#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
iklim hedefleri

İklim Hedefleri, Aşırı Sağcı Popülizmin Hedef Tahtasında!

Yeşil yatırımların beraberinde bazı maliyetleri getirmesi aşırı sağcı popülizmin iklim konusunu politik olarak sömürmesine ve iklim hedeflerinin gerilemesine yol açıyor. Oysa iklim değişikliğinin önlenmesi için insanlığın önünde çok küçük bir fırsat kaldı…

Haber: Izabellea TEIXEIREA, Ana TONI, Laurence TUBIANA

Çeviri: S. Sena AKKOÇ

Aşırı sağcı popülizm, iklim değişikliğiyle mücadelenin önündeki en büyük engel halini aldı. Günümüzde iklim değişikliğini inkar etmek makul değil. Popülist politikacıların kendilerini “iklim şüphecileri” olarak tanımlamaları ise oldukça sinsi bir yaklaşım.

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli, Paris Anlaşması’nın hedeflerine ulaşılması için küresel seragazı emisyonlarının azalması gerektiği konusunda uyarıyor. Popülistlerin stratejileri, etkili bir iklim eyleminin yavaşlamasına neden olarak varoluşsal bir tehdide dönüşüyor.

İklim Hedefi Karşıtları Fırsat Kolluyor

Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın ABD’nin iklim taahhütlerini feshetmesinin ardından Biden yönetimi, bir iklim yasasını kabul ettirmeyi başardı. Bununla birlikte popülist “iklim hedefi karşıtları” fırsatları kaçırmamaya devam ediyor.

Uluslararası bilim dergisi Nature’da yapılan bir araştırma, ABD’de iklim hedefine yönelik politikaları destekleyenlerin desteklemeyenlere oranla çoğunluğu temsil ettiklerini gösteriyor. Öte yandan çoğu kişi ise iklim politikalarını desteklemeyenlerin sayısının daha fazla olduğu yanılgısına kapılıyor. Bu “yanlış sosyal gerçeklik” göz önünde bulundurulduğunda iklim mevzuatı, Kasım ayında gerçekleştirilecek olan ara seçimlerde bir ihtilafa yol açabilir.

İlk Gerekçe Maliyetler

Brezilya, aşırı sağcı popülizmin Başkan Jair Bolsonaro yönetiminde normalleşmesi tehlikesi ile karşı karşıya… Trump’ın eski baş stratejisti Steve Bannon’un Brezilya seçimlerini bir “dönüm noktası” olarak görmesi tesadüf değil! Bannon benzeri stratejiler, son yıllarda birçok ülkede yaygınlaşmakla birlikte göç, üreme hakları ve aşılar gibi konularda toplumsal algıya zarar verdi.

İklim değişikliğinin otoriterler tarafından çekici bir hedef olarak görülmesinin birçok nedeni var. Ancak bu nedenlerin hiçbiri gerçekten iklimle ilgili değil. Otoriterlerin öne sürdüğü ilk gerekçe maliyetler. Karbonsuzlaşma ve daha dayanıklı bir ekonomi yaratmak iklim krizinin etkilerinden toparlanmaya kıyasla çok daha ucuz olacak. Yine de kötümser maliyet söylemleri fırsatçı politikacılar tarafından kullanılmaya devam edecek.

Popülistler, 2015 Paris İklim Anlaşması gibi uluslararası anlaşmaları ulusal egemenliğin reddi olarak karalamaya çalışacak. Böyle bir ortamda Brexit’in mimarı Nigel Farage’ın Birleşik Krallık’ın net sıfır emisyon taahhüdüne ilişkin bir referandum için siyasetçileri kışkırtması da şaşırtıcı olmayabilir. Ulusal egemenlik anlayışı, Bolsonaro’nun Amazon Ormanları’nın uluslararası platformlarda tartışılmasını reddetmesine zemin hazırladı. Oysa Amazon’un karbon yutağı olarak oynadığı rol, tüm dünya için hayati önem taşıyor.

Bolsonaro’nun Amazon’daki suçlarla mücadeledeki başarısızlığı, Brezilya ormanlarının, nehirlerinin, hatta halkların (yerli gruplar, çevre aktivistleri ve gazeteciler dahil) ahlaksızca yok edilmesine neden oldu. Diğer sağcı popülistlerin de yaptıkları gibi “ulusal egemenlik” adı altında küresel kaynaklar üzerinde hak talep ediliyor. Ancak bu kaynaklar üzerinde hak sahibi olmanın beraberinde getirdiği sorumluluklar reddediliyor.

Önümüzdeki Yılların Tartışma Konusu

Popülistler, içe dönük politikaların ve uluslararası ağlarda yeterince yer almamanın büyük küresel sorunları çözemeyeceğini kabul etmiyor. Bu durum yalnızca iklim değişikliği için değil, bu yıl yaşanan enerji ve gıda krizleri, Covid-19 ve biyolojik çeşitlilik kaybı için de geçerli. Sonuçta iklim hareketi ve popülizm, iklim bozulmaları, derinleşen eşitsizlikler ve yıpranmış bir sosyal dokunun ortasında, önümüzdeki yıllar boyunca bir tartışma içinde olacak.

Birkaç yıldır 25’ten fazla ülke üzerinde yapılan bir araştırmaya göre sağcı popülist partiler iklim hareketini olumsuz etkileyerek iklim hedeflerine ulaşılmasını zorlaştırıyor. 1992 Dünya Zirvesi’ne ev sahipliği yapan Brezilya, eskiden çok taraflı müzakerelerde fikir birliği oluşturmasıyla ünlüydü. Günümüzde ise diplomatik istikrarsızlık ve çevresel yıkımla anılmaya başlandı.

Kolektif Akıl Öne Geçmeli

İklim değişikliğinin giderek artan yıkıcı etkilerini yönetmek için kolektif aklın popülist bölünme ve dezenformasyonun önüne geçmesi gerekiyor. Bugünün “küreselleşme karşıtı” popülistleri ironik bir şekilde sırtlarını ulusötesi propagandacılara, bağışçılara ve ağlara dayamış durumda. Yakın tarihli bir New York Times araştırması, Rus petrolünün satışından kazanç sağlayan Macar enerji şirketlerinin hükümeti destekleyen hayır kurumlarına büyük fonlar aktardığını ve bu fonların daha sonra ABD’deki muhafazakarlara ve kanaat önderlerine ulaştığını gösterdi.

Popülist öncelikler tarafından bozulmuş bir uluslararası sistem, etkili iklim politikaları için felaket anlamını taşıyor. İklim politikaları popülistlerin hedef tahtasına oturmuşken felaketin yol açabileceklerini önleme penceresi kapanıyor. Önümüzdeki bu tehdit karşısında bilime, yerel toplulukların bilgisine ve diplomasinin gücüne inanarak akılcı davranmalıyız.

Yazının aslına buradan ulaşabilirsiniz.

EkoIQ Editör