Küresel tekstil endüstrisinin geleceği, hızlı modanın bir getirisi olan hızlı büyüme yapısıyla parlak gözükmüyor. Endüstrinin atık, su ve plastik kullanımı ve malzeme seçimi gibi konulardaki yaklaşımı sürdürülebilir bir geleceği işaret etmiyor. Lenzing Grubu’nun, Mercedes- Benz Fashion Week İstanbul (MBFWI) kapsamında düzenlediği Sürdürülebilirlik Paneli’ne katılan The Sustainable Angle adlı organizasyonun küratörü ve eğitim danışmanı Amanda Johnston da hızlı modanın getirdiği hızlı büyüme konusunda ısrarlı olan moda endüstrisinin, artık işleyişini yitirmiş bir ekonomik modele dayandığını belirtiyor. Johnston ile The Sustainable Angle adlı organizasyonu ve organizasyon kapsamında neler yaptıklarını, sürdürülebilir tekstilin önündeki engelleri ve bunun nasıl aşılacağını, tedarik zincirine ve atık konusuna dair yaklaşımlarını konuştuk.
YAZI: Bulut BAGATIR
The Sustainable Angle adlı organizasyonunuzu nasıl açıklarsınız? Faaliyetleriniz nedir?
Moda ve tekstil endüstrilerinin çevresel etkilerini en aza indirmeye yardımcı olan projeler yapmak ve bunları desteklemeyi ilke edinmiş, kâr amacı gütmeyen bir kuruluşuz. Bu faaliyetlerimizi, Ar-Ge çalışmalarının sonuçlarını, Future Fabrics Expo sergi platformumuz aracılığı ile oluşturduğumuz malzeme koleksiyonunu, düzenlediğimiz marka atölye çalışmaları, seminerler ve danışmanlık yoluyla sektörümüze duyuruyoruz. Bu çerçevede de atık, su, biyoçeşitlilik ve enerji alanında dört temel noktaya dayanan çevresel kriterler oluşturduk.
Küresel tekstil endüstrisi hakkında düşünceleriniz nedir? Sürdürülebilir tekstilin önündeki en büyük engel nedir ve bu nasıl aşılabilir?
Moda ve tekstil endüstrilerinin geleceğinin krizde olduğu şüphe götürmez bir gerçek. Hızlı modanın getirdiği hızlı büyüme konusunda ısrarlı olan moda endüstrimiz, artık işleyişini yitirmiş bir ekonomik modele dayanıyor. Bu ise gezegenimizin kısıtlı kaynakları üzerinde dayanılmaz bir yük oluşturuyor. Hızlı moda sisteminin kullan-at kültürü, yönetilemeyecek kadar fazla atık dağları oluşturdu. Aynı şekilde tek kullanımlık plastiklerin kolay kullanımına bel bağlamamız, bu polimerlerden yapılan tekstil ürünlerinin çevre kirliliğine yol açmasına neden oldu. Okyanuslarımız bu atıklarla ve gıda zincirimize kadar bulaşan sentetik tekstil mikro elyafları ile tıkanmış vaziyette.
20. yüzyılda elyaf geliştirirken iki temel elyaf tipine odaklanılmıştı; yenilenemez ve doğada çözünür olmayan bir kaynak olan petrolden yapılan sentetikler ve zararlı kimyasal gübreler ile tarım ilaçlarına dayanan klasik yöntemlerle elde edilen pamuk. Dünya genelinde elyaf talebinin üçte ikisinden fazlasını sentetikler, dörtte birinden fazlasını ise pamuk (sadece %1’i organik üretim) oluşturuyor. Kalan %10’u yün ve hayvan elyafları, ipek, sak elyaf ve rejenere selülozdan oluşuyor. Rejenere selülozlara (özellikle temiz, kapalı döngü bir üretim süreciyle üretilen) olan talep sürekli olarak artıyor, çünkü bu elyaflar sürdürülebilir olmayan geleneksel yöntemlerle üretilen pamuğa olan ihtiyaca alternatif sunuyor.
Bu noktada mevcut atıklarımızı toplamak ve başka bir amaca uygun hale getirmek yoluyla yönetmek en büyük engel olarak karşımıza çıkı yor. Büyük resimdeki asıl zorluk ise, kaynaklarımızı ve elyaf tiplerimizi dengeleyerek daha fazla elyaf çeşitliliğini ön plana çıkarmak.
Tedarik zinciri ve atık malzeme konularına yaklaşımınız nedir?
Kurum olarak mümkün olan en fazla sayıda üreticiyi tespit ve temsil etmeye çalışıyoruz. Bu üreticiler, dikey entegrasyona gitmiş veya tedarik zincirlerine güvendikleri, dünya genelinde kabul gören standartlarda duyarlı üretim süreçlerine sahip belirli bir yerel tedarikçi ağı ile çalışabiliyor. Şu an çok fazla odaklandığımız atık konusunda ise Global Fashion Agenda ve Ellen McArthur Vakfı’nın son araştırma raporları, sektörümüzü yeni bir tekstil ekonomisi yaratmaya yöneltiyor. Bu aşamada döngüsel ekonomiye geçiş yaparak atığı kendi içerisinde değerli bir hammadde gibi gören bu yenilikleri gelecek için çözümler olarak öne sürüyoruz.
Geleceğin Kumaşı Sergisi (Future Fabrics Expo) ve Geleceğin Kumaşı Sanal Sergisi (Future Fabric Virtual Expo) olarak iki serginiz var. Bu sergilerle neyi amaçlıyorsunuz?
Her yıl düzenlediğimiz bu sergi ile sektörümüzde sürdürülebilir uygulamalar hakkında eğitim vermek, bunları tanıtmak ve bunlara ilham kaynağı olmayı hedefliyoruz. Halen küresel olarak tedarik edilen ticari malzemelerin ne kadar bol olduğunu göstererek doğru tasarım zekasına heyecanlı bir yolculuk yapılabileceğini göstermeyi umut ediyoruz. Ayrıca şu an belki kulağa spekülatif gelen, ama gelecekteki yeni yaklaşımları ve elyafları temsil eden inovasyonlara dikkat çekiyoruz.
Sanal sergimiz ise sergimizi ziyaret edemeyen kişilerin web sayfamızdan üye olarak masa başı araştırma yapmalarına izin veren, temel niteliklerimizi kapsayan bir veri tabanı özelliği taşıyor. Düzenli olarak güncellenen sanal sergimiz, fiziksel sergimizdeki başlık kartlarında görünen her bir özellik için önemli üretici ve proses bilgilerini içeriyor.
Yenilikler ve Çözümler
Doğaya saygılı üretim süreçleriyle yenilenebilir ağaç kaynaklarından botanik kökenli selüloz elyaf elde eden Lenzing Grubu, Mercedes-Benz Fashion Week İstanbul (MBFWI) kapsamında Sürdürülebilirlik Paneli düzenledi. Marka danışmanı Ferhan İstanbullu’nun moderatörlüğünde Lenzing Türkiye, Ortadoğu ve Afrika İş Geliştirme ve Pazarlama Müdürü Hale Saraçoğlu, The Sustainable Angle’dan Amanda Johnston ile Textile Exchange’dan Simone Seisl’in katılımıyla düzenlenen panelde, tekstilde sürdürülebilirlik alanında yaşanan sorunlar, yenilikler ve çözümler ele alındı.