#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
iklim değişikliği

İklim Değişikliğine Uyum Önlemleri Hızlandırılmalı

Dünya genelindeki sıcaklık değişimlerinin şehirler, tarım ve biyoçeşitlilik üzerindeki etkilerini inceleyen yeni bir çalışmada, tarımsal üretimin ihtiyacı karşılayabilmesi için iklim değişikliğine uyum önlemlerinin hızlandırılması gerektiğine vurgu yapıldı.

YAZI: Barış Doğru

TSKB Ekonomik Araştırmalar tarafından Yeşil Kuğu Platformu kapsamında üç ayda bir hazırlanan İklime Dair’in 11’inci sayısı yayımlandı. İklim, ekonomi ve toplum ilişkilerine yönelik araştırma sonuçlarına odaklanan yeni çalışmada, dünya genelindeki sıcaklık değişimlerinin şehirler, tarım ve biyoçeşitlilik üzerindeki etkilerine dikkat çekiliyor. Azalan su kaynakları ve kuraklık gibi faktörlerin tarımsal üretim üzerindeki olumsuz etkilerine bağlı artan gıda enflasyonunu ele alan çalışmada, gıda güvencesini tehdit eden faktörler ve bu alandaki ekonomik kalkınmanın önündeki engeller irdeleniyor.

Küresel Isınma Artış Gösterecek

Çalışmada küresel ısınmanın artış göstereceği ve daha sıcak hava dalgalarının beklendiği öngörülürken tarımsal üretimin ihtiyacı karşılaması için iklim değişikliğine uyum önlemlerinin hızlandırılması gerektiğinin altı çiziliyor. Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) verilerine yer verilen İklime Dair’in yeni sayısında, aşırı sıcakların ve kuraklığın, küresel mısır üretiminde ortalama %11,6, soya fasulyesi üretiminde %12,4 ve buğday üretiminde %9,2 oranlarında mahsul kaybına yol açtığı ifade ediliyor.

Avrupa’da Mahsul Kaybı Üç Kat Arttı

Diğer yandan, son yıllarda yıllık ortalama sıcaklıkların sanayi öncesi döneme göre 2,2 derece yüksek ölçüldüğü Avrupa’da ise artan sıcaklık sebebiyle son 50 yılda yaşanan mahsul kaybının üç kat arttığı belirtiliyor. Önümüzdeki 50 yıl içinde gerçekleşecek yıllık ortalama sıcaklık artışlarının, günümüzde 1 ila 3 milyar arasında insanın yaşadığı bölgeleri, iklim şartları açısından insan hayatına uygun olmaktan çıkarabileceği tahmin ediliyor.

Kentsel Isı Adacıkları Oluşuyor

Çalışmada şehirlerde kullanılan soğutma sistemleri kaynaklı atık ısı ve insan faaliyetlerine dayalı ısı emisyonlarının bölgesel sıcaklıkları 1 ila 3 derece arasında artırdığına yer veriliyor. Artan şehirleşmeye bağlı olarak toprağın beton veya başka malzemelerle kaplanması, azalan bitki örtüsü, artan ulaşım faaliyetleri ve binalarda yoğunlaşan ısı emilimi gibi sebeplerle oluşan kentsel ısı adacıkları, sıcak hava dalgalarının şehirler üzerindeki olumsuz etkilerinin de daha fazla olmasına neden oluyor.

Kentsel Yüzeyler Daha Sıcak

Doğrudan güneş ışığına maruz kalan kentsel yüzeyler, sıcak yaz günlerinde hava sıcaklığına kıyasla 25 ila 50 derece daha sıcak olabiliyor. Avrupa Çevre Ajansı’nın verilerine göre ise, 1980 ile 2017 yılları arasında yaşanan aşırı sıcaklar sebebiyle; kıtada can kaybı, fırtına, sel ve kuralık gibi aşırı hava olaylarıyla orman yangınları gibi diğer felaketler kaynaklı kayıplar, felaket kaynaklı toplam kayıpların %68’ini, toplam ekonomik kaybın ise %5’ini oluşturuyor.

Tatlı Su Kaynakları ve Türler de Olumsuz Etkileniyor

Bilinen tüm hayvan türlerinin %10’una ve balık çeşitlerinin %50’sinden fazlasına ev sahipliği yapan tatlı su kaynakları da sıcak hava dalgalarının yıkıcı etkilerinden olumsuz etkileniyor. Fazla buharlaşmaya yol açan uzun süreli aşırı sıcaklar tatlı su türlerinde artan kayıplara neden oluyor.

İçinde Bulunduğumuz Döngünün İyileştirilmesi

Günümüzde tatlı su türlerinde yaşanan %76 oranındaki kaybın, karasal veya deniz türlerinde yaşanan kaybın çok ötesinde olduğu ifade ediliyor. Okyanuslardaysa, son yüzyılda %50 oranında artış gösterdiği tahmin edilen sıcak hava dalgaları, mercan kayalıklarının ve destekledikleri deniz hayatının yok olmasına neden oluyor. Bu duruma çözüm odaklı bir bakış açısı sunan çalışmaya göre, içinde bulunduğumuz bu döngünün iyileştirilmesinde karasal, okyanus ve tatlı su ekosistemlerinin %30 ila %50 oranında muhafaza edilmesi ve mümkün olan durumlarda iyileştirilmesi, mevcut ekosistem hizmetlerinin sürdürülebilmesi açısından önem taşıyor.

Çalışmada öne çıkan diğer satır başları ise şöyle:

  • Halihazırda dünyada 675 milyon insanın elektriğe erişimi bulunmuyor. 2,3 milyar insanın yemek pişirmek için kirletici yakıt kullandığı biliniyor. Bu durumun, özellikle iklim değişikliğine karşı en kırılgan topluluklarınsağlık ve refahına önemli olumsuz etkileri mevcut.
  • Yenilenebilir enerji yatırımları hızlandırılmazsa 2030 yılında 1,9 milyar insanın temiz yakıtlarla pişirme yöntemlerine ve 660 milyon insanın elektriğe erişimi olmayacak. WHO (Dünya Sağlık Örgütü) tahminlerine göre, kirletici yakıt ve teknoloji kullanımı sonucu toksik seviyeye ulaşan ev içi hava kirliliği, yıllık yaklaşık 3,2 milyon ölüme yol açıyor ve söz konusu ölümler büyük çoğunlukla iklim değişikliğine katkısı en az seviyede olan topluluklarda yaşanıyor.
  • Dünya Bankası, Türkiye’de atık su, suyun yeniden kullanımı ve sulama hizmetlerinin iyileştirilmesi amacıyla hayata geçirilen Türkiye Su Döngüsü ve İyileştirme Projesi kapsamında, ülkeye yönelik 434,7 milyon dolarlık finansmanı onayladı. Proje, nehir havzalarının üçte ikisinden fazlasının su kıtlığıyla karşı karşıya bulunduğu ve nehirlerin yaklaşık yarısının yüksek oranda kirli olduğu tahmin edilen ülkede su güvenliğini artırmayı amaçlıyor.
  • Türkiye’de son 51 yılda yaşanan kademeli sıcaklık artışının da incelendiği çalışmada, 1970 yılından bu yana ilk 25 yıllık ortalama sıcaklık ile son 25 yıllık ortalama sıcaklık arasında 1,1C artış olduğu tespit ediliyor. Ülkemizde ayrıca, 30 yıl öncesine kıyasla 10 yıllık ortalama dört kat daha fazla aşırı sıcak kış veya yaz mevsimleri yaşanıyor. Çalışma, sadece son 50 yıllık dönemde yaşanan bu sıcaklık artışının, küresel sıcaklık artışını sanayi öncesi döneme göre 1,5C ile sınırlı tutma hedefi göz önüne alındığında ne kadar çarpıcı olduğunu gözler önüne seriyor.
  • Çalışmada bu sene içinde gerçekleşmesi beklenen El Niño hava olayının gıda sistemlerine olası etkileri de inceleniyor. Sıcaklıkları artırmanın yanı sıra, El Niño’nun özellikle Pasifik bölgesinde bulunan ülkelerde yağış ve kuraklığa önemli etkileri olması bekleniyor. El Niño’nun tıpkı önceki dönemlerinde olduğu gibi, tarımsal rekolte üzerinde negatif ve gıda enflasyonu üzerinde yukarı yönlü etkileri olabileceği ifade ediliyor.

EkoIQ Editör