#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

“Plastik Gezegeni”ne Hayır Diyenler Küresel Anlaşma Talep Ediyor

Plastiğin hayatımızın her alanını adeta bir salgın hastalık gibi sarmış olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda, artık bir “Plastik Gezegeni”nde yaşadığımızı rahatlıkla söyleyebiliriz. Öyle ki bazı bilim insanları içinde bulunduğumuz dönemi “Plastisen Çağ” olarak adlandırmaya başladılar. Her yılın 22 Nisan günü, küresel ölçekte etkinliklerin düzenlendiği Dünya Günü’nün bu yılki teması ise plastik olarak belirlendi. Gün kapsamında 2040 yılı itibarıyla dünyadaki tüm plastik üretiminin %60 azaltılması çağrısı yapılıyor. Ayrıca Birleşmiş Milletler nezdinde bir “küresel plastik anlaşması” da talep ediliyor.

İlki 22 Nisan 1970’te gerçekleşen Dünya Günü, iklim değişikliği ve çevre kirliliği gibi konulara dikkat çekmek amacıyla çeşitli etkinliklerin düzenlendiği uluslararası bir gün. Bu özel gün, gezegenin ve onu destekleyen tüm yaşam formlarının sürdürülebilirliğine ilişkin küresel farkındalığı artırmayı amaçlıyor. Doğa ile uyumu desteklemeye odaklanan Dünya Günü, kolektif bir sorumluluk yaratmayı hedefliyor. Yanı sıra insanlığın şimdiki ve gelecekteki nesillerinin ekonomik, sosyal ve çevresel ihtiyaçları arasındaki dengeyi sağlamaya yönelik adımlar atılmasına zemin oluşturuyor.

İnsan ve Gezegen Sağlığı için Plastiksiz Yarınlar

Dünya Günü’nün 2024 teması plastik olarak belirlendi. Günün uluslararası düzeyde örgütleyicisi olan Dünya Günü Ağı tema bağlamında, plastiğe bağlılıktan kurtulmak için 2040 yılı itibarıyla dünya ölçeğindeki tüm plastik üretiminin %60 azaltılmasını talep ediyor. Tema çerçevesinde plastiğin sağlık üzerindeki olumsuz etkileri konusunda farkındalık yaratacak çağrılar yapılıyor. Tek kullanımlık plastikten hızla vazgeçilmesi öncelikli çalışmalardan birini oluşturuyor. Bu amaç doğrultusunda, Birleşmiş Milletler’in (BM) öncülüğünde plastik kirliliğinin önüne geçecek bir anlaşmanın acilen hayata geçirilmesi için çalışmalar yapılıyor.

Plastik Üretimi 2040’ta İki Katına Çıkacak

Plastiğin hayatımızın her alanını adeta bir salgın hastalık gibi sarmış olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda, artık bir “Plastik Gezegeni”nde yaşadığımızı rahatlıkla söyleyebiliriz. Öyle ki bazı bilim insanları içinde bulunduğumuz dönemi “Plastisen Çağ” olarak adlandırmaya başladılar. 1950’lerden itibaren yaygın bir şekilde kullanmaya başladığımız plastiğin başlarda yaşamımızı kolaylaştıracağını düşündük. Ancak bu öyle bir hal aldı ki artık suyumuzda ve besin zincirinin içinde küçük plastik parçaları, mikroplastiklerle yaşıyoruz. Hatta onları her gün yiyoruz!

Plastik üretiminin 2040 yılı itibarıyla şimdikinin iki katına çıkacağı öngörüsü ise adeta bir kâbusa benziyor. Dünyanın farklı yerlerinde yapılan bilimsel araştırmalar plastik, mikroplastik ve içlerindeki kimyasal katkı maddelerini nasıl yediğimizi, vücutlarımızda nasıl birikerek sağlığımızı etkilediğini ortaya koyuyor.

“Mikroplastikler Gıdamızda, Suda ve Havada”

Dünya Günü’nün 200’e yakın ülkedeki etkinliklerini ABD, Washington merkezli Earth Day Network (Dünya Günü Ağı) organize ederken organizasyonun şefi Kathleen Rogers, plastiğin artık vücutlarımızın içinde dahi yer kapladığına dikkat çekiyor. Rogers, “Mikroplastikler gıdamızda, suda ve havada. Özellikle son 10 yıl içinde her zamankinden daha fazla plastik ürettik” diyor.

Plastik Bir Sağlık Sorunu

Plastik endüstrisi imalatçıları on yıllardır plastiği sadece bir çöp meselesi olarak görmemizi sağladı. Ancak plastik bir çöp sorunu yaratmanın dışında bir sağlık sorunu olarak ortada duruyor. Öyle ki mikroplastik kavramı artık sözcük dağarcığımıza yerleşti. Bu kavramın sözcük dağarcığımıza yerleşmesinin bir nedeni de, bu çok küçük plastik partiküllerinin canlı sağlığını olumsuz etkilediğine ilişkin giderek artan farkındalık. Bilim insanları, okyanusların tabanından Everest Dağı’nın zirveye yakın noktalarına kadar her yerde biriken plastiğin dünya çapında yayılımını göz önüne aldıklarında, yakın bir gelecekte tıpkı dinozor kemikleri gibi jeolojik kayıtlarda kendini göstereceğine dikkat çekiyor.

Plastik sorununun en büyük parçasını ise petro kimya sanayisi oluşturuyor. Plastik poşetler ve çoğunlukla su için kullanılan plastik şişelerin üretimi hızla artıyor. Tekstil sanayisi de bir başka önemli sorun kaynağı. Geridönüşüme girmeyen çok fazla kıyafet üretilirken, üretim sırasında da ham petrolden üretilen maddeler kullanılıyor. Bu da plastik sorununu daha da içinden çıkılmaz bir hale sokuyor.

İşte bu yüzden Dünya Günü organizasyonu ülkelerin işbirliği içinde çalışmalarını talep ediyor. 2030 yılı itibarıyla tek kullanımlık plastiklerin üretiminin durdurulması gerektiğinin altını çizen organizasyon, bu hedef doğrultusunda “Küresel Plastik Anlaşması”nın da acilen imzalanmasını istiyor.

Dünya Günü 54 Yaşında

Dünya Günü fikri ilk olarak ABD’li barış aktivisti John McConnell tarafından 1969 yılında ABD’nin San Francisco kentinde düzenlenen Ulusal UNESCO Dünya Konferansı’nda ortaya atıldı. 28 Ocak 1968’de, ABD’nin Kaliforniya eyaletinin Santa Barbara kıyısında yaklaşık 12 milyon litre petrol denize döküldü. Yaşanan çevre felaketinin sonucunda 10 bini aşkın kuş, fok balığı, yunus öldü ve atıklar yaklaşık 300 bin kilometrekarelik bir alana yayıldı. Ve bu felaket Dünya Günü fikrini ateşlemiş oldu. İlk etkinlikler sadece ABD’de, Wisconsin Senatörü Gaylord Nelson’un desteği ve özellikle güneş enerjisi kullanımının yaygınlaşmasına yönelik çabalarıyla bilinen çevreci Denis Hayes’in organizatörlüğünde 22 Nisan 1970’de yapıldı. Organizasyona yaklaşık 20 milyon kişi katıldı. 1990’dan itibaren ise Dünya Günü, ABD’yi aşarak uluslararası ölçekte bir güne dönüştü.