#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

İklim Değişikliği Bir İnsan Hakları Meselesi

Altıparmak Hukuk Bürosu, iklim değişikliğinin bir insan hakları meselesi olduğunun altını çizerek Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Ofisi tarafından Mart 2022’de hazırlanan “İklim Değişikliği, Yerinden Edilme ve İnsan Hakları” başlıklı bilgi notunu Türkçeye çevirdiğini duyurdu.

Yerinden edilme bağlamında iklim değişikliği, tüm dünyada gittikçe artan şekilde insan hakları meselesi tartışılıyor ve ele alınıyor.

İklim değişikliğinin çölleşme, yükselen deniz seviyeleri, gittikçe sıklaşan şiddetli hava olayları gibi etkileri yaşam, su ve gıda, sağlık ve yeterli barınma hakları dahil olmak üzere insan haklarından yararlanma önünde büyük engel oluşturuyor.

İnsan Hakları için Risk Teşkil Ediyor

İklim değişikliğinin olumsuz etkileri, kırılganlık, insan hareketliliği ve yerinden edilmeye katkıda bulunarak yerinden edilmiş kişilerin insan hakları için de artan bir risk teşkil ediyor.

Altıparmak Hukuk Bürosu, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Ofisi tarafından Mart 2022’de hazırlanan “İklim Değişikliği, Yerinden Edilme ve İnsan Hakları” başlıklı bilgi notunu Türkçeye çevirdi.

Tüm Nüfus Etkileniyor

Çeviri metninde; küresel ısınma nedeniyle daha sık ve şiddetli hale gelen kasırgalar gibi aşırı hava olaylarının yaşama ve yeterli yaşam standardına sahip olma haklarını zedeleyebilecek derecede şiddetli hasarlara neden olduğu belirtildi. Deniz seviyesinin yükselmesi gibi yavaş başlayan süreçlerin ise kıyı ve tarım arazilerinin kaybına neden olarak tüm nüfus için yeterli barınma ve gıda haklarının tehlikeye girmesine neden olabileceğinin altı çizildi.

Yaklaşık 400 Milyon Kişi

Ayrıca doğayla olan güçlü bağları göz önüne alındığında, yerli halklardan oluşan yaklaşık 400 milyon kişinin kültürel haklarına olduğu kadar müşterek gelişme ve kendi kaderlerini belirleme haklarına yönelik tehditlerle karşı karşıya kaldıklarına dikkat çekildi.

Yanı sıra iklim açısından kırılganlığı yüksek olan ülkelerin, mültecilerin %40’ına, çatışma ya da şiddet nedeniyle ülke içinde yerinden edilmiş kişilerin ise %70’ine ev sahipliği yaptıkları söylendi. Bu toplulukların iklim krizlerine yüksek düzeyde maruz kalan ve krizlere karşı son derece kırılgan olmalarına karşın giderek daha kötüleşen çevre şartlarına uyum sağlamak için daha az kaynağa ve desteğe sahip olduklarını ve bu durumun eşitlik hakkı ve ayrımcılık yasağı ile ilgili endişeleri arttırdığına dikkat çekildi.

Altıparmak Hukuk Bürosu yaptığı açıklamada, iklim değişikliğinin bir insan hakları meselesi olduğunu bir kez daha vurguladı (Orijinal metne buradan ulaşılabilir).

EkoIQ Editör