Hükümet, Birleşik Krallık’taki tüketicilerin orman ürünlerine olan talebe bağlı ormansızlaşmanın önlenmesine yardımcı olmak için tasarlanan önerileri açıkladı. Hükümet, İngiliz tüketicilerden dünya çapında sürdürülemez ormansızlaşma oranlarına katkıda bulunduğu düşünülen ürünlere gelen talebi kısma çabalarını artırmaya çalışırken yeni yasalar da İngiliz şirketlerini tropik bölgelerde yasadışı olarak tahrip edilmiş arazilerden elde edilen ürünleri kullandıkları için para cezasına çarptıracak.
Haber: Toby Hill
Çeviri: S. Sena Akkoç
Bugünden itibaren istişareye açılan yasa, soya, hurma yağı, kakao, sığır eti ve deri gibi önemli tarımsal ürünleri kapsayacak. Öneriler uyarınca, Birleşik Krallık’ta faaliyet gösteren daha büyük işletmeler, bu malların kökenleri hakkında bilgi yayınlayarak ve ormanlar ile diğer doğal ekosistemleri koruyan yerel yasalara uygun olarak üretildiklerini göstererek tedarik zincirlerinde durum tespiti yapmak zorunda kalacaklar.
Çevre, Gıda ve Köy İşleri Bakanlığı, bu yasaya uymayan işletmelerin daha sonraki bir tarihte belirlenecek olan para cezalarına tabi olacağını söyledi.
Uluslararası çevre bakanı Lord Goldsmith, istişareyi başlatırken “Hepimiz dünyanın en değerli ormanlarının çoğu kez yasadışı olarak tahrip edildiği yıkıcı resimleri gördük ve hareket etmemeyi, ülke olarak göze alamayız. Satın aldığımız ürünler ile daha geniş çevresel ayak izleri arasında son derece önemli bir bağlantı var. Bu nedenle hükümet bugün, yerel kanunlarla Birleşik Krallık’taki işletmelerin yerel standartlara uygun olarak yetiştirilmeyen malları kullanmasını yasadışı hale getirecek yeni tedbirler konusunda danışmanlık yapıyor” dedi.
Son yıllarda, özellikle tropikal bölgelerdeki ormansızlaşmanın, iklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik kaybının başlıca küresel itici gücü haline geldiği görülüyor. Son 50 yılda dünyanın en büyük yağmur ormanı Amazon’un neredeyse beşte biri yok edildi. Dünya Bankası istatistikleri, 1990 ile 2016 yılları arasında, Güney Afrika’dan daha büyük bir alan olan 1,3 milyon kilometre karelik ormanın kaybedildiğini gösteriyor.
Bazı ülkelerde ormansızlaşma hızı azalsa da genel tahribat alanı yalnızca 2019’da, 119.000 kilometrekarelik orman kaybıyla hızlandı ve bu da her altı saniyede bir futbol sahası kadar yağmur ormanının yok olması anlamına geliyor.
Bu tür aşırı tahribatlar, ormansızlaşmanın şu anda küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık %11’ini oluşturması anlamına geliyor. 2018’de, BM’nin çevre, kalkınma ve tarım şefleri, “ormanların, karbon emisyonu ve depolaması konusundaki benzersiz kapasiteleri sayesinde iklim değişikliğine karşı küresel mücadelede önemli ve zorunlu bir eylem cephesi olduğunu” belirten ortak bir bildiri yayınladı. Ormansızlaşmayla mücadele etmenin ve zarar görmüş ormanları eski haline getirmenin, iklim krizinin çözümünün %30’unu sağlayabileceğini hesaplandı.
Orman tahribatının büyük çoğunluğu, ister soya, palmiye yağı, kakao veya kauçuk için tarlalar veya sığır eti ve deri için otlaklar olsun, tarımsal ürünlere yer açmak için yapılıyor. Tropikal ormansızlaşmanın yaklaşık %80’i tarımsal üretimle bağlantılı. AB’nin hesaplarına göre bunun çoğu, emtialara bağlı küresel ormansızlaşmanın yaklaşık %10’unu oluşturan AB ve Birleşik Krallık’ın tüketimi ile denizaşırı ürün talebinden geliyor.
WWF tarafından yapılan yeni bir ankete göre bu şaşırtıcı gerçek, İngiliz kamuoyu tarafından özümsendi ve halkın %67’si, hükümetin küresel ormansızlaşmayla mücadele etmek için daha fazlasını yapması için istekli. ankete katılanların %81’i, araştırmacılara İngiltere’ye ithal edilen ürünlerin menşei konusunda daha fazla şeffaflık olması gerektiğini söylerken; %73’ü, İngiltere’nin çevreyi koruyamayan ülkelerle ticareti durdurması gerektiğini söyledi.
Ancak bazı kampanyacılar, yeni yasanın yeterince ileri gitmediğini savundu. Greenpeace, sadece yerel yasalara uymaya çağırmanın ormansızlaşmayı durdurmak için yetersiz olduğunu iddia ederek Defra’nın önerisini “ciddi şekilde kusurlu” olarak nitelendirdi.
Greenpeace Birleşik Krallık orman kampanyacısı Elena Polisano, “Brezilya’da Başkan Bolsonaro’nun, tarımın Amazon yağmur ormanları pahasına genişlemesini savunduğunu gördük. Birleşik Krallık hükümeti ve Birleşik Krallık endüstrisi proaktif olarak, evlerde ve orman bölgelerinde doğal ekosistemlerin restorasyonu da dahil olmak üzere doğayla çalışan gıda sistemlerine adil bir geçişi desteklemeli” dedi.
Ancak önde gelen markaların tedarik zincirlerinde sıfır ormansızlaşma çabalarını destekleyen taahhütlerinin artmasına rağmen tedarik zincirlerindeki yasadışı ormansızlaşmayla mücadele, Birleşik Krallık şirketleri için büyük bir zorluk olmaya devam ediyor. Son birkaç yılda çok uluslu şirketler, tedarik zincirlerine giren yasadışı ormansızlaşma ile bağlantılı ürünlerin risklerini azaltmak için tasarlanmış sürdürülebilir sertifikasyon girişimlerini ve uydu izleme projelerini desteklemek için bir araya geldi. Ancak net ormansızlaşmayı sona erdirmek için kapsamlı hedefler gözden kaçırılıyor gibi görünüyor ve şirketler, tedarik zincirlerindeki malların yolunu izlemeye çalışırken önemli teknik zorluklarla karşılaşmaya devam ediyor.
Tüm orman dönüşümünün önemli bir kısmının yasadışı olduğu düşünülürken, kapsamlı bir analiz tropikal ormansızlaşmanın %49’unun ticari tarım için yasadışı orman tahribatının sonucu olduğunu tahmin ediyor. Başka bir araştırma, AB ve Birleşik Krallık’ın tropik bölgelerde yasadışı olarak ormandan arındırılmış arazide yetiştirilen soya, sığır eti, deri ve hurma yağından her yıl 6 milyar euro ithal ettiğini ortaya koydu.
Bu zorluklara yanıt olarak Birleşik Krallık hükümeti, geçen yıl bağımsız bir görev gücü olan Küresel Kaynak Girişimini kurdu ve Birleşik Krallık’ın tedarik zincirlerinin etkisini azaltmaya nasıl yardımcı olabileceğini düşündü. Önerileri arasında, İngiltere şirketlerinin yasadışı ormansızlaşmadan kaynaklanan malların tedarik zincirlerine girmesini engellemesini zorunlu kılan mevzuat vardı.
Görev Gücü başkanı Sir Ian Cheshire, “Hükümetin Küresel Kaynak Girişimi’nin temel önerilerinden birine yanıt verdiğini görmekten çok memnunum. İngiliz tüketiciler her gün dünyanın en değerli ormanlarının kaybına katkıda bulunan yiyecek ve diğer ürünleri satın alıyor. İklim değişikliğiyle mücadele etmek, salgın hastalık risklerini azaltmak ve dünyadaki en yoksul insanların geçim kaynaklarını korumak istiyorsak, bu etkiyi azaltmanın yollarını bulmalıyız” dedi.
Yeni yasayla ilgili istişare altı hafta sürecek.
Haberin aslına buradan ulaşabilirsiniz.