#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
iklim adaleti

İklim Adaleti ve Toplumsal Cinsiyet Adaleti Birbirinden Ayrılamaz

Birleşmiş Milletler (BM) Kadının Statüsü Komisyonu’nun 69. Oturumu’nda konuşan BM Kadın Birimi İcra Direktörü Sima Bahous, genç kadınların ve kız çocuklarının değişimin temsilcileri olduklarını söyledi. Gençlerin önderlik ettiği yeni ve korkusuz aktivizm dalgasının dünya çapında yükseldiğini belirten Bahous, şunları aktardı: “İklim değişikliği çağımızın belirleyici krizidir ve etkileri cinsiyete göre değişiyor. Örneğin kadınların iklim bağlantılı felaketlerde ölme olasılığı erkeklere göre 14 kat daha fazla. İklim adaleti ve toplumsal cinsiyet adaleti birbirinden ayrılamaz.”

Sibel BÜLAY, sibel@ekoiq.com

Birleşmiş Milletler (BM) Kadının Statüsü Komisyonu’nun (CSW – Commission on the Status of Women) 69. Oturumu, 10 Mart günü, BM Genel Merkezi’nde başladı. Bakanlar ve çeşitli hükümet birimleri, sivil toplum, gençler, iş dünyası ve çeşitli meslek gruplarının da katıldıkları oturum 21 Mart’a kadar devam etti.

BM Ekonomik ve Sosyal Konseyi’ne (ECOSOC) bağlı olan CSW, toplumsal cinsiyet eşitliğinin desteklenmesine, kadınların güçlendirilmesine ve 5. Sürdürülebilir Kalkınma Amacı olan Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine adanmış başlıca küresel hükümetlerarası kuruluştur. Her yıl New York’ta toplanarak kadın hakları ile ilgili güncel konuları ele alır ve hükümetlere, sivil toplum kuruluşlarına ve diğer paydaşlara yönelik politika önerileri geliştirir.

Bu yıl Pekin +30 olarak da adlandırılan 69. Oturum’un ana odağı, Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu’nun kabulünün üzerinden geçen 30 yılın sonunda cinsiyet eşitliği konusunda kaydedilen ilerlemenin gözden geçirilmesi ve değerlendirilmesi oldu. İnceleme, Eylem Platformu’nun uygulanmasını, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasını ve kadınların güçlendirilmesini etkileyen mevcut zorlukların bir değerlendirmesini ve bunun 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi‘nin tam olarak gerçekleştirilmesine yönelik katkısını içeriyor.

Intro 1 k

Pekin Bildirgesi ve Eylem Platformu

1995’te, 189 ülkenin oy birliğiyle kabul ettikleri Pekin Bildirgesi ve Eylem Platformu, toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin temel küresel politika belgesidir. Pekin’de meydana gelen temel dönüşüm, toplumun ve kurumlarının köklü bir şekilde yeniden yapılandırılması ve kadınların hayatın her alanında erkeklerle eşit ortaklar olarak hak ettikleri yeri almaları gerektiğinin kabul edilmesidir.

Eylem Platformu, 12 kritik alanda kadınların ilerlemesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik stratejik hedefler ve eylemlerden oluşuyor:

  • Kadınlar ve yoksulluk,
  • Kadınların eğitimi ve öğretimi,
  • Kadın ve sağlık,
  • Kadına yönelik şiddet,
  • Kadınlar ve silahlı çatışmalar,
  • Kadınlar ve ekonomi,
  • İktidarda ve karar alma mekanizmalarında kadınlar,
  • Kadınların ilerlemesi için kurumsal mekanizma,
  • Kadınların insan hakları,
  • Kadınlar ve medya,
  • Kadınlar ve çevre,
  • Kız çocuğu.

1995 yılında Dördüncü Dünya Kadın Konferansı’nda kabul edilen bu bildirge, tüm kadınlar ve kız çocukları için eşit haklara zemin hazırladı. Bu 30 yıl içinde kadınlar ve kız çocuklarının durumunda elbette ki iyileştirmeler var. Kadınlar oy verme, çalışma ve liderlik hakkı için mücadele ediyorlar ve kısmen de olsa kazanımlar elde edilmiş. Tarihte herhangi bir dönemde olduğundan daha fazla kız çocuğu okula gidiyor. Haklar, eşitlik ve güçlenme talep eden, korkusuz gençlerin önderlik ettikleri yeni bir aktivizm dalgası dünya çapında yükseliyor.  Ancak kadın haklarına yönelik küresel baskı (pushback)  zor elde edilmiş kazanımları baltalama tehlikesi yaratıyor ve ilerleme çok yavaş kalıyor.

Açılış Konuşmalarından Bölümler
Afrikalı Kadınları Geliştirme Fonu CEO’su Francois Moudouthe

Pekin Deklarasyonu kadın haklarının insan hakları olduğu yönündeki basit ama güçlü düşünceyi yeniden doğruladı. Platform hem bir taahhüt hem de bir yol haritasıydı.

Bugün, elde etmek için büyük çaba gösterdiğimiz kazanımlar tesadüfen değil, tasarlanmış bir saldırı altında. Son birkaç yılda çeşitli hükümet ve hayırsever aktörlerin toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik fonları kesme kararı; kadınların eğitime, sağlık hizmetlerine, ekonomik bağımsızlığa, siyasi katılıma ve bedensel özerkliğe erişimine indirilmiş bir darbedir. Her fon kesintisi gerçek bir zarara yol açar: Okulu bırakıp evlenmeye zorlanan bir kız çocuğu; şiddetten sağ kurtulan ve gidecek hiçbir yeri olmayan bir kız çocuğu; hayat kurtaran sağlık hizmetlerinden mahrum kalan hamile bir kadın; öldürülen bir kadın hakları savunucusu. Toplumsal cinsiyet eşitliğini kelimelerle değil, kaynaklarla korumalıyız. Hükümetler, uluslararası örgütler, özel ve kurumsal hayırseverlik, acilen kadın haklarına önemli, sürdürülebilir ve esnek finansman sağlamalıdır. Bu bir hayır işi değil, adalet meselesidir, siyasi irade meselesidir.

BM Ekonomik ve Sosyal Konseyi Başkanı Bob Rae

Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda taahhütlerimizi yeniden teyit etmemiz ve daha adil, daha eşit bir dünyaya giden yolu yeniden ele almamız gerekiyor.

İlerleme gördük. Bazı ülkeler toplumsal cinsiyet eşitliğini geliştirmek amacıyla yasalarını güçlendirmiş ve politikalar benimsemiştir. Artık daha fazla kadın ve kız çocuğunun eğitime erişimi var ve kadınların ekonomik açıdan özgürleşmesinin önündeki engellerin kaldırılmasının yanı sıra toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin ortadan kaldırılması gerektiğinin de giderek daha fazla farkına varıyoruz. Bu adımlar elbette önemli, ama açıkçası yetersiz.

Pekin’in üzerinden 30 yıl geçmişken sadece ilerlemeyi düşünmek bizim için yeterli değil.  Açık olalım; toplumsal cinsiyet eşitliği sadece bir amaç değildir. Aslında bu adil ve sürdürülebilir bir dünyanın temelidir. Bu, hem 5. Sürdürülebilir Kalkınma Amacı kapsamında bir taahhüt hem de tüm 2030 Gündemi’nin arkasındaki itici güçtür. Gerçek toplumsal cinsiyet eşitliğini, kadın-erkek eşitliğini sağlamadan 2030 Gündemi’ne ulaşamayacağız.

Eşitlik gündemine karşı çıkanların tezi hiç değişmedi. Bunu her dil, kültür, din ve siyaset ortamında duymak mümkün: “Kadın yerini bilecek!”

intro 2

Bu iddiayı savunanlara bir haberim var.  Kadınların yeri buradadır, oradadır, her yerdedir.   Kadının toplumumuzdaki yeri her yerdedir.

BM Kadın Birimi İcra Direktörü Sima Bahous, Açılış Konuşmasında Pekin +30 Eylem Gündemi’ni açıkladı.
  1. Eşitlik için teknolojiden yararlanın. Dijital uçurum yeni bir eşitsizlik: Halen internete erişimi olmayan 259 milyon kadın var. Bu açığı kapatmak oyunun kurallarını değiştirecektir. Teknoloji kadınların ekonomik fırsatlarını artıracak; dijital finansal hizmetlere, piyasalara erişimi sağlayarak tüm toplum için de büyük ekonomik faydalar sağlayacaktır.
  2. Yoksulluğa son verin. Günümüzde yoksulluğun yüzü kadın olmaya devam ediyor; yaklaşık 10 kadından biri yoksulluğu en ağır biçimde yaşıyor. Ancak kadınlar geliştikçe ekonomiler de gelişir. Kadınların ekonomik açıdan güçlenmesine yatırılan her dolar, topluma defalarca geri dönüyor.
  3. Sıfır şiddet. Dünyada her üç kadından biri, çoğunlukla birlikte olduğu partner tarafından fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor. Yasaların güçlendirilmesi, bunların titizlikle uygulanması ve mağdur odaklı hizmetlerin sağlanması şiddet döngüsünü kırıyor. Şiddetin önlenmesine yatırım yapmak daha güvenli toplumlar yaratmakla kalmaz, aynı zamanda herkes için eşitlik ve refahın temelini oluşturur.
  4. Tam ve eşit karar alma gücünü sağlamak için güç yapılarını yeniden tanımlayın. Dünya genelinde parlamentodaki sandalyelerin dörtte üçü erkeklere ait. Kadınlar karar masasına oturduğunda demokrasiler daha güçlü olur.
  5. Kadın, barış ve güvenlik. Kadınlar barışı korumada eşit söz hakkına sahip olduklarında barış daha uzun sürer. Ancak kadınlar dışlanıyor ve dünya çapındaki barış müzakerecilerinin %10’undan azını oluşturuyorlar. Krizin ön saflarında kadınların liderliğinde örgütlere ve toplumsal cinsiyete duyarlı insani yardım eylemlerine ihtiyacımız var.
  6. İklim adaletini geliştirin. İklim değişikliği çağımızın belirleyici krizidir ve etkileri cinsiyete göre değişiyor. Örneğin kadınların iklim bağlantılı felaketlerde ölme olasılığı erkeklere göre 14 kat daha fazla. İklim adaleti ve toplumsal cinsiyet adaleti birbirinden ayrılamaz.

+1. Değişimin temsilcileri olan genç kadınlar ve kız çocukları. Gençlerin önderlik ettiği yeni ve korkusuz aktivizm dalgası dünya çapında yükseliyor. Onların sesleri, güçleri ve liderlikleri Pekin +30 Eylem Gündemi’nin merkezinde yer almalıdır. Bunlar kanıtlanmış, pragmatik ve haklara dayalı çözümlerden oluşuyor ve bu, 30 yaşına girecek vaatleri yerine getirmenin en iyi yoludur.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres

Değişimin bir gecede olmayacağını, hatta yıllar alacağını biliyorduk. Ancak 30 yıl sonra bu vaat, hâlâ çok uzaklarda. Kadın hakları kuşatma altında. Ataerkilliğin zehri geri geldi; hatta intikamla geri geldi. İlerlemeyi sekteye uğratıyor; yeni ve tehlikeli biçimlere dönüşüyor. Ama bir panzehir var ve bu panzehir eylemdir. Şimdi eşitliği önemseyenlerimizin, kadınların ve kız çocuklarının ayağa kalkıp seslerini yükseltmelerinin zamanıdır. Artık dünyanın ilerlemeyi hızlandırmasının ve Pekin’de verilen sözün yerine getirilmesinin zamanı geldi.

Bu arada yapay zeka da dahil olmak üzere yeni teknolojiler, şiddet ve istismar için yeni platformlar yaratıyor, kadın düşmanlığını ve çevrimiçi intikamı normalleştiriyor. Tüm çevrimiçi “deepfake”lerin (derin kurgu veya derin sahtekarlıkların) %95’e varan kısmı (ve bunun %90’ı kadınlardan oluşuyor) rızaya dayalı olmayan pornografik görsellerden oluşuyor.

Biz neden daha ileri gitmedik/gidemedik? Hiç şüphe yok ki küresel krizler ilerlemeyi sekteye uğrattı. Covid 19, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddette artışa ve iş gücü piyasasına katılımın düşmesine yol açtı. Borç krizi, eğitim fonları ve toplumsal cinsiyet eşitliği programları için mali alanın daralmasına neden oluyor. Kadınlar ve kız çocukları için eşitlik, dünya çapında artan çatışmaların kurbanı oldu.

Ancak küresel krizler tek engel değil. Kitaplardaki yeni yasalar, onları sahada gerçeğe dönüştürecek yatırımlarla eşleştirilemedi; uluslararası insan hakları standartlarına ve ilkelerine dayandırılmadı. Ayrımcı normlar varlığını sürdürüyor. Kadın düşmanlığı güç, güven ve nüfuz kazanıyor.

Sevgili dostlar, kadınlar ve kız çocukları için eşitlik bir adalet meselesidir. Sürdürülebilir kalkınmanın ve kalıcı barışın temelidir ve insanlık için şarttır. Kız çocuklarının kaliteli eğitime erişimini sağlayarak ve kadınlara insana yakışır iş fırsatlarının kapılarını açarak daha güçlü bir ekonomi oluşturuyoruz. Kadınlara ve kız çocuklarına masada hak ettikleri yeri vererek iklimden çatışmaya kadar büyük zorlukları çözme şansımızı artırıyoruz.

Sibel Bülay

Akıllı Şehirler Danışmanı | Yaşanabilir Kentler