İklim

Ormanların Sürdürülebilirliği ve Türkiye için Sürdürülebilir Ormancılık Fırsatı

YAZI: Gülin YÜCEL

2021 yazı, Türkiye’de orman yangınlarını acı bir şekilde tecrübe ettiğimiz bir dönem oldu. 44 ilde 158’in üzerinde yangın çıktı ve yangınların halen devam ettiği bu yazının yazıldığı günlerde tam zarar tespiti yapılamamış olsa da yaklaşık 130 bin hektar (ha) ormanın yandığı tahmin ediliyor. Daha evvelki kayıtlara göre en fazla zarar 20 bin ha olmuştu. Yani bu zarar diğer yaşadıklarımızın 6,5 kat büyüğü. Bu ekosistem için dehşet verici ve tüm canlılar için büyük bir felakettir. Çevresel olduğu kadar sosyo-ekonomik açıdan ağır bir reçetesi vardır.

Bu noktada ormanların sürdürülebilirliğinin önemine ve ormanların sürdürülebilir yönetiminin ülkelere kazandırdıklarına dikkat çekmek ve Türkiye çerçevesinden incelemek istiyoruz.

Ormanların Çevresel ve Sosyoekonomik Önemi Nedir?

Ormanlar dünyadaki emisyonların %25’inin emilimini sağlamaktadır; %77’si ağaçlarda, %39’u toprakta olmak şekliyle (CIFOR, 2012). Karbonu saklamasının ötesinde, su kaynakları yaratma, toprak kaybını ve çölleşmeyi önleme, olağanüstü hava şartlarının oluşmasını azaltma gibi çok kritik bazı ekosistem hizmetleri de sunmaktadır.

Biyolojik çeşitliliğin %80’i ormanlarda yaşamaktadır (IPBES, 2018). Örneğin yanan bölgelerdeki makiler birçok endemik türü barındırmasıyla kızıl çamlar kadar değerlidir. Ayrıca Birleşmiş Milletler verilerine göre, ormanlar 1,6 milyar insana geçim kaynağı olmakta; 300 milyon insan için de ev sağlamaktadır. Yarattığı kayıtlı ekonomik değer olarak bakıldığında ise, doğrudan yarattığı gelir 539 milyar dolar, hammadde olarak kullanıldığı sektörlerde yarattığı toplam dolaylı gelir ise bin 298 milyon dolar olmuştur (Birleşmiş Milletler, 2011). 18 milyon insana doğrudan, 45 milyon insana ise dolaylı olarak iş sağlamıştır (Yanshu Li, Bin Mei & Thaís Linhares-Juvenal, 2019).

Ormanların ticari olarak %50’si enerji için, %28’i inşaat için olmakla birlikte; en popüler kullanım alanı olarak bilinen kâğıt üretimi için ise sadece %13’ü kullanılmaktadır. (FAO, 2015)

Ormansızlaşmanın ve orman azalmasının arkasındaki en büyük sebepler büyük ve küçük ölçekli tarım; sürdürülemez şekilde yapılan kütükleme; altyapı projeleri ve orman yangınları olmaktadır. (WWF – World Wide Fund for Nature, 2015)

Dolayısıyla ormanlar, çevresel etkisinin ötesinde, yarattıkları ekosistem hizmetleri ve dalga etkisi ile önemli bir sosyoekonomik öneme sahiptir ve sürdürülebilir olmaları kritiktir.

Sürdürülebilir Ormancılık Nedir?

Ormancılık bilimi, içinde hukuk, ekonomi, politika, biyoloji, matematik, ekoloji, teknoloji, istatistik olan ve sistem düşüncesi ile var olan bir alandır. Karasal ekosistemlerin sürdürülebilir kullanımının korunması, geliştirilmesi ve desteklenmesi, ormanların sürdürülebilir yönetimi, çölleşme ile mücadele, karasal bozulmanın durdurulması ve iyileştirilmesi ve biyolojik çeşitlilik kaybının engellenmesi ile ilgilidir.

Orman ürünleri yenilenebilir ürünlerdir ve bu yönleri ile diğer doğal kaynaklara göre avantajlıdır. Ormanların sürdürülebilir kullanımı, bu ortama bağımlı yaşayan insanlar için barınak, yakıt, ilaç ve diğer hizmetler sunar. Tüm bitkiler ve hayvanlar için yaşama alanı ve iklim değişikliğine karşı gözetici olur.

Avrupa’da sürdürülebilir ormancılık sayesinde 2000-2010 seneleri arasında korunma altına alınan ormanların alanı yarım milyon hektar alan artmıştır (EEA, 2015).

Kuzey Avrupa’da tüm eski ormanlar koruma altındadır ve kâğıt üretimi yetiştirme ve kütüklemesi kontrollü olarak yapılan yarı doğal ormanlardan sağlanmaktadır. Orman yönetimi sertifikasyonu olan alanlar 2000 senesinde 18 milyon hektar alan iken 2014 senesinde 438 milyon hektar alana ulaşmıştır. (FAO, 2015)

Sürdürülebilir Ormancılığa Yönelik Taahhütler Nelerdir?

Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının 15’incisi, Karada Yaşam’ın korunmasına yöneliktir. 2.1. Sürdürülebilir orman yönetimine doğru ilerleme maddesi altına tüm ülkelerin sorumlulukları tanımlanmaktadır. 2.1.1. maddesi de ‘Sürdürülebilir orman yönetimini her düzeyde finanse etmek için bütün kaynaklardan elde edilen kaynakların seferber edilmesi ve gelişmekte olan ülkelere koruma ve yeniden ormanlaştırmayı da kapsayan bu tür bir yönetim geliştirilmeleri için yeterli teşvik sunulmasını içermektedir.

Bu taahhütlerin imzacısı olan Türkiye Cumhuriyeti’nin yanan ormanların yerine konması sorumluluğunu ve hatta bu konuda destek alabileceğini hatırlatmaktadır.

Orman Genel Müdürlüğü tarafından sürdürülebilirlik ormancılık ve Türkiye’nin bu konuya taahhüdü şu şekilde geçmektedir:

“1992 Rio-Çevre ve Kalkınma Konferansı sonrasında, Pan-Avrupa bölgesel süreci kapsamında, 1993 yılında Helsinki’de yapılan Avrupa Ormanlarının Korunması Bakanlar Konferansı kararları metnindeki Sürdürülebilir Orman Yönetimi tanımı; ormanların ve orman alanlarının ekolojik, ekonomik ve sosyal fonksiyonlarının yöresel, ulusal ve küresel düzeyde şimdi ve gelecekte diğer ekosistemlere zarar vermeden yerine getirilebilmesi için biyolojik çeşitliliğini, verimliliğini, yenilenebilme kapasitesini, hayatiyetini ve potansiyel varlığını sürdürebileceği bir şekilde ve oranda kullanımı iradesini belirtmektedir.”

Bu doğrultuda sürdürülebilir ormancılığın Türkiye açısından önemli bir uluslararası taahhüt olduğu görülmektedir.

Sürdürülebilir Ormancılık Kriterleri ve Türkiye

Sürdürülebilir ormancılık için aranılan özellikler arasında -sürdürülebilir orman olmak adına tek şart veya yöntem olmamakla beraber- orman sertifikasyonu yer almaktadır. Bu mekanizma ile ormanların sürdürülebilir kullanımı ve tüketiciye kadar uzanan zincirdeki sürdürülebilir yöntemlerle üretilmiş olduğu gözetilir ve derecelendirilir. Burada amaç sürdürülebilir ormancılık yöntemlerinin yapılmasını özendirmek ve orman kullanımına yönelik negatif ekonomik, çevresel ve sosyal etkilerin oluşmasını engellemektir. Orman yönetimi veya kullanıma giden tüm döngünün değerlendirilmesi şeklinde iki farklı yöntemle bu sertifikasyonlar yapılabilir.

Sürdürülebilir orman sertifikasyonlarının en bilineni ve Orman Genel Müdürlüğü tarafından da kullanılanı FSC’dir (Forest Stewardship Council). Dünya ormanlarının tahrip edilmesine karşı Almanya’nın Bonn şehrinde 1993 yılında kurulmuş bir sivil toplum oluşumudur. Uluslararası ormanlarla ilgili karar mekanizması işletmelere ve tüketicilere yön vermek olarak vizyonu ile dünya çapında orman ürünlerinin doğru kullanılmasıyla ilgili standartların belirlenmesi ve yönetilmesi, kurumların uygunluğunun bağımsız olarak denetlenmesine çalışmaktadır.

Mevcut rakamlara bakıldığında Türkiye’de yedi ilde toplam 2 milyon 365 bin 753 hektar alanı kaplayan FSC orman yönetimi sertifikasına sahip işletme bulunmaktadır ki bu alan toplam Türkiye ormanlarının yaklaşık %10’una karşılık gelmektedir. (Koçak, Tolunay & Türkoğlu, 2017)

Yaşam döngüsü analizi yöntemiyle de bakıldığında, ormancılığın sürdürülebilir şartlarda yapılması kâğıt ve buna bağımlı sektörlerin ekonomik değerini koruyabilmesi için şarttır. (Oluklu Mukavva Üreticileri Derneği Sürdürülebilirlik Araştırmaları Raporu, 2019)

Özetle; Türkiye için ormanlarının sürdürülebilir olması, önümüzdeki iklim krizi ile mücadele yeteneği kazanabilmemiz için hayati önem taşımaktadır.

Birleşmiş Milletler düzeyinde taahhütlerimiz kapsamında yanan ormanları yerine koymak ve sürdürülebilir ormancılık yöntemlerini genişletmemiz gerekmektedir.

Sürdürülebilir ormancılık sağladığı döngüsel malzeme güvencesi ve yeşil iş fırsatları ile hem endüstrilerin güvencesi hem de yerel ekonomilerin cansuyu olacaktır. Ekonomik refah için ormanları ve doğayı tahrip ederek inşaat veya tarımsal araziler açmak yerine, bu ekosistemin sunduklarını yücelterek kullanmak yeni fırsatlar yaratmak iyi bir “iş” vakasıdır.

About Post Author