Sivil Toplum

Her Felaket Yeni Bir Kuvvet Doğuruyor

felaket

Herkesi derinden etkileyen bu felaketle başa çıkma konusunda sivil toplum kuruluşlarını en fazla destekleyebilecek, onların varlığını daha da güçlendirecek en büyük destekçi yine özel sektör oldu ve olmaya da devam edecek gibi görünüyor. 

Aynur KOLBAY HÜLYA, MarjinalSosyal STK İletişim Sorumlusu ve Strateji Dep. Koordinatörü

Üst üste yaşanan felaketler, kazalar, her geçen yıl daha da artan doğal afetler, Türkiye için artık bir olağanlık halini almış olsa da son yaşanan depremle birlikte, bazı şeyler için çok geç kalınmış olduğunu anladık. Bundan sonrasında daha fazla kayıp vermemek, sonradan pişman olmamak adına bir şeyler yapılması gerektiğine dair ülke olarak bu denli bir fikir birliği yaşamamıştık sanırım.

Fikir birliğiyle birlikte karşılaştığımız deprem felaketi, sivil toplum alanında çok büyük bir birleşmeyi ve büyümeyi de beraberinde getirdi. “Birlikten kuvvet doğar” mantığıyla bireysel hareketlenme oldukça büyüdü ve bugün artık herkesin bir şekilde içinde olduğu bir yardım seferberliğine dönüştü.

Türkiye’de Sivil Toplumun Durumu

Dünya örneklerine baktığımızda, sivil toplum örgütlerinin yaygın olduğu ve kabul gördüğü toplumlarda sorunların çok daha rahat ve demokratik yollarla çözüldüğünü gözlemliyoruz. Ocak 2022 verilerine göre, gelişmiş ülkelerde 10 kişiden ortalama dört kişi bir STK üyesi iken Türkiye’de her 10 kişiden yalnızca biri bir STK üyesi.

Türkiye, henüz gelişmiş ülkelerin seviyesinde güçlü bir sivil topluma sahip olmasa da 2000’lerin başından itibaren ivme kazanan Avrupa Birliği üyelik süreciyle birlikte mevzuatta gerçekleştirilen değişiklikler sonucunda sivil toplumun hızla gelişmeye başladığını söyleyebiliriz. Son yıllarda artan kutuplaşma ve pandemi kısıtları gibi etkenler demokratik sivil alanda daralmalara ve sivil toplum üzerinde olumsuz etkilere neden olsa da son yıllarda yaşanan afetler ve özellikle deprem felaketiyle birlikte bu alandaki gelişmenin çok daha büyüyerek hızlanacağı aşikâr.

Kurumlara Düşen Görevler

Herkesi derinden etkileyen bu felaketle başa çıkma konusunda sivil toplum kuruluşlarını en fazla destekleyebilecek, onların varlığını daha da güçlendirecek en büyük destekçi yine özel sektör oldu ve olmaya da devam edecek gibi görünüyor.

Bu doğrultuda şirketlerin, 17 numaralı Sürdürülebilir Kalkınma Amacı olan “Hedefler İçin Ortaklıklar” hedefi doğrultusunda, sürdürülebilir ve etkisi büyük projeler geliştirmeleri, bu amaç için doğru işbirlikleri kurmaları her geçen gün daha fazla şahit olduğumuz olumlu haberler arasına giriyor. Böylelikle her yeni felaketin yeni bir kuvvete dönüştüğünü görüyoruz.

Deprem felaketiyle birlikte çok daha fazla ivme kazanan sosyal sorumluluk ve etki kavramları, bundan sonraki süreçlerde de kurumların ayrılmaz bir parçası olmalı. Bu bakış açısını her alanda sürdürerek toplumsal fayda yaratmaya devam etmeliler.

STK’lara Düşen Görevler

Sivil inisiyatif, sivil toplum, aktif vatandaşlık, gönüllülük gibi konularda gerilerde kaldığını söylediğimiz Türkiye için bu tarz felaketler bir fırsata dönüşebiliyor. Orman yangınlarında, sel felaketlerinde veya pandemi sürecinde deneyimlediğimiz birlik olma, gönüllü katılım gibi kavramlar ve eylemler yaşadığımız depremle birlikte en üst seviyeye ulaştı. Sivil toplum kuruluşlarının toplumdaki uyanışa ve talebe çok iyi cevap verebiliyor ve beklentileri üst düzeyde karşılayabiliyor olması da karşılıklı güven duygusunu besleyecek adımları oluşturacak. Bu nedenle her bir STK’nın kendi alanıyla ilgili hem toplum hem de karar vericiler boyutunda üzerine düşen sorumlulukları yerine getirebilmesi çok önemli. Çalıştığı alana dair yapılması gerekenler, üretilmesi gereken politikalar, lobi faaliyetleri, savunuculuk gibi adımlar sivil toplumun gücünü ve güvenilirliğini de bir o kadar artıracaktır.

Sivil Toplumu Her Alanda Destekliyoruz

MarjinalSosyal, 2016 yılında markalarla sivil toplumu buluşturmak ve topluma fayda sağlayan işbirlikleri geliştirmek için kurulmuş olmakla birlikte; yıllar içerisinde markaların kendi kolektif amaçlarını bulmasına ve sürdürülebilirlik alanında projeler geliştirerek toplumda fark yaratmasına yardımcı olmak ve eşzamanlı olarak sivil toplum alanını geliştirmek üzere fayda sağlayıcı eğitim ve etkinlikler düzenlemek üzere çalışmalarını yürüten bir Sosyal Fayda Platformu haline geldi.

Depremin ilk gününden itibaren gerçekleştirilebilecek yardım faaliyetlerine dair detaylı çalışmalarımızı sürdürüyor; şehirler özelinde ihtiyaçların değişmesiyle doğru orantılı bir şekilde kısa-orta ve uzun vadeli, faydası yüksek proje ve işbirliği önerileri hazırlayarak markalarımızı doğru bir şekilde yönlendirmeye çalışıyoruz.

Bu kapsamda 15 Mart tarihinde gerçekleştirdiğimiz “Kriz Yönetimi – Gençlik Ne Yapsın?” başlıklı canlı yayınımız aracılığıyla bu alanda çalışan pek çok STK’yı ağırlayarak, çalışmalarını ve uzun vadeli planlarını dinledik. Bundan sonraki süreçte de STK’ları dinlemeye, projelerini doğru işbirlikleriyle buluşturmaya devam edeceğiz. Bu doğrultuda kapımız sesini duyurmayı isteyen tüm STK’lara açık.

About Post Author