#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey

Savaşın Hayaletleri; Geleceğin Hayalleri

“Sürdürülebilir bir dünyanın yolunun, silahlardan, çatışmalardan, savaştan değil, işbirliğinden; dayanışmadan ve kardeşlikten geçtiği apaçık bir gerçek”

Yazı: Barış DOĞRU

Hayat hep kendi bildiği yolu izliyor.Ve gündem o kadar hızlı değişiyor ki, algılarımız ve duygularımız bu hıza yetişmekte zorlanıyor. Bu, büyük oranda yeni iletişim çağının bir sonucu. Büyük ihtimalle böyle de devam edecek. Ancak gündem nereye giderse gitsin, derin bir dip akıntısı var.

Durmadan değişen gündeme karşın, çevresel ve toplumsal sorunlardan beslenen ve değişimi dayatan bu dip akıntısı üzerinde düşünmeyi hiç bırakmamak gerektiğini düşünüyorum. Ve bu temel bakış açısının, durmadan değişen gündemleri anlamada, anlamlandırmada önemli bir pusula görevi görmeye devam etmesi gerektiğini de…

Evet, Rusya’nın Ukrayna işgali, tekrar gündemimizi değiştirdi. Ama bakış açımız hâlâ ortada apaçık duruyor. 16. Sürdürülebilir Kalkınma Amacı, “Barış Adalet ve Güçlü Kurumlar”, konuya nasıl bakmamız gerektiğini söylüyor: Her ne neden ve amaç olursa olsun, savaş bir tercih değildir. Savaş kendi başına bir insanlık suçudur. İlkel geçmişimizden kalan, sorunları şiddet yoluyla çözme alışkanlığımızın bir tezahürüdür ve sonuç olarak da hiçbir sorunu çözmez. İnsanlar ve toplumlar, müzakere eder, konuşur. Suçsuz insanları yerinden etmenin, öldürmenin, canına ve malına zarar vermenin hiçbir olumlu sonucu olamaz; olmamıştır. Derin stratejik analizler, ulusal çıkarlar, bölgesel bilmem neler, hiçbir ama hiçbiri bir yarar sağlamamıştır bugüne kadar ve bundan sonra da sağlamayacaktır. Yalnızca yeni çatışmalara, yeni acılara, yeni düşmanlıklara, yeni yoksulluklara, yeni eşitsizliklere ve evet, yeni çevresel sorunlara yol açacaktır. Hem de savaşı kazandığını zannedenler için bile…

Savaşın yarattığı büyük insani trajediler, ekilen düşmanlık tohumları, bir yandan geleceğimizi zehirlerken bir yandan da topraklarımızı, havamızı ve suyumuzu zehirliyor. Yapılan araştırmalar, orduların karbon ayak izlerinin büyüklüğünü gösteriyor. Bu anlamda ordular, hiç savaşmasalar bile önemli bir karbon yoğun sektör olarak kabul edilmeli. Hele bir de savaş suçunu bilfiil işlediklerinde! Savaşa ve silahlanmaya ayrılan kaynakların çok azı, iklim krizine neden olan emisyonların azaltılmasına ve adaptasyon çalışmalarına ayrılsa, sorunun büyük kısmının kolayca çözüleceğini söyleyebiliriz.

Bu anlamda, geçmişte olduğu gibi bugün de yalnızca savaşlara değil, genel olarak silahlanmaya, militarizasyona ve karşılıklı milliyetçi çatışmalara da karşı olmak, sürdürülebilir kalkınma mücadelesinin her daim önemli bir parçası olarak görünmeli. Hem bugünün hem de çocuklarımızın dünyasının; daha iyi, güvenli, huzurlu ve adil olması için “amasız, fakatsız” savaşlara ve silahlanmaya karşı olmaktan geçtiğini durmaksızın söylemeye devam. Çünkü Çehov’un dediği gibi, duvarda bir silah asılı olduğunu görürseniz, o önünde sonunda patlayacaktır. Hele nükleer silahların adının bile anılması, dünyanın sürdürülebilir geleceğini değil, yok olabilme olasılığını büyütmekten başka bir anlam taşımaz…

Sürdürülebilir bir dünyanın yolunun, silahlardan, çatışmalardan, savaştan değil, işbirliğinden; dayanışmadan ve kardeşlikten geçtiği apaçık bir gerçekken savaş çığırtkanlığı yapmanın bir insanlık ve çevre suçu olduğunu; tarihin bu kişileri, lanetle anacağını söylemeye devam. Geçmişin hayaletleri gündemimizi işgal etse de, bugünden geleceği, o temel dip akıntısını hiç aklımızdan çıkarmamamız dileğiyle…

Dr. Barış Doğru

#ekoIQ ve iklimhaber.org Yayın Yönetmeni, Sürdürülebilirlik Uzmanı