Suna’nın Kızları “Türkiye’de Kız Çocukların Eğitimi: Engeller, Müdahaleler ve Olanaklar” araştırmasını yayınladı. Fiziksel, entelektüel, ekonomik, sosyal ve politik yapabilirlik tanımlarının yer aldığı raporun tavsiyeler bölümünde kriterlerin erkek çocuklar için de sağlanamadığına dikkat çekilerek ancak yoksulluğun ve ırkçılık gibi yapısal şiddet mekanizmalarının toplumsal cinsiyet eşitsizliğini giderek daha derinleştirdiğine, dolayısıyla en büyük sıkıntıyı kız çocukların çektiğine vurgu yapıldı.
Eğitim, kültür ve sanat alanlarındaki sosyal yatırımlarıyla tanınan iş insanı Suna Kıraç’ın adını taşıyan Suna’nın Kızları, Eğitim Reformu Girişimi ile birlikte “Türkiye’de Kız Çocukların Eğitimi: Engeller, Müdahaleler ve Olanaklar” raporunu yayınladı.
Suna Kıraç’ın kızı, iş insanı İpek Kıraç’ın liderliğinde, Suna ve İnan Kıraç Vakfı çatısı altında çalışmalarını yürüten Suna’nın Kızları; raporda özelde kız çocuklar, genelde ise tüm çocukların önündeki üç büyük engeli toplumsal cinsiyet eşitsizliği, yoksulluk ve yapısal şiddet olarak tanımlıyor.
Kız çocukları desteklemeye yönelik çalışmaların eğitime erişim, burs, okullaşma alanlarında yoğunlaştığına dikkat çeken rapor, kız çocukların yapabilirliklerinin artırılmasının en önemli ihtiyaç olduğunu vurguluyor.
“Planlarımızı İlerideki Parlak Ufuklara Göre Yapıyoruz”
Suna’nın Kızları Kurucusu İpek Kıraç, rapora yazdığı önsözde annesi Suna Kıraç’ın “Planlarımızı önümüzdeki yoğun sise göre değil, ilerideki parlak ufuklara göre yapıyoruz” sözünü parola edindiklerini belirterek şunları söyledi:
“Raporda göreceğiniz üzere Suna’nın Kızları’nın rotasını belirlerken Türkiye’de şimdiye kadar kız çocukların eğitimi üzerine yapılan birçok değerli çalışmayı inceledik. Tüm çocukların hayata eşit katılımı için destekleyici bir çevre oluşturmak üzere yola çıkmaya karar verdik. En zor koşullardaki çocukların özgün ihtiyaçlarını gözeten güvenli ve destekleyici imkanlar oluşturabilirsek bu sorunların birçoğunun çözümüne katkıda bulunabileceğimize inanıyorum.”
“Eğitime Erişim Kız Çocuklar için Tek Başına Yeterli Değil”
Araştırma raporunda eğitim alanında çalışan 127 sivil toplum kurumunu, 243 projeyi incelediklerini, ardından iki odak grup ve üç paylaşım toplantısı düzenleyerek ekosistem haritalamasını tamamladıklarını vurgulayan İpek Kıraç, “Araştırmamıza dahil olan eğitim alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının %62’ye yakını kız çocuk odaklı çalışmalar yürütüyor. Projelerin ağırlıklı olarak kız çocukların eğitime erişimi kolaylaştırıcı müdahalelere odaklandığını, burs ve benzeri ekonomik desteklerin yoğunlukta olduğunu görüyoruz. Okul öncesi dönem ise en az çalışma yürütülen alanlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Aynı zamanda açıköğretime devam eden ya da eğitim dışında kalmış kız çocuklara özel destek mekanizmaları da kısıtlı. Okula erişimin desteklenmesi son derece değerli ancak tek başına yeterli bir müdahale değil” dedi.
“Kolektif Etki Yaklaşımıyla Büyük Bir Sivil Toplum Ekosistemi Oluşturuyoruz”
Haritalama çalışmasının ardından Suna’nın Kızları’nın yol planını sivil toplum kuruluşları, kız çocuklar ve öğretmenlerle bir arada oluşturduklarını belirten İpek Kıraç, kız çocukların okul dışında da desteklenmesi ve güçlendirilmesine imkan sağlayacak bir sivil toplum ekosistemi oluşmasına katkıda bulunmayı amaçladıklarını belirtti.
Kıraç şu şekilde konuştu: “En önemli ihtiyaç, kız çocukların baskı altında kalmadan, güvenlikli ve mutlu bir çevrede yaşayabilmelerine ve sosyal ağların içerisinde yer almalarına destek olacak bir ortam yaratmak. Bunu da sivil toplum kuruluşları olarak tek tek yapamayız. Bu nedenle ‘kolektif etki’ adını verdiğimiz yaklaşımla güçlü yanlarımızı ortaya koyduğumuz, eksikleri yeni oluşumlarla desteklediğimiz bir ekosistem yaratmak için çalışıyoruz.”
“Kız Çocukların Yapabilirliklerinin Artırılması Tüm Çocukları Özgürleştirecek”
Suna’nın Kızları, Eğitim Reformu Girişimi ile birlikte yürüttüğü araştırma kapsamında kız çocuklarının potansiyellerini gerçekleştirmeleri ve nitelikli eğitime erişimleri için beş alanda yapabilirlik kriterleri belirledi.
Fiziksel, entelektüel, ekonomik, sosyal ve politik yapabilirlik tanımlarının yer aldığı raporun tavsiyeler bölümünde kriterlerin erkek çocuklar için de sağlanamadığına dikkat çekilerek “Ancak yoksulluğun ve ırkçılık gibi yapısal şiddet mekanizmalarının toplumsal cinsiyet eşitsizliğini giderek daha derinleştirdiğini, dolayısıyla en büyük sıkıntıyı kız çocukların çektiğini görüyoruz. Bu nedenle kız çocukların yapabilirliklerini artıracak sistemsel düzenlemelerin tüm çocukları özgürleştireceğini savunuyoruz” ifadelerine yer verildi.