#ekoIQ Enerji İş Dallas’a Kadar Geldiyse, Revolution’ın Tam Zamanıdır
Enerji

İş Dallas’a Kadar Geldiyse, Revolution’ın Tam Zamanıdır

“Bu çiftliğe artık tek bir petrol ku­yusu bile açamazsınız. Bu annemin vasiyetidir”.
“Yenilenebilir enerji işine girmeli­yiz”.
Popüler kültür ürünleriyle hayat arasında düşündüğümüzden daha güçlü ve ilginç bağlar var. Basit bir ayna ve yansıma ilişkisi değil bu kuşkusuz ama popüler kültür ürün­lerinin, aynı hiyeroglifler gibi, var olan yaşamın çelişkilerini, kodlarını ve tartışma alanlarını bir kenara yaz­dığını rahatça söyleyebiliriz. Daha açık bir ifadeyle çeşitli dönemlerin şarkılarını, filmlerini, mizah der­gilerini, reklamlarını, daha da ileri gidelim çocuk oyuncalarını, espri­lerini inceleyerek o toplum hakkın­da, derinlemesine bilgiler edinmek mümkün. Sosyal bilimlerde epeydir ayrı bir disiplin haline gelen popü­ler kültür araştırmaları da zaten bu konuyu ele almaktadır.

Girişteki ilk iki cümleye, 70’lerin sonlarının en popüler TV dizile­rinden Dallas’ın 30 yıldan sonra tekrar beyaz ekranda görülmeye başlayan yeniden çevriminde rast­ladım. Dizinin olumsuz karakteri Jr. Ewing’in, oğluyla (Yaşı tutanlar bilir, Türkiye’de bir dönem kötü ki­şilere “Ceyar” denirdi), olumlu ka­rakter kardeşi Bobby Ewing’in oğlu arasında geçen bu yenilenebilir-fosil yakıt tartışması, bana bir şeylerin gerçekten değiştiğinin önemli bir işareti gibi göründü.

Ama sadece Dallas mı? İklim deği­şikliğiyle ilişkilendirmemek için, ya Bloomberg’in dediği gibi “Aptal” ya da kötü niyetli olmak gereken Sandy, tüm Karayipleri ve ABD’yi sallar, milyonlarca kişiyi elektriksiz ve çaresiz bırakırken, elektriksiz bir dünyada yaşamak zorunda kalan insanların hal-i pürmelalini anlatan Revolution dizisi de dünya televiz­yonlarında dönmeye başlamıştı. Ne tesadüf! (Sandy, dizinin promosyon çalışmasının bir parçası olabilir mi:)
Ama zaten işin buralara kadar ge­leceğini, son birkaç yıldır oğlumla beraber seyrettiğim animasyonlar­dan anlamıştım (yoksa öyle keskin gözlerim ve derin örümcek hislerim yok). Çöplükten bir dünyada yapa­yalnız bir robota oğlumla birlikte hüzünlenmemize sebep olan Wall-e’den tutun, alternatif araç yakıtı arayışının neredeyse ana tema ol­duğu Pixar animasyonu Cars 2’ye kadar, çocuklara yönelik hemen he­men tüm filmler aynı şeyi söylüyor (Oyuncak Hikayesi’ndeki tüketim eleştirileri ve çöplük sahneleri, Se­vimli Hayaletler’deki, elektriği ço­cuk ağlamalarından mı, yoksa kah­kahalarından mı üretelim tartışması ve daha sayısız mevzu)…
Yine de ihtiyatlı davranıp, “canım tesadüf olabilir bunlar” diyordum ki… Yine birçok insanı ekran başı­na kilitleyen Amerikan dizilerinden The Walking Dead’de zombilerden (Zombilerin sanayi toplumunun sim­gesel ve duygusal olarak öldürdüğü vatandaşlar olduğunu iddia eden kültür eleştirmenleri de vardır) son kalan insanların kaçarken sığındık­ları araştırma merkezinin enerjisini sağlayan jeneratörlerin yakıtının bitmek üzere olduğunu söyleyen doktor, sözlerini şöyle tamamlıyor­du: Lanet olası fosil yakıtlara bağ­lı her şey”.
Bu yazının başına oturduğum saba­hın akşamında, B sınıfı mı, C sınıfı mı bilemediğim kötü bir korku fil­minde (adı galiba Canavarın Gözü idi), insanları yiyen dev bir kala­marın trajikomik hikâyesinde bir araştırmacı, balıkların azalmasının sebebinin, canavar değil de, “İklim Değişikliği” olabileceğini söyleyin­ce, bu yazıyı yazmak da farz oldu…
Yeni bir dünyaya adım atıyoruz. Po­püler kültürün derin hisleri bunu söylüyor ve inanın, onlar çok seyrek yanılır.
Yazı: Barış Doğru
EKOIQ Dergisi Aralık 2012 Sayı: 24

About Post Author