Net Zero Diaries, COP26 taahhütlerinin yerine getirilip getirilmeyeceği konusuna şüpheci yaklaşıyor. “Gelişmiş dünya, gelişmekte olan dünyaya destek sözü vermesine rağmen önceki sözleri tutmadığından kötü niyetli” olarak nitelendiriliyor.
Britanyalılar, politikacıların ikiyüzlülüğünün, halkın iklim kriziyle mücadele etmek adına davranışlarını değiştirme arzularını etkileyeceğinden endişe duyuyor. Yasal olarak bağlayıcı olmadıkça COP26 taahhütlerinin yerine getirilip getirilmeyeceğinden emin değiller.
Görüşler, Glasgow’daki COP26 iklim zirvesinden bu yana, kamuoyu görüşlerinin ilk derlemesi olan, net sıfır emisyon hedefine yönelik gelişen tutumları inceleme noktasında danışmanlık veren Britain Thinks şirketinin bir projesi olan Net Zero Diaries’deki en son bilgilerden geliyor.
Odak grubu, haberleri ve günlük iklim görüşmelerini takip edenler ve uzmanlar tarafından bilgilendirilen 40 kişiyi içeriyor.
Araştırmacıların bulgularında, başlangıçta iklim sorunlarıyla daha az ilgilenenlerin, COP26’nın geniş kapsamda gösterilen büyük bir başarı olduğuna inanma eğiliminde olduğunu gösterdi.
Ancak kendilerini çevreye büyük ilgi duyan kişiler olarak tanımlayanlar bile, kömür ve ormansızlaşma gibi konularda üzerinde anlaşmaya varılan hususlara ilişkin detaylı bilgiye sahip değildiler.
Zengin ülkelerin üstlendikleri role yönelik önemli eleştiriler vardı. Sonuçlar, “gelişmiş dünya, gelişmekte olan dünyaya destek sözü vermesine rağmen önceki sözleri tutmadığından kötü niyetli” olarak nitelendirildi.
Konferans boyunca tutulan notlarda özellikle iki önemli an göze çarpıyordu: ABD Başkanı Joe Biden, bir tartışma sırasında uyuyakalmış gibi görünüyordu ve Boris Johnson iklim zirvesinin açılışından hemen sonra bir akşam yemeği için Londra’ya uçuyordu.
Bu anlar, “Boris Johnson’ın uçakla seyahat ederken çok ikiyüzlü olduğunu hissediyorum – kesinlikle teknolojinin imkanlarını kullanabilir ya da en azından elektrikli bir araçla seyahat edebilirdi” şeklinde yorumlandı.
Bazı yazarlar bu anların COP26’nın asıl önemini baltaladığını hissetti ve güçlü küresel liderlerin konuyu ciddiye almadıklarına dair endişeler körüklendi.
Katılımcılar ayrıca bazı anlaşmalara sadakat konusunda endişe içindeydiler. “Anlaşmaların hiçbiri yasal olarak bağlayıcı değil ve oldukça belirsiz şekilde ifade ediliyor” diye yazıldı.
Konferans hakkında okumaları için bir makale verilen katılımcıların çoğu, taahhütlerin kendi kendini denetlediği gerçeğini anladı. Konferans içeriği ile daha fazla meşgul olanlar ise Paris’te verilen taahhütlerin sonuçlarına işaret ederken, vaatlerin yerine getirilmeyeceğine dair endişelerini dile getirdiler.
Ezici bir üstünlükle, en popüler ve en iyi anlaşılan taahhüt, Brezilya’dan Jair Bolsonaro da dahil olmak üzere liderlerin vaatleriyle birlikte ormansızlaşmayı sona erdirme ve tersine çevirme konusundaki küresel düzeydeki sözlerdi.
Ormanların yok edilmesi, palm yağı, soya ve sığır eti gibi tarım ürünlerinin yetiştirilmesine yönelik izinlerle birlikte, seragazı emisyonlarının neredeyse dörtte birine katkıda bulunuyor. Birkaç katılımcı, taahhüdün inandırıcı bulunduğunu çünkü özellikle iklim krizini tetikleyen bir uygulamayla bağlantılı olup bunun multi-milyar dolarlık bir finans paketi tarafından desteklendiğini söyledi.