#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

İyi Pamuk Hareketi: Tekstilde Dönüşümün Başlangıcı

İyi Pamuk Uygulamaları Derneği (İPUD), tekstilde sürdürülebilirlik standartlarını Türkiye’deki pamuk üreticilerine yaymak için çalışıyor ve birçok iyi örnek uygulaması yapıyor. İyi Pamuk’un insana yakışır iş, toprak sağlığı, zirai ilaç ve entegre zararlı yönetimi, biyolojik çeşitliliğin korunması, su koruyuculuğu ve lif kalitesi gibi temel altı alanda kriterleri içerdiğini belirten İPUD Sözcüsü ve Yönetim Kurulu Başkanı Leon Piçon, “İyi Pamuk Standardının sıradan bir sertifika programı olarak değil, bir dönüşüm hareketi olarak değerlendirilmesi” gerektiğini ifade ediyor.

Röportaj: Burcu GENÇ

Bize kısaca İyi Pamuk Uygulamaları Derneği’nin amacından, paydaşlarından bahsedebilir misiniz? İyi pamuk deyince ne anlamalıyız?

İyi Pamuk Uygulamaları Derneği (İPUD); 2013 yılında kurulmuş, dernek statüsünde bir sivil toplum kuruluşudur ve üyelik tabanı, tarladan hazır giyime pamuk tedarik zincirinin tüm kurumlarını kapsar. İPUD, pamuk üretiminin çevresel, ekonomik ve sosyal anlamda sürdürülebilir olduğu bir Türkiye vizyonuna sahiptir. Türkiye’de sürdürülebilir pamuk üretimini yaygınlaştırarak ilgili taraflar için ortak fayda sağlanmasına hizmet etmek amacıyla hareket eder.

İPUD, İyi Pamuk (Better Cotton) Standart Sistemi’nin Türkiye’de uygulanmasından sorumludur. Bu çerçevede derneğimiz, ilgili yerel ortakların bulunması ve desteklenmesi, onların çiftçiye hizmet götürme süreçlerinin iyileştirilmesi için eğitimler geliştirilmesi, arazi düzeyinde denetim ve veri toplama gibi birçok faaliyet yürütür. Bunlara ek olarak derneğimiz yerelde sürdürülebilirlik sorunları ile mücadele edebilmek için farklı konularda proje ve pilot uygulamalar geliştirir ve yürütür.

İyi Pamuk (Better Cotton) standardı, sürdürülebilir tarımsal üretimin en temel ilkeleri olan su koruyuculuğu, toprak sağlığı, zirai ilaç ve entegre zararlı yönetimi, biyolojik çeşitliliğin korunması, lif kalitesi ve insana yakışır iş koşullarının sağlanması gibi temel altı ana ilke çerçevesinde detaylandırılmış kriterleri içerir.

Sürdürülebilir pamuk üretimi süreçlerine dahil olmak isteyen çiftçiler için iyi yapılandırılmış bir sistemdir, önce asgari kriterler ile başlanarak çiftçinin ilerlemesi ve gün geçtikçe daha sürdürülebilir uygulamalara geçmesi hedeflenmiştir. Çiftçilerin ilerlemesine destek olmak için “Uygulama Ortağı” ismini alan yerel yapıların bünyesindeki ziraat mühendisleri ile çiftçilerin uygulamaları desteklenir ve kayıt altına alınır. Sürdürülebilir pamuk üretimine geçişte çiftçilere teknik anlamda destek olmak ve yöreye özgü sürdürülebilirlik sorunlarına ortak akıl ile çözümler aramak için yereldeki “Uygulama Ortakları” yapılanması çok önemlidir. 2020 yılı itibariyle İPUD, üç Uygulama Ortağı ile bu süreçleri yürütmektedir. Aydın’da Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye), Manisa İzmir’de Canbel Tarımsal Danışmanlık ve Şanlıurfa ve Diyarbakır’da GAP Bölge Kalkınma İdaresi ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) teknik işbirliği.

Türkiye’nin en büyük sektörlerinden biri de hazır giyim ve tekstil sektörü. İPUD olarak gerçekleştirdiğiniz iyi uygulamalardan ve/veya işbirliklerinden örnekler vermeniz mümkün müdür?

Sektöre yön verebilen birçok lider giyim ve tekstil markasının 2025 yılına kadar tedarik edecekleri ürünlerde kullanılacak pamuğun %100’ünün sürdürülebilir kaynaklardan sağlanması yönünde hedefleri mevcut ve bu hedeflerine ulaşmak için oldukça katı yaklaşımlarla tedarikçilerini zorluyorlar. Bu şartlar altında, zaten ekonomik gerekçesi de kalmayan yüksek maliyetli ve çevreye zarar veren konvansiyonel pamuk üretim modellerinden daha sürdürülebilir ve izlenebilir modellere geçişi daha yaygın bir biçimde sağlamamız gerekiyor. Bu bağlamda “İyi Pamuk Standardı” sıradan bir sertifika programı olarak değil, topyekûn bir dönüşüm hareketi olarak değerlendirilmelidir.

“Zaten ekonomik gerekçesi de kalmayan yüksek maliyetli ve çevreye zarar veren konvansiyonel pamuk üretim modellerinden daha sürdürülebilir ve izlenebilir modellere geçişi daha yaygın bir biçimde sağlamamız gerekiyor”

Dernek olarak bu amaçla kurduğumuz ortaklıklar, geliştirdiğimiz projeler ve gerçekleştirdiğimiz faaliyetler anlamında her yıl daha kapsamlı işlere imza atıyoruz.

Örneklendirmek gerekirse, Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası (EBRD) işbirliği ile Ocak 2021’de başlayan ve Aralık 2021’de tamamlanacak olan “Sürdürülebilir Pamuk Değer Zinciri” projesinde amaç, Türkiye’de İyi Pamuk Standardı kapsamında gerçekleştirilen uygulamaların güçlendirilmesi ve yaygınlaştırılmasıdır. Proje kapsamında 2021 pamuk üretim sezonunda, İyi Pamuk standardında üretim yapan çiftçileri, bu süreçte önemli görevler üstlenen uygulama ortaklarını, onların ziraat mühendislerini ve İyi Pamuk işleyen çırçır işletmelerini hedefleyen faaliyetleri yürütmek hedeflendi.
Biraz daha detaylandırmak gerekirse; toplam dört arazide toprak analiz sonuçlarına göre gübreleme, tuzak bitki ekimi ile pestisit kullanımlarının azaltılması, toprak nemi takibi ve sulama miktarının optimize edilmesi, hasada yardımcı kimyasalların doğru uygulanması gibi konularda pilot çalışmalar yapılıyor. Pilotlar, kurulacak iklim istasyonu ve erken uyarı sistemi gibi yenilikçi ve akıllı tarım yöntemleriyle destekleniyor.

İyi Pamuk sistemindeki çiftçiler için sürdürülebilir pamuk üretimi ile ilgili teknik eğitim materyalleri hazırlanıp ve çiftçilere teknik konularda destek veren ziraat mühendisleri sürdürülebilir pamuk üretimi konusunda eğitiliyor.
Yereldeki İyi Pamuk uygulama ortakları doğal kaynakların (su, toprak, biyolojik çeşitlilik) haritalanması ve sürekli ilerleme planı tasarımı konusunda teknik olarak destekleniyor.

İyi Pamuk (Better Cotton) çırçır işletmeleri lif kalitesi, iş sağlığı ve güvenliği, izlenebilirlik, süreç yönetimi konularında eğitilecek ve toplam on çırçır işletmesine bire bir teknik destek ve danışmanlık verilecektir. Bunlara ek olarak, sahada veri toplama ve haritalama konusunda dijital çözümlere ilişkin bir bilgi teknolojileri araştırması yürütülüyor. Projenin ayrıntıları için sosyal medya hesaplarımızı takip edebilirsiniz.

Diğer bir örnek ise uluslararası markalar işbirliği ile iki fazda yürütülen “Türk Pamuk Sektöründe Çalışma Koşullarının İyileştirilmesi-Şanlıurfa’da Pamuk Arazilerinde İnsana Yakışır İş Koşullarına Doğru” projesidir. Projenin ilk fazı Ağustos 2017’de başlayıp Eylül 2019’da sona ermiş, ikinci fazı ise Ocak 2020’de başlayıp Nisan 2021’de sona ermiştir. Projenin ikinci fazdaki hedefimiz pamuk arazilerinde insana yakışır iş konusunda farkındalık arttırmak, ilgili kurum ve kişilerin kapasitelerini geliştirme ve yerel aktörlerin hizmet ve kaynaklarının bu konuya seferber edilmesini sağlamaktı. Bu hedef çerçevesinde geliştirilen eğitim materyalleri proje web sitesinde derlendi ve alanda çalışan ziraat mühendisleri, sosyal çalışmacılar, işçiler, iş aracıları ve çiftçilerin hizmetine sunuldu. Bu web sitesi aracılığıyla çiftçi-işçi sözleşme örneklerinden tarım aracılarının nasıl kaydolacağına, pamuk arazilerinde iş sağlığı ve güvenliği risk değerlendirmesinden puantaj örneklerine kadar birçok faydalı bilgiye tek bir noktadan ulaşılabilecek. Proje çerçevesinde ayrıca insana yakışır iş konusunda geliştirdiğimiz eğitimler ilgili kurum çalışanlarına verildi ve sahada yaygınlaştırıldı. İşbirliği geliştirdiğimiz kurumlar ile saha düzeyinde ortak müdahaleler geliştirildi.

İklim krizinin etkilerini yaşanan seller, sıcak hava dalgaları ve orman yangınlarıyla her geçen gün daha da yakınımızda hissediyoruz. Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında planlanan sınırda karbon düzenleme mekanizması da Avrupa’nın tekstil üretimini yapan Türkiye için farklı sonuçlar doğuracak. Kirli üreticilere daha fazla para ödetecek olan bu sistem, iklim kriziyle mücadelenin de önde gelen yöntemlerinden biri olarak lanse edildi. Bu bağlamda, İPUD olarak iklim krizine uyum veya etki azaltma konusunda yaptığınız çalışmalardan bahsedebilir misiniz? Bu çalışmaların AYM’ye hazırlık için önemli birer yapıtaşı olduğunu söyleyebilir miyiz?

Birleşmiş Milletler’in Küresel Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda atılan kararlı adımlardan biri olan Avrupa Birliği (AB) Yeşil Mutabakat Bildirisi (European Green Deal) sadece AB üye ülkeleri için değil, AB ile siyasal, ekonomik ve coğrafi açıdan ilişkisi bulunan tüm ülkeler açısından büyük bir önem arz ediyor. Mutabakatın odak noktası daha temiz ve sürdürülebilir bir dünya oluşturmak ve bunun için atılması gereken stratejileri uygulamak. Bu mutabakat ile AB genelinde 2050’ye kadar seragazı emisyonunun net sıfıra indirilmesi, ekonomik büyümede alternatif kaynakların değerlendirilmesi ve sadece bir ülke ya da bölgenin değil, tüm dünyanın bir bütün olarak kalkınıp gelişmesi hedeflemektedir.
Avrupa Yeşil Mutabakatı ile tüketici ve işletme davranışlarında köklü değişimlerin gerçekleştirilmesi hedefleniyor. Yeşil Mutabakat’ın devreye girmesiyle şirketlerin AB pazarında kalabilmesi ve pazar payını artırabilmesi sürdürülebilir ürünlere ve yatırımlara yönelmesiyle mümkün olacaktır. Yeni ekonomik düzende konulan hedeflere ulaşmak için AB’nin karbon vergisi gibi fiyatlandırma enstrümanlarını devreye alması da söz konusu.

Türkiye de AB ile olan ticari ilişkilerini devam ettirebilmek için Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın gerekliliklerine adapte olmak zorundadır. Bu konuda her sektör proaktif bir yaklaşım sergilemeli ve gerekli aksiyonları en hızlı şekilde almalıdır. Tekstil ve hazır giyim sektörünün ana hammaddelerinin başında yer alan pamuk üretimi de bu çerçevede sürdürülebilirlik esasları dikkate alınarak yeniden kurgulanmalıdır. Dönüşümün hızlı ve kapsamlı bir şekilde olması için tarım politikalarımızdaki stratejimizin de bu çerçeveye uyumlandırılması önemlidir.

“Türkiye de AB ile olan ticari ilişkilerini devam ettirebilmek için Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın gerekliliklerine adapte olmak zorunda”

İyi Pamuk Standardı İlkeleri temel olarak pamuk üretiminin toprak, su, biyolojik çeşitlilik ve çevreye verdiği zararları azaltıcı önlemler içerdiğinden iklim krizine uyum veya etki azaltma hedefiyle uyumlu bir çerçevesi vardır. Bunlara ek olarak yukarıda da örneklerini verdiğimiz projelerle tarımda teknoloji kullanımından etkin girdi kullanımına, ziraat mühendislerinin ve çiftçilerin eğitimine kadar birçok konuda dernek olarak çalışmalarımızın ana hedefi pamukta enerji ve kaynak verimliliği sağlayacak uygulamaların yaygınlaştırılması ve güncel ekonomik, sosyal ve çevresel gelişme ve krizlere dayanıklı bir sektörün oluşturulmasıdır.

Pamuk üreticileri olan ülkeler arasında Türkiye’nin önemi büyük. Sürdürülebilir pamuk uygulamalarından BCI gibi sertifikasyon hizmetleri göz önüne alındığında, Türkiye’nin iyi pamuk ve sürdürülebilir pamuk kategorilerinde uluslararası alandaki yeri nerede?

Türkiye’nin ihracat verileri pamuğun stratejik önemini ve ülkemize kazandırdığı toplam değeri açıkça ortaya koyuyor. Son 12 aylık toplam ihracat rakamının (200 milyar ABD doları) içerisinde tekstil ve hazır giyim ihracatının (29 milyar dolar) payı %14’e ulaşmaktadır. Yarattığı istihdam da dikkate alındığında birçok sektörden çok daha fazla katma değer yaratmaktadır. Pamuk lifi tekstil ve hazır giyim ihracatımızın ana girdilerinin başında yer almaktadır. Pamukta ithalata bağımlılığı azaltmamız tekstil ve hazır giyim ihracatından elde edilecek katma değerin çok daha fazlasının ülke içerisinde kalması sağlayacaktır.

Sahip olduğumuz ve büyütmeyi hedeflediğimiz nitelikli pazarlara baktığımızda, sürdürülebilirlik ile ilgili yüksek farkındalığa sahip tüketicilerin olduğu ülkeler öne çıkıyor. Bu bağlamda, Türkiye’den ürün tedarik eden marka ve tedarik zincirlerinin alımlarını sürdürülebilir süreçlerle üretilmiş hammaddelerden almaya yöneldiğini, birkaç yıl gibi çok kısa bir sürede de bu niteliklere haiz olmayan ürünlerin alımlarını sonlandıracakları biliniyor. Bu sebeple, mevcut olan pamuk üretimimizin ve ihtiyaç duyulan üretim artışımızın muhakkak surette sürdürülebilirlik standartlarına uygun olacak şekilde kurgulanması gerekiyor. Aksi takdirde ya mevcut pazarlarımızı kaybedeceğiz ya da bu standartlara haiz pamuk yetiştiren ülkelere bağımlılığımızı devam ettirmek zorunda kalacağız.

Bu bağlamda birkaç rakam paylaşmak gerekirse; İyi Pamuk Standardı dünya çapında 2019-20 pamuk sezonunda 23 ülkede 2,4 milyon çiftçi tarafından üretilmiştir ve bu standarttaki üretim küresel pamuk üretiminin %23’ünü oluşturmaktadır. 2020’de BCI Üyesi uluslararası markalar küresel pazardan 1,7 milyon ton lif İyi Pamuk; iplik işletmeleri ise 2,65 milyon ton lif İyi Pamuk tedarik etmiştir. BCI üyesi Türk iplik işletmeleri ise küresel pazardan 181 bin ton lif İyi Pamuk tedarik etmiş, bu tedariğin 36 bin tonu yani %20’si Türkiye İyi Pamuk üretiminden karşılanmıştır.

Türkiye’den gerçekleştirilebilecek tedarikin arttırılması için lisanslı İyi Pamuk üretimin de arttırılması önemlidir, 2020-21 sezonu itibari ile Türkiye’deki üretimin yaklaşık %10’u, İyi Pamuk olarak gerçekleşti.

Üretim rakamları anlamında çok yol kat ettiğimizi ancak hâlâ gidecek yolumuz olduğunu söyleyebiliriz. Eğer ülke olarak sürdürülebilirlik dönüşümünü sağlayabilirsek üretilecek pamuk lifi ve yan ürünlerinin kalite standardı iyileşecek, nitelikli pazarlara yapılmakta olan tekstil ve hazır giyim ihracatımıza yerli hammadde tedariki sağlanarak yurtdışına olan bağımlılık azalacak, ihracattan elde edilen katma değerin daha büyük kısmı ülkemize kalacaktır.

İyi pamuk üretiminde Türkiye’de uygulanabilecek çözüm önerileri nelerdir?

Pamuk üretiminde ileri metotları kullanarak yüksek verimli üretimi gerçekleştirebilen ülkelerde (ABD, Brezilya, Avustralya, Yunanistan, İsrail) olduğu gibi, kendi ulusal sürdürülebilir pamuk standardımızın oluşturulması gerektiğine inanıyoruz. Bu ulusal standardın mevcut uluslararası standartlar ile eşdeğerliği sağlanmalı ve halihazırda var olan yerel kurumsal altyapılarla uygulamalar yaygınlaştırılmalı. Ayrıca, ulusal standarda uyumlu üreticilerimizin ilave destekleme politikaları ile teşvik edilmesi dönüşümün hızlanmasını sağlayabilir.

Bunlara ek olarak tarımda etkin su kullanımını sağlayacak altyapı yatırımları, teknoloji ve sürdürülebilir enerji kullanımının yaygınlaştırılması, tarımsal ilaç kutuları gibi kimyasal atıkların çevreye verdiği zarar engelleyecek sistemlerin kurgulanması gibi birçok konu hızla uygulama safhasına getirilmelidir.
Böylelikle kaynakların verimliliği artırılacak, çevreye ve insana duyarlı bir üretim modeline geçiş sağlanacaktır.

EkoIQ Editör