#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

İklim Riskleri “Hak Ettiği” İlgiyi Görmüyor

2024 Global Yetenek Trendleri Araştırması’nın sonuçlarına göre, enflasyon gibi yakın vadeli kaygılar yöneticilerin üç yıllık planlarını büyük ölçüde etkiliyorken siber ve iklim gibi daha uzun vadeli riskler hak ettiği ilgiyi görmüyor.

Profesyonel hizmetler sunan Mercer tarafından dünya ölçeğinde 12.000’den fazla üst düzey yönetici, İK lideri, çalışan ve yatırımcının görüşleri alınarak hazırlanan 2024 Global Yetenek Trendleri Araştırması’nın sonuçları açıklandı.

Araştırma, 2024 yılında iş dünyasını ileriye taşıyacak gelişmeler konusunda üst düzey yöneticiler ile insan kaynaklarının görüşleri arasında önemli farklılıklar olduğunu ortaya koyuyor. İşverenlerin bu yeni dönemde başarılı olmaya yönelik adımlara öncelik verdiğini gösterirken çalışanların ise gelişen teknolojinin etkilerini anlamakta geciktiğine işaret ediyor.

Yöneticilerin %74’ü Endişeli!

Araştırmanın sonuçlarına göre, üretken yapay zekanın hızlı gelişimi, iş gücü verimliliğinin artırılması konusundaki umutları artırdı. Yöneticilerin %40’ı yapay zekadan %30’dan fazla kazanım sağlanacağını öngörüyor. Bununla birlikte araştırmaya katılan yöneticilerin %58’i teknolojinin, şirketlerin çalışanlarını eğitebileceğinden daha hızlı ilerlediğine inanıyor. %47’si mevcut yetenek modeliyle bu yılki talebi karşılayabileceklerine inanıyor.

İşin geleceği için sürdürülebilir bir yol bulmada zorluklar öne çıkıyor. Yöneticilerin %74’ü yeteneklerinin dönüşüme uyum sağlama becerileri konusunda endişe duyuyor. İnsan kaynakları liderlerinin %28’i insan-makine işbirliğinin başarılı olacağı konusunda oldukça emin. Bu konuda yüksek büyüme oranına sahip şirketlerin halihazırda hayata geçirmiş oldukları gibi, daha çevik olmanın yolu, beceri odaklı yetenek modellerinden geçiyor.

İşverenler İlerleme Kaydetmeli

Araştırmaya göre, 2023 yılında işverenlere duyulan güven, 2022 yılına kıyasla (tüm zamanların en yüksek seviyesi) düşüş gösteriyor. İşverene duyulan güvenin, çalışanların enerjisi, gelişme arzusu ve organizasyonda kalma istekliliği üzerinde büyük bir etkisi olması nedeniyle mevcut durum endişe verici. İşverenlerinin kendileri ve toplum için doğru olanı yapacağına güvenen çalışanların, güçlü bir amaca sahip olduklarını, aidiyet kurduklarını ve değerli hissettiklerini söyleme olasılıkları iki kat daha yüksek.

Çalışanların neredeyse yarısı gurur duyabilecekleri bir kurumda çalışmak istediklerini ifade ediyor. Bazı şirketler sürdürülebilirlik çalışmalarına ve “İyi Çalışma” ilkelerine öncelik vererek buna yönelik adımlar atıyor. Çalışanların şirkette kalma niyetini belirleyen faktörlerin başında %34 ile adil ücret, %28 ile gelişim fırsatları yer alıyor. İşverenlerin önümüzdeki yıl ücret eşitliği, şeffaflık ve kariyer fırsatlarına eşit erişim konularında daha fazla ilerleme kaydetmesi gerekiyor.

Kadınların ve Azınlıkların Temsili

Dünya genelinde çalışanlar, aidiyet duygusunun aldıkları sorumluluklarda ve performanslarındaki gelişmelere yardımcı olduğunu açıkça belirtiyor. Ancak insan kaynakları liderlerinin yalnızca %39’u kadınların ve azınlıkların şirketlerinin liderlik ekibinde iyi temsil edildiğini söylüyor. Yalnızca %18’i son dönemdeki eşitlik, çeşitlilik ve kapsayıcılık çabalarının temel çeşitlilik gruplarının şirkette kalma sürelerini artırdığını söylüyor. Araştırmaya katılan çalışanların %76’sı yaş ayrımcılığına tanık olduklarını belirtiyor. Bu zorluklar devam eden yetenek açığıyla birleştiğinde, kapsayıcılığa ve çalışanların ihtiyaçlarının karşılanmasına daha fazla önem verilmesinin tüm çalışanların gelişimine yardımcı olacağı görülüyor.

İklim Riski Hak Ettiği İlgiyi Görmüyor!

Araştırmaya göre, risk azaltmaya yönelik son yatırımlar meyvesini verdi. Yöneticilerin %64’ü şirketlerinin öngörülemeyen zorluklara dayanıklı olabileceğini söylüyor. Bu oran iki yıl önce %40’dı. Enflasyon gibi yakın vadeli kaygılar yöneticilerin üç yıllık planlarını büyük ölçüde etkiliyorken siber ve iklim gibi daha uzun vadeli riskler hak ettiği ilgiyi görmüyor.

Bireysel dayanıklılık oluşturmak, kurumsal dayanıklılık kadar hayati önem taşıyor. Çalışanların %82’si bu yıl tükenmişlik duygusu yaşayacaklarından endişe ediyor. Çalışanların refahı için işin yeniden tasarlanması bu riski azaltmak açısından kritik önem taşıyor. Hızlı büyüyen şirketlerin (2023’te gelir artışı %10 veya daha fazla olan) %51’i bunu zaten yapmışken, daha düşük hızda büyüyen şirketlerde bu oran yalnızca %39’da kalıyor.

Yeni Teknoloji Çözümleri

Yöneticilerin %58’i şirketlerinin çalışanlarını yeni teknolojileri benimsemeye teşvik etmek için yeterince çaba göstermediğinden endişe ediyor. İnsan kaynakları liderlerinin %67’si işi dönüştürmeden yeni teknoloji çözümlerini uyguladıklarına dair endişelerini paylaşıyor. Çalışan deneyimi bu yıl insan kaynaklarının en büyük önceliği. Başarılı çalışanların, işverenlerinin yeteneklerini en iyi şekilde ortaya çıkaracak iş deneyimleri tasarladığını paylaşma olasılıklarının 2,6 kat daha fazla olması önemli bir nokta olarak görülüyor.

İnsan kaynakları işin herkes için daha iyi hale getirilmesinde kritik bir rol oynuyor. Ancak insan kaynaklarının dijital ve risk liderleriyle birlikte çalışarak ihtiyaç duyulan değişimi gereken hızda gerçekleştirme zorunluluğu da artıyor. Organizasyonun ve çalışanların beklentilerini karşılamak için bu yıl şirketlerin %96’sı, silolar arası hizmet sunmaya ve dijital çalışma yöntemlerine öncülük etmeye odaklanan insan kaynakları fonksiyonlarını yeniden tasarlamayı planlıyor.

Sürdürülebilir Değer Yaratmada Güven ve Adalet Ortamının Teşviki

Araştırmada bu yıl ilk kez kurumsal yetenek stratejilerinin yatırım kararlarını nasıl etkilediğine dair varlık yöneticilerinden de bilgi toplandı. Yöneticilerin %89’u çalışan bağlılığını şirket performansının önemli bir etkeni olarak görüyor. %84’ü çalışanların tükenmişliği sonucunda iş gücü devir hızının artması durumunun şirket değerine zarar vereceğini düşünüyor. Yatırımcılar ayrıca güven ve adalet ortamını teşvik etmenin önümüzdeki beş yıl içinde gerçek ve sürdürülebilir değer yaratmadaki en önemli faktör olduğunu söylüyor.