Son dört yıldır 7 Ekim tarihini “Dünya Pamuk Günü” olarak kabul eden Birleşmiş Milletler, bu özel günle pamuk üretiminde sürdürülebilir uygulamaları, çiftçi refahını, çevre dostu üretim yöntemlerini ve toplulukların gelişimini desteklemeyi ve yoksul ülkelerin pamuk değer zincirinin her aşamasına katılarak fayda sağlamalarını amaçlıyor.
Ağustos 2021’de Birleşmiş Milletler (BM) 7 Ekim tarihini “Dünya Pamuk Günü” olarak ilan etti. Halk arasında “Beyaz Altın” olarak bilinen pamuğun görünürlüğünü artırmaya odaklanan gün ile aynı zamanda pamuğun ekonomik kalkınma, uluslararası ticaret ve yoksullukla mücadeledeki kritik rolü hakkında farkındalık yaratmak da amaçlanıyor.
Pamuk, giyim ve ev eşyalarında günlük olarak kullanılan en değerli doğal liflerden biri olması nedeniyle milyonlarca küçük çiftçi ve aileleri için önemli bir geçim kaynağı. Dünyanın en yoksul ülkelerinde istihdam sağlayan pamuk, bu ülkelerin bazılarının ihracatında başı çekiyor. Dünya Pamuk Günü ise daha iyi üretim, daha iyi beslenme, daha iyi çevre ve daha iyi bir yaşama ulaşmada pamuk üretiminin sürdürülebilirliğine odaklanıyor.
Pamuk, beş kıtada 75’ten fazla ülkede yetiştirilen ve dünya genelinde ticareti yapılan küresel bir emtia olması nedeniyle bu özel gün, sürdürülebilir ticaret politikalarını teşvik etmeyi ve gelişmekte olan ülkelerin pamuk değer zincirinin her aşamasına katılarak fayda sağlamalarını amaçlıyor. Aynı nedenle de bu güne özel olarak “Refah için Pamuk” ifadesi öne çıkıyor. Pamuk sektöründeki sürdürülebilir uygulamaları, çiftçi refahını, çevre dostu üretim yöntemlerini ve toplulukların gelişimini destekleyen projeleri işaret eden bu ifade, pamuğun yalnızca ekonomik bir ürün olarak değil, aynı zamanda olumlu sosyal ve çevresel etkilere sahip bir kaynak olarak öne çıkmasını da vurguluyor.
Pamuk Üretiminin Dönüşüme İhtiyacı Var
Dünya genelinde yaklaşık 24 milyon çiftçinin pamuk ürettiği tahmin edilmekle birlikte üreticilerin yaklaşık yarısının kadınlardan oluştuğu biliniyor. Üretim hacmi olarak pamuk, küresel lif üretiminde de yaklaşık %22’lik bir paya sahip. Dünyanın en büyük beş pamuk üreticisi olan Çin, Hindistan, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Brezilya ve Pakistan, küresel üretimin üçte ikisinden fazlasını sağlıyor. Dünyanın en yoksul ülkelerindeki yoksulluğu azaltan bir tarım ürünü olarak pamuk, sentetik alternatiflerle karşılaştırıldığında hızlı bir şekilde biyolojik olarak parçalandığı için su yollarına giren plastik miktarını azaltıyor ve okyanusların temiz kalmasına yardımcı oluyor. Ayrıca kurak iklimlerde yetişen bir ürün olarak başka hiçbir ürünün yetişemediği yerlerde gelişmesi de o bölgeler için önemini artırıyor.
Öte yandan pamuk, üretim ve talep tarafında birçok belirsizlikle de karşı karşıya. Bu belirsizliklerin ele alınması, sektörün ekonomik büyümesini gerçekleştirmesi ve sürdürülebilir kalkınmayı desteklemesi açısından gerekli. Pamuk üretimi, daha fazla verimlilik, kapsayıcılık, dayanıklılık ve sürdürülebilirlik sağlamak için dönüşüm geçirme ihtiyacı duyuyor. Kurallara dayalı, ayrımcı olmayan, açık, adil, kapsayıcı, verimli, öngörülebilir ve şeffaf bir uluslararası pamuk ticaret sistemi, dünya genelinde yüz milyonlarca savunmasız insan için bir geçim kaynağı sağlamada anahtar bir unsur teşkil ediyor.
Pamuk Üretimi 2033’te 29 milyon tona Ulaşacak
Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü (OECD) ile BM Tarım ve Gıda Örgütü’nün (FAO) ortaklaşa hazırladıkları Tarımsal Görünüm 2024-2033 raporuna göre, geridönüşüm ve büyüyen ikinci el pazarının belirlediği döngüsel ekonomiye geçiş, pamuk üreticileri için hem zorluklar hem de fırsatlar sunuyor. Geridönüşüm girişimleri, kaynak verimliliği açısından umut vadediyor olsa da geleneksel tedarik zincirlerini bozabiliyor ve ham pamuk talep miktarlarını değiştirebiliyor. Rapora göre, gelecek 10 yılda, küresel ham pamuk üretiminin yıllık %1,3 oranında artarak, 2033’te 29 milyon tona ulaşacağı öngörülüyor.
Türkiye’de Pamuk Çiftçisi İklimin Değiştiğini Söylüyor
WWF-Türkiye de (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) geçen yıl içinde “Pamukta Sürdürülebilir Tarımın Yaygınlaştırılması için Önerileriyle Pamuk İncelemesi” adlı raporunu yayımladı. Raporda pamuğun iklim krizi karşısında kırılgan bir ürün olduğunun altı çizildi. Türkiye’de küresel iklim değişikliğine inanan pamuk çiftçisi oranı %87 ve her 100 çiftçiden 74’ü yaşadığı bölgede kuraklık ya da yağışların azaldığını gözlediğini ifade ediyor. Ancak ürün veriminin düşmesine engel olmaya çalışan çiftçiler gübre ve kimyasal kullanımını artırarak bunu telafi etmeye çalışıyor ve doğal olarak böylece bir kısır döngü ortaya çıkıyor. Aşırı kaynak kullanımı, artan çevresel tahribat ve toprak sağlığının azalması, pamuk üretiminde radikal dönüşüm ihtiyacını gözler önüne seriyor.
Raporda ayrıca pamuk ve tekstil sektörünün, tüketicilerin giderek artan ekolojik ve toplumsal sürdürülebilirlik yönündeki talep ve hassasiyetlerinin firmalar üzerindeki baskısına paralel olarak dönüşmeye başladığına da dikkat çekiliyor.