Yangınlar sonucunda iklim krizini hızlandıran karbon emisyonu gerçekleştiğini ve iklim krizinin yangın rejimini değiştirerek orman yangınlarının yaşandığı dönemi uzattığını belirten Prof. Dr. Doğanay Tolunay, “Temel stratejimiz artık yangın çıkmasını engellemek olmalıdır” dedi ve ekledi: “Orman ve içinde yaşayan vatandaşların yangın konusunda bilinçli olduğu bir stratejiye ihtiyaç var.”
Hava sıcaklıkları ve iklim olaylarının çok hızlı şekilde değiştiğini söyleyen İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Toprak İlmi ve Ekoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Doğanay Tolunay, bu şekilde devam ederse 2100 yılında dünyanın ortalama sıcaklığının 1850’ye göre 4,5-5 derece daha sıcak olabileceğine dikkat çekti. İklim değişikliğinin nedenlerinden birinin ormansızlaşma olduğunun altını çizen Prof. Dr. Tolunay, ormanları ve sulak alanları iklim değişikliğiyle mücadelede en büyük müttefikler şeklinde nitelendirdi.
“Kendi Bindiğimiz Dalı Kesiyoruz”
AA’nın haberine göre, Prof. Dr. Tolunay, özellikle 2. Dünya Savaşı’ndan sonra ormanların hızlı bir şekilde yok edilerek tarım alanlarına, yaşam alanlarına, meralara ve maden sahalarına dönüştürüldüğünü anlattı. İnsan etkinliği sonucu atmosfere verilen seragazı emisyonlarının 1850’den bu yana 3’te 2’sinin fosil yakıtlardan, 3’te 1’inin ise ormansızlaşma ve arazi kullanım değişikliklerinden kaynaklandığını belirten Tolunay, “Biz aslında ormanlara ve diğer ekosistemlere zarar vererek kendi bindiğimiz dalı kesiyoruz. Ormanlar, doğal ekosistemler küçüldükçe bunların her yıl atmosferden alarak biriktirdiği karbondioksit miktarı azalır. Ormanların depoladığı karbon miktarının sürekli azaldığını söyleyebiliriz. Net olarak son 30 yılda dünyada 178 milyon hektar civarında bir alan ormansızlaştı, yani biz doğal müttefiklerimizi yok ediyoruz” dedi.
“Manavgat’ta Yangın Çok Geniş Alanlara Yayıldı”
Ormanların tuttuğu ve yangın sırasında meydana gelen karbon miktarının alandaki ağaç sıklığına, orman altındaki ot, kuru yaprak gibi organik birikintilere göre değişiklik gösterdiğini ve buna göre hesaplandığını bildiren Prof. Dr. Tolunay, Türkiye’deki orman alanlarının karbon tutma ve yangın sırasındaki emisyon rakamları ile Manavgat yangınının sonuçlarına ilişkin, “1 hektarlık ormanda seyrek miktarda ağaç varsa, ortalama ağaçlarda yaklaşık 40 ton kadar karbon vardır. Ölü örtü, ölmüş organik materyallerde de 10 ton civarında karbon vardır, toprakta da 50-60 ton kadar karbon olur. Dolayısıyla 1 hektarlık orman alanında 100-110 ton civarında karbon olabilir, yangın sırasında 50-60 tonluk kısmı yanabilir ve çok şiddetli bir yangında 150-200 ton kadar karbondioksit emisyonu oluşabilir. Manavgat’ta yangın çok geniş alanlara yayıldı ve aşağı yukarı 15 gün sürdü. Seragazı emisyonları olarak hesaplandığında 2021’deki büyük yangın sonucunda 9,3 milyon ton karbondioksit, 27 bin ton metan ve 1,5 ton kadar diazot monoksit emisyonu oluştu. Türkiye’nin 2021 yılında toplam seragazı emisyonu 564 milyon tondu. Yangında bu gazlar dışında 379 bin ton karbonmonoksit, 13 bin ton azot oksit, 2 bin 600 ton kükürtdioksit, 33 bin tonu 2,5 mikron çapından küçük 62 bin ton partikül madde, 3 bin ton civarında da siyah karbon olarak adlandırılan is ve kurum atmosfere yayıldı” bilgilerini aktardı.
“Ege ve Akdeniz’de Yangınlar Yılın Altı Ayına Yayılmaya Başladı”
Prof. Dr. Tolunay, Türkiye’de yağışlı ılıman bir kış yaşanmasına neden olan El Nino’nun ormanlarda daha fazla ot büyümesine neden olarak yanıcı yükü artırdığı ve bunun da yangın sayısının yükselmesine zemin hazırladığı uyarısında bulundu.
Yangınların çıktığı dönemlerin, tarihlerin, çıkış şekillerinin ve yayılma durumlarının yangın rejimi olduğuna, daha sıcak ve kurak şartlarda çıkan yangınların çok hızlı büyüdüğüne ve geniş alanlara yayıldığına vurgu yapan Prof. Dr. Tolunay, şunları söyledi: “Ege ve Akdeniz’de yangın sezonu Mayıs-Ekim ayları arasıydı, artık Nisan ayından itibaren büyük yangınlar çıkmaya başlıyor, neredeyse yılın altı ayına yayılmaya başladı. Karadeniz’de ise bu tarihler kış döneminden itibaren, özellikle kurumaya neden olan lodos etkili olduğunda oluyor. Bu nedenle orman yangını rejiminin değiştiğini söylüyoruz. Yangın çıktıktan sonra kontrol etme şansınız zorlaşıyor, orman yangınlarının yeni normali bu, 10-20 yıl önceki orman yangınlarına müdahale anlayışımızın değişmesi gerekiyor.”
“Orman Yangınlarının Ana Kaynağı İnsanlar”
Orman yangınlarının ana kaynağının insanlar olduğu ve ormanda ne kadar fazla insan yaşamaya başlarsa yangın tehlikesinin de o kadar artacağı tespitini paylaşan Prof. Dr. Tolunay, “Artık iklim değişikliğiyle birlikte yeni bir yangın rejimine geçtik. Temel stratejimiz artık yangın çıkmasını engellemek olmalıdır. Büyük bir yangın çıktığı zaman bunu söndürmek, uzmanlık ve özel bilgi gerektirir. Yangınla mücadelede sadece helikopter ve uçak sayısına odaklanmak yerine, orman ve içinde yaşayan vatandaşların yangın konusunda bilinçli olduğu bir stratejiye ihtiyaç var. Orman yangınları sadece ağaçları değil birçok canlıyı da yok eder. Bu nedenle vatandaşları yangın konusunda daha fazla bilinçlendirmek ve eğitmek gereklidir” dedi.