Hibrid arabaların mucidi ve doğal kapitalizm tezinin mimarı olarak bilinen Amory Lovins kendini “Ormandan gelen ses” olarak tanımlıyor ama onun ormanı daha zengin…
Amory Lovins, 1970 yılında Oxford’da enerji hakkında doktora yapmak istediğinde “Enerji mi? Bizim böyle bir kürsümüz yok” demişlerdi. Oxford’un 400 yıllık tarihinde fakültedeki en genç öğretim üyesi olmuştu. Buna rağmen bursunu iade edip okulu yarıda bıraktı. OPEC’in petrol ambargosuna üç yıl vardı. O yıllarda kimsenin aklına enerji krizi diye birşey gelmiyordu. Amory Lovins daha o yıllarda enerji verimliğinden ve yenilenebilir enerji kaynaklarından söz ediyordu.
Lovins 1973 yılında petrol krizi patladığında on bin kelimelik bir makale yazdı. “Energy Strategy: The Road Not Taken?” (Strateji: Tutulmamış Yol?) başlıklı makale nihayet 1976 yılında Foreign Affairs dergisinde yayınlandı. Makale, enerji politikalarında zor ve yumuşak yolları karşılaştırıyordu. Zor yol, maliyeti ne olursa olsun, daha fazla fosil yakıt kayna ğını garanti altına almaktan geçiyordu. Yumuşak yol ise yeni, yenilenebilir enerji kaynakları nı araştırmaktı.
Enerji politikalarında gerekli yumuşak geçiş sağlandıktan sonra sadece çevre tahribatı engellenmeyecekti, “küresel siyasi stres” de azalacaktı. Nükleer silahlanma yarışı ortadan kalkacağı için kimse “O’nun nükleer silahı var ben de istiyorum” diyemeyecekti, ya da petrol, gaz rezervleri yüzünden savaş çıkmayacaktı. Üstelik bu yeni kaynakları idare etmek çok daha kolaydı.
Amory Lovins, enerji konusunda araştırma yapılmasına izin verilmeyince Pitzer Üniversitesinde sosyoloji, Loyola Üniversitesinde hukuk okudu. Hayatının 14 senesini İngiltere’de geçirdi. Lovins’in bir yazar olarak kariyeri de İngiltere’de başladı. 1971 yılında dönemin Dünya Dostları Derneği Genel Başkanı David Brower’ın da desteğiyle Galler’de tehlike altında olan Snowdonia Milli Parkı’nı işlediğ i “Eryri, Özlem Dağları” kitabını yazdı. On yıl boyunca “Dünya Dostları Derneği”nin İngiltere temsilciliğini yaptı. 1968’den 1981 yılına kadar her yaz fotoğraşı doğa gezileri düzenledi. 1973 yılındaki krizden sonra Lovins’in enerji üzerine tezleri daha fazla ciddiye alınır oldu. 1978 yılında Lovins altı kitap sahibi 15 ülkede birden enerji işleri konusunda danışmanlık yapan önemli bir bilim adamı ve lobiciydi. Artık kendi eğitim merkezini kurmasının zamanı gelmişti. 1982 yılında karı sıyla beraber Rocky Dağları Enstitüsü’nü (RDE) kurmak için kolları sıvadı.
Uygulanabilir umut
Amory Lovins, o zamanki eşi Hunter ile RDE’yi kurmak için yola çıktığında ne istedi ğini çok iyi biliyordu. Lovins, RDE’nin misyonunu şöyle açıklıyordu:“Amacımız kaynakları etkin ve geri dönüştürebilecek şekilde kullanarak dünyayı güvenli, zengin ve hayatını sürdürebilir hale getirmek. Kısaca tasarımlarımızla, içinde yoksunluk, savaş ve yıkım olmayan bir dünya için servet ve birikim yaratmaya çalışıyoruz. Bunu yaparken de ‘uygulanabilir umut’ felsefesinden hareket ediyoruz.”
Enstitünün uygulanabilir umut felsefesinin, varsayımsal umuttan farkı, dünyayı daha iyi bir yer yapma umudunu uygulanabilir, temeli olan hükümler, projeler haline getirebilmek için canını dişine takması. Projelerin uygulanabilir olmasına büyük önem atfeden RDE’nin diğer düşünce kuruluşlarından farkı ekiplerinin düşün-uygula prensibiyle hareket etmesi. Böylece yaşadığımız gezegenin güzel, huzurlu bir yer olabileceği ihtimali bir ham hayal olmaktan çıkıyor. RDE’nin en önemli özelliklerinden biri girişimci ruhunu korumasına rağmen kâr amacı gütmeyen bir eğitim kurumu olması. Günümüzde RDE’nin yıllık geliri 13 milyon doları buluyor.
Bir matkap niye alınır?
Amory Lovins’in en önemli uzmanlık alanı enerji verimliliğiydi. Bu konuda yaptığı en önemli açılım negawatt devrimi oldu. Elektrikte kilowatt saat başına daha fazla verim alan ve daha az enerji harcayan teknolojilerin hakikate dönebilmesini esas olarak Lovins’e borçluyuz. Bugün giderek yayılan ve elektrik faturalarımızı ciddi oranda düşüren floresan ampuller gibi. Lovins negawatt devrimini şöyle anlatıyordu:“İnsanlar topak topak kara kömür ya da varil varil siyah yapışkan istemiyorlar. Banyoya girdiklerinde sıcak su aksın, keyif yaparken soğuk biralarını açabilsinler istiyorlar. Konfor, hareket kabiliyeti ve aydınlık istiyorlar. Nalbur dükkanına öylesine, matkap istediğin için gitmezsin. Duvarda bir delik açman gerekiyordur. Onun için de matkaba ihtiyacı n vardır. Bu benzetmeden yola çıkarak sormamız gereken soru şu: O deliği açmaya gerçekten ihtiyacımız var mı?”
Lovins bu felsefesiyle çok sayıda işletmenin parasını çarçur etmesini engelledi. 2001 yılında Texas Instruments’ın, 1000 çalışanı olan bilgisayar çipi fabrikalarının denizaşırı bir bölgede kurulması gerektiği ortaya çıktı. Ancak bazı masraşarı da kısmak gerekiyordu. Fabrikanın doğaya duyarlı yöneticileri Amory Lovins’ten yardım istediler. Lovins, Rocky Mountain Enstitüsünden ekibiyle Texas Instruments’ın tesislerine gitti. Üç gün süren yoğun toplantılardan sonra Lovins’in ekibi 15 maddelik bir öneri listesini uygulamaya koydu. Ortaya çıktı ki, fabrika kullandı ğı suyun derecesini 54’e düşürmesi yeterliyken 40’a düşürmeye çalışıyordu. Bu da haddinden fazla soğutma kulesi kurulması demek oluyordu. Ayrıca su boruları daha ucuz ve küçük su pompalarının kurulmasına olanak sağlayacak şekilde tekrar tasarlandı. Lovins ve ekibi, Texas Instruments’ı yaklaşık 150 milyon dolarlık bir israftan kurtardı. Lovins ve RDE’nin bilim dünyasına en büyük katkısı tabii ki hibrid arabalar oldu. Lovins’in işe başlamadan önce dikkat çektiği nokta arabaların harcadığı yakıtın yüzde 95’inin yolda giderken değil arabayı çalıştı rırken harcandığıydı. RDE ekibinin görevi bu kaybı önlemekti. Bu kayıp önlendikten sonra arabalar, diğer alternatif enerji kaynaklarıyla da çalışabilecekti. Bu icadın başarısının ardı ndan Toyota, Chevrolet, Honda ve Ford gibi büyük markalar hibrid arabalar üretmeye başladılar.
“Tasarımlarımızla, içinde yoksunluk, savaş ve yıkım olmayan bir dünya için servet ve birikim yaratmaya çalışıyoruz. Bunu yaparken de ‘uygulanabilir umut’ felsefesinden hareket ediyoruz” |
Sermaye aslında nedir?
Hibrid otomobiller Lovins tarafından ortaya atılan doğal kapitalizm tezinin en başarılı uygulamasıydı. Doğal kapitalizm tezi şu basit sorudan ortaya çıkıyor: “Sermaye aslında nedir?” Lovins bu soruya şöyle cevap veriyor: “Geleneksel iş dünyası sadece iki tip sermaye ile ilgileniyor: Para ve ürün. Bu ikisi fiziki ve finansal sermayedir. İş dünyasının hesaba katmadığı iki önemli sermaye kaynağı ise insan ve doğadır. İnsan ve doğa diğer ikisinden çok daha değerli ve hayati kaynaklardır. Do ğal kapitalizm bu dört kaynağı birden dikkate alır. Böylece hem daha çok para kazanabilir, daha fazla ürün üretebilirsiniz. Üstelik çok daha eğlencelidir.”
Doğal kapitalizm tezini ortaya atan Lovins, aralarında Unilever, Mitsubishi, Chevron, Wal-Mart, (market zincirinin nakliyat bölümünün yakıt verimliliğini ikiye katlayarak yılda 300 milyon dolar tasarruf etmesini sağ ladı) Westinghouse, Xerox firmalarının da bulunduğu 500 şirkete danışmanlık yaptı. 19 eyalet, sekiz ülke gezdi. 29 kitabı var. 61 yıllık ömründe 13 ödül kazandı. 1983 yılında Right Livelihood Award (alternatif Nobel ödülü olarak bilinir), 1993 yılında hibrid arabaları tasarladığı için 10 milyon dolar değerindeki Nissan Ödülü’nü elde etti. 2008 yılında US News& World Report ve Harvard Kennedy Okulu tarafından Amerika’nın en iyi 24 liderinden biri seçildi.
Lovins, kendi evinde de yumuşak yol metodunu uyguluyor. Isınmak için herhangi bir kalorifer sistemi kullanmıyor. Evindeki ısıtma sistemi güneş enerjisiyle çalışıyor. Kış ayında muz, ananas gibi çeşitli tropikal meyveler yetiştirebildiği bir serası var. Bugün kendini Jack London’un meşhur romanındaki gibi “Ormandan Gelen Ses” olarak tanıtıyor ve ekliyor: “Bu ormanın farkı daha zengin olması.”