Her yıl 21 Mart tarihi “Uluslararası Orman Günü” olarak kabul ediliyor. Ormanları korumaya ve restore etmeye yönelik küresel çabalar ise hâlâ yetersiz. Karasal biyoçeşitliliğin %80’ine ev sahipliği yapan orman alanları, insan faaliyetleri ve iklim krizi nedeniyle her yıl 10 milyon hektar daha küçülüyor.
Çevre kavramından bahsedilen sözlü ya da yazılı her ortamda “ormanlar” en ön sırada yer alıyor. Öyle ki çevre koruması alanında bir “klişe” halini çoktan almış durumda. Halbuki ormanlar, adının geçme sıklığının tam tersi, fiili olarak en az korunan ekosistemlerden biri.
Bu gerçeklikten yola çıkan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 2012 yılında 21 Mart tarihini “Uluslararası Orman Günü” olarak ilan etti. Günle ormanları koruma ve restore etmeye yönelik yerel, ulusal ve uluslararası çabalar teşvik edilmeye çalışılıyor.
Uluslararası Orman Günü’nün 2025 teması olarak “Ormanlar ve Gıda” belirlendi. Gıdanın geleceğinin ormanlarda başladığı vurgusu yapılan tema, dünyada 5 milyardan fazla insanın, orman ve odun dışı orman ürünlerini gıda, ilaç ve geçim kaynağı olarak kullandığını hatırlatıyor. Yanı sıra 2 milyardan fazla insanın, yemek pişirmek için odun ve diğer geleneksel yakıtları kullandığı hatırlatılıyor. Temayla özellikle tropikal bölgelerde yerel halklar ve kırsal topluluklar için önemi bir protein kaynağı olduğuna da vurgu yapılıyor.
Doğanın Büyük İyileştiricileri: Ağaçlar
Ancak tüm çabalara karşın küresel çapta her yıl insan faaliyetleri ve yine bu faaliyetlerin ender olduğu iklim krizi nedeniyle 10 milyon hektar orman kaybı yaşanıyor ve yaklaşık 70 milyon hektar orman yangınlardan etkileniyor. Oysa ormanlar tozlaştırıcılara ev sahipliği yaparak tarımda önemli bir rol oynuyor. Toprak zenginleştirme, iklim düzenleme ve biyolojik çeşitliliğin korunmasına da katkı sağlıyor. Toprağın sağlıklı kalmasını sağlayan ormanlar, suyu tutarak, hayvanlara yiyecek ve gölge sunuyor. Yanı sıra sıcaklıkları düzenleyerek ve rüzgarı engelleyen doğal bariyerler oluşturarak tarıma destek oluyor.
Dünyanın kara üzerindeki biyoçeşitliliğin %80’i, birçok tehdit altındaki ve yerel türler de dahil olmak üzere ormanlarda yaşarken, bu ekosistemler sadece bitkiler ve hayvanlar için değil, aynı zamanda 300 milyondan fazla insan için de ev görevi görüyor.
Ayrıca, ormanlarla kaplı havzalar, dünyanın önde gelen şehirlerinin %85’inden fazlasına tatlı su sağlıyor ve kırsal bölgelerdeki hanelerin gelirlerinin %20’sine kadar katkıda bulunuyor. Kakao meyvelerinden elmalara, avokadolara, Hindistan cevizlerine, mantarlara, kestanelere, akçaağaç özsuyuna ve daha birçok ürüne kadar ormanlar, doğada yetişen lezzetli ve besleyici gıdalar sunuyor.
Yine orman ekosistemlerini en büyük fertleri olan ağaçlar, büyük karbon yutakları görevi görerek, yıl boyunca sıcaklıkları düzenlemeye yardımcı oluyor ve böylelikle ısıtma ve soğutma teknolojilerinden kaynaklanan emisyonların azaltımına katkı sunuyor.
Ağaçlar bu özelliklerinin yanı sıra doğanın büyük iyileştiricileri olarak da görev görüyor. Örneğin günümüzde kullanılan ilaçların yaklaşık %25’i Amazon’daki yağmur ormanlarının ağaçlar ile bitkilerinden elde ediliyor.