#ekoIQ | Sürdürülebilirlik Hakkında Her Şey
Sayılar Yerine İnsan Hikayeleri

Sayılar Yerine İnsan Hikayeleri

Sivil toplum kuruluşlarının kapasite, kaynak ve iletişim alanlarında gelişimlerini olumlu yönde etkilemek, buna bir katkı sunabilmek amacıyla “birlikte geliştirelim” sloganıyla hayata geçen Pikan Ajans’ın kurucularından Pınar İlkiz, “Daha akılda kalıcı ve etkileyici çözümler istiyorsanız insanlara sadece sayılardan ve madde madde bilgilerden oluşan bir basın bülteni yerine bir hikaye verin” diyor. İlkiz, örnekleriyle, bu hikayelerin hangi araçlarla nasıl kurgulanması gerektiğini anlatıyor.

YAZI: Nevra YARAÇ

BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, iklim değişikliği ve genel olarak dünyanın daha iyi bir yer haline gelmesi konusunda markaların, şirketlerin, STK’ların ve hükümetlerin etkili mesajlar verebilmek, fark yaratabilmek için hikaye anlatıcılığını kullanması neden önemlidir?

İklim değişikliği konusunda sayılar ve veriler insanların hayatına değmediği sürece bir yansıma bulmuyor. Ki aslında bunu iklim değişikliği ile sınırlamamak lazım, bütün konular için geçerli bu durum. Ne zaman ki tahribatın boyutları sayılar yerine canlıların yaşam alanlarının maruz kaldığı yıkım üzerinden anlatılıyor, insanlar yaşayabilecekleri ya da yaklaşmakta olan kötü senaryolarla biraz daha gerçekçi bir şekilde yüzleşiyor.
Diğer yandan da hikaye anlatmak insanların dikkatini çekmek için en etkili yol. Zaten halihazırda bildikleri şeylere inanmaları da, yeni bir bilgiyi alıp sindirmeleri de hikayeden aldıkları motivasyon ile gerçekleşiyor. Daha akılda kalıcı ve etkileyici çözümler istiyorsanız insanlara sadece sayılardan ve madde madde bilgilerden oluşan bir basın bülteni yerine bir hikaye verin. Son dönemde zaten en çok karşı çıkılan şey sayısız insan hikayesinin rakamlara indirgeniyor olması.

Bir petrol firmasının faaliyet gösterdiği bir bölgedeki halkın yaşam alanlarını tahrip etmesine dair bir hikaye ile aynı firmanın yarattığı yıkıma dair sayıların etkisi arasında fark olacaktır. O sayının neye tekabül ettiğine dair size bir bilgi sağlanmış olsa bile sayıları okuyup geçebilirsiniz. Ama babasının geçim kaynakları elinden alındığı için Ayşe adlı bir kız çocuğunun okula gidemiyor olmasından, annesi hastalandığında hastaneye gidecekleri yolun artık kullanılamaz hale gelmiş olmasına kadar birçok hikayeyi bu sayılardan öğrenemezsiniz. Eğer bir petrol kuyusu yaşam alanlarını tahrip ettiyse bunun ikincil, hatta üçüncül hasarları olacaktır. Hikayelerin bunca önemli olması benim açımdan bu ikincil/üçüncül hasarları da bütün çıplaklığıyla gözler önüne serebilmesinden kaynaklanıyor.

Sosyal fayda yaratacak/artıracak hikayeler nasıl kurgulanmalıdır?

Hangi araçlar kullanılmalıdır? Bütün dünyanın eksenini dijitale kaydırdığını düşünürsek bu soruya cevabım da “İnternet temelli her türlü araç olabilir” olacaktır. Sanırım önce araçlardan bahsetmek gerek. Çünkü global köy kavramını ortaya atan Marshall McLuhan’ın da dediği gibi “The medium is the message”, yani serbest bir çeviri ile, mesajınızı yayınlamak için seçtiğiniz araç aslında mesajın kendisidir (Konuyu merak edenler Ünsal Oskay çevirisi ile Yaradanımız Medya isimli kitaba bakabilir). Aktarmak istediğiniz hikayeyi bir internet sitesi kurup orada arşiv gibi mi sunmak istiyorsunuz? Spanchat’te 10 saniyede kaybolan akar/sabit görüntü olarak mı servis etmek istiyorsunuz? Facebook’ta bir sayfa mı açacaksınız, yoksa Instagram’da mı payla- şacaksınız? Ya da 140 karakterlik Twitter’da derdinizi kısacık anlatıp geçecek misiniz? Bütün bu sorular sizin hikayenizin doğası ile ilgili. Bununla beraber unutulmaması gereken nokta ise sosyal medya platformlarının zaman içinde kendini lağvetmesi, başka bir platform tarafından satın alınması ya da doğasının değişmesi. Bu durumda anlattığınız hikaye değerinden bir şey kaybedecek mi? Ya da internetin tozlu megabaytlarının arasına mı gömülecek? Ya da o zamana kadar hangi yeni platformlarla tanışmış olacağız?

Hikayelerin kurgulanmasında ilk dikkat edilecek nokta insanların arama motoru motivasyonları olmalı. Arama motorlarına sorulan sorular, hikayenizde nasıl bir yol izleyeceğinizi de belirler. Twitter’da diğer takipçilerin sizi ekledikleri listelerin, insanların sizi nerelerde ve kimlerle birlikte konumlandırdığına dair bir fikir vermesi gibi. Bu ikisine ek olarak sosyal dinleme sadece şirketlerin değil, sivil toplum kuruluşlarının (STK) da yapması gereken bir şey. İnsanlar sosyal mecralarda size dair neler söyledi? Sizinle ilgili ne düşünüyorlar? Sizin içeriklerinize yaptıkları yorumlar bile sizin stratejinize, yaratacağınız hikayeye yön verecektir.

Bütün bunları masaya koyduğunuz zaman önünüzde nasıl bir yol izleyeceğiniz ve yönteminize dair bir harita belirmiş olacak. Geri kalanında daha fazla ilgi çekmek adına hikayenize konu edindiğiniz mağduru daha da mağdur etmeden, kişilik haklarına saygı duyarak, kimliğine dair onu tehlikeli/zor bir duruma düşürecek ifşalardan kaçınarak ve en önemlisi eğer gerçek bir bireyin hikayesini yazıyorsanız ondan izin alarak hikayelerinizi oluşturabilirsiniz.

Pikan Ajans bu alana nasıl bir katkı sunuyor?

Biz Pikan’ı bir sivil toplum ajansı olarak kurarken hedefimiz, sivil toplum alanında sahip olduğumuz bilgi birikimini yeniden sivil topluma kazandırmaktı. Ortağım Erkan Demir kaynak geliştirme alanında uzman ve benden çok daha eskiye dayanan bir sivil toplum tecrübesi mevcut. Ben ise masanın hem basın tarafında hem de sivil toplum alanında, iletişim tarafında tecrübeye sahibim. Buna ek olarak aynı zamanda uzun yıllardır sivil topluma dijital kampanyacılık, kaynak geliştirme ve sosyal medya araçları konusunda eğitim verdiğimiz için, bizimki biraz da ihtiyacı yerinde analiz etme şansını yakalamaktı.

STK’ların iletişimlerini yürütürken sayıların basın bültenlerindeki gücüne inansak da mesela instagram gibi daha çok insan hikayelerinin ilgi gördüğü platformlarda anlatacak bir hikayemizin olması gerektiğini biliyorduk. Kurumların aslında kuruluşlarından bu yana kendi hikayelerini yazdıklarına inanıyoruz. Biz sadece hikayelerini dinleyicilere ulaştırırlarken detayda boğulmalarını engelleyici yollar sunuyoruz.

Birlemiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nde üç, dört ve beşinci hedeflere bakacak olursak mesela Hayata Destek Derneği’nin “Bu İş Çocuk Oyuncağı Değil” projesi için 20 Kasım Çocuk Hakları Günü’nde bir “Anlatım Bozukluğu” serisi hazırladık. Çocukların eğitimden sağlığa kadar birçok hakkına erişemediği bilinen bir gerçek. Düz bir cümle ile bunu anlatmak yerine, bu çocuklar için küçük karşılaşma hikayeleri yazmak istedik. Birkaç cümle ile anlatabileceğimiz ve sosyal adaletsizliğin cümle içinde “anlatım bozukluğu” olarak tezahür ettiği hikayeler…

İyi hikayelerin yarattığı etki bakımından Türkiye ve dünyadan bir- kaç iyi örnek verebilir misiniz?

Şirketler açısından bakacak olursak benim örneğim aslında şirketin kendisi tarafından dikkate alınmamış bir örnek. Eugen Merher’in Adidas için hazırladığı “Break Free” videosu. Sivil toplum alanında ise Uluslararası Af Örgütü İngiltere Şubesi’nin hazırladığı www.360syria.com örneği oldukça etkili. Suriye’de yaşanan olayların kilometrelerce uzaktaki insanlara dokunabilmesi için sanal gerçekliği kullandılar. Kaynak geliştirme ekipleri sanal gerçeklik gözlüklerini sahadaki yüz yüze çalışmalarında kullanarak, insanlara neyi değiştirmek için desteklerini istediklerini birinci elden aktarmışlardı. Türkiye’den örneklerde ise Ashoka Türkiye Fellow’larının hikayeleri buna bir örnek olabilir (www.youtube.com/user/Ashoka-videos) adresinden hem tüm videolara hem de Türkiye’den seçilen sosyal girişimcilerin videolarına erişebilirsiniz). Sosyal girişimciliğin insanların hayatlarında yarattığı değişimlere çok güzel örnekler mevcut. Kadın hareketi içinde de Kadın Koalisyonu’nun yaptığı dijital hikaye anlatıcılığı videoları örneği mevcut. vimeo.com/129101349 adresinde İlknur’un hikayesi ile başlayıp Aksu, Feray, Nalan ve diğerlerinin hikayelerini izleyebilir/dinleyebilirsiniz.

Şirketler hikaye anlatıcılığında içinde insan unsurunu barındırmasını, samimi olmasını, müşterileri şirkete neyin bağladığını bilmeyi ve hikayeyi mümkün olduğu kadar basit tutmayı hedefler. Biz Pikan olarak sivil topluma hikayelerini basit tutmaları konusunda destek oluyoruz çünkü gerisi zaten kendi doğalarını oluşturan unsurlar.

EkoIQ Editör