#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

“Pandemi, Sağlık ve İklim Denklemine Yeni Bilinmeyenler Ekledi”

İklim değişikliği ve pandemi ilişkisini tanımlamak için geriye ve ileriye dönük ekoloji çalışmaları yapmak gerekeceğini vurgulayan Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Çevre Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. E. Didem Evci Kiraz, “Üzerinden zaman geçince unutmamak için, aniden gelişebilecek diğer bir sağlık acili için hazırlıklı olmak için, hazırlıklı olmaktan daha öte, donanımlı, erken uyarı sistemleri mevcut, B planları geliştirilmiş ve hızlı yanıt verebilme kapasitesine sahip bir yapıyı hemen şimdi kurmalıyız” diyor.

Röportaj: Barış Doğru 

Pandemi süreciyle birlikte tüm insan­lık büyük bir altüst oluştan geçiyor. Öncelikle böyle bir salgının gerçek­leşeceğini tahmin ediyordu sanırım epidemiyologlar. Seyrettiğim bir bel­geselde, “asıl soru pandemi olacak mı değil, ne zaman” olmalı diyordu. Bir halk sağlıkçı hekim olarak bu ko­nuda görüşlerinizi almak isterim. Bu durum bu kadar beklenirken, neden tüm dünya bu kadar hazırlıksız yaka­landı?

“Dünya hazırlıksız mı yakalandı?” so­rusuna cevap vererek başlayalım is­terseniz. “Hazır olma” konusunu biraz açalım.

Bireysel-toplumsal-küresel, ulusal-uluslararası, hane-mahalle-bölge-şehir ve sınıraşan hazır olma amaç, hedef ve stratejileri birbirinden farklıdır. Plan ve politika belgelerinin de fark­lı, aynı zamanda birbirini tamamlayıcı şekilde hazırlanması gerekir. Hazır olmanın temel unsurları yer, zaman, insan gücü, birlikte yapma kültürü ve bütçedir. Dünya kritik altyapıla­rını güven altına almışsa, bilinen ve bilinmeyen tehditlerle rahatlıkla başa çıkabilir. Özellikle “dünya” üzerine vurgu yapmak isterim. Günümüzde var olmanın, ben ve sizin varlığınıza bağlı olduğunu çok iyi öğrendik. Bü­tün bu süreçler, büyük verinin (big data) süzülüp, amaçlar doğrultusun­da en verimli şekilde kullanılmasının önemini, yenilik (inovasyon) ihtiyacını ve sayısallaştırmanın (dijitalizasyon) gelecek olduğunu insanlığa hatırlat­tı. Gelecek için enerji şarttır. Farklı bir pencereden bakıldığında da; artan nüfus ve özellikle de nüfus yoğunluğu (kilometrekareye düşen insan sayısı) sağlıklı yaşam ortamlarının inşasını ve sürdürülmesini imkânsız hale getirebi­liyor. İnsanlar, taleplerini karşılayacak merkezlere yakın yerleşmeye çalışır­ken; bu merkezler çevre, sosyal yapı ve sağlık açısından riskli bölgeler haline geliyor. Geliştiğini düşünen insanlar ve toplumlar, özellikle yaşama sağlıklı başlamak ve yaşamı kaliteli sürdürmek gibi sağlığın sosyal belirleyicilerini göz ardı etmeye başladılar. Toprağa çıplak ayakla basmak yerine yürüyen bantlarla ve/veya ışınlanarak eve ulaşmanın derdine düştüler.

Gündemi ve kafası bu kadar karışık olan insanlara, iklim değişikliğinin hızla artan etkilerini, hazırlıklı olma, uyum sağlama, direnç kazanma, olay­ları iyi yönetme ve etkiler ortadan kalktıktan sonra toplumu eski haline hızla döndürme süreçlerini anlatmaya çalışıyorduk uzun süredir. Soyut gibi görünen bir olayı somutlaştırmak için, “kanıt gerekir” diyorduk. Kanıtları ik­lim taraflarının (COP) raporlarından takip ediyorduk. İklim değişikliği ile ilgili olağanüstü bir olay için “Dünya hazırlıksız mı yakalandı?” sorusunun cevabını “evet” diye verebilirdim. Çün­kü, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Direk­törü COP 25’te (2-13 Aralık 2019), açık bir şekilde, “geç kaldık” demişlerdi. Halbuki, iklim değişikliği için her türlü senaryo çalışılmış ve hazır olma strate­jileri de ortaya konmuştu. Peki neden umutsuzluk var? Cevap COP 24 ve COP 25’te DSÖ tarafından yayınlanan raporlarda yer alıyor.

Pandemi konusuna gelirsek; 2017 yı­lında “Uluslararası Finansal Hazırlık Çalışma Grubu” tarafında Dünya Ban­kası için hazırlanan “Panik ve İhmal Yerine, Sağlık Güvenliğine Yatırım Yapmak: Ulusal Düzeyde Pandemi Hazırlığının Finansmanı” başlıklı ra­por ilginç bilgiler ortaya koyuyor1. Ra­porda; 2003 şiddetli akut solunum yolu sendromu (SARS-CoV), 2005 Kuş Gri­bi (Avian İnfluenza), 2009 Pandemik İnfluenza A (H1N1-Domuz Gribi), 2012 MERS-CoV, 2014 Ebola (virüs 1976’da tanımlanmıştır), 2015 Zika (1952’de insanda saptandı) ardından ekonomik çöküşlerin beraberinde gel­diği vurgulanıyor. Geçen sürede, bu büyük olaylardan ders alınmadığı; pan­demi hazırlık ve müdahale yatırımları­nın “acımasızca” yetersiz kaldığı; çok uzak olmayan bir gelecekte dünyanın yeni bir pandemi ile yüzleşeceğinin bi­lindiği; yeni patojenlerin kaçınılmaz şe­kilde savunma mekanizmalarını aşarak derin yaralar bırakacağı ve dünyanın savunmasız kalacağı belirtiliyor.

2019 yılında DSÖ, “Küresel İnfluenza Stratejisi 2019-2030, Önleme, Kont­rol, Hazır Olma” belgesini yayınladı2. Belge; DSÖ 13. Genel Çalışma Progra­mı kapsamında yer alan “sağlık acilleri” stratejik önceliğini desteklemek için hazırlanmıştı ve Dünya Bankası rapo­runda referans alınan tüm olaylardan elde edilen deneyimlerle geliştirildi­ği anlatılmıştı. Türkiye’de de Sağlık Bakanlığı tarafından “Pandemik İnf­luenza Ulusal Hazırlık Planı, 2019”u hazırlanmıştır3.

Eylül 2019’da, DSÖ tarafından yayın­lanan “Risk Altındaki Dünya: Sağlık Acilleri için Küresel Hazırlık Yıllık Raporu, Küresel Hazırlık İzleme Kurulu, Eylül 2019” belgesinde, üze­rinden yıllar geçtikçe unutulan sağlık acillerinin her zaman akılda tutulması gerektiği; her düzeyde liderin önceli­ğinin tüm toplumu etkileyecek sağlık acillerine hazırlıklı olmak olduğu da belirtilmişti4. Bu belgede dünyayı sağ­lık acillerine hazır hale getirecek yedi acil faaliyet önerilmişti:

1- Hükümet başkanları taahhütte bu­lunmalı ve yatırım yapmalıdır.

2- Ülkeler ve bölgesel kuruluşlar örnek teşkil etmelidir.

3- Bütün ülkeler güçlü sistemler inşa etmelidir.

4- Ülkeler, destekleyiciler ve çok taraflı kurumlar en kötüsüne hazırlıklı olma­lıdır.

5- Finansman kurumlarının finansal risk planlaması ile hazır hale gelmeleri esastır.

6- Kalkınma yardım fonları, hazırlık için teşvikler oluşturmalı ve miktarları artırmalıdır.

7- Birleşmiş Milletler koordinasyon mekanizmalarını güçlendirmelidir.

Her şey hissedilmiş, düşünülmüş ve “hazır olma” hazırlıkları yapılmıştı. Aralık 2019’da dünya COVID-19 pan­demisiyle bu şekilde karşılaştı.

İkinci sorum, pandeminin iklim deği­şikliği ile ilişkisi üzerine. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz? Koronavirüs dışında da çeşitli salgınlar yaşandı. Bunların önemli bir kısmının iklim değişikliği ve çevre sorunlarıyla iliş­kili olduğunu söyleyen bilim insanları var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

“İklim değişikliği COVID-19 pande­misinin nedeni midir?” veya “İklim değişikliği COVID-19 pandemisine yol açmış mıdır?” Bu sorunun cevabı evet-hayır değildir. Araştırılması gereken bir sorudur.

İklim koşullarındaki değişimler ekoloji ve biyoçeşitlilik üzerine etki ettiği gibi, halk sağlığı açısından altı önemli gös­tergeyi de değiştirmektedir.

1- Hastalık örüntüsü

2- Hastalık kaynağı

3- Hastalık etkenlerinin çeşitliliği-yapı­sı-miktarı-gücü

4- Etkenlerin taşınma yolları

5- Taşıyıcılar

6- Etkenlerin konakladığı canlı ve can­sızlar

7- Bulundukları çevre özellikleri

İklim değişikliğiyle bulaşıcı hastalıklar ve/veya vektörlerle bulaşan hastalıklar ilişkisinde sıcaklığın düzensiz ve aşırı artması, düzensiz yağış dağılımı, uza­mış mevsimsel geçiş dönemleri, bu­harlaşmada yaşanan değişim ve artma eğilimi daha fazla sorumlu tutuluyor5. Görülen bu farklılıklar hastalığa neden olan etkenlerin dağılımında değişim, artış, çoğalma ve zarar verme gücünde artış; eski hastalıkların yeniden hort­laması, şekil değiştirerek tehdit haline dönüşmesi ile sonuçlanabilmektedir. COVID-19 (SARS-CoV-2) adından da anlaşılacağı üzere, SARS ailesinin yeni üyesidir. SARS-CoV hayvan kaynaklı (yarasalar) bir virüstür6,7.

Şu an COVID-19 pandemisi ile mü­cadele sürecindeyiz. Öncelikle birey­sel düzeyde filyasyon, önleme ve te­daviye; toplumsal düzeyde surveyans ve pandemi yönetimine odaklanmış durumdayız. İklim değişikliği ve pan­demi ilişkisini tanımlamak için geriye ve ileriye dönük ekoloji çalışmaları yapmak gerekecektir. Coğrafik Bilgi Sistemleri (CİS) ile doğa, çevre, canlı hayatı örüntüleri ile hastalık yayılımı ve iklim değişikliği parametreleri karşılaş­tırılarak kaba korelasyonlar, kümelen­meler elde edilebilir. Kümelenmelerin detaylı epidemiyolojik açılımları bize doğruya yakın bir cevap sağlayabile­cektir. Bu çalışmalar öncelikli midir? İklim değişikliği ve sağlık ilişkisini çalı­şan bir halk sağlığı uzmanı olarak, bana sorarsanız, önceliklidir. Dünya Bankası ve DSÖ raporlarında da vurgulandığı gibi; üzerinden zaman geçince unut­mamak için, aniden gelişebilecek diğer bir sağlık aciline karşı hazırlıklı olmak için, hazırlıklı olmaktan daha öte, do­nanımlı, erken uyarı sistemleri mevcut, B planları geliştirilmiş ve hızlı yanıt verebilme kapasitesine sahip bir yapıyı hemen şimdi kurmalıyız.

Peki bu konuda korona sonrası dünya için neler yapılması gerektiğini düşü­nüyorsunuz? Neler yaparsak bu tür salgınların önüne geçebiliriz? korona sonrası dünyada halk sağlığı politika­ları nasıl güncellenmeli?

Öncelikle bizden çıkan damlacıklarla yayılan bu hastalığı, damlacıklarla yay­mamak için gereken önlemleri alarak, damlacıklardan uzakta kalarak, evde kalarak, resmi uyarı ve duyurulara uya­rak, yayılımını önlemeliyiz. Pandemi ciddi bir olaydır. Tüm dünyayı sarmış demektir, zor gider, giderken çok fazla hasar bırakır, geri dönüşsüz sonuçları olacaktır. Savaşım ve mücadele yerelde olmalıdır. Yerel, ev, site, işyeri, mahal­le, şehirdir. Yerel savaşım stratejileri hazırlanmalıdır, varsa uygulamaya so­kulmalı, izlenmeli, denetlenmeli, gere­kiyorsa yeniden güncellenmelidir8.

Türkiye tüm dünyaya örnek olacak bir yasal düzenlemeye ve uygulamaya sahiptir: Umumi Hıfzıssıhha Kanunu (Halk Sağlığı Kanunu,1930) ve her ilde yer alan, Valilerin başkanlığında oluş­turulan Umumi Hıfzıssıhha Kurulları (Halk Sağlığı Kurulu). Halkın sağlığını korumaya yönelik yasal düzenleme ye­rel ağları birbirine bağlayabilen, halk sağlığını korumaya yönelik Anayasa niteliğinde kararlar alabilen bir kurulla hayata geçirilmektedir. Yerel halk sağ­lığı önceliklerini rahatlıkla belirleyebi­lir, acil ve hızlı yanıt verme kapasitesi­ne sahiptir, şehir ekonomisini harekete geçirebilir. İşte pandemi öncesi, pan­demi esnasında, pandemi sonrasında neler yapılması gerektiğini bu kurulla­rın deneyimlerinden öğreneceğiz.

En kötüye hazırlıklı olan liderler ko­rona sonrası dünyada da lider olmaya devam edeceklerdir. Sağlık sisteminin yanı sıra ulusal ve yerel kritik altyapı­ları da korumaya, sürdürmeye dikkat etmek önemlidir. Kritik altyapılarda çalışan insan gücünün COVID-19 farkındalığı ve eğitimi unutulmamalı, korunmaları sağlanmalıdır. Kritik alt­yapılarda çalışan insan gücü, Sağlık, Güvenlik, Olağanüstü olaylarla müca­dele, Su, Kanalizasyon, Su arıtma, Atık su tesisleri, Enerji tesisleri, Ulaşım, Haberleşme-iletişim, Ordu, İtfaiye, İlaç üretim-satış-denetim, Kargo-kur­ye, Basın, Gıda üretim-satış-denetim, Tüm depo alanları ve Banka-döviz ola­rak sıralanabilir.

Ancak COVID-19 pandemisi bir ihti­yacı daha ortaya çıkardı: Sosyal kanıt havuzu oluşturulması. Pandemiden elde edilen belirti, bulgu, tanı, tedavi, rehabilitasyon vb. klinik bulgular, he­kimlerin kanıta dayalı tıp konusundaki tecrübelerini paylaştıkları gönüllü bir platform olan Cohran Kütüphanesi (Cochrane Library) gibi kanıt havuzla­rında yerini alıyor ve alacak.

Ama, “evde kalanların sosyal deneyim­leri”, “sahada filyasyon ve surveyans yapanların deneyimleri”, “telefon ve dijital dünyanın katkıları”, “yenilikçi saha uygulamaları”, “karar vericilerin deneyimleri”, “yerel yönetimlerin de­neyimleri” gibi konuların da depolan­ması, arşivlenmesi önemlidir. Sosyal kanıt havuzu bunu sağlayacaktır.

Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS), pandemi yönetiminde hızla kullanıma sokula­bilecek, yararlı bir araçtır. Mahalleler, mahallelerdeki riskli grupların konum­ları, bu konumlara ulaşım, hizmet su­numu yol güzergâhları, en yakın yar­dım noktası, bulaşma olabilecek yere yakınlığı gibi bilgiler hemen görülebi­lir. Her yerel yönetim ve ilgililer CBS’e anında çevrimiçi ulaşmalı, kararlar bu­nun üzerinden doğrulanmalıdır.

Sağlık çalışanlarının ve destek eleman­larının teşvik edilmesi, yüreklendiril­mesi, desteklenmesi can alıcı noktadır. Pandemi büyük bir deneyimdir. Dene­yimli çalışanlar gelecekteki sağlık acil­leri için kritik insan gücüdür, eğiticiler olarak görev almalıdırlar.

Pandemi esnasında, yorulan, hasta­lanan, hayatını kaybeden, mazeretli çalışanların telafisi için farklı disiplin­lerdeki çalışanlar, salgın-pandemi yö­netimi konusunda en erken dönemde eğitilmelidirler.

Bilinmeyen şeyler, endişe, korku ve kaygı yaratır. Bu nedenle ruh sağlığını koruma ve iletişim hatalarını önlemek amacıyla pandemi stratejilerinde birer bölüm açılmalıdır. Toplumun sağlık okuryazarlığı düzeyi yükseltilmelidir. Yaş dostu ve etik prensipleri gözeten uygulamalarla topluma ulaşılmalıdır.

Pandemide en önde, yani hastane­lerde, laboratuvarlarda ve sahada sa­vaşanlar klinisyenlerdir. Ancak insan gücünü planlayacak, ölçecek, izleye­cek, analiz edecek ve raporlayacak, karar verme süreçlerine danışmanlık verecek, birlikte yapma kültürünü ha­rekete geçirecek, yenilikleri gerçekleş­tirecek, piyasaya şekil verecek, finans­manı yönetecek, güvenliği ve iletişimi sağlayacak çok farklı disiplinlerin ve sektörlerin de sağlık acillerinde rolü vardır. COVID-19 pandemisinde farklı disiplinler ve sektörlerin harekete ge­çirilmesi ve organizasyonu için “halk sağlığı” disiplininin hayati önemi oldu­ğu görüldü.

Dünya halk sağlığı politikasına, halk sağlığı profesyonelleri yön verecektir. Halk sağlığı Türkiye’de tıp fakülteleri içinde bir anabilim dalıdır. Sahadaki karşılığı toplum sağlığı merkezleri, ilçe sağlık müdürlükleridir. Yukarıda çizi­len çerçeveye ve hayati önemdeki rolü­ne uygun uzman yetiştirmek veya hiz­met modeli üretmek için birden fazla disiplini barındıran bir eğitim yapısına kavuşmasına ihtiyaç vardır.

Teknoloji erken uyarı, hasta-temaslı iz­leme, değerlendirme, konumlandırma, hızlı tespit ve sevk, bilgiyi süzme, sınıf­lama, depolama, görselleştirme, mo­delleme, geleceğe yansıtma, üretim, dağıtım, güvenceye alma açısından yenilenmeli, yeniden yapılandırılmalı, geliştirilmeli ve daha yaygın kullanıl­malıdır. Her düzeyde ve yaşta çalışa­nın, politika üretenin, karar vericinin kullanabileceği pratiklikte teknoloji­lerin teşvik edilmesi ve desteklenmesi son derece önemli.

İklim değişikliği ve halk sağlığı ilişkisi üzerine İklimIN projesi kapsamında önemli bir çalışma yaptınız ve bir eğitim modülü hazırladınız. Virüsler ve salgınları bir yana koyarsak, iklim değişikliğinin halk sağlığına yönelik başka hangi başlıkları üzerine konu­şabiliriz? İklim değişikliği, toplumla­rın sağlığını nasıl etkiliyor?

Öncelikle İklimIN projesinde yer al­maktan duyduğum mutluluğu burada da belirtmek isterim. Bir emoji koyabil­seydim sürekli, neşeyle zıplayan bir ço­cuk resmi olurdu sanırım. Proje benim kişisel gelişimime de çok büyük katkı sağladı. İklimIN eğiticileri olarak bir aile olduk, proje yöneticilerimiz, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ekibi ve destek gruplarımızla harika bir iş çıkardık. Hepimizin ellerine sağlık. Evet, benim ürünüm “İklim Değişikliğinin İnsan Sağlığına Etkileri” başlıklı kitaptır.

İklim değişikliğinin insan sağlığı üze­rine etkileri olacağı açıktır. Bu etkiler tarih boyunca görüldü ancak, çevre ile ilişkilendirilen sağlık etkilerini de­ğerlendirmek karmaşık olduğu için, iklimin etkileri de tam tanımlanama­mıştır. İklim, bugüne kadar sağlık ça­lışanlarının ele aldığı bir konu değil­dir. Tıbbi literatüre oturtulmamıştır. Kentler, çevre sağlığı, sağlıklı şehir gibi kavramlar doğrultusunda kendilerini tanımlamışlardır. İklim tanımını ise sa­dece karbon ayakizi hesaplama olarak görmüşlerdir. Halbuki, iklim değişikli­ğinin sağlık üzerindeki etkileri en çok kentlerde görülecektir. Bilimsel kanıt­larla desteklenen, erken uyarı sistemle­rine sahip, iklime dirençli şehirler, sağ­lığın sosyal belirleyicilerini, insanını ve toplumunu korumaya hazır şehirlerdir. Beklenmeyen ve belirsizlikle mücadele için sağlıklı bireylere ihtiyaç vardır. İk­lim ve sağlık alanında çalışacaklar için zaman hızla akmaktadır. Alanda bilim­sel çalışmalara ve politika yapıcılara çok ihtiyaç vardır.

İklim ve sağlık ilişkisi çok bileşenli bir denkleme benzetilebilir; denklemde bilinmeyenlerin sayısı fazladır ama çö­zümlemeler de başlamıştır. COVID-19 pandemisi deneyimiyle, yeni bilinme­yenlerin ekleneceği de görülüyor.

Ne yazık ki, insanlar kendi sonlarını çabuklaştırıyorlar. İnsanlar mevcut tu­tum ve davranışlarını değiştirmezlerse, erken ölecekler veya daha fazla hasta olacaklar, daha çok fonksiyon kaybı ve yeti yitimine uğrayacaklar, iş ve güç kaybı yaşayacaklar. DSÖ’ye göre; dün­ya iklim değişikliği nedeniyle her yıl 250.000 daha fazla ölümle karşılaşacak. Çocuklar beslenme yetersizliğinden hayatını kaybedecek, yaşlılar daha ça­buk ölecek, ishal ve sıtma her yıl bek­lenen ölüm oranlarının artmasına yol açacak. Halbuki sayılanların hepsi ön­lenebilir. İklim değişikliği ve sağlık çalışmaları için ülkelerin “iklime direnç kazan­mış-kazanmamış ülke” olarak sınıflandırılmasında yarar vardır. Ülke­lerde kentler ve kentlerde yerleşik sektörler risk altındadır. Kenti önce­leyen idari, teknik ve akademik bakış, kırsal bölgeleri geliştirme planlarını geciktirmiştir. İklim değişikliğinin sağlık etkilerine hazırlıklı olabilmek, dirençli toplumlar yaratabilmek için kırsal yaşam koşullarına ve üretime ihtiyaç vardır. İklim değişikliğinin etkilerini azaltmak, etkiyi önceden tahmin edebilmek, erken uyarı alıp, hızla yanıt verebilmek için teknolojiye yatırım gerekebilir. Tam tersi de geçerlidir. İklim değişikliğinin etkilerini anlamak, uyum sağlamak, etkiyle ilk temasta, mücadele ve uyum sürecin­de dayanıklı olabilmek, etki ortadan kalktıktan sonra eski duruma hızla dö­nebilmek için eldeki kaynakları akılcı kullanmak ve teknolojiden uzaklaş­mak gerekebilir.

2019 yılı itibariyle Birleşmiş Milletler (BM) ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) başarısızlık ve çaresizliklerini itiraf et­mişlerdir. 23.Taraflar Konferansı’nda (COP23) COP 23 Başkanlığı ve DSÖ, “Gelişmekte Olan Küçük Ada Ülkelerinde İklim Değişikli­ği ve Sağlık Özel Girişimi”ne yer vermişlerdir ). 24.Taraflar Konferansı’nda (COP24) da özel bir rapor yayınlanmıştır: “Sağlık ve İklim Değişikliği COP24 Özel Raporu-COP 24 Special Report:Health and Climate Change” ). 25.Taraflar Konferansı’nda (COP25) ise DSÖ, “Küresel Sağlık ve İklim Değişikli­ği Araştırma Raporu”nu sunmuştur (WHO Health and Climate Change Survey Report). Ve yeni bir çalış­ma olarak da; “İklim ve Sağlık Ülke Profilleri-The Health and Climate Change Country Profile”ni yayınla­maya başlamıştır.

Adı geçen belgelerde yer alan her bir iklim değişikliği etkisinin hedefinde sağlığın sosyal belirleyicileri (ekono­mik istikrar, eğitim, sosyal ve toplum­sal yapı, sağlık ve sağlık hizmetleri, mahalleler ve inşa edilmiş çevreler) ve bunların üzerine kurulan insan sağlı­ğı vardır. İnsan sağlığına etkileri sekiz ana başlıkta toplanabilir:

1- Sıcak ve soğukla ilişkili hastalıklar,

2- Ultraviyole radyasyonun yan etki­leri,

3- Hava kirliliği,

4- Gıda, su ve vektörler ile ilişkili has­talıklar,

5- Vektörler ile ilişkili hastalıklar,

6- Değişen bulaşıcı hastalıklar,
7- Yeniden ortaya çıkan ya da yeni has­talıklar,
8- Ruhsal sorunlar.

Ancak bu sekiz madde ile iklim de­ğişikliği arasında ilişkisi en çok olan, en çok görülen vb. detayları vermek güçtür. Veri toplama sistemi kurulma­mıştır. Hastalıkların uluslararası sınıf­laması ICD kapsamında iklimle iliş­kili hastalıklar diye bir bölüm yoktur. Hastalık sorgulama yöntemleri arasın­da da çevre öyküsü alma gelişmediği için, iklim vb. çevresel risklerin sağlık sonuçları yeterince ortaya konulama­maktadır.

Dipnotlar

1 “International Working Group on Financing Preparedness. 2017. From Panic and Neglect to Investing in Health Security: Financing Pandemic Preparedness at a National Le­vel. World Bank, Washington, DC. © World Bank. https://openknowledge.worldbank.org/handle/10986/26761 License: CC BY 3.0 IGO.”

2 Global influenza strategy 2019-2030. Gene­va: World Health Organization; 2019. Licen­ce: CC BY-NC-SA 3.0 IGO. Cataloguing-in-Publication (CIP) data. CIP data are available at https://apps.who.int/iris.

3 Pandemik İnfluenza Ulusal Hazırlık Planı, Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, Sağlık Bakan­lığı, Ankara, 2019

4 Global Preparedness Monitoring Board. A world at risk: annual report on global pre­paredness for health emergencies. Geneva: World Health Organization; 2019. Licence: CC BY-NC-SA 3.0 IGO.

5 Evci Kiraz, E.D., 2019. İklim Değişikliğinin İnsan Sağlığına Etkisi. İklim Değişikliği Ala­nında Ortak Çabaların Desteklenmesi Projesi (iklimİN). https://www.iklimin.org/moduller/saglikmodulu.pdf

6 SARS (Severe Acute Respiratory Syndro­me), International travel and health, https://www.who.int/ith/diseases/sars/en/, achived on 04.04.2020

7 Boynukara B., Gülhan T., Yarasalar (Zoono­tik ve Ekolojik Olarak Önemi, AVKAE Der­gisi, 2014,4,35-42, https://vetkontrol.tarimor­man.gov.tr/adana/Belgeler/Dergi%202014/7.Sayfa.pdf, erişim tarihi 04.04.2020

8 Implementation of Mitigation Strategi­es for Communities with Local COVID-19 Transmission, Coronavirus (Covid 19), CDC, https://www.cdc.gov/coronavirus/2019-ncov/downloads/community-mitigation-strategy.pdf, achived on 04.04.2020

 

Bizi sosyal medyada takip etmek için tıklayın: LinkedIn | Instagram | Twitter | Facebook

Dr. Barış Doğru

#ekoIQ ve iklimhaber.org Yayın Yönetmeni, Sürdürülebilirlik Uzmanı