#ekoIQ İklim “İklim Dirençli Türkiye İçin Yeşil Toparlanma: Atık ve Enerji Yönetiminin Rolü”
İklim

“İklim Dirençli Türkiye İçin Yeşil Toparlanma: Atık ve Enerji Yönetiminin Rolü”

“İklim Dirençli Türkiye İçin Yeşil Toparlanma: Atık ve Enerji Yönetiminin Rolü” başlıklı 7. İstanbul Karbon E-Zirvesi, Türkiye’nin iklim direncinin yükseltilmesine yönelik strateji ve uygulamaları ele aldı.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği’nin (SÜT-D) ana destekçisi olduğu ve Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) ile sürdürülebilirlik çözümleri alanında danışmanlık şirketi Escarus’un İklim Finansmanı Sponsorluğunu üstlendiği 7. İstanbul Karbon E-Zirvesi, 28 Eylül’de gerçekleştirildi.

Zirvede, Türkiye’nin iklim direncinin yükseltilmesinin yanı sıra ekonomi ve iş dünyasına yönelik strateji ve uygulamalar ele alındı. TSKB, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası ile EBRD (Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası) yöneticilerinin panelist olarak yer aldığı ‘Yeni Yeşil Yol: Fırsatlar ve Zorluklar’ başlıklı oturumda yeşil strateji ve yaklaşımlar konusunda güncel yönelimler, fırsatlar, zorluklar ve beklentiler değerlendirdi.

“Avrupa Yeşil Mutabakatı Büyük Bir Zihni Dönüşümün İşaret Fişeği”

‘Yeni Yeşil Yol: Fırsatlar ve Zorluklar’ başlıklı oturumun moderatörlüğünü üstlenen Dr. Kubilay Kavak, Avrupa Yeşil Mutabakatı’na yönelik değerlendirmesinde, “Avrupa Yeşil Mutabakatı sadece bir karbon ticareti meselesi değil, büyük bir zihni dönüşümün işaret fişeğidir ve bir iktisadi paradigma değişikliğine yönelik öncü göstergedir” ifadelerini kullandı.

Kavak, panelin başlığına yönelik ise “Bütün bu süreci özetlemek için üç kritik kelime olduğunu düşünüyoruz: Birincisi ‘yeni’. Çok eskiden beri dünyanın çeşitli bölgelerinde birtakım yıpratıcı hava olayları meydana gelirdi. Artık bu olayların tekrarlanma sıklıkları ve şiddetleri artmaya başladı. Bu sene Akdeniz kuşağındaki birçok Avrupa ülkesi yangın felaketleriyle mücadele etti, Karadeniz Bölgesi çok şiddetli sel felaketleriyle karşı karşıya kaldı. Teksas’ta, eyaletin sakinlerini konfor standartları açısından neredeyse yüz sene öncesine döndüren, elektriksiz ve doğal gazsız bırakan ve bir anda bastıran dehşet kış şartları yaşandı. Dolayısıyla baştan aşağıya yeni bir durumla karşı karşıyayız. Neden ‘yeşil’? Çünkü bu yeni duruma üretilecek cevabın temel rengi yeşil. İklim Anlaşması’ndan AB Yeşil Mutabakatı’na ve IMF’nin yeşil toparlanma çağrısına kadar küresel düzeyde karşılık gören bütün politika metinleri yeşil bir tutum öneriyor. Son olarak ‘yol’. İklim değişikliğiyle mücadelede bir mutabakat sağlanması çok uzun süre aldı ama geldiğimiz nokta itibarıyla bu uzun ince yol, çok şeritli bir otobana dönüşüyor. Artık Biden yönetimiyle birlikte ABD’nin, yeni pozisyonu ile Çin’in, Kıta Avrupası’nın ve İngiltere’nin karşılıklı müzakere ve liderliği ile yürütülen yeni bir döneme girdiğimizi görüyoruz” dedi.

“Enerji ve Kaynak Verimliliği ile Döngüsel Ekonomiye Odaklanmalıyız”

İklim krizindeki eğrinin nasıl değişeceğine yönelik değerlendirmelerde bulunan Tulu Ertem, “Bugün geldiğimiz noktada iklim problemi her birimizin hayatına yansımaya ve şirketlerin finansal boyutunu etkilemeye başladı. Artık finansmanlara ulaşmak için iklim risklerini devlet ve özel sektör olarak gündemimize almamız gerekiyor. Enerji ve kaynak verimliliği ile döngüsel ekonomi önümüzdeki dönemde yatırım yapmamız gereken alanlar. Bu konulara odaklandığımız takdirde uluslararası finansmandan aldığımız pay yükselecektir. Bu dönemi bir fırsat olarak görmeliyiz. Öte yandan iklim değişikliği artık dört mevsim gibi bir gerçek haline geldi. İklim değişikliğini mutlaka çocuklarımızın eğitimine bir ders olarak girmesi gerekiyor” dedi.

Şirketlerin bu alanda yapması gereken çalışmalara da değinen Ertem, “Proseslerimizde enerji ve kaynak verimliliği, yenilenebilir enerji kullanımı, kirlilik önleme ve döngüsel ekonomi alanına odaklanmak gerekiyor. Adaptasyon yatırımlarını yapmak ve seragazlarını ölçmek önemli başlıklardan biri. En başta üretimimiz kaynaklı emisyonları azaltmamız şirketlerin faaliyetlerini sürdürebilmeleri için önemli bir konu haline geldi. Yurt dışında ürünlerimizi raflarda görmek istiyorsak bunları yapmak zorundayız” dedi.

Bilim temelli hedefler kapsamında da birçok çalışma yürüttüklerini belirten Ertem, “Temel amacımız emisyonu yerinde azaltmak olmalı. Aslında çok basit önlemlerle çok ciddi azaltımlar sağlayabiliyoruz. Örneğin yangın söndürme gazı. Mevcut gaz yerine seragazı etkisi daha düşük gaza geçiş yaparak gaz kaçakları nedeniyle ortaya çıkan emisyonlarda ciddi azaltımlar sağlayabileceğimizi gördük. Ayrıca elektrikli araca geçiş ve mevcut makine ekipmanlarımızı yenileme gibi önlemlerle kısa sürede hedeflerimize ulaşabileceğimizi öngörüyoruz” dedi.

About Post Author