Son yayımlanan bir rapora göre büyük moda şirketleri sentetik kullanmaktan vazgeçmiyor, tersine kullanımlarını artırarak “hızlı moda” bağımlılıklarını sürdürüyor. Rapor ayrıca bu şirketlerin fosil yakıt sanayisinin “yeşil yıkama” taktiklerine öykünerek kullandıklarını da ortaya koyuyor.
Özellikle tekstil, gıda ve plastik gibi alanlarda, sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda araştırmalar yaparak politika önerileri geliştiren bir sivil topluk kuruluşu (STK) olan Changing Markets Foundation’ın (CMF) yayımladığı son sektörel verilere göre, büyük tekstil markaları hızlı moda üzerine yoğunlaşıyor. Londra Moda Haftası’nın son gününde yayımlanan rapor, Avrupa Birliği’nin (AB) moda sektörünün çevresel etkilerini azaltma girişimlerinin aksi yönde seyrettiğini ortaya koydu.
CMF anketine katılan 23 uluslararası giyim markasından yaklaşık yarısı, fosil yakıt bazlı kumaşların kullanımını artırdıklarını onayladı. Sadece üç marka, bu kullanımı azalttığını belirtirken bazı markalar 2022’deki son ankette sentetik kullanımını azaltmaya yönelik taahhütlerini bozdu.
Sentetik kullanımının 2030’a kadar %73’e çıkması beklenirken, anketi görmezden gelen birçok markanın sentetik kullanımını artırdığının muhtemel olduğu düşünülüyor. Anketi yanıtlayan 50 şirketten sadece altısı, C&A, Inditex, Lululemon, Mango, Nike ve United Colors of Benetton, kullandıkları sentetiklerin hem hacmini hem de oranını açıkça yayımlıyor.
Öte yandan dört marka, C&A, Esprit, Inditex ve Reformation, sentetik kullanımını azaltma taahhütlerini bozdu ve kullanımlarını çift haneli oranlarda artırdı. Hugo Boss ve Reformation, bazı veya tüm sentetiklerden çıkma planlarını paylaştı. Ama buna rağmen örneğin Hugo Boss, 2020’den bu yana sentetik kullanımını %143 artırdı.
Markaların Yarıya Yakınının Bir Planı Yok!
Fosil yakıt bazlı tekstiller, ucuz, çok yönlü ve hızlı moda üretim döngüsü için vazgeçilmez olarak görülüyor. Düşük kalite ve neredeyse sıfır geridönüşüm oranları, hızlı modayı mikroplastik kirliliği ve atık için önemli bir kaynak haline getiriyor.
CMF de, artan kamu baskısı ile bilimsel endişelere ve düzenleyici tepkilere karşın büyük markaların sentetiklere tutunmaya devam ettiğine ve fosil yakıt endüstrisinden dikkat dağıtma ve geciktirme taktikleri gibi taktikleri ödünç aldıklarına dikkat çekiyor. Ankete katılan şirketlerin neredeyse %88’i, mikroplastiklerin bir sorun olduğunu kabul etmekle birlikte markaların yarıya yakını bu sorunu çözmek için kamuya açık bir plan sunmuyor.
Moda Sanayisi Değişime Gönüllü Değil
Önümüzdeki birkaç yıl içinde dünya genelinde 30’dan fazla taslak yasanın yürürlüğe gireceği tahmin edilmekle birlikte bunlar arasında bu yıl içinde kabul edilmesi beklenen Birleşmiş Milletler (BM) Plastik Kirliliği Anlaşması öne çıkıyor.
Giyim kalitesini artırma, atık ve kirliliği azaltma, yeşil yıkama ve aşırı tüketimle mücadele etme vaadinde bulunan AB, sentetiklerin hızlı modaya yön veren rolünü açıkça kabul etti ve sektörü köklü şekilde şekillendirebilecek ürün standartlarıyla ilgili adımlar attı. Tüm bu girişimlere rağmen CMF, moda sanayisinin değişime direndiğini belirterek bu nedenle sentetik kullanımını sınırlayıcı düzenlemelerin güçlendirilmesinin gerektiği çağrısında bulundu.
CMF’nin kampanya yöneticisi Urska Trunk, büyük moda şirketlerinin plastik liflere büyük yatırımlar yapmaya devam ettiklerini ve değişim konusunda pek de gönüllü olmadıklarını dile getirdi ve “Kanun koyucular harekete geçmeye başlasa da dikkatli olmaları gerekiyor. Moda endüstrisini fosil yakıt bağımlılığından uzaklaştırıp, insanların daha uzun süre saklamak isteyeceği yüksek kaliteli giysiler yaratmaya yönlendirecek güçlü ve kararlı bir eyleme ihtiyacımız var” dedi.
Mikroplastik Atıklar Hem Okyanusları Hem de İnsanları Zehirliyor
Küresel danışmanlık firması McKinsey’in 2016’da yaptığı bir değerlendirmeye göre, giysi üretim, satış ve atım döngüsü son on yıllarda çok daha hızlı bir şekilde büyüdü. Geridönüşüm nadir ve tüm tekstil atıklarının %1’inden azı yeni ürünlere dönüştürülüyor. Bu nedenle de devasa miktarlardaki kullanılmayan giysiler yakılıyor veya gömülüyor. Üretilen tekstiller her yıl dünya okyanuslarına 500 bin tona yakın oranda mikroplastik salımına neden oluyor. Bilim insanları, polyester, naylon ve diğer kaynaklardan gelen mikroplastiklerin, son zamanlarda beyin örnekleri de dahil olmak üzere giderek artan sayıda insan organında bulunduğunu ve bu durumun sağlık kaygılarını artırdığını belirtiyor.
Son rapor hakkında yorum yapan deniz kirliliği uzmanı Dr. Sedat Gündoğdu, “Tekstillerden kaynaklanan sentetik lifler, çevredeki en yaygın mikroplastik kirliliği türlerinden biri haline geldi ve birçok insan organında tespit ediliyor. Üreticilerin bu lifleri kullanma oranı o kadar yüksek ve kirlilik o kadar fazla ki modanın kendi bir çevresel ve insan sağlığı riski haline gelmekte” diye konuştu.