Lüleburgaz Belediyesi cinsiyet eşitliği konusunda başarısından ötürü 2016 Guangzhou Uluslararası Kentsel İnovasyon Ödülü’nün 15 finalisti arasında yer aldı. Kadınların yerel yönetimde söz sahibi olması alt kademelerdeki kadınların üzerinde olumlu etki yarattığı gibi, zamanla bu etki iş dünyasında ve kentin sosyo-kültürel yaşamında kadınların konumunun güçlenmesine neden oldu.
YAZI: Sibel BÜLAY
Lüleburgaz Belediyesi başkan yardımcısı dahil yönetici kadronun %59’u kadın. 1999’da 25 kişilik belediye meclisinde sadece bir kadın varken, 2014’te dokuz kadın üyenin seçilmesiyle oran %29’a çıkmış. Türkiye genelindeyse bu oran %4. Lüleburgaz Belediyesi cinsiyet eşitliği konusunda başarısından ötürü 2016 Guangzhou Uluslararası Kentsel İnovasyon Ödülü’nün 15 finalisti arasında yer aldı. Kadınların yerel yönetimde söz sahibi olması alt kademelerdeki kadınların üzerinde olumlu etki yarattığı gibi, zamanla bu etki iş dünyasında ve kentin sosyo-kültürel yaşamında kadınların konumunun güçlenmesine neden oldu. Lüleburgaz Belediyesi yönetiminde kadın oranının bu kadar yüksek olmasının nedenini Belediye Başkanı Emin Halebak’a sordum. “Belediye başkanı seçildiğimde kadınları yönetime getirme gibi bir fikrimiz yoktu. Ben seçildiğimde hepsi belediyedeydi. Hiçbirini işe ben almadım, zaten buradaydılar. Müdürü çağırıp soru sorduğumda bana ‘bir dakika’ deyip kadın çalışanları getiriyorlardı. Eğer bana cevapları o kadınlar verecekse, işi bilen ve yapan onlarsa ben niçin onlarla çalışmıyordum? Bu işi kim daha iyi yürütecekse, yapabilecekse, bu konuda kimin performansı, liyakati daha iyiyse işi onlar yapmalıydı” diye yanıtladı sorumu.
Kısa bir süre sonra Kevser Özkan ve Ayfer Küçükhan belediyede müdürlüğe atanan ilk kadınlar oldu. Beş yıl sonra da Özkan, belediye başkan yardımcısı olarak atandı ve o görevi 12 yıldır yürütüyor. “Müdür olarak atandığımda kurumda olumsuz bir şeyle karşılaşmadım, çünkü yıllardır perdenin arkasında olduğumuzu çevremizdeki insanlar görüyorlardı. Kurumda inanılmaz bir saygıyla karşılandım. Bu beni çok şaşırttı. İnanılmaz biçimde bir koruma kalkanı oluşturdu o arkadaşlar benim için. Çok değerli bir dayanışmaydı. Destek oldular, yolları açtılar” diyor Özkan.
Belediye içindeki desteğin halkla olan ilişkilere yansımasıysa zaman almış. “İlk başta çok zor oldu” diyor. “Ben makamımda oturuyorum. Adam yüzüme baka baka ‘ben müdür beyle konuşmak istemiştim’ diyor. Bu sizi yaralıyor. Toplumda bir kadın olarak siz ne yaparsanız yapın görmezden gelinmeniz sizi çok mutsuz eden bir şey haline geliyor. Ayfer Hanım ile savaş meydanında iki general gibi kadınlar adına kol kola, dirsek dirseğe, birbirimizin eksiği varsa tamamlayarak, o erkek yaşamının içinde var olmak için çok ciddi mücadele ettik.” Ellerine geçen fırsatı değerlendirmek, kadınların belediyede konumunu güçlendirmek için canla başla çalışmışlar. “Örneğin gece meydanda bir etkinlik var. Ben en öne gidip protokoldeki yerime oturuyorum. Gelen kadınlardan şunu duymak inanılmaz mutlu ediyordu: ‘Kevser Hanım siz orda oturuyorsunuz ya, ben bu meydana hiç korkmadan ve göğsümü gere gere gelebiliyorum.’ O zaman siz de orda durmak zorunda hissediyorsunuz kendinizi. Kadınların arkanızdan yürüyor olması, sizden güç alarak bir takım şeylere ulaşıyor olması sizi mutlu ediyor açıkçası.”
Belediyedeki Değişim Kent Yaşamına Yansıdı mı?
Lüleburgaz’da kadınların çalışabileceği yerler sınırlıydı: Toplum ancak bankalar, belediye ve eczanelerde çalışmalarını hoş karşılıyordu. Yerel yönetimde kadınların artması tüm kadınları motive etmiş, toplumda “yönetici erkek olur” algısını da değiştirmiş. Bugün kadınlar her iş alanında çalışıyor. Lüleburgaz’da Ziraat Odası Genel Sekreterliği görevini, Belediye Çalışanları Sendikası başkanlığını ve işyeri temsilciğini kadınlar yürütüyor. Sendika yönetiminin %75’i kadın. Kentte havuz klorlama işini yapan teknisyen bir kadın. Çocuk meclisinin başkanı bir kız çocuğu. Garanti Bankası’nın “Yöresinde Fark Yaratan Kadın” ödülünün sahibi 2500 dönümlük Arkadya Bağları’nı kuran Lüleburgazlı Zeynep Şanvel. Kadınlar mesleki kurslara katılıp iş hayatına atılıyorlar ve kadınların çalıştırdığı işyeri sayısı hızla artıyor.
Çok renkli bir kültür yaşantısı olan Lüleburgaz’da kadınların %85’i kentin sosyo-kültürel yaşamında aktif olarak yer alıyor. Briç ve satranç kulüpleri kurdular; yerel tiyatrolarda oyunculuk, koro çalışmaları, spor yapıyorlar. Trampet takımı ve dans ekipleri kurdular… Günün her saatinde Lüleburgaz’ın kadınlarını aktif olarak kent yaşamının içinde görmek mümkün. Köylerdeki kadınlar da bu hareketlilik içinde yer alıyorlar. Lüleburgaz’ı ziyaret ettiğim gün civar köylerden kadınların kurduğu koro kent merkezinde konser veriyordu. Yapılan anketlere göre Türkiye’de kadınların %40’ı şiddete maruz kalan kadın görmüş veya tanıyor. Lüleburgaz’da bu sayı %15’e düşüyor. Belediye bu sayıyı da çok yüksek buluyor ve sıfırlamak için çalışıyor. Bu gelişmeler sayesinde kadınların özgüveni artıyor ve toplumun kadının yaşantısı üzerindeki baskısı azalıyor. Bu gelişmeler tabii ki çok güzel ama Türkiye’de kadınların durumu günden güne kötüye gidiyor. Lüleburgaz’daki gelişmelerin sürdürülebilir olması nasıl sağlanacak?
Geri Dönülmemesi İçin…
Belediye Başkanı Halebak stratejik plan çalışmasına güveniyor. “19. yüzyılda işveren çalışanının kas gücünü satın alırdı. Teknolojinin geliştiği noktalara geldik ve artık çalışanların bilgisine de ihtiyacımız vardı. Çalışanların bilgilerini de almaya başladık. Ama bir kurumu daha ileriye taşımak için bir şeye daha ihtiyaç var: Çalışanların hayalleri”. Lüleburgaz Belediyesi stratejik planını belediye çalışanları “Nasıl bir kentte yaşamak istiyoruz?” sorusu çerçevesinde geliştirdiler. Toplam olarak 9120 saat çalıştılar; kendi gelecekleri, çocuklarının gelecekleriyle ilgili hayallerini buraya koydular. Şimdi bu planı hayata geçiriyorlar. Ve stratejik plan kapsamında kadının toplumdaki yerinin güçlendirilmesi de var. “9120 saat çalışanlar kendi hayallerini benden sonra gelecek olan başkanlara karşı korumazlar mı? Ben koruyacaklarına inanıyorum. Elde edilen başarıların sürekliliği ancak böyle sağlanabilir diye düşünüyorum” diyor Halebak. Belediye Başkan Yardımcısı Özkan bu konuda daha tedirgin, daha temkinli. “İlk aşamalardaki zorlukları aştık. Toplum iyi şeyleri gördü ve artık pozitif referans olduk. Şimdi ciddi bir sorun yok. Ama arkadaşlara hep şunu söylüyorum: Geri dönüş çok kolay. Üst üste bir şeyler koymak, üretmek zor ama yıkmak çok kolay, daha çabuk olabiliyor. Onun için sürekli tembihim, sakın bunun rehavetine kapılmayın. Bunun kökleşmesi, topluma yansıması için sürekli dikkat etmelisiniz, titiz davranmalısınız diye uyarımı yapıyorum. Türkiye geneline baktığımda gördüklerim beni üzüyor, düşündürüyor.”
Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Reşide Candan da temkinli. “Lüleburgaz’da durum çok güzel ama kırılma yaşanabilir. Bunun bilincinde olduğumuz için 2016’yı ‘Kadın Yılı’ ilan ettik. Bütün bu etkinlikler, eğitimler, çabalar bu aşamaların kalıcı olması için. Kadınlar kendi değerlerini anlasın, kendine olan güveni artsın istiyoruz. Herkes için aynı hakların var olduğunu bilsinler ve ekonomik, sosyal, siyasal haklarına sahip çıksın tüm kadınlarımız. Toplumun ilerlemesi ancak eşitlik sağlandığında gerçekleşir ve bunu herkesin kabul etmesi lazım”. Kadınların toplumda konumunu güçlendirme girişimlerinin kurumsal altyapısı olarak belediye, Lüleburgaz Yıldızları Kadın Akademisi’ni kurdu. (Binanın inşaatı birkaç ay içinde bitecek.) Meslek ve kişisel gelişim kursların verildiği binada kreş olacak. Belki en önemli yönü yatılı eğitim imkanının olması. Bu sayede kadınlar farklı insanlar tanıyacak; sorunlarını ve deneyimlerini paylaşma fırsatı bulacak.
2016 yılı sonunda beş kız çocuğu İstanbul’da özel eğitimlere gönderildi. Gelecekte seçilebilecek konumda olmaları için; geri dönülmemesi için bu gençleri eğitimlerle besleyerek lider kadınlar çıkarmak hedefleniyor. Candan’a soruyorum: “Ne zaman başardık diyebileceksiniz? “Kadınlar mecliste %50’ye geldiğinde. Genç kızlarımızın sekiz yaşında özgüveni çok yüksek ama 17 yaşında kırılma yaşıyorlar. Sekiz yaşında başkanken 17 yaşında başkan yardımcısı oluyorlar. Ben başkan olmayı hak ediyorum diye direttiğinde; engellemelere karşı direnebildiğinde; bu benim hakkım, bunu ben yapmalıyım dediği anda evet, bu artık yerleşmiş derim. Kadınlarımız ‘bu benim hakkım’ dediği anda artık geriye dönülmez.”