#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

İnsan Müdahalesi ve İklim Krizi Fil Neslini Tehdit Ediyor

Kaçak avcılık tehdidine, yaşam alanlarının yok edilmesine ve esaret altında tutulmalarına dikkati çekmek amacıyla 2012’den bu yana 12 Ağustos, Dünya Fil Günü olarak kutlanıyor.

Uluslararası Doğayı Koruma Birliği’nin (IUCN) Tehdit Altındaki Türler Kırmızı Listesi’nde bulunan fillerin azalan popülasyonuna dikkati çekmek için 2012 yılından bu yana 12 Ağustos günü, Dünya Fil Günü olarak kutlanıyor.

Birliğin 2016 yılında yayımladığı Afrika Fili Durum Raporu‘na göre, 2006-2016 yılları arasında, kıtada yaşayan fil sayısı 111 bin azalarak 415 bine geriledi. Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nın verilerine göre ise yüzyılın başında 100 bin civarında olan Asya fillerinin sayısı günümüzde 50 bine kadar düşmüş durumda.

Popülasyon için Büyük Sorunlar

Dünya Fil Günü dolayısıyla AA muhabirine konuşan IUCN üyesi ve yaban hayatı biyoloğu Dr. Deniz Mengüllüoğlu, günümüzde Afrika savan fili, Afrika orman fili ve Asya fili olmak üzere üç fil türünün bulunduğunu belirtti. Dr. Mengüllüoğlu; dengesiz yağış rejimleri, kuraklıklar ve habitatlardaki değişimlerin fil popülasyonu için büyük sorun oluşturduğunu vurgulayarak “Fillerin yok olması besin zincirinin kopması ve fillere bağımlı olan ekosistem tiplerinin ekolojik fonksiyonlarını ve tür çeşitliliğini kaybetmesi anlamına geliyor” dedi.

Afrika savan filinin IUCN’in kırmızı listesinde tehlikede, Afrika orman filinin ise kritik derecede tehlikede kategorisinde yer aldığını söyleyen Dr. Mengüllüoğlu, evcilleştirilebilen tek fil türü olan ve geçmişte Mezopotamya’dan başlayarak Java’ya kadar dağılım gösteren ancak şu an Hindistan ve Sumatra arasında çok parçalı halde yaşayan Asya filinin de aynı listede tehlikede kategorisinde bulunduğunu anlattı.

“Ekolojik Mühendis Rolündeler”

Fillerin bulundukları habitat ve ekosistemlerde ekolojik mühendis rolünde olduklarının altını çizen Dr. Mengüllüoğlu, “Habitatları yıkıp yeniden inşa ediyor, yüzlerce türden bitki tohumunu uzak noktalara taşıyor, diğer yüzlerce canlı türü için yaşayacak ortam hazırlıyor ve ayrıca kurak dönemlerde yaşam kaynağı olan su sağlıyorlar. Afrika savan filleri onlarca türden ve sayıları milyonlarla ifade edilen antiloplar, zebralar, kemirgenler, kuşlar, sürüngenler, böcek türleri ve bunların avcıları olan yüzlerce türden etçil canlı için yaşayacak ortam oluşturuyorlar. Kendilerinin yaptığına ek olarak bu türleri de ortama çekerek doğal gübreleme, tohumlama, otlama gibi faaliyetleri artırdıklarından çok zengin bir sistem meydana getiriyorlar” şeklinde konuştu.

Dr. Mengüllüoğlu, Afrika orman filleri ve Asya fillerinin tohum taşımaya ek olarak ormanlarda hayvan otobanları denebilecek yollar, dinlenme ve otlama noktaları olan geniş orman içi açıklıklar oluşturduklarını sözlerine ekledi. Ayrıca, bu yol ve açıklıkların yüzlerce farklı tür tarafından besin, su ve hatta yaşam için çok önemli olan tuz ve minerallere ulaşabilmek amacıyla kullanıldığını, böylelikle yüksek tür çeşitliliği ve kompleks bir besin zincirinin desteklendiğini vurguladı.

“Bir Doğal Besin Zinciri ve Biyoçeşitlilik Çöküşü Yaşanıyor”

Fil nüfusunun azalmasındaki en önemli etkenleri fil dişi amaçlı kaçak avcılık ve fillerin yaşam alanlarının yok olması şeklinde sıralayan Mengüllüoğlu, “Savanların çoğunda su varlığının izin verdiği şekilde tarım ya da hayvancılık yapılıyor. Bu da daha fazla insan-yaban hayatı çatışması demek. Geçmişte kurak ve yağışlı dönemlere göre göç eden antilop sürüleri sürekli aynı yerde evcil otlatma sebebiyle verimsizleşen bu bölgelere gelmeyi tercih etmiyorlar. Aşırı evcil otlatması ve rekabet sebebiyle habitatlar zenginlik ve verimliliğini yitiriyor, yabani otçul popülasyonları azalıyor. Aslan, pars, çita ve benekli sırtlan gibi büyük etçil türleri evcil türlere yöneliyorlar ve sonları öldürülmek oluyor. Korunmayan ve fil varlığı biten bu tip alanlarda tam anlamıyla bir doğal besin zinciri ve biyoçeşitlilik çöküşü yaşanıyor” dedi.

“Küresel İklim Değişikliği Göçe Zorluyor”

Küresel iklim değişikliğinin filleri göçe zorladığını, göç rotalarının ise işlevsiz hale gelebildiğine vurgu yapan Dr. Mengüllüoğlu şunları söyledi:

“Asya’daki ufak korunan alanlarda yaşayan ve göç edemeyen fil sürüleri, süresi uzayan kurak dönemler nedeniyle korunan alanları terk etmek ve milyonlarca insanın yaşadığı yerleşim yerlerinin kenarlarından geçerek tehlikeli göçler yapmak zorunda kalıyor. Geçtiğimiz yıl Çin’in Yunnan bölgesinde yaşayan ve 17 filden oluşan sürünün 500 kilometrelik inanılmaz göçü, dünya gündeminde geniş yer bulmuştu. Göç sebeplerinin tam olarak ne olduğu kestirilemese de araştırmacılar, fillerin korunaklı bir alan bulma umuduyla göç ettiğini tahmin ediyor.”

“Açlık ve Susuzluktan Bitkin Düşüyorlar”

Dr. Mengüllüoğlu, dengesiz ve tahmin edilemeyen yağış rejimleri, bunu takip eden kuraklıklar ve habitatlardaki değişimin özellikle göç edemeyen ve korunan alan adalarına sıkışmış fil popülasyonları için büyük sorun oluşturduğunun altını çizdi. Ve çöl sınırları ve Namibya gibi kurak ülkelerdeki çöllerin vahalarında yaşayan fillerin kuraklıktan en çok etkilenenler olduğunu, açlık ve susuzluk nedeniyle bitkin düşerek öldüklerini, yavrularını kaybedebildiklerini söyledi.

“Yasadışı Avcılık Büyük bir Tehdit”

Mengüllüoğlu son olarak şu uyarılarda bulundu: “Bölgede yaşayan halkın, fillerin göç davranışı hakkında sürekli bilgilendirilmesi ve göç sırasında fillerin durup dinlenme ve beslenmek için kullandığı tarım alanları ve yerleşim yerlerinde yarattıkları zararların hükümetler tarafından karşılanması gerekiyor. Aksi takdirde halihazırda büyük bir tehdit olan yasadışı fil dişi avcılığına kurban gitmeleri ya da tek geçimi tarımsal faaliyetler olan insanlar tarafından öldürülmeleri söz konusu olabilir. Fillerin yaşadığı mutlak koruma bölgeleri ile bunların çevresindeki tampon koruma bölgelerinin genişletilmesi ve insan baskısının azalması; besin ve su kaynaklarının yeterli düzeye yükselmesini sağlayacağından insan nüfusunun yüksek olduğu Güney ve Güneydoğu Asya’da fil göçlerinin ve çatışmanın azalması anlamına gelebilir.”

Doğada Bir Fil;

  • NatGeoWild’ın aktardığı bilgilere göre, fil zıplamayan tek memeli hayvan.
  • Bir dişi fil, 22 aylık süreçle hayvanlar alemindeki en uzun hamileliği yaşıyor.
  • Filler arılardan korkuyor!
  • Afrika fili, yeryüzündeki en iyi koku alan hayvan.
  • Bir filin beyni, insan beyninin yaklaşık olarak beş katı büyüklüğünde…
  • Bir fil günde yalnızca 2-3 saat uyuyor.
  • Yetişkin bir fil, günde ortalama 300 kg yemeğe ve 160 lt suya ihtiyaç duyuyor.
  • Bir fil suyun kokusunu 19 km öteden alabiliyor.
  • Filler insanları kadın ve erkek olarak ayırt edebiliyor.

EkoIQ Editör