#ekoIQ Hukuk İklim Davalarında Bir Dönüm Noktası; Dava Türkiye’yi de Kapsıyor
Hukuk

İklim Davalarında Bir Dönüm Noktası; Dava Türkiye’yi de Kapsıyor

dava

Altı Portekizli gencin, aralarında Türkiye’nin de olduğu 32 hükümete karşı açtığı en büyük iklim davası, 27 Eylül’de mahkemeye taşındı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki duruşma, bugüne kadar herhangi bir mahkemede davalı durumundaki sayıca en fazla ülkeyi hedef aldı. Duruşmada davalı ülkeler tarafında 80’den fazla avukat mahkeme salonunda hazır bulunurken genç davacıları altı avukattan oluşan bir grup temsil etti.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 27 Eylül’de, Strazburg’da bugüne kadar mahkemeye taşınan en büyük iklim davasını görüştü. Altı Portekizli genç, ülkelerin iklim krizi karşısındaki yavaş tepkileri nedeniyle Türkiye de dahil olmak üzere 32 hükümete dava açmıştı.

Genç davacılar, bu ülkelerin emisyonlarını yeterince hızlı azaltmadıkları için insan haklarını ihlal ettiklerini iddia ediyor. Duruşma, bugüne kadar herhangi bir mahkemede davalı durumundaki sayıca en fazla ülkeyi hedef alıyor. Dava, AB üye ülkeleri ile birlikte Norveç, Rusya, İsviçre, Türkiye ve İngiltere’yi kapsıyor.

Duruşmada davalı ülkeler tarafında 80’den fazla avukat mahkeme salonunda hazır bulunurken genç davacılar sadece altı avukattan oluşan bir grup tarafından temsil edildi. Avrupa’nın dört bir yanından aktivistler dayanışma göstermek amacıyla duruşma günü gençlere mahkemeye kadar eşlik etti.

“Dava Başarılı Olursa Hükümetlerin Rotalarını Değiştirmeleri Gerekecek”

Grantham Enstitüsü, London School of Economics Politika Araştırmacısı Kate Higham, “Altı Portekizli genç tarafından 32 hükümete karşı açılan dava, iklim davaları açısından bir dönüm noktası olabilir. Dava tüm gerekçelerle başarılı olursa, davalı hükümetlerin karara uyduklarını göstermek için rotalarını değiştirmeleri ve emisyonları daha hızlı azaltmaları gerekecek. Bu davada ya da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi’nde bekleyen diğer iki davada davacılar lehine çıkacak olumlu bir karar, hükümetler ve potansiyel olarak şirketler aleyhine açılan yerel iklim davalarındaki argümanları güçlendirmek için de kullanılabilir” dedi.

Davada Türkiye’yi temsil eden Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkanı Dr. Hacı Ali Açıkgül, davanın açıldığı Şubat 2021’de Türkiye’nin henüz Paris Anlaşması’na taraf olmadığını belirterek Türkiye’nin özel bir pozisyonu olduğunu savundu. Ancak dava hükümetlerin insan haklarını ihlal ettiği iddiası üzerinden görülüyor ve Türkiye devleti Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne 1950 yılından beri taraf olması sebebiyle davalı konumunda.

Dava sonucunda mahkeme, hükümetlere iklim eylemlerini artırma ve güçlendirme talimatı verebilir. Kararın 2024 yılında açıklanması bekleniyor. Diğer yandan Türkiye’de üç genç iklim aktivisti tarafından Mayıs 2023’te açılan ilk iklim davasında henüz ilerleme kaydedilmedi. Genç davacılar, Türkiye’nin UNFCCC’ye sunduğu güncellenmiş ulusal katkı beyanının Paris İklim Anlaşması düzenlemeleri ve amacıyla uyumlu olmadığı ve insan haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle Cumhurbaşkanlığı ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na dava açmıştı.

“Üç Gencin Açtığı Dava Türkiye’de Devam Ediyor”

Türkiye’nin iklim taahhütlerine karşı ilk iklim davasını açan gençlerin avukatı Deniz Bayram, “Bugün Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde gerçekleştirilen duruşmada, Türkiye’nin dava açıldığında Paris İklim Anlaşması’na taraf olmadığı ve farklı konumunun bulunduğu gerekçesiyle davanın kabul edilebilirliği konusunda beyanda bulunması iklim kriziyle mücadele iradesine dair soru işareti oluşturdu. Portekizli altı genç davacı gibi, Türkiye’de dava açan üç genç de iklim krizine karşı insan haklarının korunmasını talep ediyor. Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’na taraf olduktan sonra güncellenmiş Ulusal Katkı Beyanı’nın yeterli bir iklim eylem planı olmadığı gerekçesiyle üç gencin açtığı dava Türkiye’de devam ediyor. Türkiye dahil tüm devletlerin, küresel ısınmayı 1,5 derecede ile sınırlama amacına uygun taahhütlerde bulunması ve bu bunları uygulaması bekleniyor. Karar vericilerin, iklim krizinin kırmızı alarm durumunda olduğu bu dönemde, davalarla muhatap olmaktan kaçınan açıklamalar yerine etkili iklim planlarını açıklamaları gerekiyor. Bu davalara devletlerin vereceği doğru cevaplar ise açık; Paris İklim Anlaşması ile uyumlu mutlak emisyon azaltımı taahhütleri vermek, taahhütleri bağlayıcı yasal düzenlemelere dönüştürmek ve uygulamak” diye konuştu.

About Post Author