#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Etkisinde AB’nin İklim ve Enerji Hedefleri

Rusya ile Ukrayna arasında süren savaş, Avrupa Birliği’nin fosil yakıtlara ve özellikle de Rusya’dan gelen petrol, doğalgaz ve kömüre bağımlılığını ortaya koydu. AB’nin jeopolitik istikrarsızlığa cevabı, iklim krizine verdiği yanıtla yakından bağlantılı.

Avrupa Birliği’nin yanı başında başlayan Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş, birliğin genel olarak fosil yakıtlara ve özellikle Rusya’dan gelen petrol, doğalgaz ve kömüre olan bağımlılığına dikkat çekti. Çatışma, birliğe bağlı 27 ulusal hükümetin Avrupa’nın iklim değişikliğine karşı mücadelesinin bir parçası olarak müzakere ettiği politika çözümlerini de daha görünür kıldı.

Avrupa Komisyonu tarafından Temmuz 2021’de sunulan, “Fit for 55 (55 Hedefine Uyum) taslak iklim yasaları paketi, emisyonların azaltılması ve yenilenebilir enerji ile enerji verimliliğinde artış sağlanması için halihazırda belirlenmiş 2030 AB hedeflerini derinleştirecek. Nihayetinde, AB’nin jeopolitik istikrarsızlığa cevabı, iklim krizine verdiği yanıtla yakından bağlantılı.

Ukrayna’daki Savaş AB’nin İklim Hedeflerini Duraklatıyor mu?

Avrupa Komisyonu mart ayında “Ukrayna’nın Rusya tarafından işgalinin ardından, temiz enerjiye hızlı geçiş gerekliliği daha da güçlendi ve netleşti” beyanında bulundu.

AB Bakanlarının ezici çoğunluğu, mart ayında yapılan bir toplantıda, Avrupa’nın önerisini mümkün olduğunca hızlı bir şekilde öne sürmesi çağrısında bulundu. Avusturya, Belçika, Danimarka, Yunanistan, Letonya, Lüksemburg, Hollanda, Portekiz ve İspanya gibi ülkeler bir adım daha ileri giderek Avrupa’nın enerji geçişinin hızlandırılması gerektiğini söyledi.

Yenilenebilir enerji kullanımının ve enerji verimliliğinin artırılması, mart ayı başlarında Avrupa Komisyonu tarafından taslak olarak yayınlanan “RePowerEU” adlı acil durum müdahale paketinin başlıca önerilerinden biri. Avrupa Komisyonu tarafından 18 Mayıs’ta sunulacak paket, AB’nin Rusya’dan doğalgaz ithalatını bu yılın sonuna dek üçte iki oranında azaltmayı, 2027 yılına dek tümüyle sonlandırmayı amaçlıyor.

Politico Europe’ta yayınlanan bir incelemeye göre, “Komisyon, krizi faydaya çevirmenin bir yolu olarak bir kez daha amiral gemisi olan Yeşil Mutabakat’a başvuruyor.” Tam bir fosil yakıt ambargosu uygulanması için artan baskı, yeşil geçiş yoluyla esnekliğin nasıl en üst düzeye çıkarılabileceğini ve RePowerEU’nun, doğru araçlarla birlikte kullanıldığında, Fit for 55 Uyum paketini (AB’nin 2030’da seragazı emisyonlarını %55 azaltma hedefine ulaşmasını sağlamak için belirlenen mevzuat paketi) nasıl güçlendirebileceğini de vurguluyor.

Tüm bunların yanında, AB’nin 2030 için belirlediği yenilenebilir enerji hedefini %40’tan %45’e çıkarması ve Rus fosil yakıtlarına bağımlığını sonlandırması için verilen destek de Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline tepki olarak arttı. Birliğin hemen hemen tüm üyelerinden Avrupa Parlamentosu temsilcileri çağrıda bulunurken Avrupa Komisyonu, yenilenebilir enerji hedefinin %40’tan %45’e çıkarılması için gerekenleri analiz etmek üzere “son hızla çalıştıklarını” söyledi.

AB’nin Karbonsuzlaşma Süreci Çok mu Hızlı İlerliyor?

İklim Eylemi Takipçisi (Climate Action Tracker), AB’nin Paris Anlaşması’na uyum sağlama doğrultusunda önemli adımlar attığını doğrulasa da iklim eylemi açısından hâlâ kendini iyileştirebileceğini söylüyor. Ayrıca, IPCC’nin son zamanlarda yayınladığı endişe verici raporlara göre, küresel ısınmanın yıkıcı etkilerini önlemek istiyorsak enerji sektörünün hızlı bir şekilde karbondan arındırılması şart. AB Üye Devletleri’nin üçte biri, savaşa yanıt olarak Avrupa’nın enerji geçişinin hızlandırılmasını talep ediyor.

Bulgaristan’ın eski Çevre ve Su Bakanı Julian Popov’un da aralarında bulunduğu uzmanlar, AB’nin karbondan arındırılma sürecinin ne kadar hızlıysa o kadar iyi olacağını yüksek sesle dile getiriyor. Popov, Mart 2022’deki bir basın açıklamasında, “Rüzgardan veya güneşten elde edilen veya tasarruf edilen her bir kilowatt, bizi enerji bağımlılığından kurtaran bir kilowatt’tır (Ve Avrupa büyük ölçüde enerjiye bağımlıdır). Yeşil geçişi hızlandırmak, fosil yakıt ithalatına mecburiyetimizi azaltacak ancak daha da önemlisi çok hızlı bir şekilde ölçeklendirilebilecek teknolojiler ve çözümler geliştirmemizi sağlayacak. Hızlandırılmış yeşil geçiş olmasaydı, yenilenebilir enerji maliyetleri çok daha yüksek, teknolojik gelişme hızı da çok daha yavaş olurdu; şimdiyse yenilenebilir enerji maliyetleri düşük, hatta çoğu durumda geleneksel enerji kaynaklarından çok daha düşük. Enerji geçişi sadece ithal fosil yakıtlardan elde edilen enerjiye mecburiyetimizi azaltmakla kalmıyor, aynı zamanda içinde bulunduğumuz krizde kullanabileceğimiz çok zengin bir araçlar bütünü geliştiriyor” dedi.

Ukrayna’daki Savaş ve Rusya’ya Yönelik Yaptırımlar Avrupa’daki Kömür Tüketimini Artıracak mı?

Bazı AB ülkeleri (YunanistanPolonyaÇekyaRomanyaAlmanyaİtalya) acil ihtiyacı karşılamak için kömür ithalatına getirilecek yasakları ertelemekten bahsetse de uzmanlar bunun yalnızca “kömür için kısa süreli bir kazanç” olacağını ve AB’nin iklim hedeflerini yolundan çıkarmayacağını düşünüyor (AB Yeşil Mutabakatı’na uygun olarak ele alınırsa).

Brüksel’deki bir düşünce kuruluşu olan Bruegel’de araştırmacı olarak görev yapan Simone Tagliapietra, Politico’ya verdiği demeçte, “Kısa vadede hem kahverengi hem de yeşil çözümlerin bir karışımına ihtiyacımız var” diyor. “Kömürle çalışan enerji santrallarını bir, hatta iki yıllığına bile yeniden açsak büyük bir soruna yol açmayız, tabii bir taraftan yeşil çözümleri ölçeklendirmek kaydıyla.”

Avrupa Birliği Üye Devletleri, nisan ayı başlarında Rusya’dan kömür ithalatını Ağustos 2022’ye kadar sona erdirmeye karar verdi. AB, Rusya’dan yılda yaklaşık 4 milyar € (4,4 milyar $) değerinde kömür ithal ediyor.

Yeşil Mutabakat sürecinin liderliğini yapan Frans Timmermans, Mart 2022’de yaptığı açıklamada, Rus gazına alternatif olarak kömür yakmayı planlayan ülkelerin bunu AB’nin iklim hedefleri doğrultusunda yapabileceğini söyledi.

Bununla birlikte aralarında Uluslararası Enerji AjansıEmber, E3G, RAP ve Bellona ile Avrupa İklim Eylem Ağı ve aynı zamanda ilerici yatırımcılar ve Üye Devletler’in bulunduğu pek çok kurum ve kuruluş, AB liderleri ve karar vericilere, tüm fosil yakıtları geride bırakma, yeni fosil yakıt anlaşmalarına süre sınırı koyma, Rusya’dan elde edilen enerji arzını ikame etme ve AB’nin karbondan arındırılması sürecini hızlandırma çağrısında bulunuyor.

 AB, Rus Gazı Olmadan Hayatta Kalabilir mi?

Düşünce kuruluşu Bruegel, koşullar zorlanırsa Avrupa’nın önümüzdeki kışı Rus gazı olmadan geçirebileceğini söylüyor. Bununla birlikte, mevcut AB gaz altyapısı, Rus gazını diğer ülkelerden temin edilecek LNG ile değiştirmek için yeterli kapasiteye henüz sahip değil ve gaz arzını çeşitlendirmek kısa vadeli bir çözüm olamayacak.

Bir taraftan da daha fazla gaz altyapısı inşa etmek yıllar sürecek ve AB iklim hedefleri doğrultusunda ilerledikçe bu yatırımların atıl birer varlığa dönüşme riski ortaya çıkıyor.

Bu durum, AB’nin 2025’e dek Rus gazının üçte ikisi kadarını temiz enerji çözümleriyle ikame edebileceğini, bu şekilde 55 Hedefine Uyum Paketi’nin gerekliliklerini yerine getirebileceğini; rüzgar ve güneşten elde edilen yenilenebilir elektriğin dağıtımını, enerji verimliliğini ve elektrifikasyonu hızlandırabileceğini ortaya koyan son incelemelerde de vurgulanuyor. Bu toplam 101 milyar metreküpe (bcm) eşdeğer bir azaltım.

Uluslararası Enerji Ajansı, IEA, Avrupa Birliği’nin Rus doğalgazına olan bağımlılığını azaltmak için hazırladığı 10 maddelik planında yenilenebilir enerji kaynaklarının katkısını iki katına çıkarırken daha iyi enerji verimliliği ve tüketici eylemlerinin önemini vurguladı ve alternatif gaz arzı kaynaklarını inceledi. Bu alanda AB zaten ABD ile bir anlaşmaya vardı; şimdi ise Akdeniz’e, özellikle Mısır ve Cezayir’e gözlerini çevirdi. Uzmanlar, Cezayir ve Mısır ile işbirliğinin, bu iki ülkenin enerji karmasında yenilenebilir enerji kaynaklarının payının artırılması yoluyla ihracat için daha fazla gaz arzının serbest bırakılması şartıyla, gazdan temiz enerjiye geçiş için yeni bir işbirliği alanı teşkil edebileceğini söylüyor. Alternatif gaz arzı açısından, uzmanlar AB’de yeni LNG terminallerine ihtiyaç duyulmadığını, mevcut varlıklar aracılığıyla 51 milyar metreküp gaz tedarik edilmesinin yeterli olacağını açıkça söylediler.

Kısa süre önce, 11 eski AB politika yöneticisi, “Fosil yakıt ithalatını çeşitlendirmek, yalnızca AB’nin değerlerini gözetmeyen diğer ülkelere enerji bağımlılığını sürdürmesine hizmet edecektir” uyarısında bulunarak Birliğin herhangi bir fosil yakıta uzun vadede kendisini kilitlemekten uzak durması gerektiğinin altını çizdi.

Almanya’nın önde gelen ekonomik enstitülerinden biri olan DIW Berlin’e göre, ulusal düzeyde, Almanya, doğalgaz ihraç eden diğer ülkelerden ithal ettiği gaz miktarını geçici olarak artırarak ve enerji tasarrufu potansiyelinden yararlanarak 2022’de ve 2022/2023 kış döneminde Rus gazı olmadan bile doğalgaz arzını güvence altına alabilir.

Ayrıca, İtalyan düşünce kuruluşu ECCO tarafından yapılan inceleme, İtalya’nın enerji tasarrufu ve yenilenebilir kaynakların hızlandırılması sayesinde Rus gazına olan bağımlılığını önümüzdeki kışa kadar yarıya indirebileceğini söylüyor.

 AB’nin Gaz Kullanımını Tamamen Sonlandırmak için Bir Takvimi Var mı?

AB, gazdan tamamen çıkış için somut bir tarih belirlemedi ancak mevcut iklim hedefleri buna işaret ediyor. Avrupa Komisyonu, 2021’de çıkardığı önerisinde, Üye Devletler’in tüm uzun vadeli doğalgaz sözleşmelerini en geç 2049 yılına dek yani AB’nin iklim nötr hale gelmesinden bir yıl önce sona erdirmelerini tavsiye ediyor.

Avrupa Komisyonu tahmin çalışmalarına göre, fosil gaz tüketiminin 2030 yılına kadar hızla azalması ve AB gaz talebinin “55 Hedefine Uygun” paketindeki iklim hedeflerinin bir sonucu olarak  2030 yılına kadar %32 ila %37 oranında azalması bekleniyor. AB, Ukrayna krizine cevaben, Rus kömürü, gazı ve petrolünden kademeli olarak çıkmak için 2027’yi son tarih olarak belirledi.

Üye Devletler ulusal takvimlerini belirlemek için de harekete geçtiler. Danimarka hükümeti, 19 Nisan’da Rusya’dan gaz ithalatını durdurmak için belirlediği yol haritasını açıkladı (Ancak Kuzey Denizi’nde gaz üretimini “geçici olarak” artıracak); Danimarka ayrıca, 2030 yılına dek karada rüzgar ve güneş enerjisi üretimini dört katına çıkarmayı planlıyor ve Danimarka’yı 2020’li yılların sonuna dek net bir yeşil enerji ihracatçısına dönüştürme önerisinde bulunuyor. Beyond Oil & Gas Alliance (BOGA) üyesi olan Danimarka, 2050’yi doğal gazdan çıkış için son tarih olarak takvimine işaretledi.

AB, Rus Petrolü Olmadan Hayatta Kalabilir mi?

 Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Rus petrolünden kurtulmanın “kolay olmayacağını” ancak AB’nin “bunun üzerinde çalışmaktan başka çaresi olmadığını” bizzat söyledi.

Düşünce kuruluşu Bruegel’e göre, Rus petrol ve kömürünün tamamen kesilmesi halinde bile AB önümüzdeki kışı atlatabilir. Rusya’dan petrol ithalatının bıçak gibi kesilmesi, beraberinde kısa ve sancılı bir uyum dönemi getirebilir ancak iyi yönetilirse kesintiler geçici olabilir.  Avrupa’nın ham petrol ithalatının çoğu boru hattı değil, gemi ile yapılıyor. Bu nedenle, Rus petrolünün başka kaynaklarla ikame edilmesi, büyük sıkıntılara yol açsa da Rus gazını değiştirmekten daha kolay olabilir. Bununla birlikte, Ulaştırma ve Çevre İcra Direktörü William Todts, “Petrol bağımlılığımızı başka bir satıcı aramaya giderek çözmemeliyiz” diyor.

AB şu anda ham petrol ithalatının %30’undan biraz daha azı (ve petrol ürünlerinin %15’inden biraz fazlası) için Rusya’ya  bağlı olsa da, piyasa oyuncuları itibarı zedeleyebilecek tepkilere mahal vermemek veya daha fazla yaptırımla karşı karşıya kalmamak için şimdiden Rus kömür ve petrol alımlarını sınırlamaya başladı ve birkaç enerji şirketi Rusya’dan petrol satın almayı çoktan bıraktı.

Doğu Finlandiya Üniversitesi’nde enerji hukuku ve politikası profesörü Andrei Belyi, Energy Monitor’a verdiği demeçte ülkelerin bir taraftan alternatifler üzerinde çalıştığını belirtti.

Almanya, savaşın başlangıcından bu yana Rusya’ya olan petrol bağımlılığının seviyesini %12’ye düşürdü.  Alman düşünce kuruluşu Center for Liberal Modernite (LibMod) tarafından hazırlanan yeni bir raporda, Almanya’da acil bir petrol ambargosunun teknik olarak mümkün olduğu ve sıklıkla iddia edilenin aksine Rusya’nın diğer petrol şirketlerine petrol tedarik edemeyeceğini söylüyor. Rapor, petrol piyasasının ambargo maliyetlerini büyük ölçüde “fiyatlara yedirdiğini” ve bundan sonraki fiyat sıçramalarını siyasi olarak hafifletilebileceğini savunuyor.

Yüksek petrol fiyatlarına karşı karayolu yakıtı üzerindeki vergileri indirmek hatalı bir çözüm olacak. Transport and Environment’ın işaret ettiği gibi bu tedbir çekici görünse de gerçekte zenginler yoksullardan sekiz kat daha fazla yakıt kullanır, bu nedenle bu etkili sübvansiyondan en çok onlar yararlanır. Bu önlem aynı zamanda petrol talebini artırır, petrol fiyatlarını canlandırır ve Putin’i güçlendirir. Toplu taşıma ücretlerinin düşürülmesi veya toplu taşımanın ücretsiz hale getirilmesiyle, daha düşük araba sahipliği oranlarına sahip yoksul vatandaşlara yardım etmek ve petrol talebini azaltmak daha iyi alternatif çözümler arasında.

AB’de tüm petrolün neredeyse %70’i ulaşımda kullanılıyor ve bu da onu son derece bağımlı bir sektör haline getiriyor.

Greenpeace tarafından yapılan yeni bir inceleme,  ulaştırma sektöründe uygulanacak kısa vadeli önlemlerin AB’nin petrol tüketimini 40 milyon ton azaltabileceğini ve Avrupa’nın birkaç ay içinde Rus petrolünde 19,7 milyar euroya karşılık gelen %28 oranında bir azaltmaya gidebileceğini söylüyor.

Ulaştırma ve Çevre birimi tarafından önerilen çözüm kapsamında, ulaştırma sektöründe alınacak bu tedbirler, hızlı bir elektrifikasyon süreci ile enerji tasarrufunun da seferber edilmesiyle birlikte ulaşımda kullanılan petrol talebinin %35 azaltabileceği değerlendiriliyor. Bu, Avrupa’da ulaştırmada kullanılan Rus petrolünün %48’inin kesilmesi demek.

Uluslararası Temiz Taşımacılık Konseyi, Avrupa’nın yeni binek otomobiller ve minibüsler için daha katı CO2 standartları uygulayarak Rus petrolüne olan bağımlılığını önemli ölçüde azaltabileceğini ve bunun da petrol talebini 2027 yılına dek neredeyse dörtte bir oranında azaltarak önemli bir rol oynayabileceğini düşünüyor. Kamyon ve otobüs sektörlerinde  alınacak tedbirler sayesinde, ağır vasıta sektöründeki mevcut tüketim seviyelerine göre %7’lik bir petrol tasarrufu elde edilebilir.

EkoIQ Editör