Yeni açıklanan “Türkiye Güneş Enerjisi Sektöründe İstihdam” raporuna göre, lisanslı YEKA ve depolamalı GES projeleri güneş enerjisi sektöründe istihdamı artıracak. Güneş enerjisi yatırımlarının önündeki engellerin kaldırılması ise iş gücünde devamlılığı ve artışı sağlayabilir.
Düşünce kuruluşu Solar3GW’nin açıkladığı Türkiye Güneş Enerjisi Sektöründe İstihdam raporu, önemli bir yenilenebilir enerji kaynağı olan güneş enerjisinde istihdamı inceliyor. Raporun tanıtımının gerçekleştirildiği toplantıda, açılış konuşmasını yapan Solar3GW Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Bahadır Turhan, hazırladıkları raporla istihdam konusunun daha da önemli bir hale gelmesini arzu ettiklerini dile getirdi.
“Yatırımların Devam Etmesi Çok Önemli”
Sürekli bir büyümeden çok dönüşüme işaret eden bir tablo ile karşılaştıklarını belirten Turhan; karbon emisyonu hedefleri, enerjide bağımsızlaşma hedefleri, ucuz bir şekilde elektriğe ulaşma hedeflerinin tümünü bir arada sağlayacak kaynağın güneş enerjisi olduğunu söyledi.
Güneşteki büyümenin diğer enerji kaynaklarındaki büyümeden farklı olduğunu aktaran Turhan, şu anda 15 GW’a ulaşmış bir güneş kurulu gücümüz olduğunu ve 15 GW’a kadar gelen hikayede yaklaşık 40 bine yakın bir istihdamın söz konusu olduğunu aktardı. Güneşte istihdamın devam etmesi için ve bu dönüşüm içerisinde diğer enerji kaynaklarındaki istihdamın da bu tarafa geçişi, özellikle net sıfır karbon hedefine ve ucuz elektriğe ulaşma noktasında, termik santralları kapatarak oradaki iş gücünün de adil bir şekilde temiz enerji tarafına dönüşümü için yatırımların her yıl düzenli bir şekilde devam etmesinin çok önemli olduğunu vurguladı.
Kapasite tahsisi konusunu değerlendiren Turhan, lisanslar alınıncaya kadarki izin süreçlerini ve özellikle yereldeki sorunları ele aldı. Finansman konusuna da değinen Turhan, dünyada ve ülkemizde yüksek bir faiz dönemi yaşandığını, enflasyonist dönemde yatırım maliyetlerinin arttığını ve yatırım yapmak için elverişli zamanlar olmadığını ifade etti. Öte yandan güneş enerjisi yatırımlarının dünyada da en fazla teşvik edilen ve özel fonlar açılan bir yatırım olduğunu aktaran Turhan, finansman tarafının da bir şekilde yoluna girdiğini ve yatırımların sürekliliği için bir standardizasyonun gerektiğini sözlerine ekledi.
“Güneş, İstihdam Potansiyeliyle Enerji Dönüşümüne Liderlik Ediyor”
Turhan, güneş enerjisi sektörünün hem elektrik üretimi hem de genel olarak sektörün değer zincirinde yarattığı istihdam potansiyeliyle enerji dönüşümüne liderlik ettiğini aktardı. Yenilenebilir enerjiye geçiş hızlandıkça güneş, hidroelektrik ve rüzgar arasındaki kurulu güç ve buna bağlı olarak istihdam rekabetinin artacağını anlatan Turhan, “Solar3GW, kurulduğu günden bu yana Türkiye’nin her yıl en az 3GW güneş enerjisini sisteme dahil edebilecek potansiyeli olduğunu söylüyor. Bu gerçekleştirildiğinde Türkiye’nin istihdamına önemli katkı sağlanacak” diye konuştu.
Sektörün 2015 yılında ivme kazanmaya başlamasıyla birlikte önce halihazırda oturmuş bir sektör olan inşaattan istihdam desteği aldığını, ardından da kendi iş gücünü yetiştirdiğini belirten Turhan, şunları söyledi: “İlk yıllarda özellikle proje geliştiren, ekipman tedarik eden ve kurulum yapan taahhüt firmaları istihdam konusunda söz sahibiyken sektörün gelişmesiyle birlikte denetim, üretim ve yazılım gibi alanlar da istihdama önemli oranda katkı sağladı. Lisanssız projeler ise geçmişte olduğu gibi sektörel istihdama katkıda bulunmaya devam edecek. Ancak bundan sonra lisanslı YEKA ve depolamalı GES projeleriyle önemli bir iş gücü talebi doğacak.”
“Güneş Beklenenin Ötesinde İvmelenmiş Bir Sektör”
Raporu hazırlayan Solar3GW Genel Sekreteri Özge Özeke derneğin çalışmaları hakkında bilgi verdi. Güneş enerjisi sektörünün 2014-2015 yılından itibaren beklenenin ötesinde ivmelenmiş ve gelişme kaydetmiş bir sektör olduğunu belirten Özeke, sektörün büyümesi ve gelişmesiyle birlikte yetişmiş iş gücüne duyulan ihtiyacın da artacağını ifade etti.
Çalışma ile bu alanı tartışmaya açmak, sektördeki istihdamın oluşumuna bakmak istediklerini söyleyen Özeke, raporun başlıklarını özetleyerek sektördeki büyümeyi teşvik eden gelişmeleri ele aldı.
Sektörel iş gücünün nitelik ve nicelik açısından ayrı ayrı değerlendirilmesi ve eksiklerin saptanması gerektiğini dile getiren Özeke, “Enerji dönüşümünün baş aktörü olan güneş enerjisi sektörü, bir yandan artan kurulu güçle birlikte kurulum ve üretim alanındaki talebe cevap vermeye, diğer bir yandan da yetkinlik ve teknolojilere adaptasyon anlamında kendini tamamlamaya çalışıyor” dedi.
Tutarlı Gelişim İş Gücünün Devamlılığını Sağlar
Raporda, 2023 itibarıyla güneş enerjisi sektörünün yaklaşık 37 bin kişiye istihdam sağladığı açıklandı.Bu sayının, kamu, dağıtım şirketleri, belediyeler ve alt yükleniciler tarafında çalışanlar da eklendiğinde, en az %10-15 daha fazla olacağı tahmin ediliyor. Türkiye’de şimdiye kadar sektörel iş gücünün yetişmesinde itici güç, lisanssız elektrik üretim projeleri oldu. Bu projeler, 2019 öncesi ticari motivasyonla hayata geçirilen yatırımlar iken, 2019 sonrasında öztüketim odaklı, ağırlıklı olarak ticari ve endüstriyel segmentte gerçekleştirilen projeler olarak nitelik değiştirdi.
Çalışmada, güneş enerjisi sektörünün yıldan yıla tutarlı gelişiminin sağlanmasının, yatırımların önündeki engellerin kaldırılmasına bağlı olduğu belirtiliyor. Yatırım hedeflerinin belirli bir hızda gerçekleşmesiyle iş gücünün devamlılığının sağlanacağı ve niteliğinin de gelişip korunacağı vurgulanıyor.
Türkiye’de Konutta Potansiyel Yüksek Ancak Destek Yetersiz
Konutlarda güneş enerjisi kullanımına özellikle dikkat çekilerek Türkiye’nin konut segmenti uygulamalarında yüksek potansiyeli olduğu ancak bu segment desteklenmediği için gelişme gösteremediği ifade ediliyor. Bu segmente teşvik ve destek verilmesi halinde yapılacak kurulumlar ile küçük ölçekli yerel firmaların artacağı, bunun da bölgesel istihdama katkı sağlayacağı belirtiliyor. Bununla birlikte raporda, “Konut kaynaklı istihdamın artışı, dağıtık üretimin önemli bir parametresi olarak MW başına olan istihdamı da yükseltecek” ifadesine yer veriliyor.
Kurulum ve Bakımda İstihdam Açığı Ortaya Çıkabilir
Dünyada, en fazla kurulum ve bakım iş kollarında işe alımlarda güçlük yaşandığı ve ilk sebebinin sektör odaklı bilgi birikimi eksikliği olduğunun ifade edildiği rapora göre, Türkiye’de de güneş enerjisindeki kurulu güç hedefleri ve potansiyeli düzenli bir şekilde gerçekleşmesi söz konusu olduğunda kurulum ve bakım işlerinde benzer bir açığın ortaya çıkacağı söyleniyor.
Türkiye’de güneş enerjisi sektörü istihdamında, teknik uzmanlık ve yenilikçi teknolojilere adaptasyonun istihdam gelişiminde önemli odak noktaları olarak ön plana çıktığı vurgulanıyor. Bataryalı depolama teknolojilerinin GES teknolojilerine entegre bir şekilde ele alınmasıyla birlikte tasarım, kurulum, bakım ve onarım konularında detaylı teknik bilgi ve uygulama becerilerine giderek daha fazla ihtiyaç duyulacağı belirtiliyor.
Bir Sertifikasyon Yok, Üniversiteler Çözüm Olmuyor
Halihazırdaki iş gücü nicelik olarak yeterli ancak nitelik olarak ihtiyacı karşılamıyor. Bazı güneş enerjisi projelerinin sıradan ve yalnızca fiziki montaj gerektiren kurulumlar olarak ele alınması, nitelik sorunun önde gelen sebepleri arasında. Ayrıca bir sertifikasyon olmaması, kurulumlarda çalışacak kişilerin seçiminde finansman sorunları yaşanması, kimi dar bütçeli projelerde iş yetkinliği ve tecrübe aranmaması diğer sebepler.
Yine rapora göre üniversiteler de nitelikli eleman sorununa yeterince çözüm olmuyor; son yıllarda açılan yükseköğretim programları yetersiz olduğundan, kurulumlarda, ön ve yan hizmetlerde görev alacak nitelikli ara ve teknik elemanlar yetiştirilmiyor. Ayrıca meslek liselerine olan ilginin azalmasıyla sektörün bel kemiği olan ara eleman açısından istihdam sorununun yaşandığı, istihdam edilse dahi yetkinlik yönünden eksiklikler göze çarpıyor.
“Güneş enerjisi çalışanlarının temiz enerji bilinciyle yetiştirilmesi, gerekli teknik ve mekanik bilgi ile donatılması, kamuya açık eğitim ve geliştirme programlarının hizmete sunulması, bu sektörde elde edilen sertifika ve lisanslara bölgesel ve küresel düzlemde geçerlik tanınarak işçilerin dolaşımlarının temin edilmesi, iş gücünün verimliliği açısından önem taşımaktadır” deniliyor.
“Yeniden Yeteneklendirme” İstihdamda Rol Oynayacak
Çalışmada, güneş enerjisi sektörü iş gücündeki sorunların, kamu-sivil toplum kuruluşları-özel sektör işbirliği ile giderilebileceği vurgulanıyor. Bunun için güneş enerjisine bakış açısının değişmesi, bu kaynağın iklim değişikliğiyle mücadeledeki ve enerji dönüşümündeki önemli rolünün göz önünde bulundurulması gerekiyor.
Sektörün önde gelen şirketleri kamuyla işbirliği halinde hazırlayacakları eğitim ve yeteneklendirme programları ile nitelikli iş gücünü yetiştirmekte katkı sağlayabilir. Raporda, nitelikli iş gücü kadar yeniden yeteneklendirmenin (reskilling) de güneş enerjisi sektörü istihdamında önemli rol oynacağı ifade ediliyor. Yapılan araştırmalara göre fosil yakıt alanında çalışan birçok işçi, güneş enerjisi sektöründeki iş gücü boşluğunu doldurabilmek için gerekli uzmanlaşma ve yeteneğe sahip. Bu alanda çalışan işçiler, kısa süreli yeniden yeteneklendirme eğitimleri ile temiz enerji iş gücünü çeşitlendirebilecek hale getirilebilir.
Dünyada güneş enerjisi istihdamına yönelik güncel veriler ise şu şekilde:
- 2023’te tüm enerji sektöründe öngörülen istihdam 67 milyon.
- 2022 itibarıyla yenilenebilir enerji sektöründe 13,7 milyon kişi çalışıyor. En büyük pay, 4,9 milyon kişiyle güneş enerjisi sektörüne ait. Hidroelektirikte 2,5 milyon, biyoyakıtlarda 2,5 milyon ve rüzgarda 1,4 milyon kişi istihdam ediliyor. Geri kalan kısım ise jeotermal, atık gibi alanlarda çalışıyor.
- Mevcut devlet politikalarının devamı halinde, 2030 yılında güneş enerjisindeki iş gücü toplamda 5,1 milyon kişi olacak.
- Net sıfır emisyon hedefine ulaşılması halinde iş gücü 6,6 milyon kişi olacak.
- Yenilenebilir kaynaklar içinde en yüksek istihdam oranı Çin’de. Güneş enerjisi sektörünün %56’sı, rüzgar sektörünün %49’u ve hidroelektrik sektörünün %35’i Çin’de istihdam ediliyor.
- Güneş enerjisi sektöründe, nitelikli iş gücünün az olması nedeniyle ücretler, petrol, gaz ve nükleer enerji sektörlerine kıyasla daha düşük. Ücretlerdeki fark nedeniyle sektörler arasında geçiş çok yavaş.