Henüz tam olarak farkına varmasak da, yapay aydınlatma kaynaklı ışık kirliliği, insan sağlığını ve ekosistemi tahminimizden, daha olumsuz etkiliyor. Kirlilikle mücadele için yola çıkan Uluslararası Karanlık Gökyüzü Hareketi (Dark-Sky Movement) ise sürdürülebilir bir yaşam için dünyadaki durumu sürekli takip ediyor ve aydınlatma sistemlerini doğaya uygun hale getirilmesi için kamuoyu oluşturuyor. Birlik geçtiğimiz günlerde ilk defa Türkiye’den bir firmayı da üyeliğe kabul etti…
Yazı: Özgür Çakır
Bu satırları akşam saatlerinde okuyorsanız, kafanızı kaldırıp gökyüzüne bir bakıverin ve bulutsuz bir gökyüzünde yıldızları seçmeye çalışın. Yıldızlarla dolu bir gökyüzünün keyfine varmak, eğer şehrin göbeğinde yaşıyorsanız artık neredeyse eski bir düş gibi. Gecenin zifiri karanlığı, giderek sarı bir pusun içinde sırra kadem basıyor. Görüp görebileceğimiz, puslu bir ışık ve onun içinde zorlukla seçilebilen birkaç yıldız.
Bunun bir numaralı müsebbibi ise tabii ki yapay ışık. Son 100 yıldır, özellikle de büyük kentlerde gece aydınlatmasının aşırı kullanımı, doğrudan yerden yayılan ve yansıyan yapay ışığın, daha sonra atmosfere toz ve gaz molekül halinde serpilerek gökyüzünde parlak bir arka plan yaratmasına neden oluyor. Bu yapay ışık normalde güneş, ay ve yıldızlar gibi doğal ışık kaynaklarıyla parıldayan gökyüzünü 5-10 kat daha fazla aydınlık hale getirerek ciddi bir ışık kirliliğine yol açıyor.
Işık kirliliğine karşı duyarlılığın hikâyesi ise 30 yıla dayanıyor. ABD’li iki astronom David L. Crawford ve Dr. Tim Hunter, konuya dikkat çekmek amacıyla 1982 yılında Dark Sky Movement yani Karanlık Gökyüzü Hareketi adlı bir inisiyatif kuruyorlar. Daha sonra Uluslararası Karanlık Gökyüzü Birliği haline dönüşen hareket, geceleri dış aydınlatma nedeniyle oluşan kirlilikle mücadeleyi kafaya takmış durumda. Temel amaç, yıldızlarla dolu gökyüzünün değeri hakkındaki farkındalığı artırmak ve dünya çapında ışık kirliliğiyle mücadele etmek.
Karanlığa da İhtiyacımız Var
Birlik, karanlık gökyüzü mücadelesini, sadece yıldızlarla dolu güzel bir gece ambiyansı için değil, bununla da bağlantılı bütünlüklü bir ekosistem mücadelesi olarak da görüyor. Gece karanlığının doğal güzelliği, bir anlamıyla hem binyılların kültürel mirası, sanattan astronomiye kadar önemli bir ilham kaynağı, hem de canlıların gereksindiği bir şey, çünkü yapay ışığın insan sağlığı ve ekoloji üzerindeki etkisi tahminimizden daha büyük. Sadece insan evrimini göz önüne aldığımızda bile, ışığın ve karanlığın eşit etkisine maruz kaldığımızı söyleyebiliriz. Son bir yüzyıl içerisinde artan yapay ışık ise bütün canlı organizmaların günlük ritmini ve hormon dengesini bozmuş durumda.
Mevsimsel ışık döngüsü aslında bütün türler için önemli. Nasıl ışık tüm canlılar için vazgeçilmezse, karanlık da hiç tahmin etmediğimiz kadar önemli. Karanlık Gökyüzü Birliği işte tam da buna dikkat çekiyor.
Birlik, geceleri fazladan maruz kalınan ışığın, insanlarda hipertansiyon, dikkat bozukluğu, obezite, diyabet ve bazı kanser türlerine sebep olduğuna dikkat çekiyor.
Işık kirliliği hayvanları da fazlasıyla etkiliyor. Dünyanın el değmemiş doğal alanlarında bile hayvanların beslenme, üreme ve göç dengelerini altüst ediyor. Örneğin gece avlanan ve yaşayan hayvanlar daha kolay av haline geliyor. Ya da kuşların göç takvimlerindeki değişiklik, yuva yapma ve beslenme şartlarını da değiştiriyor. Bitkilerin çiçeklenme dönemlerinin ve hayvanlara ait bazı davranış kalıplarının ay ışığıyla bağlantılı olduğu düşünüldüğünde, ışık kirliliğinin olumsuz etkisi çok daha iyi anlaşılabilir.
Aslında ışık kirliliği ile mücadele ve çözüm olanakları oldukça basit. Sadece birazcık duyarlılık gerekiyor. Burada da devreye, kaliteli aydınlatma sistemleri giriyor. Karanlık Gökyüzü Birliği’nin verilerine göre, dünyada ışık kirliliği nüfus artışından yüzde dört daha hızlı artıyor. Dış mekân aydınlatması için üretilen elektriğin yüzde 30’u ise gökyüzüne boşa salınıyor. Birliğe göre, kirliliğin en önemli sebeplerinden biri, enerji tasarrufu yapamayan ve de ışık verimliliği hesaplanmadan üretilmiş sokak armatürleri. Bu tip armatürler, sadece ABD’de yıllık 2,2 trilyon dolarlık bir kayba neden oluyor. Bu verilerden yola çıkan birlik, bir yandan konuya duyarlı yasal düzenlemelerin kamu politikalarını ve araştırmaları desteklemeye çalışıyor ve bir yandan da belirli standartlar oluşturulmasına yardımcı oluyor.
Uluslararası Karanlık Gökyüzü Birliği, özellikle dünyanın vahşi doğal alanlarında yapay ışığın zararlarını en aza indirgemek için bilim insanlarından STK’lara ve yetkililere kadar uzanan yaygın bir ağda işbirliği içinde çalışıyor. Hayvanları ve florayı korumak amacıyla da her alandan ekolojistlerle ortak çalışmalar yürütüyor.
Aydınlatmada Büyük Değişim
Karanlık Gökyüzü Hareketi, ayrıca plancılar, çevre grupları ve gönüllülerle beraber, bir kente hem yeterli olacak hem de ekosistemi koruyacak kentsel aydınlatma yöntemlerinin nasıl tasarlanabileceği üzerine kafa patlatıyor. Bu anlamıyla da bu tür aydınlatma sistemleri üreten kâr amaçlı kuruluşlar için de belirli ruhsatlandırma standartları oluşturuyor ve karanlık gökyüzüyle dost aydınlatma firmaları ve örgütleriyle ortaklaşa hareket ediyor. Metrekare ya da kişi başına düşen ışık miktarını hesaplayan birlik hem yayınlarıyla hem de interneti kullanarak dünya üzerindeki son durumu sürekli güncelleyerek insanlarla paylaşıyor.
Uluslararası Karanlık Gökyüzü Birliği, özellikle aydınlatma sistemleri üretecek ya da bu sistemleri şehirlerde kullanacak kamu kuruluşları için de kapsamlı bir aydınlatma yönetmeliği oluşturmuş. Dolayısıyla birliğe sadece, ışık kirliliğine karşı mücadeleden taviz vermeyen kurallarla dolu bu yönetmeliğe uygun davranan şirketler üye olabiliyor.
Enerjinin ve ışığın daha verimli kullanılabilmesi için didinen hareket, halihazırda 70 ayrı ülkeden yaklaşık 5 bin üyeye ulaşmış durumda.
Birlik, karanlık gökyüzünün tüm doğallığıyla yaşandığı alanlar oluşturmak için de uğraşıyor. Örneğin Arizona’daki Flagstaff kenti 2001 yılında ilk “karanlık gökyüzü kenti” seçilmiş. Hareketin çabalarıyla ABD’de 2003 yılından bu yana nisan ayının dolunay haftasında Ulusal Karanlık Gökyüzü Haftası düzenleniyor. Üstelik yaratılmaya çalışılan karanlık alanlar Arizona ile de sınırlı değil. Arizona dışında, Pennsylvania, Utah, İskoçya, Macaristan, İngiltere, Namibya ve Kanada’da da bu korunaklı alanlar çoktan yaratılmış durumda.
Geceleri gökyüzünün güzelliği bir armağan gibi. Ve bu güzellik boşa harcanan kirli bir ışıkla sürekli olarak perdeleniyor. Işık kirliliği bu hızla artmaya devam ettikçe de gelecek kuşaklar belki de bu güzellikten mahrum kalacaklar. Bu yüzden henüz geç kalınmadığını hatırlayıp, Karanlık Gökyüzü gibi insan sağlığı ve ekosistemin ihtiyaç duyduğu ‘karanlık’ ama bir o kadar da ‘aydınlık’ bir gelecek için çabalayan hareketlere hem bireysel hem de kurumsal desteğin önemini fark etmek lazım.
Yıldızı En Bol Ada: Sark
Gökyüzünün doğal ışığına kavuşması için uluslararası kampanyalar düzenleyen Birlik, ışık kirliliği konusundaki standartları tutturan bazı yerlere de Gümüş Loca payesi veriyor. Örneğin Fransa ve İngiltere arasında bulunan ve Channel Adaları olarak bilinen adalardan en küçüğü olan Sark, 2011 yılında aldığı Gümüş Loca ödülüyle dünyanın ilk karanlık gökyüzü adası unvanını almış durumda. Gökbilimciler için de bir cennet niteliğinde olan adada bine yakın insan oturuyor. Adada otomobil ve sokak lambası yok. Sark sakinlerinin evlerinde işyerlerinde kullandıkları aydınlatma sistemleri de ışık kirliliğine yol açmayacak şekilde düzenlenmiş. Ada, Uluslararası Karanlık Gökyüzü Birliği’nin verdiği ödülün ardından özellikle “astroturizm” alanında sesini daha çok duyuracak gibi gözüküyor.
Aydınlatmacı Cemdağ’dan Karanlık Gökyüzü’ne Destek
Işık kirliliği konusunda bilinçlenme, aydınlatma sistemleri alanındaki ürünlerin de kendini yenilemesine yol açıyor. Dünya çapında birçok firma ışık kirliliğine duyarlılığı olmazsa olmaz listelerinin başına koymuş durumda. Işık kirliliği sorunu hakkında Türkiye’de henüz yeterli bir farkındalık oluştuğundan bahsetmek imkânsız. Ama bu hiçbir çaba gösterilmiyor anlamına da gelmiyor. Yaklaşık 50 yıldır aydınlatma sektöründe faaliyet gösteren Cemdağ Aydınlatma, ışık ve çevre kirliliğine duyarlı ürünleriyle, geçtiğimiz günlerde Türkiye’den Uluslararası Karanlık Gökyüzü Birliği’ne Türkiye’den kabul edilen ilk şirket unvanını kazandı.
Işık kirliliğine duyarlı ürünler ve Karanlık Gökyüzü Birliği’ne kabul edilme süreciyle ilgili konuştuğumuz Cemdağ Yönetim Kurulu üyesi Sina Cem de birlik hakkında ilk bilgileri yurtdışından alınan global geçerliliği olan ürün kalite belgeleri hakkında araştırma yaparken edindiklerini kaydederek ekliyor: “Günümüzde artan ışık kirliliğinin canlıları ve çevreyi büyük ölçüde etkilemeye başlaması ve bu yüzden artık gökyüzünün rahatlıkla görülememesinden yola çıkan uluslararası Dark Sky Association, bu kirlilikten dolayı göç eden hayvanların öldüğünü, karanlıkta avlanan çoğu hayvanın avlanamadığını ve bu ışıkların insanlarda kanser hastalıklarını tetiklediğini vurguluyor. Çevreye ve doğaya önem veren, özellikle dış aydınlatmadan kaynaklı ışık kirliliği konusunda toplumu ve yetkilileri bilinçlendirmeye yönelik çalışmalar yapan bir birlik olmasına, iç ve dış mekân aydınlatma uzmanı olarak biz de duyarsız kalamazdık. Dolayısıyla hemen üye olmak için harekete geçtik ve böylelikle Dark Sky Association üyesi olan ilk Türk firması unvanını kazandık.”
Öte yandan Cemdağ uzun bir süredir LED teknolojisi ve yine aynı teknolojiyle üretilmiş armatürler üzerinde de çalışıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2015’e kadar Türkiye’deki 17 milyon sokak lambasını LED armatürlerle değiştirme planını yakından takip ettiklerini söyleyen Sina Cem, “Son dönemde, gerek iç gerek dış mekân aydınlatma armatürlerimiz ışık kirliliğini azaltmayı hedefleyerek tasarlanıyor. Ar-Ge departmanımız, akredite olmuş goniofotometrik laboratuvarımızda çeşitli testler yaparak ürünlerimizi bu anlamda da donanımlı kılmak için çalışıyorlar. Mesela son dönem ürünlerimizden, enerji verimliliği ve çevreye duyarlılığı ile ön plana çıkan Magnum CL2025 böyle bir ürün. LED teknolojisi kullanılan bu ürünle, yüzde 90’a varan enerji verimliliği elde ediliyor.”
Cem firma olarak ayrıca, önümüzdeki dönemde aydınlatma teknolojileriyle ilgili eğitim gören mühendis adaylarının bilinçlenmesi için çalışmalar yapmayı ve konuyla ilgilenen organizasyonları desteklemeyi önlerine koyduklarını belirtiyor.
EKOIQ Dergisi Kasım 2012 Sayı: 23