedeni yatırım maliyetinin kısa sürede aşağı doğru çekilmiş olması.
Güneş enerjisinde elektrik üretimi maliyeti bugün dünyanın birçok yerinde kömür ve gaz ile yapılan üretim maliyetlerine yakın noktaya geldi. Durum böyle olunca güneş panellerinin üretim maliyeti de çok düştü. Başka önemli bir nokta daha var: Güneşin sonsuz ve neredeyse maliyetsiz enerji kaynağı karşısında fosil yakıtta durum tam tersi; elek-trik üretimi için sürekli fosil yakıt kaynağına ihtiyaç var ve üretim maliyeti giderek artıyor. Bu bir döngü aslında: yenilenebilir enerji yatırımları arttıkça, enerji için fosil yakıt kullanımı azalıyor.
Güneş enerjisiyle ilgili tek sorun sadece gündüz kullanılması; diğer yandan 24 saat enerji üretebilme avantajı fosil yakıtı hâlâ enerji üretiminde üstün kılıyor. Ancak bu durum yeni teknolojiyle değişmek üzere. Noor-Ouarzazate fotovoltaik enerji santralı değil, konsantre güneş enerjisi (CSP) kullanıyor ve böylece muazzam bir enerji tutarak güneş olmadığı zamanlarda da enerji üretebiliyor. Dev tanklarda depolanan ve gündüz ısıtılan ergimiş tuz, güneş battığında enerji üretmeyi sağlıyor. Bir diğer önemli gelişme de güneşten elde edilen elektriği depolayan piller konusunda yaşanıyor, önümüzdeki yıllarda bunların maliyetlerinin çok daha düşmesi bekleniyor. Tabii ki güneş enerjisi bir başına dünyanın enerji sorununu çözmeye yeterli olmayacak, bununla birlikte büyük potansiyeli ve giderek düşen maliyetleriyle küresel olarak kullanımının çok yaygınlaşacağı ve ana enerji kaynaklarından birisi olacağı da şüphesiz.
CECHR @CECHR_UoD https://t.co/mPZc6jLFog
Seragazlarını Azaltırken Ekonomik Büyüme Mümkün mü?
Ülkeler yeni iklim ekonomisine adapte olma çabası içindeyken, bir yandan da ekonomik büyümenin bundan nasıl etkileneceğine dair tartışmalar sürüp gidiyor. Büyüme ve kaynaklar konusu epeyce kompleks olduğundan tartışmaların yakın gelecekte bitmesini beklemiyoruz, ama son gelişmeler 2014 ve 2015 yıllarında küresel seragazı salımlarının aynı seviyede kaldığını bununla birlikte GSYİH’nin arttığını gösteriyor. Bu yükselen trendde seragazlarını yönetmekte başarılı olurken ekonomik büyümeyi de başarabilen 20 ülkenin büyük payı var. Büyük çoğunluğu Avrupa ülkesi olan bu 21 ülke, 2000-2014 yılları arasında hem seragazı emisyonlarını azaltmış, hem de GSYİH’sini yükseltmekte başarılı olmuş. Bu ülkelerden birisi olan Amerika, ilgili dönemde emisyonlarını %6 düşürmüş, 2020 yılında devreye alacağı Temiz Enerji Planı’yla GSYİH büyümesi-enerji kaynaklı seragazı emisyon azaltımı ikilisinin arasındaki makası daha da açmayı planlıyor. Peki bu ülkeler ne yaparak bu başarıya ulaştılar? Aslında bunun tek bir formülü yok. Örneğin İsveç karbon vergisini de içeren bir dizi ciddi hedefleri uygulamaya aldı. Danimarka yenilenebilir enerjiye dönüşümü çok hızlı sağlarken bölgesel üretimleri artırdı. Bir ortak uygulama var ki o da bu ülkelerin giderek emisyon yoğun sanayiden uzaklaştıkları. 20 ülke arasında sadece Bulgaristan ve Özbekistan emisyon yoğun sanayi oranını artırmasına rağmen seragazı emisyonlarını düşürebilmiş. 14 yıl süresince 20 ülkenin yıllık toplam CO2 azaltımı 1 milyar metrik ton olurken, aynı dönemde küresel ölçekte CO2 emisyonu 10 milyar metrik ton artmış.
UN Climate Action @UNFCCC https://t.co/xMBgOBGCO3
Hollanda Elektrikli Araçlara Geçiyor
Elektrikli araçlar şüphe yok ki geleceğin taşımacılığında kilit rol oynayacak. Peki elektrikli araçlar için “gelecek” ne zaman? Hollanda’nın çıktığı yol bize bu konuda fikir veriyor. Ülkede 2025 yılından itibaren elektrikli olmayan tüm araçların satışı yasaklanacak. Bu arada mevcut benzinli ve dizel motor araçlar, yaşları müsaade edene kadar yollarda olmaya devam edecek. Yasak kapsamına yakıt verimliliği sağlayan hibrid araçlar da dahil edildi. Bu karar çevresel konularda böyle büyük fikirler üreten ve ciddi hedefler koyan Hollanda için ilk değil! Ülke bir süredir %100 rüzgar enerjisiyle çalışan demiryolu projesi ve otoyollara güneş panelleri koyulması projeleriyle meşgul. Son alınan karar özellikle ülkedeki mevcut oto sanayiinin 10 yıldan az bir sürede tamamen elektrikli araç üretimine geçişi açısından kritik. 2015 yılında Hollanda’da satılan toplam araçların içinde elektrikli araçların payı % 9,6 gibi azımsanmayacak bir oran olmuş. Hollanda, elektrikli araçların %22,39 pazar payına sahip olduğu Norveç’in çok gerisinde olmasına rağmen, Amerika (%0,66) ve İngiltere’nin (%1,1) epeyce önünde bulunuyor.
CSR International @CSRint
https://t.co/obvlUu8xbI