#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

“İklim Krizi Sağlık Krizidir”

Sağlığı iklim değişikliğinin etkilerinden korumak, iklim taraflarının bütün çabalarında odak noktası olmaya devam etmeli. Halk sağlığının iklim değişikliği karşısında güçlenebilmesi ve dirençli hale gelebilmesi, uyum eylemlerinin bugün başlamasına bağlı.

Yazı: Prof. Dr. E. Didem EVCİ KİRAZ

30 Kasım-12 Aralık 2023 tarihleri arasında, Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE), Basra Körfezi’nde yer alan Dubai’de, yaklaşık 100 bin kişinin kayıt yaptırdığı 28. İklim Tarafları Konferansı (COP28) gerçekleşti. Konferansı diğerlerinden ayıran özellikler; yüksek katılım, sağlanan lojistik imkanlar, yaklaşık 15 bin sivil toplum kuruluşu (STK) ve yaklaşık 1400 basın kuruluşunun etkinliği izlemesi olarak belirtiliyor. Konferansın; tematik toplantılar, ülkelerin disiplinler ve sektörler arası işbirliğini ve uluslararası ilişkilerini ortaya koymayı amaçlayan oturumlar, sergiler ve diğer yan etkinliklerle zenginleştiği görüldü.

Bütün bu sayılar, tanımlamalar başka kaynaklarda farklı verilmiş olabilir ve COP28 ile ilgili çok sayıda yorum da yapılmış veya yapılmaya devam ediyor olabilir. Aslında; bir halk sağlığı doktoru ve iklim değişikliğinin sağlık etkilerini, etkilenebilirliği ve riskleri analiz eden, politika oluşturan bir uzman olarak bunlar benim için çok can alıcı değil. En can alıcı nokta; ülkelerin iklim değişikliğine yönelik bakış açılarının belirsizlik-endişe-kabullenme-ciddiyet-eylem çabası-krizden kaçınma trendinde “eyleme geçmek şarttır” noktasına gelmesi. COP28 sonuç bildirgesinin, her konferansta olduğu gibi, son gün yayımlanamaması, tekrar tekrar, yeni ve yeniden hazırlanması bunun en somut göstergesi. Gelişmeler, iklim ve sağlık ilişkisinin farklı paydaşların bulunduğu bir ortamda gündeme gelmesine vesile olduğu ve somut bir iklim ve sağlık bildirisi ile sonuçlandığı için ümit verici. Sadece COP28 iklim ve sağlık bildirisi değil; gıda, tarım ve azaltım boyutunda alınan kararlar ve taahhüt belgeleri de sağlığın sosyal belirleyicileri kapsamında önemli ve dikkatle değerlendirilmeli.

Bildiri İklim-Sağlık Çalışmalarına Yön Verecek

“İklim krizi sağlık krizidir” tanımlaması ile COP28’in sağlığı önceleyen bir zirve olacağı vurgulandı. 1996 yılından bu yana katıldığım iklim değişikliği ve sağlık toplantılarının ve müzakerelerinin elle tutulur en önemli dönüm noktaları şunlar: COP24’te başlayan sağlığın iklim değişikliğinin etkilerinden korunmasında ikiz eylemin önemi, COP25’te yayımlanan dünyanın iklim ve sağlık ilişkisinde zayıf karnesine yönelik araştırma sonuçları, COP26’da ilk kez iklim değişikliği sağlık programının tanıtılması, İklim ve Sağlık Konusunda Dönüştürücü Eylem İttifakı (ATACH), sağlık stantlarının açılması, sıfır pişmanlık ve geride kimseyi bırakmama taahhütleri, COP27’de etkilenebilirliği yüksek gruplara yönelik ayrıntılı sunumlar, Lancet Geri Sayım ekibinin hazırladığı raporlar. COP28 İklim ve Sağlık Bildirisi, COP28 Sağlık Günü de tarihte yeni dönüm noktaları olarak yerlerini aldı.

COP26’da “İklim değişikliğinin hızından daha hızlı değişen bir halk sağlığı yaklaşımı” başlıklı sunumumla Türkiye etkinlik alanında yer almıştım. Sunumumda da vurguladığım gibi; iklim değişikliğinde sağlık merkezde yer almalı; sağlığın iklim belirleyicileri üzerinden halk sağlığı erken uyarı sistemi, izleme, değerlendirme ve uyum eylemleri gerçekleştirilmeli. İklim değişikliği çalışmalarında sağlık sektörel çerçeveye sıkışamaz; asla sosyal sektör altında bir bölüm olamaz. Her bir sektörün ana başlığı sağ-lık olmalı. Sağlığı geliştiren sektörel iklim değişikliği azaltım ve uyum politikalarına, strateji ve eylem planlarına ihtiyaç var. Hazırlanacak olan iklim risk analizlerinde ve gelecek senaryolarında veri katmanlarının en üstüne sağlık verileri eklenmeli ve kümülatif etken-tehlike-etki değerlendirilerek gerçek risklere ulaşılmalı.

COP28 İklim ve Sağlık bildirisi, “Halk sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri minimize etmek için Paris Anlaşması ve UNFCCC süreçleri kapsamındaki sağlık konularının bütünleştirilmesi ve Dünya Sağlık Örgütünü de içerecek şekilde ilgili ve uygun olan küresel sağlık çalışma programlarında iklim değişikliği konularının yaygınlaştırılması” ve “İklim ve Sağlık Konusunda Dönüştürücü Eylem İttifakı (ATACH) girişimi de dahil olacak şekilde sağlık ve iklim değişikliği alanında ulusal ve çok taraflı işbirliğini güçlendirmek ve sinerji oluşturmak için farklı düzeylerden bakanlıklar ve paydaşlarla düzenli olarak bir araya gelinmesi” ve “Ulusal Katkı Beyanları’nın, uzun vadeli düşük seragazı emisyonu geliştirme stratejilerinin, ulusal uyum planlarının ve uyum iletişimlerinin bir sonraki turunun tasarlanmasında sağlığın uygun şekilde dikkate alınması” taahhütleri değerlidir ve iklim-sağlık çalışmalarına yön verecektir.

Uyum Eylemlerine Hızla Başlanmalı

Halk sağlığının iklim değişikliği karşısında güçlenebilmesi ve dirençli hale gelebilmesi uyum eylemlerinin bugün başlamasına bağlı. İklim değişikliği ikiz eylemlerle devam ediyor: “Azaltım ve Uyum”. COP28’in ilkleri barındırması sonucu bu eylemlere “Kayıp ve Zararın İzlenmesi ve Finansmanı” eklenmiş oldu. 1,5 derecede kalmaya çalışmanın ne kadar zor olduğunu görerek ve tek sağlık bakış açısı ile gezegenin sağlığına odaklanmanın önemi ortaya çıktı. Gezegen, kıta, bölge, ülke, şehir, mahalle, hane ve nüfuslar… İklim değişikliğinden etkilenecek alanlardan hangisini merkeze koyarsak onun çevresinde sağlıklı bir iklim yaratmak zorundayız. Ve tüm bu alanların direncini artırmak ve yaşanan değişimlere uyum sağlamak üzere hızla uyum eylemlerine başlamalıyız/başlananları hızla kontrol edip, başarısızlık derecesini ölçmeli ve yöntemimizi geliştirmeliyiz.

Türkiye, iklim ve sağlık alanında 2010 yılında başladığı çalışmalarına 2015 yılında yayımladığı strateji ve eylem planı ile önemli bir imza attı: “İklim Değişikliğinin Sağlık Üzerine Olumsuz Etkilerinin Azaltılması Ulusal Programı ve Eylem Planı”. 2019 yılından itibaren de revizyon çalışmalarına başladı. Pandemi dönemi ve afet dönemleri çalışmaları yavaşlatsa da; “Health and climate change: country profile 2022: Türkiye” yayımlandı. Türkiye’de İklim Değişikliğine Uyum Eyleminin Güçlendirilmesi Projesi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı (ÇŞİDB) ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye Ülke Ofisi (UNDP Türkiye) işbirliği ile 9 Ekim 2019’da başladı. UNDP Türkiye sağlık sektörü uzmanı olarak halk sağlığının karşı karşıya kalabileceği iklim sinyalleri, tehlikeler, etkileri, maruz kalma düzeyi, etkilenebilirlik ve risk analizleri, ulusal ve yerel düzeyde iklime uyum strateji ve eylem planı çerçevesi, uygulama planlarının hazırlanmasında çalıştım. Sevgili öğrencim ve şu an halk sağlığı uzmanı olarak sahada idari görevleri olan Dr. Esra Çelik ile birlikte “Yerel İklim Değişikliği Planlamaları Aracılığıyla Sağlığı İklim Değişikliklerinden Koruma Kılavuzu” hazırladık. Bunlar yalnızca bazı örnekler. Türkiye COP28 iklim ve sağlık bildirisinde yer alan “sağlığın uygun şekilde dikkate alınması” için gerekli çalışmaları yaptı ve yapmakta… Örnek olabiliriz. Şimdi, şehirlerimizde yerel iklim ve sağlık uyumu eylem planlarının çalışmalarına başlamalıyız.

Bu yazı ekoIQ’nün 109. sayısında “Sağlık, Bir Sektör Tanımlamasına Sığmayacak Kadar ‘Her Şeydir’” başlığıyla yer almaktadır. 

EkoIQ Editör