#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

İklim Değişikliği “Maliyetlidir”

Biz kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtları her alanda daha çok kullandıkça, bunların saldığı seragazları da aşırı hava olaylarını tetikliyor. Üstelik bu aşırı iklim olayları, kuraklık, hortumlar, seller, su baskınları 40-50 yılda bir görülen ender vakalar olmaktan çıkıp, her yıl görülen, hatta bu yıl İstanbul’da iki hafta arayla tanık olduğumuz olaylar haline gelebiliyor.

YAZI: Yrd. Doç. Dr. Sevil ACAR, İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı

İklim değişikliğine sebep olan etkenlerle onun sonuçlarıyla mücadele etmemizi, uyumu zorlaştıran etkenleri birbirinden ayıralım. İstanbul’da yaşadığımız yağış ve sel, dünyada ve Türkiye’de gitgide daha çok iç içe geçtiğimiz yüksek karbonlu fosil yakıt ekonomisinin bir sonucu. Biz kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtları her alanda daha çok kullandıkça, bunların saldığı seragazları da aşırı hava olaylarını tetikliyor. Üstelik bu aşırı iklim olayları, kuraklık, hortumlar, seller, su baskınları 40-50 yılda bir görülen ender vakalar olmaktan çıkıp, her yıl görülen, hatta bu yıl İstanbul’da iki hafta arayla tanık olduğumuz olaylar haline gelebiliyor. Bu konuda Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporları çoktan bizi uyarmış, aşırı sıcaklıkların her yıl, aşırı yağış- ların ise her beş yılda bir yaşanacağını öngörmüştü.

Kentlerde iklim değişikliğinin yol açtığı felaketlerle baş edememek ise altyapı eksikliği ile plansız ve çarpık kentleşmenin sonucu olarak özetlenebilir. İstanbul gibi şehirlerde oyun alanları ve parklar bile betonla kaplı, yağışın toprağa karışabileceği bir aralık yok. Su doğası gereği akmak ister ama akabileceği, denize, nehre karışabileceği kanallar yok. Kentsel dönüşüm, kentlerimizin ekolojik dengeleri gözeterek, iklim değişikliğini hesaba katarak yeniden planlanması için iyi bir fırsat ama belediyeler bunun ne kadar farkında bilemiyorum.

Değişimin Faturası
İklim değişikliğinin maliyet hesabı ise seçilen modelleme tekniğine ve analizde yapılan varsayımlara göre değişkenlik gösterecektir. Ama bildiğimiz bir gerçek var ki, o da iklim değişikliği “maliyetlidir”, bizi bugün bile maddi-manevi zarara, can ve mal kaybına uğratmaktadır. Karbondioksit emisyonlarının gerçek maliyetine dair daha isabetli bir gö- rüş oluşturabilmek amacıyla bir dizi çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalar, kabul edilen varsayımlara da bağlı olmak üzere, genellikle yüksek bir değer ortaya koymaktadır. Örneğin, 2013 yılında ABD hükümeti tarafından yaptırılan bir çalışmada, karbonun 2015 yılı için öngörülen sosyal maliyeti, ton başına 11 dolar, 37 dolar ve 57 dolar olarak hesaplanmıştır. Ancak bunlar başka kaynaklar tarafından hesaplanan değerlerin altındadır.

IISD-GSI ile 2015’te yaptığımız bir çalışmada, 2012 yılı için Türkiye’de kömürden elektrik üretme sonucu ortaya çıkan karbon emisyonunun toplam maliyetini 1,6 milyar-6,5 milyar dolar aralığında bulmuştuk. Bu hesaplamalar sadece kömür ya- kılmasından kaynaklanan emisyonları yansıttığı, tüm değer zincirini kapsamadığı için, gerçekte olduğundan düşüktür. İleriye yönelik projeksiyonlar geliştiren çalışmalar da Türkiye’nin 2030 yılı karbon emisyonlarının 2015 seviyesinin en az 1,5 katı olacağını öngörüyor (örneğin Acar & Yeldan, 2016). Bu çekingen senaryolar bile bize şimdiden Türkiye için iklim değişikliği faturasının ne kadar el yakıcı olacağına dair ipuçları veriyor.

Öneriler

– İklim değişikliğinin baş müsebbibi olan fosil yakıtlardan hızla uzaklaşılmalı, bu yakıtlar teşvik edilmemeli; yenilenebilir enerji alternatifleri geliştirilerek kullanılmalı.

– Kamu kaynakları temiz ve yenilenebilir kaynakların, yeşil teknolojilerin, yeşil istihdamın gelişimini motive etmek doğrultusunda kullanılmalı.

– Sanayide, binalarda ve mümkün olan her alanda enerji verimliliği artırılmalı.

– Şehir içi ulaşımda iklim dostu alternatiflere geçilmeli, her kentte bisiklet kullanımı mümkün ve güvenli hale getirilmeli.

– Geleceğe yönelik politikalar belirlenirken (ekonomi, enerji, gıda, vs. alanlarında) söz konusu politika tercihlerinin iktisadi olduğu kadar sosyal ve çevresel maliyetleri de hesaba katılmalı.

EkoIQ Editör