Bir süredir İspanya’nın başkenti Madrid’de yaşayan gezgin Engin Kaban, şehirde ulaşımını ve sporunu iki tekerlek üzerinde gerçekleştiriyor. 2 Ekim 2016’da bisiklet festivaline ev sahipliği yapan Madrid’de bisikletin günlük yaşamdaki yeri de büyük. Kaban, izlenimlerini EKOIQ okurlarıyla paylaştı.
Yazı: Engin KABAN
Bir süredir yaşadığım Madrid’de, 2 Ekim 2016’da gerçekleştirilen bisiklet festivali sırasında şehrin merkezinden geçen yaklaşık 7 kilometre uzunluğunda üç gidiş, üç geliş altı şeritlik bulvar 09.00-14.00 saatleri arasında araç trafiğine kapatıldı. Organizasyonun açıklamasına göre 100 bin kadar bisikletli bu süre içinde pedal bastı. Yaşlısından çocuklara, bisiklet üzerinde taşınan bebeklerden köpeklere kadar herkes buradaydı. Bulvarın geçtiği her meydanda kurulmuş olan küçük sahnelerde canlı müzik gösterileri yapılıyor, belli noktalarda katılımcılara ücretsiz su ve içecek veriliyordu. Tabii bir de dağıtılan balonlar… Bisikletlerin çoğunun arkasında bir, bazen üç-beş balon olmasının sebebi de buydu.
Bisiklet Kültürü
Bir ülkede bisiklet kültürü nasıl geliştirilir, nasıl insanlara aşılanır? İşte bu tür etkinliklerle. Burada önemli olan insanları pazar günü bir araya getirebilmek, bir sosyal aktivite çerçevesinde birleştirmek, hoş vakit geçirmelerini sağlamak. Etkinliği sadece bisiklet sporcularına yönelik değil, herhangi kalitede bir bisikleti olan kişilerin, engellilerin, ailelerin çoluk çocuk katılabileceği formda düzenlediğinizde tadından yenmez bir hal alıyor. Festivalde bir panoda yazıyordu: İspanya’da her sene 1 milyondan fazla bisiklet satılıyormuş. İddialı bir sayı!
Bisiklet Yolları
Madrid’deki bisiklet yolları hakkında biraz not düşeyim. Madrid’in çevresini çember şeklinde dönen, El Anillo Verde Ciclista (Yeşil Bisikletçi Ring Yolu) isimli, 64 kilometre uzunluğunda bir bisiklet ve koşu yolu var. Yol boyunca sürekli kilometre levhaları, bisiklet yolu haritası, dinlenme noktaları, çeşmeler bulunuyor. Bu yol zaman zaman şehrin içinden geçiyor, trafikle kesiştiği noktalarda her zaman bisiklet öncelikli olacak şekilde ya da trafik ışıkları ile ilerliyor. Bazen de şehrin hemen dışındaki orman, nehir kenarı, göl gibi yerlerden, kimi zaman da otoyola paralel olarak, tamamıyla araç trafiğinden ayrı ve güvenli bir yolda devam ediyor. Burada önemli olan süreklilik ve erişilebilirlik. Pazar günleri sabah 07.00-10.00 arası spor amaçlı insanlar yoğunluktayken, öğlen saatlerinden itibaren çoluk çocuk her yaştan iki tekerlekli bu yollarda oluyor; profil değişiyor.
Bir diğer önemli bisiklet yolu da Madrid’in kuzeyindeki banliyölere ve kasabalara giden Kuzey Madrid Bisiklet Yolu. Burası çoğunlukla otoyola paralel olarak ilerliyor ve kavşak, trafik lambası gibi kesintisi hemen hiç yok. Bu sebeple daha çok performans odaklı yol bisikletçilerinin tercihi. Özellikle pazar günleri çok ciddi bir bisiklet trafiği oluyor. Gidiş-geliş olan bu bisiklet yolunda akışı aksatmayarak kurallara uygun şekilde ilerlemeniz şart.
Pazar Günü = Bisiklet
Her pazar günü ya Madrid çevre bisiklet yolunda ya da bu kuzey yolunda 50-80 kilometre arası bisiklete biniyorum. Ne bir yol bisikletçisi gibi performans odaklıyım ne de gezintiye çıkan aileler gibi goygoycuyum; ikisinin arası bir seviye benimkisi. Genellikle bisiklet turum bir barda bira-yemek ya da bir parkta piknik modunda sonlanıyor. Sonrasında gevşeyen bünyeyle pedallamaya üşendiğimden eve dönüş tren ya da metroyla oluyor.
Ulaşımda Bisiklet
Madrid’deki tüm metro hatları ve banliyö trenlerine bisikletle günün her saati ek ücret ödemeden binebiliyorsunuz. İstasyon ve vagonlarda bisikletle girmeyi kolaylaştırıcı altyapı mevcut.
Buraya kadar yazdıklarım Madrid’i süper bir bisiklet şehri olarak tasvir etse de şehir içi bisiklet yolları maalesef zayıf. Avrupa’nın bisiklet konusunda öncülerinden Kopenhag, Amsterdam, Stockholm, Hamburg gibi şehirlerle ne yazık ki kıyas kabul etmez. Şehir merkezinde birçok yerde bisiklet yolu yok, araç yolundan gitmek gerekiyor. Bisiklet yolu olmayan noktalarda araç yolunun zeminindeki kocaman bisiklet imgesi, araç sürücülerinin bu yolu bisikletlerle ortak kullanması gerektiğini hatırlatıyor.
Ancak İspanya genelinde şöyle bir durum var ki, sürücüler bisikletlilere son derece saygılı. Siz kurallara uygun sürdüğünüz,trafik akışını bozmadığınız sürece kavşakta, trafikte size yol vermemeleri, sizi sıkıştırmaları gibi bir durum söz konusu değil. Sadece kesişim noktalarında sürücülerle göz teması kurmak şart; çünkü birkaç kez dalgınlıkla görmediklerine, ilerlediklerine şahit oldum. Göz teması tamam ve yol hakkı sizdeyse, aynen devam. Ben her gün ulaşımımı bisiklet ile sağlıyorum, trafikte 5-15 kilometre sürüyorum ve herhangi bir sorun yaşamış değilim. Sürdüğüm bölge yoğunlukla Madrid merkezin dışında, nispeten daha az trafiği olan kısımlar.
Türkiye Koşullarında Bisiklet
Peki ben bu yazıyı hangi motivasyonla yazdım? İzmirliyim ve yıllardan beri İzmir’de ulaşım ve spor amaçlı olarak bisiklet sürüyorum (sürmeye çalışıyorum). İstanbul’da yaşadığım dönemde iki sene İstanbul trafiğinde de bisiklet sürdüm. Dünya üzerinde gezdiğim ülkelerin birçoğunda kiralayıp ya da birilerinden ödünç alıp bisiklet sürmeye, test etmeye çalışıyorum. 1,5 sene yaşadığım İsveç’te de yaz-kış, kar-buz demeden tüm ulaşımımı bisikletle sağlamıştım. Şimdi de bunu İspanya’da sürdürmeye çalışıyorum elimden geldiğince.
Ne yazık ki ülkemizdeki bisiklet severlerin ve trafikte bisiklet kullananların çok iyi bildiği üzere artık Türkiye’de bisikletle trafiğe çıkmak, mayın tarlasında seksek oynamaktan hallice. Bugüne kadar İzmir’de Critical Mass etkinliklerinden, toplu ulaşımda bisikletin yer alması için yapılan eylemlere kadar birçok etkinlikte yer aldım, sosyal medya üzerinden elimden gelen desteği verdim, vermeye de devam edeceğim. Ancak artık Türkiye sınırları içinde bisikletle trafiğe girmenin ciddi risk taşıdığını ve bir şeyler değişene, bisiklet kültürü oluşana dek çok ama çok dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
İşte bu yazının amacı da, bize aslında kültürel anlamda epey benzeyen bir ülke olan İspanya’da, bisiklet özelinde olan farklılıkları anlatabilmek; başka bir dünyanın mümkün olduğunu biraz olsun gösterebilmek, yapılması gereken etkinlikler ve alınması gereken inisiyatifler hakkında ışık tutabilmek ve bisiklet sever insanların içindeki kıvılcımı biraz daha ateşleyebilmekti. İki tekerlek güzeldir…