YAZI: Zeynep ÖZLER, Kale Grubu Kurumsal İletişim Müdürü, zeynepozler@kale.com.tr
Bu ikinci yazım. İyi Bak köşemin ilk yazısında, yeni başlangıçların sihrine çok inandığımı söyleyerek başlamıştım ve ilk yazımı “İyi Bak Dünyana” hareketine ayırmıştım. Zira, bu hareket, felsefi duruşu kadar, eyleme çağıran potansiyeli ile de daha geniş kesimlerce duyulmayı ve benimsenmeyi hak ediyor.
İyi Bak Dünyana, Kale Grubu tarafından geçtiğimiz aylarda başlatılan, dünyayı daha iyi bir yer yapmak için her bireyin kendi etki alanında yapabileceği bir şeyler olduğunu savunan bir hareket. Bu sayıda “İyi Bak Gıdana” diyeceğim.
Dünyanın sanat ve tasarımla daha iyi bir yer olacağına inanan ve bu vizyonla sürdürülebilir yatırımlara imza atan Kale Grubu, entelektüel derinliğe ve birikime sahip fikirleri buluşturmak üzere Karaköy’de Kale Tasarım ve Sanat Merkezi’ni (KTSM) hayata geçirdi.
Bu ay KTSM, sıra dışı bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı işbirliğiyle Gıdanı Koru kampanyası kapsamında gıda israfı sorununa dikkat çeken bu sergi, Avusturyalı sanatçı Klaus Pichler’in “Çöpe Atılmak İçin Yetiştirilmiş (Grown for a Bin)” sergisinin Türkiye’deki ilk durağı.
Malum, gıda israfı, küresel sorunların başında geliyor. Böyle söylenince son derece soyut, uzak ve “öteki” gelen bu konu, sergideki fotoğraflara baktığınızda bir o kadar çarpıcı, sarsıcı ve iç acıtıcı bir hale bürünüyor. Sanat, her zaman ruhu doyurmak için değil; bazen de kışkırtmak, rahatsız etmek, huzursuz etmek, harekete geçirmek için.
Bu fotoğraflar tam da bu etkiyi yaratıyor. Dünyanın dört bir yanında üretilen önemli miktarda gıdanın kilometrelerce yol kat etmesine rağmen, sofralara yetişemediğine dikkat çekiyor.
Her eser ayrı bir hikaye anlatıyor. Çürüme süreci başlamış ve artık yenilemeyecek durumda olan gıdaların gösterildiği fotoğrafların tamamı dünyanın dört bir yanında yetiştirilip süpermarketlerde satışa çıkarılan ürünlerden oluşuyor.
Fotoğraflanan gıda ürünleri, sofralarımızdaki süt ve süt ürünlerine, et ve bakliyattan, meyve, sebze, tatlı ve egzotik tatlara uzanan geniş bir yelpazeye sahip. Çoğunu süpermarketlerden alarak fotoğraflarını çeken Klaus Pichler, çekimler sonrasında ürünleri çürümeye ve imha etmeye bıraktı.
Tüketicilerin bilmeden gıda israfında bulunduklarına ve israfın daha çok istenmeyen bir yan etki olarak ortaya çıktığına tanık olan Pichler, çektiği fotoğraflarla tüketicilerin fütursuzca ve farkında olmadan yaptıkları gıda israfı gözler önüne sererek konuya dikkat çekmeyi amaçlıyor. Çilekten süte, ekmekten ananasa kadar farklı ürünlerden oluşan 32 eser, dünyada gıda israfının boyutunu ortaya koyuyor.
Gıda İsrafına Dur De!
Bundan 10 yıl önce, her yıl, dünyadaki gıdanın yaklaşık üçte birinin kaybolduğu veya israf edildiği ortaya koyulduğu günden bu yana, konunun farklı paydaşları bu gidişata dur demek için çalışıyor. Küresel bir araştırmaya göre, dünya genelinde israf edilen gıdanın toplamı 40 tonluk 23 milyon kamyon dolusu yiyeceğe karşılık geliyor. Ve bu kadar kamyonun uzunluğunun, dünyanın çevresini 7 kez dolaşacağı hesaplanıyor.
Oysa gıda kaybını ve israfını azaltmak mümkün ve bu noktada herkesin üzerine düşen bir sorumluluk var. Bugün baktığımızda gıda israfının %61’i evlerde gerçekleşiyor. Durum böyleyken, evlerimizde bu durumu iyileştirmek için atacağımız adımlar, alışkanlıklarımızda yapacağımız küçücük değişiklikler, çok daha büyük sonuçlar elde edilmesinde kelebek etkisi yaratabilir. Bu kapsamda, evlerin mutfağında başlayacak mikro değişimler, makro etkiyi tetikleyebilir.
Sorunun değil, çözümün bir parçası olmayı tercih eden herkesi sergiyi ziyaret etmeye çağırıyorum. Küresel açlık bu kadar artmışken ve bu soruna neden olanlar en az sorumluluk sahibi iken, iş dünyasına da çağrıda bulunmak istiyorum. Herkes kendi evinde, sektöründe, faaliyet alanında tedarik zincirinde bu konuya el atsın…
Bir çağrım da gençlere… Dünyayı değiştirecek olan kadim bilgilerin varlığı ve gençlerin enerjisi. Bu serginin bir tetikleyici olması önemli. Gıda israfı üzerine daha fazla düşünüp bunu kendi hayatımızdan başlayarak uygulamak için… Herkesle gıdaya iyi bakmanın yollarını tartışmak için bir başlangıç noktası.
Evrende canlı cansız her şey birbiriyle bağlantılı. Her şey bütünün bir parçası. Doğayla ilişkimizi onarmanın, tahribatı hafifletmenin, toprağımıza, suyumuza, evreni paylaştığımız canlara daha iyi bakmak için harekete geçmek için kaybedecek zamanımız yok!
Not: Sergi, 30 Eylül’e kadar Karaköy’deki Kale Tasarım ve Sanat Merkezi’nde ziyaret edilebilir. Bu sergiyi ve diğer etkinliklerini takip etmek için @ktsm_org adresini ziyaret edebilirsiniz.