Kültürel Mirasın Korunması için Kapasite Geliştirme (KORU) Projesi, Kültürel Mirası Koruma Derneği’nin (KMKD) Edinburgh World Heritage ile beraber yürüttüğü, British Council tarafından Kültürel Koruma Fonu kapsamında desteklenen, Mardin ve Antakya’da gerçekleşen bir proje. Kültürel miras bilincinin artırılması ve kültürel mirası korumak için doğru yöntemlerin teorik ve pratik olarak benimsenmesini amaçlayan projeyi KMKD Proje Yöneticisi Çağla Parlak, Kültürel Miras ve Kapasite Geliştirme Yöneticisi Dr. Banu Pekol ile Eğitim Koordinatörü Sena Kayasü’den dinledik.
YAZI: Nevra YARAÇ
Kültürel Mirası Koruma Derneği (KMKD), Türkiye’de kültürel miras alanındaki faaliyetlerin etkinleştirilip geliştirilmesini sağlamak; uluslararası ve yerel düzeyde kültürel miras alanındaki kişi, kurum ve kuruluşlar ile birlikte ortak çalışmalar ve projeler yürütmek amacıyla 2014’te kuruldu. KMKD, öncelikle yok olmayla karşı karşıya kalan, tahrip edilmiş ve geleceği tehlikede olan taşınır veya taşınmaz varlıkların; kültürel mirasların korunması ve aslına uygun bir şekilde restore edilmesini amaçlıyor. Dernek, söz konusu eserlerin ve yapıların korunarak gelecek nesillere aktarılabilmesi için halkı bilinçlendirmek, yerel ve ulusal yetki sahiplerinin dikkatlerini konuya çekmek ve kültürel mirasa sahip çıkabilecek bir kamu bilinci yaratmayı hedefliyor. Derneğin Proje Yöneticisi Çağla Parlak, bu hedefe yönelik olarak risk altında olan mimari eserlerin belgelenmesi çalışmalarını yürüttüklerini söylüyor: “Özellikle kimsenin bilmediği, Anadolu’nun farklı köylerinde, mahallelerinde olan mimari eserlerin belgelenmesi ve bunların nasıl risklere maruz kaldığının ortaya konulması ve bu risklerin ortadan kaldırılması için farklı disiplinlerden uzman gruplarla raporlar yazıyoruz. Ayrıca taşınabilir kültür varlıklarının, mesela Süryani elyazmalarının korunmasıyla ilgili projeler yürütüyoruz. 38 üyemiz var. Genç, dinamik bir derneğiz.”
Derneğin Edinburgh World Heritage ile beraber yürüttüğü, British Council tarafından Kültürel Koruma Fonu kapsamında desteklenen, Kültürel Mirasın Korunması için Kapasite Geliştirme (KORU) Projesi iki yılı aşkın süredir yoğunlukla Mardin ve Antakya’da yürütülüyor. Ocak 2020’de tamamlanacak projenin geleneksel restorasyon projelerinden farkı, kültürel mirası korumanın ve geleceğe taşımanın ancak miras alanlarına değen tüm paydaşların katılımı ile mümkün olduğunu gösteren bütüncül yaklaşımı. Dr. Banu Pekol
KMKD Kültürel Miras ve Kapasite Geliştirme Yöneticisi Dr. Banu Pekol, yerel yönetimler, öğretmenler, tur rehberleri, tarihi ev malikleri, anıt bakıcıları, gazeteciler ile hem teorik hem de pratik eğitimler yaptıklarını söylüyor. Türkiye’de kültürel miras konusunda çok konuşulduğunu ama bu konuşulanların yapıcı değil yerici eleştiriler olduğunu da ekliyor: “Biz aslında ‘siz de kültürel mirasın korunmasında aktif rol alabilirsiniz’ diyoruz. Öğretmenler matematik dersinde bile tarihi bir binadaki taşları saymak gibi uygulamalarla çocukları bu meseleyle tanıştırabilir. Turist rehberleri bazen risk altındaki binaları ilk fark eden kişiler oluyor. Rehberler bir bina gezdirirken onun restorasyon tarihini anlatabilmeli. İyi veya kötü restorasyon farkının nasıl olduğunu anlatıyoruz onlara. Temel bilgilere sahip olduğunuzda bu alanda aktif olmak zor değil.” Türkiye’de restorasyonların genellikle kapalı kapılar ardında olduğunu, açıldıktan sonra ortaya çıkanı eleştirmenin de yeterli olmadığını söylüyor. Bu noktada da çözüm için sürece dahil olmak gerektiğini söylüyor Dr. Pekol. Bu nedenle bir yandan eğitimlerle bu alandaki birikimi aktarırken diğer yandan kültürel mirasın korunmasında birebir çalışan taş ustaları, marangozlar gibi zanaatkârlara yönelik uzman eğitimleri düzenleniyor.
İskoçya, Edinburgh’da verilen eğitimde taş ustaları oradaki ustalarla bir araya gelerek farklı taş uygulamalarını görme fırsatı yakalamışlar. Kültürel mirasa bakış konusunda iki ülke arasındaki farkları şöyle açıklıyor derneğin Eğitim Koordinatörü Sena Kayasü: “Türkiye’de özellikle Mardin’de ustalar el vererek, çıraklıkla yetişiyor. Orada ise çok resmi bir eğitim sistemi var. Dört sene okuyorlar, bir taraftan da çıraklık yapıyorlar, sınavları oluyor. Bunları görmek ustalara çok ilginç geldi. Türkiye’deki ustalar kültürel miras, restorasyon konusunda yıllardır çalışıyorlar ve bir şeyler öğrenmişler ama onları çıraklara aktarmaları çok zor oluyor resmi bir eğitim ortamı olmadığı için.” Pekol da taş ustaları eğitiminde, hangi malzemelerin neden kullanıldığına, neden belli şekillerde kesilmesi gerektiğine dair bilgiler verdiklerini söylüyor. Ayrıca iş güvenliği de eğitimlerin önemli bir unsuru. Sena Kayasu
Proje kapsamında bir de üniversite öğrencilerine yönelik kamplar var. İlki geçen Eylül ayında Mardin’de gerçekleştirilen kampın ikincisi de 8-16 Eylül’de Antakya’da olacak. Kayasü, kamplar sayesinde farklı gruplara pratik yapmak için fırsat yarattıklarını söylüyor. Mimari restorasyon, taşınabilir eser koruma ve Türkiye’de çok bilinen ve üzerine çalışılan bir alan olmayan kültürel mirası yorumlama konularına odaklandıklarını belirten Kayasü, bu yıl projenin beş ayağından biri olan Yapı Analiz Programı’nı da eklediklerini belirtiyor: “Bu programda amacımız çevrimiçi bir QGIS veri tabanı oluşturmak. İnsanların Mardin ve Antakya’daki risk altındaki binaları görebileceği ve onun hakkındaki verilere ulaşabileceği bir veri tabanı olacak bu. Öğrencilere, günümüzde çok değerli bir beceri olan bu sistemi kullanmayı öğreteceğiz. Ardından Yapı Analiz Programı’na katkı sağlayacaklar. Kamplara sadece mimarlık öğrencileri değil, sosyoloji, tarih gibi farklı bölümlerden motivasyonu yüksek, bu alanda bir şeyler yapmak isteyen öğrenciler kabul ediliyor.” Ancak bu noktada pozitif ayrımcılık yaptıklarını söylüyor Parlak: “Bu tip kamplara daha az erişimi olan gençlere öncelik tanımaya gayret ediyoruz. Büyük şehirlerdeki bir özel üniversitenin öğrencisi olup da yurtdışında üç atölyede bulunmuş, başka erişim imkanları olan gençler önceliğimiz değil. Dolayısıyla biz daha dezavantajlı gruplara da alan sağlamak istiyoruz.”
Tarihi Binalar ve Enerji Verimliliği
Projenin önemli unsurlarından biri de tarihi binalarda enerji verimliliği. Tarihi binaların duvar kalınlıkları vs. gibi özellikleriyle zaten enerji verimli bir şekilde inşa edildiğini belirten Dr. Pekol, Türkiye’de hem çok önemli bir tarihi yapı stoku hem de yeşil binalar kaygısı olduğunu ama bu ikisinin daha önce neredeyse hiç kesişmediğini söylüyor.
KORU Projesi Tamirevi adı verilen ve Mardin’de restorasyonu yapılan tarihi evdeki sergi, bir mimari koruma modeli oluşturan projenin önemli adımlarından biri. Tamirevi, restorasyonu sırasında üniversite öğrencileri için bir koruma kampına, ayrıca marangozlar ve taş ustaları eğitimlerine ev sahipliği yapmış. Şantiye, restorasyon boyunca mimarlar ile ustaların anlatımı eşliğinde gezildi, çocuklar için de şantiye turları düzenlendi. Yapının giriş katı bir sergi alanı, üst katı ise sanatçı evi olarak tasarlanmış. Projenin tamamlanmasından sonra Tamirevi’nin yönetimi Mardin Müzesi’ne devrediliyor.
Tamirevi’ndeki restorasyon uygulaması, tarihi yapıların onarım ve bakımı ile enerji verimliliğini sağlama konularına odaklanıyor. Restorasyonu büyük oranda tamamlanan yapının alt katı Ekim ayında açılacak olan sergi ile birlikte kalıcı bir “koruma sergisi” olarak faaliyet yürütecek. Bu sergide, ziyaretçilere Tamirevi’nin restorasyon sürecinin yanı sıra, tarihi taş evlerde meydana gelen bozulma türlerinin neler olduğu, bu bozulmalara karşı ne gibi önlemler alınabileceği, Tamirevi’nde bu önlemlerden hangisinin neden kullanıldığı aktarılacak. Aynı zamanda, Tamirevi özelinde örnekler üzerinden, tarihi yapılarda enerji verimliği uygulamaları gösterilecek.
Kayasü, özellikle Mardin’in altı kaya olduğu için altyapı çalışması yapmanın çok zor olduğunu, sit alanı olması sebebiyle doğalgaz döşenmeyeceğini ve bu sebeple birçok evde kömür yakıldığını söylüyor. Tamirevi’nde kullanılan hava kaynaklı ısı pompası gibi alternatiflerin ise yüksek maliyetli olması nedeniyle Mardin’de kömür kullanımının yerini yeşil enerjinin alması için desek ve teşviklere ihtiyaç olduğunu belirtiyor.
Erişilebilir Bilgi Bankası Çağla Parlak
Projenin bir ayağı da Bilgi Bankası. Koruma konusunda herkesin anlayabileceği bir dilde el kitapları, sözlükler hazırlanmış ve bunlar web sitesinden indirilebiliyor. Dr. Pekol kendilerine en çok gelen sorulardan birinin “Tarihi bir konağımız var ama paramız yok. Ne yapmalıyız?” olduğunu söylüyor: “Türkiye’de bu konuda hibe/fonlar var. Ama bunların bir arada toplandığı ve nasıl kullanılacağına dair bir el kitabı yoktu, onu sağladık. Tarihi yapılar için bakım takvimimiz var, ay ay hangi bakımların yapılması gerektiğini detaylandırdık. Aynı zamanda kültürel miras haberciliği, definecilikle mücadele ve öğretmenler için rehberler hazırladık.”
Parlak, KORU Projesi’nin bitmesinin etkilerinin biteceği anlamına gelmediğini, eğitim verdikleri yetişkinler ve gençlerle bağlarını devam ettirdiklerini vurguluyor: “Onların kendi yerellerinde bir şeyleri başlatmaları çok önemli. Bu alana dair sivil inisiyatifler kurabilirler örneğin. KORU’nun sürdürülebilirliğini böyle sağlayacağız.”
KORU Projesinin 5 Ayağı
– Yetişkin Eğitimi: Tur rehberleri, ilköğretim öğretmenleri, yerel yönetimler, gazeteciler, tarihi anıt bakıcıları ve tarihi ev malikleri için her gruba ayrı tasarlanmış pratik ve teorik eğitimler düzenleniyor. Bu hedef gruplarına yönelik eğitimler 24-27 Şubat 2018’de Mardin’de, 21-24 Şubat 2019’da Antakya’da gerçekleştirildi. Aynı zamanda taş ustalarına hem Mardin’de hem Edinburgh’da koruma eğitimi verildi. Anıt Bakıcıları eğitimi ise Mayıs 2019’da İstanbul’da gerçekleştirildi.
– Koruma Güz Kampı: Türkiye’nin farklı üniversitelerinden öğrencilere yönelik olarak mimari koruma, taşınabilir obje koruma ve kültürel miras yorumlama ve korumada coğrafi bilgi sistemleri konularında, alanında uzman kişilerin eğitmenliği ile teorik ve uygulamaya dayalı Koruma Kampları gerçekleştiriliyor. İlk kamp 2018’de Mardin’de, ikincisi 2019’da Antakya’da yapıldı.
– Restorasyon Uygulamaları: Mardin tarihi merkezde bulunan geleneksel bir taş konut yapısı, Tamirevi, örnek uygulama projesi sunabilmek amacı ile Türkiye’de ilk defa enerji verimli olarak restore ediliyor. Restorasyon uygulaması tarihi yapıların onarım ve bakımına ve tarihi yapılarda enerji verimliliğini sağlama konularına odaklanıyor. Ayrıca, Antakya’da bir tarihi dükkanın cephesi aslına uygun olarak korunarak düzenlenecek ve benzer uygulama yapmak isteyenler için bir yol gösterici rehber hazırlanacak.
– Yapı Analiz Programı: Program, Mardin ve Antakya’nın tarihi kent sınırları içerisindeki tarihi yapıların mimari özelliklerini ortaya koyuyor, güncel durumlarını belgeliyor ve bunları dijital QGIS veri tabanına aktarıyor.
– Bilgi Bankası: Proje kapsamında kültürel mirasın korunmasına dair çeşitli başlıklarda kitapçık ve rehberler hazırlanıyor. Tüm broşürler proje internet sitesinden (koruprojesi.org) PDF formatında indirilebiliyor.