“Narköy 1200 Ata Tohumu ile Türkiye’nin En Büyük Özel Tohum Bankası”

Doğayla iç içe ve sürdürülebilir bir tatil anlayışının mümkün olduğunu belirten Nar Eğitim ve Danışmanlık kurucusu ve Nar Eco Kurucu ortağı Ozan Kuşçu, Narköy’ün doğa dostu tatil için önemli bir adres olduğunun altını çizerken, atalık tohumların önemine de vurgu yaptı. Narköy, binden fazla ata tohumu ile Türkiye’nin en önemli tohum merkezlerinden biri konumunda…

Elif YAŞAR ÖZYÜREK 

Günümüz şartlarında hem konforlu hem teknolojiye yakın hem de “doğa dostu” bir tatil deneyimi ne ölçüde mümkün olabilir? Bu bağlamda Narköy’ün ne zaman, nasıl ve hangi fikirle doğduğunu anlatır mısınız?

Narköy, doğal yaşamı ve sürdürülebilir tarımı odağına alan bir turizm ve eğitim merkezi olarak hayata geçirildi. Bu projeyi başlatırken en büyük motivasyonumuz, şehir hayatından tamamen kopmadan, doğayla iç içe sürdürülebilir bir yaşam alanı yaratmaktı. Amacımız, eğitim ve turizm anlayışını birleştirerek doğayla uyum içinde yaşamanın mümkün olduğunu göstermek ve hem bireylere hem de kurumlara bu deneyimi sunmaktı.

Narköy’ün temelleri 2000’li yılların başında atıldı. Benim 2005 yılında Garanti Bankası’ndan ayrılarak kurumsal şirketlere eğitim vermek üzere Nar Eğitim ve Danışmanlık’ı kurmam ve zamanla bu eğitimleri otellerin kapalı salonlarından çıkararak doğada gerçekleştirme düşüncemle, annemin uzun zamandır hayalini kurduğu organik tarım çiftliği projesinin bir araya gelmesi Narköy fikrini ortaya çıkardı. Uzun bir süre boyunca, hem doğal yapısını koruyan hem de sürdürülebilir bir alanda bu projeyi hayata geçirebilmek için yer arayışımız devam etti. Bu sırada kuzenim Enver Paşa, bizi şu an Narköy’ün bulunduğu bu eşsiz doğa ile tanıştırdı ve böylece proje somut bir kimlik kazandı.

Narköy, iki ana tema etrafında şekillendi: doğa ve temiz teknoloji. Teknolojinin her geçen gün yaşamımızın her alanında daha etkin olacağını öngörürken, insanların da doğaya ve doğanın sunduğu huzura her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyacaklarını düşündük. Bu sebeple Narköy’de hem konforlu, teknolojiyi olması gereken yerde ve en temiz haliyle kullanan hem de sürdürülebilir bir ortam oluşturmayı hedefledik. 2011 yılında hayata geçen Narköy, organik tarım çiftliği, ekolojik otel ve eğitim merkezi barındıran bir kompleks olarak doğayla iç içe sürdürülebilir bir yaşam anlayışını, teknolojinin sunduğu çözümlerle buluşturdu.

Günümüz şartlarında hem konforlu, hem teknolojiye uyumlu hem de doğa dostu bir tatil deneyimi, doğru planlama ve sürdürülebilir uygulamalarla tamamen mümkün. Bu dengeyi sağlamak için sürdürülebilir mimari, doğal kaynakların verimli kullanımı ve ekosisteme saygılı yaklaşımlar bir araya getirilmeli. Narköy’ü kurarken tam da bu anlayışla hareket ettik ve doğayla uyum içinde, konforlu bir tatil deneyimi sunmayı başardık.

Narköy’ün bulunduğu bölge konuklarına hangi doğal güzellikleri sunuyor?

Narköy, Kocaeli’nin Kandıra ilçesinde, Karadeniz’e kıyısı olan eşsiz bir doğa içerisinde konumlanıyor. Çiftliğimiz, yemyeşil ormanlar, doğal yürüyüş parkurları ve Karadeniz’in berrak sularına sadece birkaç kilometre uzaklıkta yer alıyor. Buraya gelen konuklar, geniş meşe ormanlarının serin gölgesinde yürüyüş yapabilir, orman içi platformlarda meditasyon yaparak günün yorgunluğunu atabilir ya da çeşitli atölye ve aktivitelere katılabilirler. Ayrıca yakın çevredeki Kerpe, Kefken gibi Karadeniz’in saklı kalmış koyları da keşfedilmeyi bekleyen doğa harikalarından sadece bazıları.

Kimler, neden, özellikle hangi tercihlerle Narköy’de olmalılar? Narköy’de neler yapılabilir, zaman nasıl değerlendirilir?

Narköy, özellikle doğayla iç içe, sürdürülebilir bir yaşam deneyimi arayanlar için ideal bir destinasyondur. Doğal yaşama meraklı aileler, iş stresinden uzaklaşmak ve çeşitli eğitimler alarak doğanın ritmine ayak uydurmak isteyen profesyoneller, alternatif bir tatil arayışında olan doğaseverler Narköy’ü tercih edebilirler. Burada yapılabilecek çok çeşitli aktiviteler mevcut. Misafirlerimiz rehberli orman yürüyüşü ve çiftlik turlarına katılabilir, organik tarımı yakından gözlemleyebilir ekim-dikim atölyeleri ile üretim süreçlerine dahil olabilirler. Peynir yapımı, ekmek yapımı ve pizza yapımı atölyeleri ile gastronomi tutkularını lezzetle buluşturabilirler. Marangozhanede üretim yapma, arazide yön bulma, ateş yakma, doğada hayatta kalma gibi eğitimler ise macera severlerin tercih ettiği aktiviteler olarak konuklarımızı bekliyor. Narköy, aynı zamanda rahatlatıcı meditasyonların ve kamp ateşi etrafında müziğin, samimi sohbetlerin de adresi olarak doğada inzivaya çekilmek isteyenleri, şehirden kaçarak kısa bir mola vermek isteyenleri de bekliyor.

Enerji verimliliğinden sağlıklı gıdaya, atıktan karbon ayak izine, su verimliliğine kadar sürdürülebilirlik anlayışı çerçevesinde neler yapıyorsunuz?

Burası “Küresel düşün, yöresel hareket et” felsefesiyle, doğadan öğrenerek, yararlanarak ve ona katkı sağlayarak işlemek üzere tasarlandı. Sürdürülebilir enerji kullanımının esas olduğu yapılar, düşük karbon ayak izine sahip hafif çelik sistemi ile inşa edildi. Otel bölümümüzün mimari projesi uluslararası bir ekiple birlikte tasarlandı. Binalar toprakla minimum temas etmek üzere kazıklar üzerinde inşa edildi. Binalarımızda bor temelli izolasyon malzemesi olan cellubor üzeri Finlandiya çamı kullanılırken, odaların yerleşimi arazinin bütün güneş açıları ve rüzgar değerlerine bakıldıktan sonra hesaplanan açılara göre yapıldı. Bu sayede; yazın en sıcak dönemde klima olmayan odalarımızda karşılıklı açılan pencereler camlar ihtiyaç duyulan serinliği doğal olarak sağlıyoruz. Her ölçekte geri dönüşümlü ve doğal içerikli malzemeler kullanıldı. Yenilebilir peyzaj anlayışı da bu sistemin önemli bir parçası.

Yağmur suyu, yüzey altı suları ve drenaj sularını hasat ederek, organik tarım sulamasında kullanıyoruz. Yağmur suları arıtılarak odalarda duş suyu olarak kullanılırken, kullandığımız sabun ve şampuanlarda tamamen temiz içerikli ürünlerden oluşuyor. Atık sularının tümünü bakteri tabanlı çok özel bir sistemle biyolojik olarak arıtarak geri dönüştürüyoruz. Otelimizin girişinde yer alan elektrikli araç şarj istasyonumuzda elektrikli araçlarıyla gelen misafirlerimizin hizmetinde.

120 dönüm arazi üzerine yer alan Narköy’ün yarısına yakınında tarım yapıyoruz. Misafirlerimize sunduğumuz yemeklerin %80’i, çiftliğimizde üretilen ata tohumlardan ürettiğimiz meyve-sebze, küçük ve büyükbaş hayvanlarımızdan elde ettiğimiz ürünlerden oluşuyor. Kalan %20’lik ürünlerimiz de yerel tedarikçilerden temin edilen mevsimsel ve sertifikalı organik ürünlerden oluşuyor.

Biraz da çiftliğiniz hakkında bilgi alabilir miyiz? Çiftliğinizde hangi ürünler, nasıl yetiştiriliyor? Örneğin konuklar çiftlikten kendi elleri ile topladıkları taze sebzeleri konakladıkları yerin mutfaklarında pişirebiliyorlar mı?

Narköy 1200’ün üzerinde ata tohumu ile Türkiye’nin en büyük özel tohum bankasına ev sahipliği yapıyor. Annem Nardane Kuşçu’nun hobi olarak başladığı tohum toplama serüveni Narköy’ün kuruluş aşamasında Türkiye’nin onlarca farklı ilinden gönderilen ata tohumları ile büyük bir tohum bankasına evrildi. Çiftliğimizde mevsimine göre ekilen bu sebze ve meyveler mevsim şartlarına uygun olarak tamamen doğal yöntemlerle yetiştiriliyor. Domates, biber, salatalık gibi klasik sebzelerin yanı sıra, nadir aromatik bitkiler, çeşitli meyve ağaçları ve tahıllar da ekim alanlarımızda yer alıyor. Sezonu biten tüm ürünlerin tohumları kurutulduktan sonra yeniden tohum bankasına kaldırılarak, ürünlerin sürdürülebilirliğini sağlıyoruz. Çiftliğimizde aynı zamanda hayvancılık da yapıyoruz. Büyük baş hayvanlarımız ve kümes hayvanlarımız var. Onların doğada serbest dolaşarak beslenmesi, doğal yemler tüketmesi hayvanlardan elde ettiğimiz ürünlerin de lezzetlerine yansıyor. Kendi çiftliğimizden elde ettiğimiz etler, yumurtalar, süt ve süt ürünleri Narköy misafirleri ile sofralarda buluşuyor.

Konuklarımız, çiftlikte yetişen bu ürünleri kendileri toplayıp mutfaklarımızda pişirme deneyimini yaşayabilirler. Hayvanları beslemek, yumurta toplamak, süt sağmak gibi aktiviteleri de deneyimleyebiliyorlar. Peynir atölyesinde kendi sağdıkları süt ile peynir yapmak misafirlerimiz için unutulmaz bir deneyim oluyor. Bu süreç, hem yetiştiriciliği daha iyi anlamalarına olanak tanıyor hem de topraktan sofraya uzanan döngüyü deneyimlemelerini sağlıyor.  Bu sayede sürdürülebilir tarımı ve doğa dostu üretim tekniklerini uygulamalı olarak öğrenebiliyorlar.

Önerilen makaleler