This Mana X Yargıcı, İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Programı’nda İş Birliği Kategorisinde ödüle hak kazandı. Mana’yı hayata geçiren Damla Özenç, ödül almalarının özel sektörle kurdukları bağları güçlendirdiğini söyledi. “İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Programı, Mana’nın görünürlüğü ve etki alanı için çok kıymetli” diyen Özenç, yaptıkları diğer işbirliklerinin hem kapsamının hem de boyutunun olumlu anlamda değiştiğini belirtti.
YAZI: Elif YAŞAR ÖZYÜREK
Mana, döngüsel ekonomik yapı içinde kadının gücünden yararlanma konusuna nasıl bir farklılık getirdi ve öne çıkmayı nasıl başardı?
Mana, 2018 yılında toplumsal cinsiyet eşitli, kırılgan toplulukların kalkınması, sorumlu üretim ve tüketim değerleri üzerine kuruldu. Kooperatif yapıları üzerinden kadınlara erişerek düzenli gelir elde etmelerini amaçlarken içinde bulunduğumuz sektör olan tekstilin ekolojik, ekonomik ve sosyal olarak ne kadar sorunlu bir sektör olduğunu biliyorduk. Dolayısıyla burada da alan tutmak ve savunuculuk yapmak en büyük gayelerimizdendi.
Yola sertifikalı ham maddeler kullanarak ve kadın kooperatifleri ile üretim yaparak çıktık. Ancak zaman içerisinde üreticilerin yaratıcı üretim arzusunu ve sektörün atık sorununu keşfettik. Biz de daha deneysel bir yol izleyerek tekstil atık ve artıklarından ileri dönüşüm tasarımlar geliştirdik ve Türkiye genelindeki kadın kooperatiflerinde ürünleştirmeye başladık. Amacımız var olan/zaten üretilmiş elyafa, en iyi ihtimalle geridönüşüm merkezlerine gitmeden önce birkaç kez daha yaşam hakkı vermek. Dolayısıyla, yaratıcılık ve beceri ile “bir tişört-toka olabilir, bir elbise-gömlek olabilir…” ihtimaller üzerinde düşünmeye başladık. Tekstil odaklı döngüsel ekonomi maceramız böylece başladı.
İlişkilendiğimiz markaların, daha sürdürülebilir, daha sorumlu olmaları için kolaylaştırıcı rolündeyiz. Bunların tamamını yaparken de Türkiye genelindeki kadın kooperatifleri ile beraber üretim yaparak kısa vadede sürdürülebilir gelir, orta ve uzun vadede kadının özgürleşmesi, sosyalleşmesi, güçlenmesi için çalışıyoruz.
Özellikle dezavantajlı topluluklara odaklanıyor ve sürdürülebilir gelir modelleri yaratmaya çalışıyorsunuz. Bunu yaparken ilham kaynağınız nedir?
Mana, Polinezya ada dillerinde köklerinden gelen süper güç anlamını taşıyor. El işi teknikleri, Anadolu’da her kadının bildiği, yaptığı ve çıkan üründen çok sürecin iyileştirdiği, sosyalleşmek için kullanılan bir araç aslında. Günlere herkes el işi ile gelir, biri evlenecekse ona imece usulü ile çeyiz işlenir. Kadının hep yanında tığ çantası vardır. Bunu gelir elde etmek için yapmaz da, duygularını ifade etmenin ve ilişkilenebilmenin en bildiği yolu/dili bu olduğu için yapar; el işi üzerinden iletişim kurar. Bu beceri, kadının köklerinden gelen gücüdür aslında.
Buradan bir gelir modeli yaratmak ise günümüz gerçekliğinde, Türkiye’de şiddete maruz kalan kadınların %82’sinin hayatı boyunca gelirle buluşmamış olduğu istatistiğinden çıktı. Kadın en iyi bildiği şeyi yapmaya devam ediyor, biz de Mana olarak tasarım, pazara erişim, görünürlük desteği veriyoruz.
İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Programı’na katılmanız size neler kattı?
İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Programı, Mana’nın görünürlüğü ve etki alanı için çok kıymetli. Fellowlar arasında olan dayanışma, son zamanlarda en ihtiyaç duyduğumuz şeydi. Özellikle İş Birliği Ödülü’nü almak, özel sektör ile kurduğumuz bağları çok güçlendirdi ve yaptığımız diğer işbirliklerinin de kapsamı ve boyutu olumlu anlamda epey değişti.