Yazı: Dr. Yasemin Biro: Küresel Çevre Örgütü (GEF)
Güney Kore, dünyamızın karşı karşıya olduğu iklim değişikliği sorununa yaratıcı ve kalıcı bir çözüm getirme yolunda emin adımlarla ilerliyor. Aslında ekonomisi ithal petrol ve kömüre bağımlı olan Güney Kore’nin enerji özgürlüğüne kavuşmak ve iklim değişikliğini önlemek adına yaptığı çalışmaları ve özellikle de ülkenin yeni başlattığı “Yeşil Büyüme Girişimi” ni, 29 Kasım-10 Aralık 2010 tarihlerinde Meksika’nın Cancun kentinde gerçeklesen 16. Birleşmiş Milletler İklim Konferansında, ülkenin eski başbakanları ndan Han Seung-soo ve eski Dünya Bankası Baş İktisatçısı Nicholas Stern, dünyaya tanıttı.
Han Seung-soo’nun yaptığı açıklamaya göre, Asya kıtası iklim değişikliğine oldukça hassas ve iklimde oluşacak olumsuzluklardan dolayı büyük ekonomik kayıplarla ile karşı karşıya. Güney Kore’nin Ulusal Meteoroloji Araştırma Enstitüsüne göre Kore Yarımadası, iklim değişikliğinden diğer bölgelere oranla çok daha fazla etkilenmekte. Son 100 sene zarfında, Kore Yarımadası’nda ortalama hava sıcaklığı 1,7 C artmış. Bu oran tüm dünyada bu zaman zarfında yaşanan ortalama sıcaklık artışının iki katı. Bu sıcaklık artışının Kore Yarımadasında etkisini gösteren kuvvetli fırtınaların ve bunlar sonucu oluşan sel ve diğer doğal afetlerin daha sık ortaya çıkmasında baş etken. Tahminlere göre, Kore yarımadası 2050’ye kadar 2 C daha ısınacak. Bunun sonucunda da yıkıcı fırtınaların daha sıklaşması, deniz seviyelerinin yükselerek kıyı şeridini ve adaları sular altında bırakması, sellerin temiz su kaynaklarını kirletmesi, bu sebeplerle ülkenin iç kesimlerine doğru göçlerin olması bekleniyor. Sonuçta iklim değişikliğinden dolayı büyük ekonomik kayıpların ortaya çıkacağı ve bu çevre felaketiyle savaşın küresel ekonomik krize karşı yapılan mücadele ile aynı anda sürdürülmesi gerektiği belirtiliyor.
Bu amacı hedefleyen Yeşil Büyüme Girişimi, Güney Kore ekonomisini doğal kaynaklar ve karbon’a bağımlı bir ekonomi olmaktan kurtarıp, enerji ve doğal kaynakların en verimli şekilde kullanıldığı akılcı ve sürdürülebilir bir ekonomi haline dönüştürmeyi amaçlıyor. Ülke genelinde oldukça popular olan bu girişim, cevre dostu olarak bilinen ve Seul’un Belediye Başkanı iken Han Irmağını temizletmesiyle ünlenen Güney Kore Cumhurbaşkanı Lee Myung-bak’ın liderliğinde başladı. Ana muhalefet partisini, sivil toplum örgütlerini ve çelik ve çimento sektörü da dahil olmak üzere ülkenin önemli firmalarını içeren geniş bir kesimden ciddi destek görüyor. Bunun yanı sıra, ülkede faaliyet gösteren Hyundai ve Samsung gibi dünyaca tanınmış birçok firma, bu devlet girişimine verdikleri desteğe ek olarak kendi “yeşil büyüme” stratejilerini de geliştirerek yenilenebilir enerji, elektrikli taşıt araçları ve sıfır emisyonlu fabrikalar gibi yeni iş olanaklarına yatırım yapıyorlar.
Yeşil Pazardan Daha Büyük Pay
Güney Kore’nin yeşil girişiminin kayda değer diğer bir özelliği ise, “just-do-it”, yani “yap gitsin, iş bitsin” felsefesi üzerine kurulu olması. Ülkenin liderleri, uluslararası iklim pazarlıklarında senelerdir bir arpa boyu yol gidilememesinden ve karbon salımları konusunda ülkeler arası kalıcı bir anlaşmanın sağlanamamasından dolayı dünyanın iklim ve enerji konularında bir çıkmaza girdiğini, kimsenin çözüm adına anlamlı bir adım atamadığını ve bu yüzden dünya ekonomisinin ve dolayısıyla da Güney Kore ekonomisinin olumsuz etkileneceğini vurguluyorlar. Geleceğin “temiz enerji” ve “temiz teknolojilerde” olduğunu, tüm dünyada “düşük karbon ekonomisine” geçişin kaçınılmaz olduğunu ve bu geçişte de Güney Kore’nin öncülük yaparak henüz yeni şekillenmekte olan bu “Yeşil Pazar” dan en büyük payı almasının ve bu şekilde de ülkede milyonlarca yeni iş olanağı yaratılmasının ülke çıkarları için izlenecek en uygun yol olduğunu savunuyorlar.
Bu çerçevede Güney Kore, 2009 sonbaharında Cumhurbaşkanı Lee Myung-bak’ın yaptığı bir açıklamayla, aslında Kyoto Protokolü altında kalkınmakta olan ülkeler kategorisinde yer aldığı için herhangi bir sera gazı salımı azaltma yükümlülüğü olmamasına rağmen, 2020 yılına kadar sera gazı salımlarını 2005 yılı seviyesinin yüzde beş altına çekeceğini bildirdi. Ayni zamanda, Cumhurbaşkanı Lee-Myungbak’ı n himayesinde kurulmuş olan Cumhurbaşkanlığı Yeşil Büyüme Komitesi, ülkede sera gazı salımlarını sınırlayacak ve firmalar arası sera gazı ticaretini mümkün kılacak ulusal bir “cap-and trade” yani emisyon ticareti yasasının ve ulusal sera gazı envanterinin hazırlanması çalışmalarına başladı. Ayrıca Güney Kore, küresel krize yanı t olarak açıkladığı ekonomik “stimulus” yani canlandırma paketinin yüzde 79’unu yeşil büyümeye yönelik harcamalara ve yatırımlara ayırdı. 2009’un Kasım ayında Güney Kore, Asya Kalkınma Bankasının Karbon Fonu’na katılan ilk Asya ülkesi oldu ve bu fon kapsamında 20 milyon dolarlık 2012-sonrası karbon kredisi alma taahhüdü verdi. Aralık 2009’da ise Cumhurbaşkanı Lee, uluslararası bir düşünce kurulusu olarak tasarlanan Yeşil Büyüme küresel Enstitüsü’nün kurulduğunu açıkladı. Ocak 2010’da da, Güney Kore Parlamentosunun onaylamasını takiben, Cumhurbaşkanı Lee, düşük Karbon ve Yeşil Büyüme Yasasını imzaladı. Bu yasa ile Güney Kore ekonomisinin gelecek 40 yıl suresince yeşil olarak büyümesi hedefleniyor ve Güney Kore’nin gayri safi milli hasılasının (GDP) yüzde ikisi bu amaç doğrultusunda kullanılmak üzere ayrılıyor.
Bu yasanın dayandığı Ulusal Yeşil Büyüme Stratejisi, beş yıllık planlar halinde uygulanacak. Stratejinin üç ana hedefi var:
1. İklim değişikliğinin önlenmesi ve enerji özgürlüğü,
2. Ekonomik büyüme için yeni bir yöntem ve motor bulunması,
3. Güney Kore insanı n hayat kalitesinin iyileştirilmesi ve ülkenin uluslararası alanda saygınlığının artırılması.
Önümüzdeki ilk beş sene zarfında, Güney Kore bu yasa çerçevesinde düşük karbon ekonomisine geçişi sağlamak için 107 trilyon won veya yaklaşık 92 milyar dolar kadar bir yatırım yapmayı öngörüyor. Bu rakam, Birleşmiş Milletler Çevre Örgütünün önerdiği bütçenin neredeyse iki katı. Bu ilk beş yıllık planda bisikletin ve elektrikli araçların yeşil taşıtlar olarak ülke çapında yaygınlaştırılması, akıllı şebeke sisteminin kurulması, emisyon ticaretinin başlaması, yeşil teknolojilerin geliştirilmesi için yapılan AR-GE çalışmalarına destek verilmesi, sera gazlarını depolayacak yeni ormanların oluşturulması ve yeşil yasam tarzının Güney Kore halkına tanıtılması için eğitim kampanyalarının düzenlenmesi gibi birçok faaliyet yer alıyor. Bunun yani sıra ülkenin hedeflediği sera gazi emisyon indirim oranlarına ulaşabilmek için nükleer enerji kullanımının da arttırılması bu stratejinin önemli bir parçasını oluşturuyor. Bütün bu faaliyetlerin gerçekleşmesinde diğer ülkelerle ortak girişimler de destekleniyor ve Güney Kore’nin ticari olarak bu faaliyetlerden ekonomik kazanç sağlaması hedefleniyor. Aslında, 2002’den bu yana Güney Kore, ABD ile iklim değişikliği konusunda yaptığı bir protokol çerçevesinde işbirliği yapıyor. Bu protokol çerçevesinde iki ülke, temiz ve yenilenebilir enerji kaynakları, enerji tasarrufu ve enerjinin verimli kullanımı, yeni temiz teknolojilerin geliştirilmesi, atıklardan metan gazı elde edilerek enerji üretilmesi ve Pasifik kıyılarında gerçekleşmekte olan iklim değişikliğinin etkilerinin ölçülmesi gibi konularda ortak çalışmalar ve yatırımlar yapı- yor. Güney Kore, diğer ülkelerle de ikili anlamsalar imzalayarak bu tur ortak girişim ve yatırımları arttırmak ve Güney Kore’yi temiz enerji teknolojileri tasarlayan, üreten ve tüm dünyaya satan bir Yeşil Büyüme Merkezi haline gelmeyi planlıyor.
Gönüllü ve Kararlı
Acaba Güney Kore, bu stratejiyi uygulayarak düşük karbon ekonomisine geçişi başarabilecek mi? Zira şu anda ülke, kullandığı enerjinin yüzde 84’ünü kömür ve petrol’den, yüzde 14’ünü nükleerden ve sadece yüzde ikisini yenilenebilir kaynaklardan elde ediyor. Yürürlüğe giren Düşük Karbon ve Yeşil Büyüme Yasası, ülkedeki yenilenebilir enerji kullanımını 2012’de yüzde beşe, 2030’da da yüzde dokuza çıkarmayı planlıyor. Yani, bu yasa tam anlamıyla uygulanabilse bile, ülkenin kısa ve orta vadede tamamen yenilenebilir enerji bazlı bir ekonomi haline gelmesi oldukça zor gözüküyor. Ayrıca, Güney Kore, enerjide tamamen dışa bağımlı bir ülke.Dünyada en çok kömür ithal eden ikinci ve en çok ham petrol ithal eden beşinci ülke konumunda. Ülke ekonomisi 1960’lardan beri hızla büyümekte ve endüstriyel kuruluşlar ülkede tüketilen enerjinin yüzde 50’sini kullanmakta. Cin ve ABD gibi büyük ülkelerle kıyaslandığında Güney Kore’nin toplam sera gazı salımları çok fazla olmasa da (2006’da 129,6 milyon ton), sera gazı salımlarında son yıllarda kaydedilen artış oranı çok fazla. Nitekim, 1990 ile 2007 arasında ülkedeki sera gazı salımları ikiye katlandı. Bu artış diğer OECD üyesi ülkelerde kaydedilen artış oranlarının çok üzerinde. O nedenle bu artışı frenlemek için Güney Kore tarafından, hem de gönüllü olarak, yapılan her hamle, OECD ve Birleşmiş Milletler tarafından memnuniyetle karşılanıyor ve benzer konumda olan Türkiye, Malezya, Endonezya, Meksika gibi hızla kalkınmakta olan ülkelere örnek teşkil ediyor. Sonuçta, her ne kadar zor olacak gibi görünse de, eğer bir ise başlamak bitirmenin yarısıysa, Güney Kore de yeşile doğru gönüllü ama kararlı olarak başladığı bu koşuyu başarıyla bitirecek gibi gözüküyor.