#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

İklim Krizini Biliyoruz ve Endişeliyiz!

İklim Haber ve KONDA Araştırma tarafından gerçekleştirilen “Türkiye’de İklim Değişikliği ve Çevre Sorunları Algısı 2021” sonuçlarına göre, yurttaşların sadece %25’inin Paris Anlaşması ve %17’sinin Türkiye’nin 2053 yılı net sıfır emisyon hedefine dair bilgisi var. İklim krizini biliyoruz ve endişeliyiz, ancak siyasi kutuplaşma bu konuda da etkili!

İklim Haber ve KONDA Araştırma Türkiye kamuoyunun iklim değişikliği algısını ölçmek ve giderek derinleşen iklim krizi hakkındaki görüşlerini öğrenmek için dördün anket çalışmasını gerçekleştirdi. Türkiye çapında 3634 kişi ile yüz yüze yapılan anket, Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı Meclis onayından geçirdiği ve aşırı hava olaylarının sebep olduğu yangın ve sel baskını gibi afetlerin şiddetlendiği bir dönemde iklim değişikliği algısını ele aldı.

İklim değişikliğinin temel nedenine dair insanların ne düşündüğünü anlamaya çalışan “İklim değişikliğine dair düşüncenizi şimdi okuyacaklarımdan hangisi daha iyi açıklıyor?” sorusunu, katılımcıların %75’i “İnsan faaliyetlerinin sonucudur” şeklinde yanıtlarken, %25’i ise “Doğal bir süreçtir” şeklinde cevapladı. Geçtiğimiz yıl katılımcıların %71,4’ü iklim krizinin insan faaliyeti sonucu olduğunu düşünüyordu. İnsan faaliyetleri ile iklim krizi arasındaki bağ konusunda yurttaşların farkındalığının biraz daha arttığı söylenebilir.

KONDA Araştırma aynı zamanda, iklim değişikliğinin Türkiye’de toplumun neredeyse dörtte üçünün endişelendiği bir konu olduğunu gözler önüne serdi. Ankete katılanların %42’si “Endişeliyim” cevabını verirken, “Çok endişeliyim” diyenlerin oranı ise %24 oldu. Sonuçlar ayrıca, katılımcıların %58’inin iklim krizinin pandemiden daha büyük bir kriz olduğunu ve daha büyük bir tahribata yol açacağını düşündüğünü gösterdi. %35’i iklim krizinin ciddi ama koronavirüs krizi kadar acil olmadığını beyan etti. %7’si ise iklim krizi diye bir şey olmadığını ifade etti. 2020’deki araştırma sonuçları (%6,5) ile kıyaslanacak olursa, krizin olmadığını savunanların neredeyse aynı oranda kaldığı görülüyor. Pandeminin daha güncel ve çok konuşulduğu zamana göre, iklim krizinin daha büyük bir kriz olduğunu savunanlar artmış durumda.

Yurttaşlara, ekonomideki toparlanmayı sağlamak için hangi sektörlere yatırım yapılması gerektiği sorusu da yönlendirildi. Toplumun %69’una göre, tarım ekonomik toparlanmada en büyük payı almalı. İnşaat %15 ile, otomotiv ise %24 ile en düşük oranı alan iki sektör olarak tercih edildi.

Ne Paris Anlaşması ne de Net Sıfır Emisyon Hedefi Hakkında Yeterli Bilgi Var

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de geçtiğimiz yıl aşırı hava olayları şiddetini ve sıklığını artırdı. “Türkiye’de son yıllarda görünen sel, fırtına, aşırı sıcaklık ve kuraklık gibi düzensiz hava olaylarında iklim değişikliğinin rolü olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna katılımcıların %77’si “Evet” şeklinde yanıt verdi. Bu oran 2019 yılında yapılan çalışmada ise %71’di. Geçtiğimiz yaz yaşanan orman yangınları nedeniyle ankete katılanlara yangınların sebepleri sorulduğunda ise toplumun sadece %14’ü “iklim değişikliği” yanıtını verdi. Yangınlara terör faaliyetlerinin sebep olduğunu söyleyenler %36 ile bu soru içerisinde en yüksek orana sahipken, %27’si yangınların yanan orman alanlarını imara açma isteği nedeniyle çıktığını ifade etti.

Anketin sonuçlarını yorumlayan Prof. Dr. Doğanay Tolunay, iktidar seçmenlerinin ağırlıklı olarak orman yangınlarının terör örgütlerince çıkarıldığını düşündüğünü söyledi: “Muhalefet seçmenlerinde ise ormanların imar için yakıldığı görüşü hakim. Bu cevapların ilginç olmasının nedenlerinden biri bugüne kadar yanan orman alanlarının imara açıldığı tek bir örnek olması. Yine Orman Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre 2013-2020 yılları arasında çıkan toplam 22 bin yangından sadece 47’sinin (% 0,2’si) çıkış nedeninin terör faaliyeti ya da yıllık olarak çıkan ortalama 2730 orman yangınının sadece altısının terör örgütlerince çıkarıldığı resmi verilerde yer alıyor. Bu net bilgilere rağmen toplumda hâlâ yangınların terör faaliyetleri sonucu çıktığına inanılması gerçekten düşündürücü. Özellikle İçişleri ya da Adalet Bakanlığı gibi orman yangınlarını soruşturmakla yükümlü bakanlıklardan bu konuda hiçbir açıklama yapılmaması, ormanların terör örgütlerince yakıldığı düşüncesinin yayılmasında etkin oldu denilebilir. Bilerek ya da bilmeyerek suskun kalınması aslında gelecekte iklim değişikliğine bağlı olarak sayısının, şiddetinin ve etki alanının artacağı öngörülen orman yangınlarının önlenmesinin önünde bir engel oluşturuyor”.

“Partizanlık İklim Krizi Mücadelesinde Büyük Bir Engel Yaratabilir”

Türkiye, 2021’in sonlarına doğru önce Paris Anlaşması’nı Meclis’te onaylamış, ardından net sıfır karbon emisyonu hedefini 2053 yılı olarak açıklamıştı. Bu gelişmeler üzerine, ankete katılanlara yöneltilen “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı 2053 yılı için net sıfır emisyon hedefi hakkında bilginiz var mı?” sorusuna %83’lük bir kesim herhangi bir bilgisi olmadığı cevabını verdi. Sıfır karbon emisyonu hedefi konusunda bilgi sahibi olmak üzerinden parti seçmenlerinin onay durumuna bakınca bütün partilerde bilgisi olan grupların bu hedefi daha fazla onayladıkları görülebiliyor.

Benzer bir cevap başka bir soruda daha ortaya çıktı. “Paris İklim Anlaşması hakkında bilginiz var mı?” sorusuna toplumun sadece dörtte biri “Evet” cevabını verdi. Anlaşmayı bilenlerin oranıyla meclisin bu anlaşmayı onayladığını bilenlerin oranı ise neredeyse aynı. Halkın %76’sı, Paris Anlaşması ve anlaşmanın Meclis tarafından onaylandığını bilmiyor. Ancak anlaşma hakkında bilgi sahibi olanların içerisinde mecliste kabul edildiğini bilenlerin oranı %71.

KONDA Araştırma yaptığı çalışmanın sonuçlarını yorumlayan İklim Haber Yayın Yönetmeni Barış Doğru, ülkede sürekli kışkırtılan toplumsal kutuplaşmanın en sonunda, iklim ve çevre konularına yönelik bakışta da kendisini göstermeye başladığını söyledi. İklim kriz konusundaki farkındalığın ve endişenin geçtiğimiz seneye göre yine arttığı ve dünya ortalamalarının çok üstüne çıktığını söyleyen Doğru, “Ancak orman yangınlarının nedenleri konusundaki bölünmüşlük kötü bir işaret. İnsanlar konuya objektif bakmakta ve bilimi dinlemekte zorlanıyor. Partizanlık, önümüzdeki günlerde iklim krizi mücadelesi konusunda daha büyük bir engel yaratabilir” şeklinde konuştu.

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

EkoIQ Editör