Cengiz Holding’in Kazdağları’nda işletmek istediği bakır görünümlü altın madeni için tekrar “ÇED Olumlu” kararı çıktı. Madene su sağlayacak gölet alanlarındaki tarlalar acele kamulaştırıldı. Pazarlığa gitmeyen bölge halkına ise devlet dava açtı. Köylülerin arazileri için irtifak hakkı kararı öngörülüyor.
YAZI: Erhan ARCA
Cengiz Holding tarafından, Kazdağları’ndaki Halilağa Bakır Ocağı Kapasite Artışı, Cevher Zenginleştirme Tesisi ve Atık Depolama Tesisi projesi için geçtiğimiz yıl başvuru yapılmıştı ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın “ÇED Olumlu” kararı verdiği projeye karşı halkın açtığı davalar ile proje iptal olmuştu. Ardından şirket proje için yeniden başvurdu ve Bakanlık iptal edilen projeye 14 Mart’ta tekrar “ÇED Olumlu” kararı verdi. Bunun üzerine bölge halkı ve Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Ege ve Marmara Çevreci Belediyeler Birliği, Ayvalık Tabiat Derneği ve Çan Çevre Derneği kararın iptali için dava dilekçesi verdi.
Çanakkale Nöbetçi İdare Mahkemesi’ne verilen dilekçede “İklim değişikliği ile mücadele strateji ve eylem planlarına, yutak alanların korunmasına, sulak alanların korunmasına, tarımın, biyoçeşitliliğin korunmasına, halk sağlığının korunmasına yönelik Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere ve ulusal mevzuata aykırı bir şekilde hareket ederek dava konusu ÇED Olumlu kararını vermiştir. Kararının iptaline ve ÇED izninin yürütmesinin durdurulmasını talep ederiz” denildi.
Neredeyse Aynı ÇED Tekrar “Olumlu”
Revize ÇED raporunda büyük bir değişiklik olmadığını, somut olmayan kültürel miras açısından yağlı güreş gibi birkaç şey eklendiğini belirten Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Derneği Başkanı Süheyla Doğan, arkeolojik anlamda ilave bir çalışmanın görülmediğini aktardı. Orman ekosistemine zarar vereceği açık olduğu için bu konuda bir revizyon yapılmadığını ifade eden Doğan, “Kendilerince raporda bilirkişilerin söylediği bazı eksikleri tamamladıklarını iddia ediyorlar ama o konuda somut bir şey biz göremedik” dedi.
Çok değişim olmadan tekrardan kabul edilen ÇED raporunda da arkeolojik olarak bir sürü yerin zarar göreceğini yinelediklerini söyleyen Doğan, Büyük İskender’in bölgede gerçekleştirdiği savaşın alanının değiştirilemeyeceğine vurgu yaptı. Ardından somut olmayan kültürel mirasın yalnızca yağlı güreş olmadığını tarihi olayların, gerçekliklerin olduğunu vurgularken şunun altını çizdi: “O bölgede yaşanmış önemli bir savaşın yapıldığı alanı yok ediyorsunuz. Bunun telafisi hiçbir şekilde mümkün değil.”
ÇED alanı içerisinde sit alanının hemen yanında kaya mezarları gibi arkeolojik alanlar olduğunu hatırlatan Doğan, madenlerin bu alanlara olan etkisini engelleyemeceklerini dava dilekçesinde belirttiklerini paylaştı. Bunun haricinde projenin tarım üzerindeki olumsuz etkilerini yinelediklerini ifade eden Doğan, raporda yapılan revizyonların kendilerini tatmin etmediklerini söyledi.
“Bakır Görünümlü Altın Madeni”
Bölgede yapılmak istenenin aslında bakır görünümlü bir altın madeni olduğunu ifade eden Doğan, ÇED alanı içerisinde henüz bir faaliyette bulunmayacağız denilen poligonlar hakkında ilerideki günlerde faaliyete başlamak adına dosya sunulacağını bildiklerini söyledi. Tepki çekmemek için bakır madeni olarak lanse edilen rezervlerde altın olduğunun bilincinde olduklarını ifade eden Doğan, “bakırla altını birlikte çıkaracaklarını ve yeni poligonlarda da altın madeni için zaten yeni dosya vereceklerini tahmin ediyoruz” dedi.
“Su Kaynaklarına El Koyacaklar”
Bölgedeki su kaynaklarına el konacağını aktaran Doğan, Hacıbekirler yakınlarıdaki bölgenin sulama ihtiyacı için tasarlanan göletin Hacıbekirler 1 ve Hacıbekirler 2 olarak iki gölete ayırıldığını ve DSİ ile şirketin protokol yaptığını aktardı. Bunun arkasındaki sebebin ise buradaki su kaynaklarına el koymak olduğunu öne süren Doğan, “Sulama kaynaklı baraj göletlerini şimdi maden tahsis amaçlı göletler haline çevirdiler. Bununla ilgili de ne yazık ki gölet hacimlerini limitin çok az altında tutup kapsam dışı karar almışlar. Bu süreçleri olduğu gibi bizden kaçırdılar” dedi.
Göletlerle ilgili ÇED süreçlerinin de işletilmediğini yani, Bakanlığın kapsam dışı karar verdiğini aktaran Doğan, bahsi geçen iki göletle ilgili de süreci hızlı yürütmeye çalıştıklarını söyledi. Bölgenin bütünlüğüne de değinen Doğan şunları söyledi: “Bizim dava dilekçesinde bir iddiamız da madenin su ihtiyacını temin edeceği söylenen göletlerin ÇED raporunun bir parçası olmak zorunda ve bütünlüklü olmak zorunda. Göletlere de bu rapor içerisinde yer verilmesi gerekiyor. Raporda göletlere yer vermeyip, ayırıp kapsam dışı olarak karar verilmiş olması kabul edilemez bir tutum diye belirttik dava dilekçesinde.”
Pazarlığa Gitmeyen Köylülere Dava Açıldı
Yalnızca bu göletlerin kendi su kaynaklarının da yeterli olmadığını hatırlatan Doğan, Çan’dan gelen ve birçok tesisin su aldığı Kocabaş Çayı’ndan bir derivasyon kanalıyla bu göletleri besleyecek su almayı planladıklarını ve bunu da ayrı tuttukarını belirtti. 2022 sonlarında bu göletlere malzeme sağlayacak olan kırma taş ocağı ve beton tesisi için ÇED süreci başlatıp “ÇED gerekli değildir” kararı alındığı ve bu göletlerin içerisinde bulunduğu köylerin arazilerine dair ise acele kamulaştırma kararı alındığını aktardı. Bu süreçlerin arka planda sessiz yürütüldüğü için çok iyi takip edemediklerini ifade eden Doğan, madene su sağlayacak göletlerin alanlarındaki tarlalarının acele kamulaştırıldığını ve pazarlığa gitmeyen bölge halkına devlet tarafından dava açıldığını belirtti.
Toplamda 43 adet parselin kamu yararına 2942 sayılı Kanun ile kamulaşrılması ya da kamulaştırma yoluyla irtifak hakkı kurulması kararı verilmesi istendi. Köylülerden pazarlığa gitmeyenlerin arazileri için irtifak hakkı kararı öngörülüyor.
Doğan, bu davaların yanı sıra Lapseki Altın Madeni’nin rezervi bittiği için Eczacıbaşı’ndan ruhsat devralındığını ve dava açtıkları bu olayda Cuma günü keşif yapılacağını da bildirdi.