Özel Sektör

Henkel’den Temiz Dağ Projesi

Röportaj: Barış DOĞRU
Fotoğraf. Artür BÜYÜKTAŞÇIYAN

Öncelikle kendinizden biraz bahseder misiniz?
İsmim Özgür Konya. 1999 yılında çalışma hayatına atıldım. Aynı dönemlerde, doğa sporlarına da ilgi duymaya başlamıştım. 2001 yılında Henkel’de çalışmaya başladım ve doğa sporları da paralelinde devam etti. İlk başlarda ticari turlarla bir yerlere giderken, bir süre sonra dernekler, kulüpler vasıtasıyla gitmeye başladım. 20012003 yıllan benim için hazırlık aşamalarıydı. Daha sonra çıtamı biraz daha yükselttim. Trekking’lerden, kamplardan biraz daha yüksek irtifa dağlarına yöneldim Türkiye’de. Türkiye’de çıkmadığım bir tek Kaçkarlar kaldı. 2007’de Ağn Dağı’na da çıktım.
Ardından 2008’de bir proje yaptık. Türkiye’ye yakın noktalarda, biraz daha yüksek noktalan hedefledik. İran bu konuda bizi çok cezbetti, faaliyet raporlarını okuduk ve sekiz kişilik bir ekiple İran’a gittik. Ekip İstanbul Dağcılık Kulübü üyelerinden oluşuyordu. Ben aynı zamanda İstanbul Dağcılık Kulübünün (İDAK) kurucu üyelerindenim ve bu dönem de başkanlığını yapıyorum. İDAK ile beraber İran’a gittik. Savalan Dağı (Tebriz4871 metre) ve Demavend Dağına (Tahran5670 metre) çıktık.
Döndükten sonra yurtdışı faaliyetler konusunda biraz daha ufkumuzu genişletmeye karar verdik. Ekibimiz 2009 senesinde Gürcistan’a gitti. Seviyemizi de bir kademe yukarıya çıkartmaya başladık. Artık hedefimiz 6000 metrelik yüksekliklerdi. 2010’da da hedefimiz 7000 metrelik dağlara tırmanmak istiyoruz.
Bu çalışmalarımızda da Henkel’den çok büyük destek aldık. Biz de orada çektiğimiz fotoğrafları, yaptığımız tırmanışların belgelerini derledik ve bir sunum haline getirdik; şirkete sunduk. Şirkete sunduktan sonra, yavaş yavaş şirketteki arkadaşlarımız “Biz de bir şey yapabilir miyiz?” diye sormaya başladılar.

Siz o zamana kadar bireysel faaliyet gösteriyordunuz…
Bireysel ve İDAK ile beraber. İran’dan döndükten sonra, birkaç tane trekking yaptık ve buna Henkel’den çok büyük katılım oldu. 2008’de böyle iki tane faaliyet yaptık; birine 50’nin, diğerine de 80’in üzerinde kişi katıldı. İstanbul’a yakın coğrafyalardaki bu trekking faaliyetleriyle, daha önce dağa çıkmamış, doğayı tanımayan arkadaşlarımızı konuya ısındırmak ve biraz da neler yapabileceğimizi görmek istedik. Ama insanlar bizim düşündüğümüzden çok çabuk benimsediler faaliyetleri. Daha evvel, ben gider gelir yazardım raporlarımı, şirketten arkadaşlara da atardım; pek fazla insan ilgilenmezdi. Ama o güne kadar “Ne işin var dağlarda?” diyen arkadaşlar bile işe ısınmaya başladılar.

Peki, Temiz Dağ Projesi nasıl ortaya çıktı?
İran’dan döndükten sonra, izlenimlerimizi toparlarken, oradaki riskleri de gündeme getirmeye karar verdik. İran’ın çok güzel bir doğası var. Doğa sporları konusunda çok ilerideler bizden, Çok iyi dağcıları var. Ayrıca dağlan çok güzel organize edilmiş. Dağ evleri, çıkış parkurları. Bunlar çok güzel kitapçık haline getirilmiş, federasyon her yere dağ evleri yapmış ki, bu Türkiye’de sadece Niğde Aladağlar ve Erciyes’te vardır. Ağrı Dağı’nda bile daha yoktur.
Çok güzel şeyler gördük İran’da ama çok büyük de bir kirlilik gördük. Dağlar çöplerle dolmuştu. Öyle ki, yolunuzu kaybetseniz çöpleri takip ederek zirveye ulaşabilirsiniz veya kampa dönebilirsiniz.
Türkiye’ye geldikten sonra, bunun üzerine düşündük. Bizde daha böyle bir kirlik yok ama dağcılığa ilgi giderek artıyor. Dolayısıyla kirliliğin de artacağı açık. Bunun önüne şimdiden nasıl geçebiliriz diye düşündük ve bir proje hazırladık. İDAK zaten dağlara faaliyet düzenliyor; bu faaliyetlerden dönüşte rotalardaki çöpleri toplayalım dedik. İkincisi yakın yerlerde, insanların çok gittiği Kerpe sahili, Büyükada gibi yerlerde denizden gelen veya denize atılmış çöpleri toplamak gibi kendimize bir hedef koyduk.

Nasıl başlattınız Projeyi?
Henkel’in, tüm dünyada uygulamaya başladığı, MİT projeleri (Make an Impact on TomorrowYarma Bir Katkı Sağla) var. Bu projeyle çalışanlarının hazırladığı çeşitli Sosyal sorumluluk girişimlerine destek sağlıyor. Biz de bu çalışmamızı MİT kapsamında şirketle paylaştık ve Henkel de bizim bu projemizi desteklemeye karar verdi. Ancak burada önemli nokta şirketten bu olaya katılım olup olmayacağıydı. Tamam, biz kulüp olarak gideceğiz ama şirketten faaliyete bir katılım olacak mı bakalım?
Biz de bir takım faaliyetler düzenlemeye başladık. Gördük ki, katılım çok fazla. İnsanlar şirket içerisinde çok önem verdiler bu konuya, çok destek verdiler. Ve işin şekli de biraz değişti.

Nasıl değişti?
Şimdi biz sizinle birlikte Kerpe’ye gidelim, bir saat içerisinde çok rahatlıkla 70-80 çuval çöp toplayabiliriz. Bunlar temiz çöpler, denizden gelmiş, yıkanmış falan… Atık, pet şişeler falan. Çok fazla insan gücüne de gerek yok, iki kişi yüzlerce çuval toplayabiliriz bir iki saat içerisinde. Fakat bu bir bilinç yaratmayacak, yani biz topladığımızla kalacağız. Çöpler de gelmeye devam edecek. “Tamam, biz bunu yapalım ama aslında önemli olan mümkün olduğu kadar çok insanı doğaya götürmek” diye düşündük. Şimdiye kadar doğaya gitmemiş insanlar oraları görsünler; çevre kirliliğini, doğa kirliliğini sadece gazete sütunlarında okuyan insanlar olayın biraz farkına varsınlar. Kirlenen ne, neresi, niçin kirleniyor? Dolayısıyla biz faaliyetler koymaya başladık, trekking sayılarımızı çoğalttık, katılımlar da arttı. Gezi dönüşlerinde rotalardan çöp toplama olayına da devam ettik. Ve bu, şirkette bir kültür haline geldi. Bizim en önem verdiğimiz sürdürülebilirlik olayı burada devreye girdi, faaliyetler birbirini ardını doğal olarak takip etti. Bir faaliyetten dönüşte, “bir sonraki ay nereye gidiyoruz?” diye sormaya başladı insanlar. Dolayısıyla on iki ay içerisinde, on üç tane doğa faaliyeti yaptık. Bunların içerisinde trekking de var, bisiklet de var, Niğde Aladağlar’da yüksek irtifa tırmanışı da var.

2010’da neler yapacaksınız?
Bu sene bir hedef daha koyduk: Bu da çocuklara yönelik. Bu sefer de şirket çalışanlarının çocuklarını doğaya götürmeye karar verdik. 23 Nisan’da başlıyoruz. Kirliliği biraz da çocuklara anlatalım. Sahayı onlara açalım, onlar çöpleri toplasmlar, biraz daha işi yaparak sorumluluk üstlensinler istedik. Bunu gerçekleştireceğiz bu yıl. Bu yılki hedeflerimizden bir tanesi de Ağrı Dağı tırmanışı. Yüksek irtifalı dağlara tırmanabilecek 10’un üzerinde arkadaşımız var. Henkel çalışanları olarak, Ağrı Dağı’na çıkmaya karar verdiler. Dolayısıyla ağustos ayında böyle bir niyetimiz var, ki bu konuda insan kaynakları ve kurumsal iletişim bölümlerimizden de çok büyük destek alıyoruz.

About Post Author