#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

“Her Girişimcilik Fikrinin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile İlişkisi Var”

TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! üniversite öğrencilerine yenilikçi bakış açısı ve girişimcilik yetkinliği kazandırmak amacıyla eğitimden mentorluğa, kuluçka hizmetinden networking kurmaya uzanan yelpazede destek sağlayan bir girişimcilik programı. TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! Çalışma Grubu Başkanı, Mazars Denge CEO’su İzel Levi Coşkun ile girişimci adaylarına sundukları fırsatları ve iş fikirlerinde giderek etkisini artıran sürdürülebilirlik bakış açısının önemini konuştuk.

YAZI: Nevra YARAÇ, Fotoğraf: Özgür GÜVENÇ

TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! prog­ramına 2011 yılından bu yana farklı süreçlerin dahil edildiğini görüyoruz. Hangi ihtiyaçlar böyle bir değişim ve dönüşüme sebep oldu?

Bu işe ilk başladığımızda amacımız gelişmekte olan ülkelerin en büyük so­runlarından biri olan genç işsizliğine, özellikle de eğitimli işsizlik oranlarına dikkat çekmek ve girişimcilik perspek­tifiyle çözüm yolları aramaktı. Türki­ye’deki girişimcilik ekosistemine bir katkıda bulunmak ve öğrencilerin gi­rişimciliği bir kariyer alternatifi olarak görmelerini sağlamak çalışmalarımızın merkezinde yer aldı. Bu ikisinin kesiş­tiği noktada, TÜSİAD’ın çok kritik bir rol oynayabileceğine, ekosistem pay­daşlarını bir araya getirebilecek şemsi­ye bir organizasyon olabileceğine inan­dık. Nitekim de öyle oldu. 2011 yılında Ankara’da iki üniversitede başladığımız Bu Gençlikte İŞ Var! yolculuğunda yıllar içerisinde girişimci reflekslerle sürekli yenilenen ve gelişen bir çizgi­de ilerledik. 2015-2016 döneminde Girişimcilik Kampı’nı hayata geçir­dik. 2018-19 dönemi itibarıyla ise Bu Gençlikte İŞ Var!’ın genç girişimcilere destek sağlayan bir girişimcilik progra­mı olarak kurgulanmasına karar verdik.

Girişimcilik programına dönüşüm­de iki temel konuyu çalışmalarımızın merkezine oturttuk. Bunlardan birin­cisi, mezunlarımıza verdiğimiz desteği genişleterek nasıl sürdürülebilir ilişki­ler kurabileceğimizdi. Bu çerçevede TÜSİAD Girişimci Kulübü’nü hayata geçirdik. Programa katılan herkes bu kulübün doğal üyesi oluyor. Bu sayede staj imkanlarından haberdar oluyor, TÜSİAD etkinliklerine davet ediliyor ve TÜSİAD ağına erişim sağlıyorlar. Ayrıca bu sene itibarıyla üniversitele­rinde TÜSİAD’ın girişimcilik elçisi ola­rak çalışmalarımıza destek vermelerini planlıyoruz. Bu aslında tam anlamıyla bir mezunlar kulübü ve bir give-back mantığı barındırıyor. Kulübe üye olan arkadaşlar bizlere takip konusunda destek oluyorlar ve tecrübelerini yeni gelen girişimcilere aktarıyorlar. Bir di­ğer deyişle, program içerisinde yetişen girişimciler yeni gelenlere mentorluk yapıyor, onlara sunulan imkanların gelişmesi için kafa yoruyor, hatta önü­müzdeki dönemde oluşturacakları ha­vuzla birbirlerine birçok farklı konuda destek vermeyi de hedefliyorlar. Ez­cümle TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! artık kendi ekosistemini oluşturuyor ve bu bizleri tabii ki inanılmaz heyecan­landırıyor.

Odaklandığımız ikincisi konu ise Türkiye’de girişimcilik ekosisteminin çok merkezli gelişmesine nasıl katkı sağlayabileceğimiz oldu. Girişimcilik ekosistemini tek merkezli bir yapı­dan, birbirleri ile etkileşim halinde olan çok merkezli bir yapıya evirmek gerçekten çok kritik. Buradaki temel amaç “yerel üret-yerel tüket” mantı­ğından yola çıkarak girişimcileri kendi bölgelerinin ihtiyaçlarına çözüm bul­maya teşvik etmek, aynı şekilde kendi bölgelerinde destek mekanizmalarına erişimlerini sağlamak. Bu hedeflerle yola çıkarak en çok başvuru aldığımız bölge olan Ege’de bir pilot program hayata geçirmeye karar verdik. Bu çerçevede EGİAD ve BASİFED ile yaptığımız işbirliği ile programa katılan ve ön değerlendirme sonrası en yüksek puanlamayı alan iş fikri sahibi ekiple­ri İzmir’de Yaşar Üniversitesi’nin ev sahipliğinde bir girişimcilik kampına aldık ve onları da aynı İstanbul’daki gibi Ege Bölgesi’nde bulunan iş dünya­sı liderleri ile eşleştirdik. Önce Ege’yi oturtmak kayıt ve şartıyla, Türkiye’nin her yerinde yerel modeller geliştirmeyi arzu ediyoruz.

TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! ile gençlere nasıl imkanlar sunuyorsu­nuz? Programa başvuran gençler sı­rasıyla hangi süreçlerden geçiyor?

Süreçlerimizi kısaca özetlersem: Her sene yenilikçi fikri olan, 30 yaş altı üni­versite öğrencilerine yönelik bir çağrı açıyor, ekip olarak iş fikirleri ile başvur­malarını istiyoruz. Ardından 100 kişilik ön jüri ağımız iş fikirlerini değerlendi­riyorlar ve yaptıkları notlama sonucun­da yaklaşık 100 gencimizden oluşan ilk 35 ekibi girişimcilik kampına davet edi­yoruz. Kampta konusunda uzman 60’a yakın konuşmacı Türkiye’deki girişim­cilik ekosisteminden tutun, iş modeli kanvası nasıl hazırlanır, fizibilite çalış­ması nasıl yapılır, fikri ve sınai mülki­yetin hukuki boyutu nedir, hangi çeşit şirketler vardır, etkin sunum nasıl yapı­lır, hepsini adım adım anlatıyor. Ayrıca kamp kapsamında genç girişimcileri­mizi iş dünyası ve girişimcilik ekosis­teminden 100’ü aşkın isimle bir araya getirerek, onlara geniş bir network’ün anahtarını sunuyoruz. Girişimcilik Kampı’nın son günü sunumlarını TÜ­SİAD üyelerine yapan ekiplerden 10 ila 15 tanesi 2,5 ay boyunca iş dünya­sı liderleriyle eşleşerek rehberleri ve uzman ekipleri ile birebir çalışma ve iş planı sunumlarını birlikte hazırlama fırsatı yakalıyor. Son aşamada ise final jürisi bu iş planı sunumlarını değerlen­direrek, ödül töreninde sahne alacak beş finalist ekibi belirliyor. Ödül töre­ninde ilk üç ekibe para ödülü ile destek verirken, tüm yarı finalistlerimize de kuluçka imkanı sağlıyoruz.

Sekiz yıl önce Ankara’da iki üniver­sitede başlatılan projenin bugün Türkiye’nin 81 ilinden binlerce baş­vuru aldığını görüyoruz. Bunu nasıl başardınız? Girişimcilik ekosiste­minin büyük şehirlerde, özellikle de İstanbul’da kümelendiği düşü­nüldüğünde, Bu Gençlikte İŞ Var! Anadolu’nun diğer kentlerine nasıl bir katkıda bulunuyor?

TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! 2019 dönemine 81 il ve 178 üniversiteden, 3.000’e yakın üniversite öğrencisi baş­vurdu. Böylelikle il ve üniversite da­ğılımları bazında 2011 yılından beri en yaygın başvuru rakamlarına ulaş­tık. Başvuru rakamlarındaki artış ve tüm Türkiye’yi kapsayan bir program haline gelmemiz yaptığımız işe olan inancımızı pekiştiriyor. Ancak aslında bir doyum noktasına ulaştığımız da bir gerçek. Bugüne kadar süreçlerimize Türkiye’nin dört bir köşesinden 18 bini aşkın genç katıldı, 500’e yakınına giri­şimcilik eğitimi verdik, 250 tanesi ise TÜSİAD üyeleri ile birebirde çalışma ve iş fikirlerini geliştirme fırsatı yaka­ladı. Programa evrildiğimizden beri amacımız ise başvuru sayısını artırmak değil, başvuru kalitesini yükseltmek. Bu doğrultuda bu sene 10 üniversite kampüsünü ziyaret ederek, gençler­le bir araya geldik. Onları girişimcilik konusunda yüreklendirdik ve süreç­lerimiz hakkında bilgilendirdik. Bu süreçte 400’ün üzerinde öğrenci top­luluğu ile işbirliği yaptık. Ayrıca öğren­ci kulüpleri temsilcilerini girişimcilik kampına ve ödül törenine davet ettik. Böylelikle hem kendi yaş gruplarındaki genç girişimcilerle hem de girişimci­lik ekosistemi ile bir araya gelmelerini sağlayarak girişimcilik fikrini onlara da aşıladık. Bu çalışmalar elbette ki baş­vuruların yaygınlığına da yansıdı. Bu süreçte İstanbul, İzmir, Ankara’nın yanı sıra Kayseri ve Eskişehir’in de çok büyük bir potansiyel barındırdığını gördük. Oradaki öğrenci de “Ben yapa­bilirim” diyor. Seçilip seçilmemek de önemli değil ama fikrine sahip çıkma, cesaret gösterip paylaşma aksiyonu bile çok kritik. Biz gençleri bunun için teş­vik ediyoruz.

Program katılımcılarını hangi kri­terlere göre seçiyorsunuz? Bu kri­terlerde Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin (SKH) payı nedir?

Başvuruları değerlendirirken dört se­çim kriterimiz var. Öncelikle iş fikrinin yenilikçi ve yaratıcı bir yaklaşımı olma­sını bekliyoruz. Teknolojik bir farklı­lık mı sunuyor, yoksa var olan ürün ya da iş modellerine bir değişiklik mi getiriyor onu sorguluyoruz. Yaratıla­cak katma değerin yanı sıra fikrin uy­gulanabilirliği de büyük önem taşıyor. Burada girişimcilerimizin yetkin ve birbirini tamamlayan bir ekip kurup kurmadıklarını ölçüyoruz. Son olarak iş fikri SKH’lere ulaşmaya nasıl katkı veriyor diye bakıyoruz. Bunu neden yapıyoruz? Çünkü SKH’lere yönelik gi­rişimleri, sosyal bir dönüşüm yaratmak üzere çalışan ve kâr amacı gütmeyen sosyal girişimlerle sınırlı görmüyoruz. TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var!’da genç girişimcilerimizi sosyal ve çevresel so­runları birer iş fırsatına dönüştürmele­rini bekliyoruz.

Türkiye’de girişimcilik popüler olma­ya başladığında tekno girişimler çok ağırlıklıydı. Siz nasıl bir değişim göz­lemliyorsunuz iş fikirlerinde?

Son yıllarda sosyal ve çevresel etkisi olan iş fikirlerinde bir artış gözlemli­yorum. Ben bunu gençlerde bir trend olarak görüyorum. Gençler SKH’lerde bahsi geçen birtakım sorunlara yönelik çözüm önerileri geliştirerek, “Ben de fark yaratacak işler yapabilirim, spesi­fik bir soruna çözüm bulabilirim” me­sajı veriyorlar. Bunlar arasında tekno­lojik çözümler sunanlar da var, sosyal girişimler de. Örneğin bu sene bizim programa en çok bilişim, çevre, sağlık, eğitim ve gıda sektörlerinden başvuru geldi. Beni bu süreçte en çok etkile­yen şey ise, hangi proje olursa olsun, SKH’lere bir yerden dokunması oldu. Bu gelişmenin bizim gelecek kuşaklara karşı sorumluluğumuzu yerine getir­mekte ne kadar umut kaynağı yarattı­ğını anlatamam.

Sosyal finansman konusu da önem kazanıyor bu durumda?

Ne yazık ki finansal destek veren ku­rum ve kişiler, şu anda bu girişimcilik olayının aslında sosyal girişimcilikten ayrı olmadığını göremiyorlar. Bu ba­kış açısının uzun vadede değişeceğini düşünüyorum. Bu değişim, aşağıdaki baskıyla birlikte ortaya çıkacak. Bunun için sürdürülebilirlik konusunda far­kındalığın artması şart. Bizim gelecek kuşaklara karşı bir sorumluluğumuz var, şu andaki hayatımızı ve yaptığımız her şeyi onlardan ödünç alarak yapıyo­ruz. Bunu hiç unutmamalıyız. Konuyu, iş dünyası ayrı, sosyal girişim ayrı, giri­şimcilik ayrı gibi ele alamayız. Sürdü­rülebilirliğin entegre bakış açısını orta­ya çıkarmamız gerekiyor. İnsanlar bu bakış açısıyla işin içine girdikleri zaman çok büyük keyif alıyorlar.

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri­nin 17’ncisi, hedeflere ulaşmak için ortak çalışmayı öngörüyor ki bu ka­çınılmaz. Bu Gençlikte İŞ Var! bu anlamda nasıl iş birliklerine önayak oluyor?

Hedefler için Ortaklıklar açısından baktığınızda bu ortaklıkların sınırı yok. Hepimiz aynı dünyanın içinde yaşıyoruz, o yüzden birbirimizden öğ­reneceğimiz çok şey var. Bu bağlam­da Türkiye’nin 10 sene önceki haliyle şimdiki haline baktığımda, girişimciliği destekleyen üniversitelerin sayısının artmasını, melek yatırım ağlarının ço­ğalmasını, ortak çalışma alanlarının ve kuluçka merkezlerinin giderek yaygın­laşmasını çok olumlu gelişmeler olarak görüyorum. Sistemin yurtdışındaki ge­lişim hızını yakalaması ve sağlıklı büyü­mesi için ise özel sektör, sivil toplum ve kamunun birlikte hareket etmesi, eko­sistem paydaşlarının daha kapsamlı iş­birlikleri kurmaları gerekiyor. İşte tam da bu noktadan hareketle Bu Gençlikte İŞ Var! yarışması kapsamında girişim­cilik ekosisteminde yer alan tüm pay­daşları bir araya getirmek gibi önemli bir misyon edindik. Bu hedef doğrultu­sunda çalışmalarımıza üniversitelerden melek yatırımcı ağlarına, VC fonların­dan kuluçka merkezlerine, ekosistemin tüm paydaşlarını dahil ettik. Tanıtım aşamasından ön değerlendirmeye, eği­timden mentorluğa kadar programın her aşamasında süreçlerimizi 250’ye yakın paydaşla birlikte yürütüyoruz ve bu konuda birikmiş çok ciddi bir bilgi birikimimiz var. Bütün olay aslında tığ gibi bu ilişkileri örmekte. Biz program kapsamında bir yandan gençlerimize girişimcilik serüvenlerinde kılavuz olu­yoruz, diğer yandan da bu ilişkilerin ve ortaklıkların gelişmesini sağlıyoruz.

Özellikle özel sektörün genç giri­şimcileri desteklemesi konusunda Türkiye’de nasıl bir gelişme görüyor­sunuz?

Girişimcilik dünyada olduğu gibi Türkiye’de de gerçekten çok ciddi önem arz eden bir konu haline geldi. Özel sektör de bunun çok net farkın­da. Artık geleneksel iş yapış şekilleriy­le kurumlarımızı geleceğe taşımamız mümkün değil. En üst yönetimden alt kadrolara kadar tüm şirket çalışanlarını içine alan bir kültür değişimi yaratmak, inovasyonu şirket içerisinde hayata geçirerek, kurumlarımızı hantallıktan kurtarmamız gerekiyor. Bu çerçeve­de her geçen gün daha çok kurumun genç girişimcileri şirket bünyesine dahil ederek, yaratıcı düşünen, sor­gulayan, gözlem yapıp değer üretme odaklı çalışan bir insan kaynağı mode­line kaydığını görüyoruz. Diğer yandan Bu Gençlikte İŞ Var! gibi programlara destek veren ve hatta kendi girişimci­lik programlarını oluşturan da birçok şirket var. Örneğin bizim program da­hilinde hem rehber hem de sponsorla­rımız üst düzey yöneticilerini süreçleri­mize çok yoğun olarak dahil ediyorlar. Türkiye’nin önde gelen kurumlarının yöneticilerinin bu işe heyecanla ayır­dıkları vakit, özel sektörünün konuyu ne kadar önemsediğini ve ihtiyacı tes­pit ettiğini göstermesi açısından çok değerli. Bu yöneticiler gençlere katma değer sağlamak için neler yapabileceği­miz hakkında kafa yoruyor, kampımıza, network etkinliklerine, ödül töreninde düzenlediğimiz proje pazarına katıla­rak tecrübelerini gençlerle paylaşıyor, onlara mentorluk veriyorlar ki bu çok çok kıymetli.

Girişimci adaylarına neler önerirsi­niz?

Her fikrin bir değeri var. Fikirlerini özgürce ifade etmekten, paylaşmaktan kaçınmamaları gerekiyor. Benim genç girişimci adaylarına söylemek istediğim birinci şey bu. İkincisi her fikrin mut­laka sürdürülebilir kalkınma hedefle­riyle ilişkili olduğu bir nokta var. Bunu en baştan görerek, bir sistematik için­de, kâr maksimizasyonu modeli değil de hem çevre hem sosyal taraftan bir kâr optimizasyon modeli bakış açısına sahip olmak gerekiyor. Ben burada TÜSİAD’ın çok ciddi bir rolü olduğu­nu görüyorum ve bunu bu kadar içten sahiplenen üyelerle hareket etmenin de hem mutluluğunu hem de gururu­nu yaşıyorum.

TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! 2019 Dönemi Ekipleri

Algdeha: Küresel ısınma ile balıkların yağ hacminin düşmesi ve buna bağlı endüstrilere sürdürülebilir kaynak arayışından yola çıkarak, hayvansal ürünleri mikroorganizmalardan elde etmeyi hedefliyor.

Kisar: Bal üretim verimliliğini artırırken, geleneksel yöntemleri endüstri 4.0 standartlarına taşıyarak arı yaşamını korumayı hedefliyor.

DysApp: Disleksiye çoklu çözüm üreterek dislektik çocukların okuma-yazma hızlarını artırıp, hata oranlarını en aza indiren ve alanında uzman kişilerin işini mobil platforma taşıyan ulaşılabilir bir sosyal girişim uygulaması üzerine çalışıyor.

Kodit: Beş-altı yaş grubu çocuklar için tasarlanmış; onların algoritmik düşünme ve problem çözme becerilerini geliştiren, MEB’in belirlediği 63 kazanımı destekleyen hem evde hem okulda kullanılan bir eğitim seti geliştiriyor.

Technofarm: Geleceğin tarım yöntemi olan topraksız tarımda; birim alanda sağlanan verimliliği artıran ve zirai donu minimize eden, mobil uygulama ile çiftçiye ürün yetişmesindeki tüm süreci aktaran bir otomasyon sistemi üzerine çalışıyor.

Bluedot: Elektrikli araba kullanıcılarının en yakın şarj ünitesini bulduğu, ödeme ve rezervasyon gerçekleştirdikleri; şarj ünitesi sahiplerinin paylaşım ekonomisi ile gelir elde ettiği bir pazaryeri oluşturuyor.

Colay: Şirketlere yeni mezunlar arasından doğru adayları bulmalarını sağlayan yapay zeka destekli bir dijital platform oluşturuyor.

EmeRF: Ambulanslara monte edilen adaptif yönlü anten sistemi sayesinde gerekli durumlarda, taşıtları ambulans gelmeden önce radyolarına gelen anons ile bilgilendirerek yolu önceden açmalarını sağlayıp hastalara erken müdahale imkanını artırmayı hedefliyor.

Gengoo: Altyazılı videolardan toplanan bilinmeyen kelimelerle interaktif şekilde dil öğreten bir platform geliştiriyor.

MegSen: İnme sonrası evde rehabilitasyona olanak veren, VR gözlük destekli ve internet üzerinden kolayca ulaşılabilen bir uygulama geliştiriyor.

Perdibook: Çocukların karakter analizi ve ilgi alanlarının tespitini yapan interaktif e-kitap uygulaması geliştiriyor.

Women Self-Confidence Academy: Kadınların bedenleriyle barışık kalmaları, kendilerini tehlikelere karşı korumayı öğrenmeleri ve sosyal alanda daha aktif olabilmeleri için bir kadın güçlenme platformu oluşturuyor.

TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! Ege Finalistleri

Purple: Taciz, tecavüz ve istismara uğrayan bireylere hukuksal ve psikolojik destek sağlayan bir platform oluşturuyor.

FilaboX: Firmaların veya kişilerin kullandıkları 3D yazıcılar ile oluşturdukları atık filamentleri tekrardan kullanılabilir filament haline getiren bir filament ekstrüzyon makinesi geliştiriyor.

Tıkla Gelsin Bakıcım (EasyCare): Bakıma ihtiyacı olan bireyler ile kısa süreli çalışmak isteyen bakıcıları buluşturan bir platform oluşturuyor.

Meshine: İnsansız hava araçlarının sürü hava aracı sistemleri ile otonom kontrolünü sağlayarak güvenlik, tarım ve arama kurtarma çalışmaları gibi farklı alanlarda kullanılmasını sağlıyor.

Car4future: Elektrikli araçlar için blokzinciri teknolojisi ile geliştirilen enerji paylaşım ağı oluşturuyor.

Cupid’ness: Sertifikalı cinsel sağlık eğitmenleri ve seksologların anonim soruları cevapladığı bir mobil uygulama geliştiriyor.

Dr. Barış Doğru

#ekoIQ ve iklimhaber.org Yayın Yönetmeni, Sürdürülebilirlik Uzmanı