“İklim değişikliğinin halk sağlığını tehdit etmesinin başlıca yolları, vektör kaynaklı hastalıkların yayılması ve aşırı sıcaklıklar. Seragazı salımlarını azaltmak, savunmasız toplulukları korumak ve sağlık sistemlerini güçlendirmek için hızlı adımlar atılmazsa iklim değişikliğinin sağlık üzerindeki etkileri daha da kötüleşecek ve hem insanlar hem de çevre üzerinde yıkıcı sonuçlara yol açacak”
Prof. M. Levent KURNAZ, Boğaziçi Üniv. İklim Değişikliği ve Politikaları Uyg. ve Araş. Merk
İklim değişikliği, çevresel bir sorun olmanın yanı sıra insan sağlığı için de ciddi bir tehdit oluşturuyor. İklim değişikliği ile insan sağlığı arasındaki ilişki karmaşık ve çok boyutlu. Artan sıcaklıklar ve değişen ekosistemlerin neden olduğu tehlikeli koşullar, dünya genelinde insanları ve diğer canlıları etkiliyor. İklim değişikliğiyle ilgili en acil sağlık sorunlarının başında ise aşırı sıcaklıklar ve vektör kaynaklı hastalıkların yayılması geliyor.
Aşırı Sıcaklıklar Sağlık Sorunlarına Yol Açıyor
Küresel ortalama sıcaklıkların artması, sıcak hava dalgalarının daha sık, daha yoğun ve daha uzun süreli hale gelmesine neden olarak ciddi sağlık riskleri doğuruyor. İklim değişikliğinin en bariz ve tehlikeli etkilerinden biri olan aşırı sıcaklıklar, bir dizi sağlık sorununa yol açabiliyor. Yüksek sıcaklıklara uzun süre maruz kalmak, susuz kalma, sıcak çarpması ve sıcak bitkinliği gibi sıcaklıkla ilgili rahatsızlıklara neden olabiliyor. Özellikle yaşlılar, çocuklar, kronik hastalığı olanlar ve açık havada çalışanlar gibi savunmasız gruplar, bu durumlara karşı daha büyük risk altında.
Buna ek olarak, sıcak hava dalgaları solunum ve kardiyovasküler hastalıklar gibi kronik sağlık sorunlarını da kötüleştirebiliyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre, sıcak hava dalgaları her yıl en fazla ölüme yol açan hava durumu olayı. Örneğin, 2003 yılında Avrupa’da yaşanan sıcak hava dalgası, beklenenin ötesinde 70.000’den fazla insanın hayatını kaybetmesine neden oldu ve artan sıcaklıkların ölümcül etkilerini gözler önüne serdi. Şehirleşmiş alanlar, sınırlı yeşil alan ve yoğun altyapı nedeniyle daha yüksek sıcaklıklara maruz kalan bölgeler, bu riskleri daha da artırıyor.
Ayrıca araştırmalar, yüksek sıcaklıklarla artan anksiyete, depresyon ve hatta şiddet vakaları arasında bir bağlantı olduğunu da gösteriyor. Aşırı sıcaklıkların ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkisinin olduğu; sıcak hava dalgalarına karşı savunmasız bölgelerde yaşayan insanların uyku bozuklukları, bilişsel işlevlerde azalma ve iş verimliliğinde düşüş gibi sağlık sorunları yaşadıkları biliniyor.
İklim Değişikliği Vektör Kaynaklı Hastalıkları Artırıyor
Vektör kaynaklı hastalıklar; pireler, keneler ve sivrisinekler gibi böcekler aracılığıyla yayılan hastalıklardır. İklim değişikliği, bu tür hastalıkların artmasının önemli bir nedeni. Sıcaklıkların yükselmesi ve yağış düzenlerinin değişmesiyle bu vektörlerin yaşam alanları genişliyor; Batı Nil virüsü, sıtma, dang humması, Zika, Lyme hastalığı gibi hastalıklar daha önce etkilenmemiş ya da az etkilenmiş bölgelere yayılıyor.
Özellikle sivrisinekler tarafından yayılan enfeksiyonlar, giderek artan bir endişe kaynağı. Sivrisinekler, daha önceleri üremek için fazla soğuk olan bölgelerde, küresel ısınma nedeniyle hayatta kalabiliyor. Sivrisinekler, sıcak ve nemli ortamları tercih ediyor. Örneğin, dang humması ve Zika gibi hastalıkların vektörü olan Aedes sivrisineği, normalde görüldüğü alanının çok ötesine göç etti. DSÖ’ye göre, dang humması şu anda dünya nüfusunun yaklaşık yarısı için ciddi bir tehdit oluşturuyor ve bu oran, iklim değişikliği nedeniyle önemli ölçüde arttı.
Hastalıkların Yayılma Hızı da Artıyor
İklim değişikliği, sadece vektör kaynaklı hastalıkların coğrafi yayılımını genişletmekle kalmamakla birlikte bazı virüslerin vektörlerinde kuluçkaya yatma süresini azaltarak hastalıkların yayılma hızını da artırıyor. Örneğin, daha sıcak hava, sivrisineklerin ve diğer vektörlerin yaşam döngüsünü hızlandırıyor, bu da ısırık ve hastalık bulaşma sıklığını artırıyor. Bu değişim, hastalıkların daha hızlı yayılmasına ve daha fazla insanı etkilemesine zemin hazırlıyor.
Vektör kaynaklı hastalıklar, fiziksel sağlığın yanı sıra sosyoekonomik koşulları da etkiliyor. Daha yüksek sağlık harcamaları, işçi verimliliğinin azalması ve sağlık sistemleri üzerindeki daha büyük talepler nedeniyle bu hastalıklardan etkilenen bölgeler genellikle ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalabiliyor. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin önemli bir kısmında sağlık sistemi zaten ciddi şekilde yetersiz finanse edildiğinden bu maliyet daha da ağır.
Yüksek sıcaklıklar ve vektör kaynaklı hastalıkların yayılmasının birleşimi, çoğu zaman iklim değişikliğiyle ilişkili hastalıklardaki artışı karşılamakta zorlanan halk sağlığı hizmetlerine aşırı bir yük bindiriyor. Covid-19 salgınının, kaynak kıtlığının ve nüfus artışının, dünya genelindeki hastaneler ve klinikler üzerinde zaten bir baskı oluşturduğunu biliyoruz. Vektör kaynaklı enfeksiyonlar ve sıcaklıkla ilgili hastalıkların artması sağlık hizmetlerinin daha da zorlanmasına neden olacak.
Ayrıca, iklim değişikliği sağlık eşitsizliklerini de artırıyor çünkü en savunmasız gruplar -düşük gelirli ülkelerde yaşayanlar, dezavantajlı topluluklar ve kırsal bölgeler- genellikle bu etkilerle başa çıkmaya en az hazırlıklı olanlar. Bu gruplar, yetersiz sanitasyon, zayıf altyapı ve sınırlı sağlık hizmetlerine erişim nedeniyle iklim değişikliğinin getirdiği sağlık risklerine karşı daha kırılganlar.
Gereken, Acil Küresel Eylem
İklim değişikliğinin sağlık üzerindeki etkilerini ele almak için acil küresel eylem gerekiyor. Halk sağlığı girişimleri, aşırı sıcaklıkların etkilerini azaltmaya ve vektör kaynaklı hastalıkların yayılmasını önlemeye odaklanmalı. İlk aşamada, toplumlar vatandaşlarını aşırı sıcaklıklardan korumak için önlemler almalı. Bu; yeşil alanların genişletilmesi, sıcaklık uyarı sistemlerinin uygulanması ve soğutma tesislerine erişimin kolaylaştırılması gibi tedbirleri içerebilir. Aşırı sıcaklıklara karşı direnç inşa etmek, özellikle yoğun nüfuslu alanlardaki kentsel gelişimde iklim değişikliğinin dikkatlice ele alınmasını gerektirir.
Hassas bölgelerdeki sağlık tesislerine yatırım yapmak ve sanitasyonu iyileştirmek vektör kaynaklı hastalıkları azaltmak için gerekli. Ayrıca, geleneksel hastalık kontrol yöntemleri, örneğin böcek ilaçları zamanla etkisini yitirebileceğinden, Batı Nil virüsü, dang humması, sıtma ve Zika gibi hastalıklara karşı yeni aşılar ve tedaviler geliştirmek öncelikli olmalı.
Sağlık ile iklim değişikliği arasındaki ilişki giderek daha acil bir sorun haline geliyor. İklim değişikliğinin halk sağlığını tehdit etmesinin başlıca yolları, vektör kaynaklı hastalıkların yayılması ve aşırı sıcaklıklar. Seragazı salımlarını azaltmak, savunmasız toplulukları korumak ve sağlık sistemlerini güçlendirmek için hızlı adımlar atılmazsa iklim değişikliğinin sağlık üzerindeki etkileri daha da kötüleşecek ve hem insanlar hem de çevre üzerinde yıkıcı sonuçlara yol açacak. İklim değişikliğinin insan sağlığı üzerindeki etkilerini kabul etmek ve gelecek nesillerin refahını korumak için acil adımlar atmak günümüzde her zamankinden daha önemli.
Bu yazı, ekoIQ’nun 114. sayısında yayımlanmıştır. Dergiye buradan ulaşabilirsiniz.